CHP’de Para Sayma Soruşturmasında Yeni Gelişme: 3 Kişinin Daha İfadesine Başvuruldu!
Kılıçdaroğlu “Hançerlerini Saklamasınlar” Dedi ve Ekledi: En Büyük Değişimi Ben Yaptım!
Eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘hançer’ çıkışıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, “Beraber yola çıktığınız arkadaşlar, birlikte mücadele ettiğiniz, birlikte kavga verdiğiniz ve “İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol” diyen arkadaşlar dönüp tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın takdirine sunayım” dedi.
KRT TV’de Elif Doğan Şentürk, Zafer Arapkirli, Ali Kemal Erdem ve Atakan Sönmez’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, 4 Kasım’da gerçekleşen CHP Kurultay’ı ve yerel seçimlerin ardından ilk kez canlı yayına çıktı.
NEDEN OFİS AÇTI?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu şunu yapıyor. Şu eleştiri geldi; neden ofis açtın? Çok sayıda talep var ve insanlar görüşmek istiyorlar. Hepsini evde kabul etme şansım yok. Bizim eski genel başkanları ofis açıyor, ben de bir ofis açtım. İnsanlarla oturup konuşuyoruz. Kimisi tez hazırlıyor, sorular soruyorlar. Gazeteci bir kitap yazacak, geliyor sorular soruyor.
Öğleye kadar kendime arıyorum. Kitap okuyorum, yazı yazıyorum. İletilere, raporlara bakıyorum. Öğleden sonra da ofise gidiyorum. Vatandaşlar, politikacılar, STK’lar geliyor. Oturuyor, konuşuyoruz. Tabii geniş zaman ayıramıyorum. Ama 10 günde bir felsefeci, tarihçi ve sosyologlar ile bir araya geliyorum. 4.5-5 saatlik bir görüşme, tartışma… Çok keyifli bir tartışma oluyor. Benim buna ihtiyacım var.
Günlerim dolu dolu geçiyor.
GÜNİZ SOKAK BENZETMESİ
Güniz sokağı bilmiyorum oraya iki kere gittim rahmetli Demirel ile konuşmak üzere. Ecevit’in ölüm yıl dönümü vardı. Ecevit’i en iyi kim anlatır? Dedim ki rakibini bulmak lazım. Bir haber gönderdim. Biz toplansak, Ecevit’in ölüm yıl dönümünde Demirel, Ecevit’i anlatır mı diye. ‘Tabii’ demiş. Gerçekten de Ecevit’i çok güzel anlattı. ‘Bu konferans benim hayatımdaki en zor konferanslardan biri çünkü rakibimi anlatacağım sizlere’ demişti.
Benim ofisime gelen sadece CHP’liler değil. Her partiden vekil arkadaşlar, geçmişte parlamentoda olan arkadaşlar geliyor.
‘Kılıçdaroğlu bir köşede otursun’ diyorlar. Allah aşkına neden korkuyoruz, çekiniyoruz? Ben bu ülke için elimden gelen tüm çabayı gösterdim ve göstermeye devam ediyorum. Tam tersine ülkenin bu kadar sorunu varken Kemal Kılıçdaroğlu bu sorunlara çözüm üretmek, yeri geldiğinde tartışmak yeri geldiğinde de önderlik yapmak durumundadır.
‘Niye ofis açtı’ hayatımda duyduğum en saçma sözlerden birisi. Eğer bir insan bu ülkenin huzuru, kalkınması için bu ülkenin refahı için çalışacaksa bunun Kemal Kılıçdaroğlu olması şart değil. Herkes çalışmalı, üretmeli.
CHP KURULTAYI
Bir kişi uzun süre genel başkanlık yapmamalı ama genel başkan değişecekse güvenli limana partisi taşımalı ve o limanda değişiklik gerçekleşmeli. Parti çalkantılı bir döneme girmeden, iç tartışmalara gebe bir yapı oluşmadan partiyi güvenli limana getiririz ve parti genel başkanını seçer. Düşüncem buydu. Kurultay’da da bunu ifade ettim.
Kurultayımızda benim de kabul etmediğim… Bizim partimizin bir özelliği var. Kendi aramızda tartışırız, kavga da ederiz. Ama bu atışmalarda bireysel çıkara dönük hiçbir şey yapmayız. Tartışmanın odağında da parti vardır.
