Özgür Özel’den, Mansur Yavaş’a Cumhurbaşkanı adaylığı yanıtı!
14 Mayıs 2023 seçimlerine giderken 2014 ve 2018’de cumhurbaşkanı olarak seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın artık aday olamayacağı ve 2 dönemini tamamladığı tartışmaları ayyuka çıkmıştı…
Birçok hukukçu ve anayasa profesörüne göre bu kesinkes böyleydi. Ne var ki AK Parti zaviyesinden bakan isimler, 2017’de bir sistem değişikliği olduğunu ve Erdoğan’ın bir kez daha da olabileceğini söylediler böylece bu gerçekleşti.
E tabi bu gerçekleşirken dönemin muhalefeti, “aday olursa olsun canım biz de onu zaten sandıkta yeneceğiz” söylemini geliştirdiler. O dönemlerde konuştuğumuz programlarda ve yazdığımız yazılarda bunun yanlış olduğunu, ortada bir anayasal ihlal oluşabileceğini ifade ederek muhalefeti daha ciddi olmaya davet etmiştik.
Fakat havanda su dövdük. Sayın Erdoğan aday oldu ve 2023 yılında bir kez daha seçildi.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2014 ve 2018’deki mazbatalarında kaçıncı Cumhurbaşkanı olduğu yazarken 2023 yılındaki mazbatasında yazmıyordu. 2014’te 12. 2018’de 13. Cumhurbaşkanı olduğu yazılıydı hâlbuki… 2023’te de 14. Cumhurbaşkanı olduğu yazılması gerekirdi.
YSK, “TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI SEÇİLMİŞTİR” ifadesi ile mazbatayı takdim etti. Halbuki daha önceki mazbatalarda kaçıncı cumhurbaşkanı olduğu da yazıyordu.
28 Mayıs’ta tekrar seçilen Sayın Erdoğan, bugünden noktada kendisinin ifadesiyle artık dönemini tamamladı.
Erdoğan 31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde şöyle konuşmuştu:
“Ardı arkası kesilmeyecek şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Adeta nefes almaksızın koşturuyoruz. Çünkü benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.”
Bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “bu benim son seçimim” dediği ilk açıklama değildi. Daha önceleri de parlamenter rejimde buna benzer ifadeler kullanmış ve 3 dönem kuralına uyacağını söylediği zamanlar da olmuştu. Ne var ki anayasa ile sabit olarak artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olamayacağı kesin.
Kesin ama…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bu benim için bir final” açıklamasının ardından en yüksek tonda şu sözleri sarfetti:
“Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız!”
Son olarak da 5 Kasım salı günü partisinin grup toplantısında bir konuşma gerçekleştiren Bahçeli, şu sözleri söyledi:
“Eğer terör hayatımızdan atılırsa, enflasyon canavarına kesin bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikararının zirvesine çıkarsa Cumhurbaşkanımızın bir kez daha seçilmesi doğru bir tercih değil midir?
Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercihtir. Bu kapsamda Anayasal düzenlemeyi yapacak görevi üstlenmeyecek miyiz? Devlette devamlılık esastır. Bize göre Erdoğan tek seçenektir.”
İşte bu sözler, son dönem içerisinde yeni bir çözüm süreci arayışının sözcülüğünü de yapan Devlet Bahçeli’nin belki de esas niyetini ortaya çıkarttı. Bu okumaları yapanlara, “olur mu canım öyle şey burada devlet aklı var, öyle küçük siyasi hesaplar olmaz” şeklinde karşı çıkanlar bugün niyetin ne olduğunu hiç şüphesiz anladılar.
Peki gerçekten bu kadar kolayca halledilecek bir iş mi bu? Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir anayasal düzenleme ile tekrar aday olabilecek ve belki de ‘Putinvari’ bir siyasi süreç mi başlayacak?
Gelin bu işin teknik yönüne bir bakalım.
📍Erdoğan’ın ya anayasa değişikliği ile adaylığının önünün açılması lazım ya da erken seçim lazım. Erken seçim yok diyor iktidar cephesi ki olsa bile Meclis kararıyla olmalı, e o zaman anayasa değişikliği lazım.
– Bu durumda AKP-MHP şu an 317 vekile sahip. Referandumsuz bir değişiklik için 400’ü hiçbir ihtimâlde bulamıyorlar zaten, DEM vs. destek verse bile.
– Halk oylaması yolu ile bir değişiklik için 360 vekile ihtiyaçları var. Bu noktada çok zor ihtimâl ama belki bulabilirler bu rakamı… Ki bulsalar bile anayasa değişikliği referandumunda sırf Tayyip Erdoğan’ın bir dönem daha önünün açılması için halk ne kadar destek verir orası bambaşka bir süreç.
📌 Ama bilinmesi lazım olan şu; önümüzdeki bir kaç yılda Tayyip Erdoğan artık Türk siyasetinde hukuken ve anayasaya göre yok!
E tabii Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM Partisi devreye girmezse. Bu ilerleyen günlerin konusu olacak.
Bütün bu yazımın sonunda; 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden aylar önce Sayın Devlet Bahçeli tarafından aday ilan edilen sayın Erdoğan, yine bir mecburi adaylığa mı itiliyor sorusu benim aklımda belirdi.
Aylardır, ‘CHP’nin adayı Mansur Yavaş mı olacak Ekrem İmamoğlu mu olacak’ diye tartışırken şimdi bir de ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden aday mı olacak’ diye tartışmaya başlayalım. Gerçi muhalefet bunu dünden kabul etmiş ve “Erdoğan yeniden aday olmak istiyorsa 2025 Kasım’da erken seçim kararı alalım” demişti.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun; “ne olursa olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığının bir kez daha önünün açılacağı bir denklem de yokuz” açıklaması ise takdire şayan.
CHP ve DEM büyük bir paradoksu yaşıyorlar. Bunu “kayyım’ yazımda derinlemesine okumaya çalışacağım.
Bütün bir siyasi söylemini, özellikle CHP için söylüyorum bunu, “anayasaya uymak” temelinde geliştiren Ana Muhalefet, geçmişte yaptığı şeyin aynısını yaparak, “Erdoğan’ı biz sandıkta yeneriz kardeşim anayasada ne yazarsa yazsın, bir kez daha aday olmasının yolunu açarız” demekte.
“Dağın tepesine giden bir yol, aşağısına gidenle aynı yoldur…”
“Karşıtların Birliği” olarak bilinen bu teoride, karşıt güçlerin gerilimi ve çelişkisi, gerçeği yaratan şeydir ama doğası gereği istikrarsızdır.
El-hak CHP’de bu istikrarsızlığın mimarlarındandır…
Kaynak: FLASH HABER TV