Türk-İş, Taksim Cumriyet Anıtı’nda: “Bu Acımasız Kapitalist Sistem Bir Gün Mutlaka Değişecektir”
Yankı Bağcıoğlu: “Kullanım Ömrünü Tamamlamış Gemilerin Hala Hizmette Tutulmasının Ciddi Sonuçları İle Karşı Karşıyayız”
Milli Savunma Bakanlığı’ndan sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, son üç ay içinde Türk karasularında meydana gelen ikinci gemi kazasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Bağcıoğlu, “Kullanım ömrünü tamamlamış gemilerin hala hizmette tutulmasının ciddi sonuçları ile karşı karşıyayız. İmralı açıklarında batan Batuhan A gemisindeki 6 mürettebat hala bulunamadı. Kullanım ömrünü tamamlamış ve yaşlı gemilerin hala sefer izni alabilmesi, sadece kâr odaklı bir yaklaşımın sonucu olabilir. Bu konuda yetkililerin acil bir şekilde adım atmalarını bekliyoruz” dedi.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu’nun açıklaması şöyle:
“Kullanım ömrünü tamamlamış gemilerin hala hizmette tutulmasının ciddi sonuçlarını ile karşı karşıyayız. İmralı açıklarında batan Batuhan A gemisindeki 6 mürettebat hala bulunamadı. Kullanım ömrünü tamamlamış ve yaşlı gemilerin hala sefer izni alabilmesi, sadece kâr odaklı bir yaklaşımın sonucu olabilir. Bu konuda yetkililerin acil bir şekilde adım atmalarını bekliyoruz. Denizde can emniyeti, devlet itibarımızın idamesi açısından hayati önemi haizdir. Ayrıca, bu tür deniz kazalarının önlenmesi ve kayıp denizcilerin bulunması için Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın imkân ve kabiliyetlerinin acilen artırılması gerekmektedir. Helikopter ve büyük tonajlı gemiler gibi kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılması, acil durumlarda daha hızlı müdahale imkanı sağlayacak ve kayıpların minimize edilmesine yardımcı olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, deniz güvenliği ve denizcilerimizin sağlığı konularında daha etkin önlemler alınması çağrısında bulunuyor, önerilerimizi de kamuoyu ile paylaşmamak istiyorum: Ülkemizde arama kurtarma faaliyetlerine ilişkin esaslar 17 Ekim 2020 tarihli ve 31277 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Deniz ve Hava Araçları Kazalarında Arama Kurtarma Yönetmeliği’ ile düzenlenmiştir.
Söz konusu mevzuata göre Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi, Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde icra edilecek tüm arama kurtarma faaliyetlerini en üst düzeyde koordine etmekle görevlendirilmiştir. Kıyılardan itibaren deniz alanlarında arama kurtarma faaliyetlerinin koordinasyon sorumluluğu ise ‘Sahil Güvenlik Komutanlığına’ verilmiştir. Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık yarısına karşılık gelen bir alan olan Türk Arama Kurtarma Bölgesi’nde meydana gelen arama kurtarma olaylarına en kısa sürede reaksiyon gösterilmesi maksadıyla; Sahil Güvenlik Komutanlığına ait tüm su üstü ve hava unsurları her türlü olumsuz meteorolojik koşulda fedakârca görev yapmaktadır.
“ARAMA KURTARMA BÖLGESİNDE MEYDANA GELEN KAZALARDA İNSAN KURTARMAK, TALEP EDEN GEMİLERDEN ZAMANINDA YARALI VEYA HASTA TAHLİYE ETMEK DEVLETLERİN SAYGINLIĞINI VE GÜVENİRLİĞİNİ ARTIRIR”
Denizde Arama ve Kurtarma faaliyetlerinin etkinlikle ve başarı ile icrası her devlet için önemli bir itibar göstergesidir. Deklare ettiği Arama kurtarma bölgesinde meydana gelen kazalarda insan kurtarmak, talep eden gemilerden zamanında yaralı veya hasta tahliye etmek devletlerin saygınlığını ve güvenirliğini artırır. İlan edilen Arama kurtarma bölgesinde, kazazedeye ulaşamamak, ulaşılsa dahi kazazedeyi kurtaramamak ise milli itibara ve devletin güvenilirliğine büyük zarar verir. Özellikle doğu Akdeniz’de Türk arama kurtarma Bölgesi içerisinde, Yunanistan tarafından nispeten daha güçlü helikopterlerle yapılan arama kurtarma ve yaralı, hasta tahliye faaliyetleri uluslararası ortamda devlet olarak saygınlığımıza zarar vermektedir.
İlan ettiğimiz Türk Arama Kurtarma bölgesinin büyüklüğü dikkate alındığında, özellikle doğu Akdeniz ve Karadeniz’de ana karamızdan uzakta süratli ve etkili arama kurtarma ancak her hava şartında görev yapabilecek helikopterler ile mümkün olabilir. Dünya üzerinde; olumsuz hava şartlarında harekât icra edebilecek, deniz üzerinde görev yapabilecek, fazla sayıda kazazede taşıyabilecek, harekât yarıçapı yüksek ve görevde kalma süresi uzun sayılı helikopter tipi mevcuttur. Sahil Güvenlik Komutanlığı envanterindeki helikopterler personelin tecrübe ve uzmanlığına rağmen, teknik yetersizlikler nedeni ile özellikle ana karadan uzaktaki arama kurtarma faaliyetlerinde arzu edilen seviyede kullanılamamaktadır.
“DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞIMIZ ENVANTERİNDEKİ HELİKOPTERLER DE BÜYÜK ÇAPLI ARAMA KURTARMA GÖREVLERİ İÇİN UYGUN DEĞİLDİR”
Üzerlerinde bulunan hassas harekât cihaz ve sistemleri, aldığı diğer görevler ve kısıtlı kazazede taşıma kabiliyeti nedeni ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız envanterindeki helikopterler de büyük çaplı arama kurtarma görevleri için uygun değildir. Geçmiş dönemde; Sahil Güvenlik Komutanlığı bu ihtiyacı tespit ederek olumsuz hava şartlarında da arama kurtarma görevi yapabilecek genel maksat helikopteri tedarik projesini başlatmış ancak bu projede arzu edilen ilerleme sağlanamamıştır.
Son dönemde; Karadeniz Ereğli limanı açıklarında ve Marmara Denizi’nde meydana gelen 2 deniz kazasında iç sularımızda bile meteorolojik şartların da etkisi ile başarılı arama kurtarma faaliyetleri icra edilememiş, denizcilerimiz hayatlarını kaybetmiştir.
Meydana gelen deniz kazalarına; standart altı ve kullanım ömrünü doldurmuş gemilerin faaliyete devam etmesinin, denetim eksikliğinin ve meteoroloji biliminin dikkate alınmamasının neden olduğu da aşikârdır.
Bu çerçevede; mevcut durumda; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından Türk deniz ticaret filosuna yönelik denetim fonksiyonların eksiksiz yerine getirilmesine yönelik tedbirlerin ivedi olarak alınması, Uzun süredir gündeme getirilen ve sürekli ihmal edilen Denizcilik Bakanlığının kurulması ve denizcilikle ilgili fonksiyonları diğer bakanlıklardan devralması,sahil Güvenlik Komutanlığının arama kurtarma görevlerinde etkinliğini artıracak, yıllar önce gündeme gelen ancak maalesef durdurulan genel maksat helikopteri tedarik projesinin süratle realize edilmesi,
denizde can emniyeti, denizde hak ve menfaatlerimizin korunması, devlet itibarımızın idamesi açısından hayati önemi haizdir.”