Tartışmaların sıkıntılı bir sürecin içine sokulmasını asla doğru bulmadım. Özgür beye genel başkanlığı devrederken 1.5 saatlik özel bir görüşme yaptık. Düşüncelerimi kendisine aktardım ama Özgür bey benim bu konudaki düşüncelerimi biliyor.
Hayatın kendisinde vefa dediğimiz bir kavram var. Bu kavramın ne kadar değerli olduğunu düşünen her insan bilir. Kendi aramızda oturup bu kavram üzerinde çok daha güzel şeyler yapabilirdik. Kırgınlıklar önlenebilirdi. Benim güvenli limandan kastettiğim bu.
Vefasızlığa uğradığını mı düşünüyor?
Onu benim kalkıp söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama kamuoyunda böyle bir algı var. Vefa dediğimiz şu; kader birliği yapmaktır. Bir ayrışma varsa bu ayrışmanın da objektif zeminde yapılması lazım.
‘HANÇER’ ÇIKIŞI
Beraber yola çıktığınız arkadaşlar, birlikte mücadele ettiğiniz, birlikte kavga verdiğiniz ve ‘İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol’ diyen arkadaşlar dönüp tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın takdirine sunayım.
Sanki ben zorla cumhurbaşkanı adayı olayım… Böyle bir şey aklımdan geçmiyordu. Ama MYK’da da PM’de de ‘Olmazsa olmaz, sizin mutlaka olmanız lazım’ bir sürü ama… Her toplantıda bunlar söylendi. ‘Peki, partinin kararına uyalım’ dedik. Şimdi arkasından ‘Keşke aday olmasaydı’ dediler.
Ben siyasete girerken teklif üzerine girdim. Ben genel başkan olacağım demekle genel başkan olunmaz. Genel başkanlık bir konjektur işidir. Kamuoyu sizin genel başkan olmanız konusunda belli bir olgunluğa oluşursa siz zaten mecburen genel başkan olursunuz.
ÜMİT ÖZDAĞ İLE PROTOKOL
Sinan Oğan beyle bir görüşme yaptık. Görüşmeyi ben yalnız yapmadım. Başka bir arkadaşım daha vardı. Bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Görüşmeden sonra onun bazı talepleri oldu. Ben, ‘Ben diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam. Önce görüşeyim ondan sonra size döneyim’ diye söyledim. Ertesi gün bütün genel başkanları aradım. Dediler ‘Herhangi bir sorun yok. Aday sizsiniz, oturun konuşun’ dediler. Bu olaydan sonra biz ikinci turda Zafer Partisi ile bir araya geldik. Yetki bana verildiği için görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde Zafer Partisi’nin de talepleri oldu.
Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak kadar yanlış bir şey yok.
Kaldı ki o dönemki anketlerin hepsinde biz öndeyiz. Bunlar ortadayken Zafer Partisi ile protokol imzaladık. O protokolde çok önemli bir şey var. “Belediye Başkanlarını mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği” yazılı. Zafer Partisi’nin Genel Başkanı buna imza attı. Bunu kimse konuşmuyor.
Herkes kendi kafasına göre ‘Ben Kılıçdaroğlu’nu nasıl eleştireceğim, nereden tutmalıyım ve nasıl eleştirmeliyim’ havasına girdiler. İlk kez karşılaşıyorum.
Protokol eleştirilebilir ama bir okuyun. Bu protokoller altılı masa adına yapılan protokoller değil.
ADAYLIK SÜRECİ
‘Aday olacaksın’, ‘Mutlaka aday olmalı’ diyorlardı. Daha önce de iki kez cumhurbaşkanlığı seçimi oldu ve ben aday olmadım. Kimse de o dönem sen aday ol demedi. Bizim partide dayatma olmaz. Altılı masada da bunlar konuşuldu. Biz orada kararları oy birliği ile alıyorduk.
Başlangıçta hiç adaylık konuşmadık. Bu bana söylendi. ‘Adaylığınızı şimdiden açıklayalım’ dediler. ‘Hayır’ dedim.
Karşı taraf seçimde hiçbir şey yapmadı ama hep biz suçlandık? Benim adaylığımı parti, MYK, PM istedi. Olduk. Bireysel Özgür bey demek doğru değil. Biz MYK toplantısı yapıyoruz.
O dönem yayınlanan bütün anketlere bakın.
