06 Ekim 2024 Pazar

HÜDA-PAR Programını Dehşet İçinde Okuyacaksınız!

Bu yazımızda; Hizbullah’ı terör örgütü görmeyen, laikliğe her zerresiyle düşman olan, bölücü olduğu aşikâr, kurucu değerlere temelden savaş açmış bir partinin, kısa adı HÜDA-PAR olan Hür Dava Partisi’nin, parti programını inceleyeceğiz.

Bu incelemeyi hangi yöntemle yapacağımızı aktarayım: HÜDA-PAR’ın 2021 yılında yayınladığı parti programı 6 bölümden oluşuyor. Bu bölümleri spot başlıklar halinde buraya alacağım. Özellikle yeni anayasa tartışmalarının başladığı bu dönemde, HÜDA-PAR’ın herkes tarafından yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum. HDP/DEM çizgisi herkesin malumu bir yapı, ancak bu Hüda-Par organizasyonu kapalı bir kutu; şimdi hep birlikte bu kutuyu açalım ve HÜDA-PAR’ın gerçek yüzünü alenileştirelim. Altmış sayfanın üzerinde olan programın önemli yerlerini gerçek manada alıntılayacağım, biraz sabreder okursanız sizler için de son derece faydalı olacağına eminim.

Okuyun ve kararı siz verin!

1-) MÜLKİYET VE MİRAS HAKKI (MAL EMNİYETİ)

“Mirasın taksimi konusunda herkes aynı uygulamaya tabi tutulmamalı, her toplumun kendi inanç değerlerine, meşru örf ve adetlerine göre taksim yapabilmelerine imkân verecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.”

  • Medeni kanunumuzdaki miras ilkelerinin, dini uygulamalara ve örf adete göre belirlenmesini talep ediyorlar. Kadının miras hakkı başta olmak üzere tüm evrensel kazanımları yok sayıyorlar.

Yalnız yaşayan kadınların sahiplenilmesi’’

  • Yani şuna ne yazayım diye düşündüm, inanın edebince bir şey bulamadım; kendi yorumunuzu kendiniz yapın

2-) HAK ARAMA HÜRRİYETİ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI

“Nizalı taraflar yargılama usul ve hukukunu kendi aralarında anlaşarak belirleyebilmeli, seçilen bu hukuk çerçevesinde nizalı taraflar arasında hüküm vermek üzere hakem tayin edilmesine imkân tanınmalıdır. Nizalı tarafların saygı duyduğu, inançlarına ve geleneklerine uygun hukuk sistemini ve saygı duyduğu şahısları hakem olarak belirleme hakkı tanınmalıdır.’’

  • Ülkedeki hukuk birliğinin ortadan kalkmasını savunuyorlar. Burada İslam şeriatını açıkça yazamadıkları için abuk bir durum ortaya çıkıyor. ‘’Tarafların saygı duyduğu inanç’’ ifadesi ile örneğin, falcılara inanan tarafların hâkim olarak falcıları belirlemesi, ineğe tapanların hâkim olarak çobanı tutması, puta tapanların heykeltraş istemesi tarzında enteresanlıklar olabilir. Ayrıca bu kara cahil adamlar, ülkede hukuk birliği olmazsa düzenin olmayacağını öngöremiyorlar.

3-) KADIN, ÇOCUK, ENGELLİ VE DİĞER DEZAVANTAJLI KESİMLER

 “Kadınların çalışma şartları cinsiyetlerinin gereklerine uygun hale getirilmelidir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınlar istihdam edilmelidir.”

  • Başlıkta kadını dezavantajlı kesim olarak değerlendirmesi başlı başına skandal, doğuştan eksik görüyor kadını. Kadını toplumdan izole ediyor; doktor ihtiyacını, adalet ihtiyacını, kolluk ihtiyacını karşılarken sadece kadın çalışan nasıl olabilir? Kadın hasta, kadın doktor; kadın mahkemeye gidecek, kadın hâkim; kadın markete gidecek, kadın kasiyer; kadın vergi dairesine gidecek, kadın memur… Bu nasıl mümkün olabilir? Ancak kurumları haremlik selamlık ikili bir sistem ile ayırırsanız olabilir. Örneğin, tapuda bir kadının işi varsa kadınlara hizmet verilen alana geçmesiyle olabilir.

4-) DEVLETİN YAPILANMASI, AMACI VE GÖREVLERİ

“Türkiye Cumhuriyeti’nin idare şekli isminden de anlaşılacağı üzere cumhuriyettir. Cumhur ise, farklı dilleri, renkleri ve inançlarıyla halkın bütünüdür. İlk yıllarındaki gibi ‘cumhur’suz bir Cumhuriyet, pederşahi bir anlayışla halka rağmen halkın yönetilmesi artık mümkün değildir.’’

  • Millî mücadele vermiş bir halkın kurduğu cumhuriyete ‘cumhursuz’ diyen bir akıl var karşımızda; madem cumhur yoktu, bunca mücadeleyi kim verdi?

5-) YENİ ANAYASA VE MİLLET İRADESİ

            “Yeni anayasanın başlangıç bölümü kısa ve öz olmalıdır. Etnik vurgu yapılmaksızın insani hak ve özgürlüklere kuvvetli bir vurgu yapılmalıdır.’’

  • Türk kavramını etnik tanımlama olarak görüyorlar ve anayasada yer almamasını istiyorlar.

