DEM Parti’den İmralı ziyaret açıklaması: “Görüşmenin içeriği hakkındaki bilgileri heyetimiz ilerleyen saatlerde paylaşacak”
Dikkat ederseniz Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrıları ile başlayan ve o sayede gerçekleşen geçtiğimiz günlerdeki İmralı görüşmesinin, kamuoyunda hemen hemen hiçbir etkisi olmadı.
Dikkat edin, kamuoyunda hiçbir etkisi olmadı diyorum.
Daha yeni pazardan eve geldim, “yahu bu karnabahar nasıl 70 lira” diye veryansın ediyordu bir teyze.
Ha ama tabii çok barışsever, çok aklı başında, çok entelektüel medyamız özellikle bir kısmı, Öcalan’ın bu işi nasıl çözeceğini vesaire anlatıyor neredeyse bir aydır…
Kamuoyunda bir etkisi yok dedik ya bu meselenin, işte bunu İmralı görüşmesinden bir gün sonraki gazete manşetlerini alarak kontrol edeyim dedim, vallahi ne yalan söyleyeyim iktidara yakın gazetelerde bile bırakın manşeti, sürmanşet bile değildi bu konu, eh kıyıda köşede bir haberdi.
Şimdi bu çok bilmiş gibi görünen cümleleri okuyan ve kızan birçok gazeteci arkadaşım ve okuyucumuz olabilir ama ne var ki gerçek bu.
Türk toplumu ve bürokrasisinde geçtiğimiz çözüm sürecinden kalan travmalar, büyük acılar, kahraman şehitler ve gaziler, halen akıllarda taze.
Öyle bir şeyleri zihinlerde yıkıp, tekrar aynı hamleleri yapmak kolay değil. Toplum açısından söylüyorum bunu.Siyaset bir hafta içerisinde her şeyi değiştiriyor o başka…
Hele bu işleri MHP üzerinden dahi yapsanız yine tutmuyor bakın. Ne oluyor bu sefer, bu işe karşı çıkan diğer milliyetçi partiler hızla yükselişe geçiyor ve MHP neredeyse baraj altına gelmiş bir konumda bulunuyor.
Söz konusu anketlere bakınız…
“Canım burada olağanüstü bir kurgu var plan var akıl var; bunu vatandaşın, asgari ücretlinin, emeklinin maaşıyla, böyle ‘ufak tefek’ konularla baltalamayın, ‘işte esas sorun ekonomi, bu konu önemli değil’ gibi göstermeyin” söylemini sıkça duyuyoruz bu süreçte.
Hatta ve hatta bu sürecin karşısında olanlara parmak sallanmalar başladı bile. E burası Türkiye, burada planlar 2000 yıllık falan yapılmıyor bunu herkes biliyor. En çok da biz birbirimizi biliyoruz…
Bu işin taban bulmadığı, anketlerde de çok ciddi zarar verdiği görülmeye başlandığında ki bu görülmeye başlandı. En azından MHP açısından bu böyle, göreceksiniz adım adım bu işten vazgeçilecek.
Zira niyet halis olsa dahi ne şartlar buna müsait, ne Kandil’deki sözde yöneticiler ne Suriye’deki ABD güdümlü PYD-YPG terör örgütü buna teşne.
En fazla en fazla, burada güya Suriye ordusu içerisinde bir grup olarak bulunacağını söyleyen, en azından bunun adına dahil olmak, entegre olmak denilen PYD YPG’nin yeni statüsü, Türkiye için geçici süreli bir güvenlik sağlayabilir.
Ama bunun tehlikesini, okumayı iyi yapabilen insanlar görüyor. Türkiye’nin üzerine rahatlıkla gidebildiği zira terör örgütü olarak adlandırdığı bir yapı, Suriye ordusunun meşru bir grubu haline geldiğinde işlerin çok değişeceğini herkes anlayabiliyor.
Abdullah Öcalan, ilk süreçte olduğu gibi bu süreçte de şartlarını kabul ettiremezse, ciddi manada hiçbir çağrıyı yapmayacak. Geçtiğimiz günlerde ki görüşme sonrası sunulan metinde bu görüldü zaten.
Şartlar ne peki; kendisinin de dahil olduğu bir genel af, anayasada Kürtlere statü, 66. maddenin değişmesi ve millet tanımının güncellenmesi, ana dil meselesinin bir şekilde çözülmesi ve yerel yönetimlerinin ciddi manada güçlendirilmesi.
Vallahi bunu kabul edecek bir Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk Milleti var ise onu günü geldiğinde konuşacağız. En azından şimdi yok gibi görünüyor.
Velev ki bu şartlarda bir şekilde uzlaşıldı:
O zaman Öcalan’ın çağrısı ile Suriye’de çok ciddi manada örgütlenmiş olan, adını açık koyalım; Amerika tarafından bir ordu haline getirilmiş olan YPG-PYD terör örgütü, silahlarını toprağa mı gömecek veya Türkiye’ye bir sıkıntı çıkartmadan Suriye’nin “meşru” ordusu içinde mi kalacak. Ya da kendisini fesh mi edecek, (rüyanızda görseniz de inanmayın) peki ne olacak?
Keza Roj Peşmerge ve Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bugün geldiği noktadaki tavrını, tarzını saymıyorum. Yani Turgut Özal ile başlayan hatalar orada bir devleti ortaya çıkarttı. Ve bu devlet, bağımsızlığa doğru da hızlıca yürüyor. Zira Amerika, bunu hep birlikte göreceğiz” diye Kürtlere sözler veriyor.
Dönelim en başa, biliyorum uzadı yazı.
Pazara uğradım, eczaneye uğradım, bir de ev kirası yaklaşıyor. 2025’e gireceğiz bütün giderler yüzde 50’nin üzerinde güncellenecek. Ama Sayın Cumhurbaşkanı, 9 milyon asgari ücretliye (ki bunlar aileleriyle birlikte zaten memleketin yüzde 60’ı yapıyor), yüzde 30 zam yeter dedi…
Bütün bu geçim kaygısının getirdiği stres ve psikolojik yıkım, ailelere, en nihayetinde topluma yansıyor. Bunu suç oranlarından yaşanan adli olaylardan görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok.
Eh herkes eline ikinci el taraf gazetelerini alıp okumuyor, oradaki derin analizleri de takip etmiyor, ki okusa da bir şey anlaşılmıyor. Yalçın hocanın dediği gibi ’40 defa okusanız da o çocukcağızların ne dediği bir türlü yerine oturmuyor.’
Hatırlayınızİlk başarısız Çözüm Süreci, AKP’yi iktidardan düşürüp MHP’yi yüzde 18’lere getirmişti.
“Efendim şimdi her şey farklı artık her şey ve herkes daha makûl ve samimi” itirazına ise “göreceğiz” diyorum ve hepinizi selamlayarak yeni yılınızı kutluyorum…
Kaynak: FLASH HABER TV