‘KILIÇDAROĞLU TEK BAŞINA MÜCADELE ETTİ SİZ NEREDEYDİNİZ?’
Bize gelen anketlerin tamamında Millet İttifakı kazanıyordu. Biz bütün olumsuzluklara rağmen, sahte videolara rağmen, Kandildeki baronların açıklamalarına rağmen 25 milyon oy aldık. Biz sağlıklı bir seçim mi yaptık? Erdoğan çıktı ‘Evet sahte videolar yapıldı’ dedi. Bir Allahın kulu çıkıp senin adaylığın şaibelidir diyemedi. Bana söyledikleri lafın bir kelimesini söyleyemediler. Sonra kalkıyorlar ‘Kılıçdaroğlu şöyle’. Kılıçdaroğlu tek başına mücadele etti, siz neredeydiniz? Meydanlardaydı Kılıçdaroğlu, ne yaptı Kılıçdaroğlu? Bana birisi çıkıp söylesin şurada yanlış yaptın. Bu ülke için yapmadığımız şey kalmadı. Hangi lider linç yedi, hangi lider terör örgütünün saldırısına uğradı, hangi liderin önüne kurşun atıldı? CHP’de genel başkan olmak için yürekli olacaksınız. Bir milim adım atmayacaksınız.
Jandarma, Erdoğan’ın seçim bildirgesini dağıtıyordu. Valisi, kaymakamı, İletişim Başkanlığı fake hesaplarla yaptı. Biz ele geçirilen bir devlet ile mücadele ettik. Buna rağmen biz yüzde 48 oy aldık. Bütün bunlar unutuluyor, günah keçisi olarak bir kişi. Vay efendim niye böyle yaptı. Her şeyden önce ahlak ve vicdan lazım.
‘DEĞİŞİM’ TARTIŞMASI
E ben boşuna demiyorum hançerlendik diye. Niçin böyle bir talep birden bire patlıyor ben bunları biliyorum ama gereksiz bir tartışmaya zemin hazırlamak istemiyorum.
‘AKIL TUTULMASI VAR’
Sayın Akşener’in hangi gerekçe ile masadan kalktığını ve döndüğünü bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak. O kadar zor koşullarda mücadele verdik ki. Yorum yapıyorsan o günün atmosferine bakacaksın. Bir akıl tutulması var. Benim bildiğim gazetecilik böyle değil. Araştırır, bakar. Hiçbir ayrıntıya girilmeden, doğrudan doğruya Kılıçdaroğlu’na nasıl saldırırız, nasıl eleştiririz.
O günkü anketlerde ben önde çıkıyorum, bugünkü anketlerde başkası önde çıkıyor. E o gün neden söylemediniz?
‘EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAPAN LİDER BENİM’
Partideki en büyük değişimi yapan lider benim. Bugüne kadar siyasi partilerin unuttuğu birçok insanla ben yan yana geldim. Çöp toplayıcılarıyla, apartman görevlileri ile, ev temizliğine giden kadınların yanında kim vardı?
Biz halkçılaştık. Toplumun her kesimi ile bağlantı kurduk. Erdoğan ‘Ey Kılıçdaroğlu siz Sivas’ın ötesine geçemezsiniz’ diyordu. Geçtik. İlahiyatçılarla, polislerle bir araya geldim. Bunları yaparken siz neredeydiniz?
Hayatı boyunca CHP’ye oy vermemiş toplumun saygın kesimlerinden insanlar var. 250’ye yakın toplantı yaptım onlarla. O kadar yanlış bir algı vardı ki CHP ile ilgili.
CHP sağcılaşmadı, halkçılaştı. Biz toplumun yoksul kesimlerine gitmezsek ve sorunlarını nasıl çözeceğimizi anlatmazsak sizin iktidar olma şansınız yoktur zaten.
31 MART SEÇİMLERİ
CHP birinci olduğu için son derece mutluyum. Umarım daha sonraki süreçlerde de devam eder. Partinin uzun yıllar emek vermiş birisi olarak çalışmak zorundayız. Bu mücadele bir halk mücadelesidir. CHP’ye yönelik toplumda oluşturulmuş bir algı vardı. CHP halkın değil bir üst grubun partisiydi. Hemen hemen toplumun her kesimine açıkça partiyi anlatınca aramızda sağlıklı bir zemin oluştu. Çünkü halka yaptığınız görüşmelerde -kanaat önderleriyle yaptığım toplantılarda- bütün eleştirileri dinlemek ve samimi yanıt vermek zorundasınız. Bu samimiyet bize çok önemli şeyler kazandırdı. Parti olarak da hatalarımız vardı o nedenle gelin helalleşelim dedim.