“Geçiş sürecinde askerlik hizmetini asker olarak yapmak istemeyenler için vicdani red hakkı, insani temel bir hak olarak tanınmalıdır.’’

  • Kendilerine sormak gerekir, savundukları İslam devletlerinde vicdani ret var mı?

“Vatandaşlık tanımı ile temel hak ve hürriyetlerin düzenlendiği kısımda ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, bu haklardan eşit bir şekilde yararlanmasının temini devletin görevi, yükümlülüğü, varlık ve meşruiyet nedenidir.’ şeklinde bir madde veya fıkraya yer verilmelidir.’’

  • Maddedeki vatandaşlık tanımından “Türk’’ ifadesinin çıkartılmasını savunuyorlar.

6-) KÜRT SORUNU

            “Bunun dışında Kürt oldukları için Türklük/Türkleştirme politikalarının sonucu olarak büyük sıkıntılar yaşamışlardır. Bu şekilde hem laiklik hem de Türklük dayatmalarına tepki olarak vuku bulan Şeyh Said Kıyamı, Dersim ve Ağrı Ayaklanmaları büyük bir şiddetle ve katliamlarla bastırılmış, bunlar ve Zilan’daki katliamlarla beraber yüz binlercesi öldürülmüş, yaralanmış ve çok daha fazlası da aç ve çıplak bir halde batıya sürgün edilmişlerdir.”

            “Öncelikle bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.’’

“Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı; Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.’’

“Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır.’’

“İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan ‘Andımız’ ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ gibi yazılar silinmeli, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.’’

“Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.’’

“Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.’’

Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.’’

“Medreseler iyileştirilmeli, asli fonksiyonlarına kavuşturulmalı ve medreselerde verilen icazetlere resmi statü tanınmalıdır.’’

  • Bu yazılanlar üzerine kitap yazılır, ancak sonuç nettir: HÜDA-PAR Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna, laikliğe, Türklüğe karşı savaş açmış bir yapıdır. Bununla da kalmamış cumhuriyeti ortadan kaldırmak için ayaklanan Şeyh Sait başta olmak üzere tüm isyancılardan özür dilenmesini beklemektedir. Medreselerdeki ibadetlerin resmi statüsünü talep ederek açıkça laikliğin kaldırılmasını ve tek bir inancın resmî ideoloji haline gelmesini istemektedir. Hüda-Par öyle bir partidir ki imkân verildiği takdirde, Türkiye’yi Afganistan yapmaktan bir milim şaşmayacak arzuları taşımaktadır.

7-) SOSYAL POLİTİKALAR

A – EĞİTİM

“Kur’an-ı Kerim, Arapça, hadis, ilmihal ve siyer dersleri ilköğretim birinci sınıftan itibaren ders olarak okutulmalıdır. Bu konuda ehil kurum ve kuruluşların desteklerinden istifade edilmelidir. Bu alanda çalışma yapan sivil kuruluşların önündeki engeller kaldırılmalıdır. Camilerin eğitimdeki fonksiyonundan azami derecede istifade edilmelidir. Özel eğitim ve öğretim kurumlarının açılması serbest olmalıdır.’’

  • Hem yukarıda dileyen aile dilediği gibi çocuğuna din eğitimi aldırmalıdır diyorlar, hem de burada, henüz 7 yaşındayken çocuğa tüm İslami dersleri zorunlu tutuyorlar.

“Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli, isteyen aileler çocuklarını yüksek öğrenim dâhil eğitimin her kademesinde erkek veya kız okullarında okutabilmelidir.’’

  • Çocukları cinsiyetlerine göre ayırmak istiyorlar. Eğitimden anladıkları dini bilgiler ve aynı cinsiyette çocukların beraber okuması. Bu arzuları elimizde laik devlet varken oluyor, hele bir de bunların istediği rejime gitsek topluma neler yapacaklarını düşünün.

😎 KADIN VE AİLE

“Kadınlarla ilgili düzenlemeler yapılırken inanç ve toplumsal değerler göz önünde tutulmalıdır. Kadının fıtratına uygun işlerde istihdamına dikkat edilmelidir.’’

  • Kadının fıtratına uygun iş ne demektir? Kadını zombi gibi gören bu anlayış nasıl siyaseten karşılık görüyor anlamak mümkün değil.

9-) TURİZM

“Turizm geliri uğruna ahlaksızlığın yaygınlaşmasına ve fuhşa izin verilmemeli, toplumun genel ahlakının korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Daha çok inanç turizmine yatırım yapılmalıdır.’’

  • Adamlar resmen, inanç turizmi dışında ülkeye turist gelmesin diyor.

10-) SONUÇ:

HÜDA-PAR parti programından gözüme çarpan kısımları sizin için derledim ve kısa kısa yorumlar ekledim. 2024 yılında böyle bir kafa nasıl olabilir anlamak mümkün değil.  Ama karşımızda ve meclisimizde etiyle kemiğiyle faaliyet yürütüyor. Kadını sosyal hayattan tecrit eden, yalnız kadının evcil hayvan misali sahiplenilmesini isteyen; cumhuriyete, laikliğe, Türklüğe karşı; turizmi zina gören; hukuk birliğini savunmayan, kız çocuklarının hemcinsleriyle okumasını arzu eden, insanlığın unuttuğu ne kadar yobazlık varsa hepsini ilericilik gibi sunan bir parti ile karşı karşıyayız.

Av. AFŞİN HATİPOĞLU

 

Kaynak: FLASH HABER TV

İlgili Haberler