Yaptığımız çalışmalarla çok şey başardığımıza inanıyorum. 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazandık. Aday belirlemek, kazanmak kolay mıydı? Ben, Bursa’yı, Balıkesir’i, Manisa’yı alabilirdik dedim. Şimdi onların hepsini aldık. Bir öngörünüz olacak.
Deprem oldu, kimse gitmezken deprem bölgesine gittim orada yattım. Bütün acılara tanık oldum. Belediye Başkanlarımız olağanüstü çaba harcadılar. Başkanlarımız koronavirüs döneminde de büyük çaba harcadılar. Biz bu anlayışla ve bu kucaklama ile bu sonucu elde ettik. Halka güven verdik ve halk bize inandı.
SİNAN OĞAN’IN ‘KILIÇDAROĞLU KAZANSAYDI EKONOMİK KRİZ OLURDU’ SÖZLERİNE YANIT
Kendisini ciddiye almak istemem ama Sinan Oğan için ekonomik kriz olabilirdi. Sinan Bey’in ne olduğunu, bize destek verse bir krizle karşılaşacağını biliyorduk. Şimdi keyfi yerinde.
‘DANIŞMAN’ TARTIŞMALARI
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 oy oranını nasıl aşacaktı? Partide iki tür danışmanlar vardı. Kamudan gelen danışmanlar… Onlar sürekliydi. Bir de seçim dönemine özgü, ‘Bu bölgede ben çalışırsam geçmişte AK Parti’ye, MHP’ye oy veriyordum ama sizin çabalarınızdan sonra size destek vereceğim. Ama CHP Genel Başkanına çalışıyorum belgesi lazım’ diyorlardı. Verdik onlara.
Ne diye eleştiriyorlar? Niye danışman oldular diye. Gelip CHP’ye oy verdiler diye kızacak mıyız onlara?
Ben helalleşme dedim benimle helalleşmeye geldiler.
İnanç üzerinden siyaset. İşte sen Alevisin, Sünnisin. Kimin inançlı olduğunu sadece yüce yaradan bilir. Sen nerden biliyorsun bunu? Bunu da ortadan kaldırdık. Yaşam tarzı üzerinden siyaset. Orada kusurumuz var. Başörtüsünü Türkiye’nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Bunu siyaset konusu yapıyoruz. Bakın CHP’deki değişimleri görüyor musunuz?
Seçim bittikten sonra danışmanlıkların tamamı bitti. Bunların tamamı gönüllüydü. Eski Ülkü Ocakları Başkanları’ndan çok sayıda isim bizimle çalışıyordu. Bu insanlar geliyor CHP için çalışıyorlar, vay ‘nerden geldiler’ diyorlar.
Bir kısım genç arkadaşlar seçim sonrasında aleyhimde çok sert şeyler attılar. Bütün gençlere hakkımı helal ediyorum. Bütün mücadelem, kavgam onların geleceği içindi.
Uyuşturucu baronlarını ilk dillendiren kim?
KOBANİ DAVASI KARARLARI
Bir vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması için anayasa değişikliğine gerek yok. AK Parti’nin grubu yetiyor zaten. Neden bir anayasa değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırılmak isteniyor? Çünkü CHP’ye tuzak kuruyorlar. O dönem terör bir hayli yoğunlaşmış vaziyette, dokunulmazlıkları bir anayasa değişiklikleri halinde getirelim buraya, CHP’de buna hayır diyecek o zaman seçimlerde meydanlarda ‘Teröristleri koruyan parti bu’ diyeceklerdi. Biz de dokunulmazlıkları kaldırın kardeşim dedik.
Selahattin beyin bugün içeride olması bir hukuk faciasıdır. Erdoğan özellikle onu içeride tutuyor ‘Ben seni başkan yaptırmayacağım’ dediği için. Sadece Selahattin bey değil Gezi tutukluları var. Milletvekili var. Osman Kavala var. Siz mahkeme kararı, AYM, AİHM kararı uygulamıyorsunuz… Yarın, Demirtaş’ı ziyarete gideceğim. Demokrasi sadece benim için değil.”
Kaynak: alinti