Babacan’dan Erdoğan’a Enflasyon Eleştirisi: “Sayın Erdoğan’ın Önce Çıkıp Bir Yüzleşmesi Lazım”
Sağlıkçılar Ülke Genelinde İş Bıraktı… İstahed Üyesi Mehmetzade: “Sağlık Ekibinin Hiçbir Üyesi Artık Nefes Alamıyor”
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM) öncülüğünde sağlıkçılar, bugün ülke genelinde şiddetin önlenmesi, mali ve özlük haklarının verilmesi, liyakatli yönetim, çalışma koşullarının düzeltilmesi talepleriyle iş bıraktı. İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu üyesi Bilge Mehmetzade, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan eylemde, “Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor” dedi.
Sağlık ve sosyal hizmetler alanlarında örgütü 19 sendika ile 2 aile hekimliği federasyonunu kapsayan SABİM’in ülke genelinde iki günlük iş bırakma kararı üzerine bugün İstanbul’da da sağlıkçılar iş bıraktı. Şiddetin önlenmesi, mali ve özlük haklarının verilmesi, liyakatli yönetim, çalışma koşullarının düzeltilmesini talep eden sağlıkçılar, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. “Bıçak kemikte” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atılan eylemde, “Vergi yükü azaltılsın”, “İnsanca yaşamak ve yaşatmak için insana yakışır sağlık” ve “Hak ettiğimiz koşullarda yaşamaya yetecek ödemeyi istiyoruz” yazılı dövizler taşındı.
“Meslek onurumuz, insanca yaşamak ve yaşatmak için buradayız. Sonuna dek mücadele ederek birlikte kazanacağız” yazılı pankartın da açıldığı protestoda, platform adına hazırlanan ortak açıklamayı İSTAHED Yönetim Kurulu üyesi Bilge Mehmetzade okudu. “Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık” diyen Mehmetzade, sözlerini şöyle sürdürdü:
“SİLAHLA POLİKLİNİĞE GİRİP ATEŞ EDEBİLENLERLE İÇ İÇEYİZ: Çünkü ölüyoruz, öldürülüyoruz, ekonomik olarak açlık sınırındayız, tükeniyoruz. Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri… Şiddeti üreten, bu sistemin ta kendisi, biliyoruz. Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutuluyoruz, kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece yüzde 17,5 zam reva görülürken emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz.
KİRAMIZI BİLE ÖDEMEKTE ZORLANIYORUZ: Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz. Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor. 2010 yılında büyük umutlarla başlayan aile hekimliği uygulaması, aslında uygulamanın kendisi değil, sistem içinde emek verenler sayesinde büyük başarılar elde etmiştir fakat yıllar içinde görülmüştür ki liyakatsiz eller sebebiyle her geçen gün geriye gitmiş ve geriye gitmeye devam etmektedir. 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna göre ceza verilerek anayasal haklar görmezden geliniyor, liyakatsizlik ve art niyet, yönetimdeki etki alanını giderek artırıyor.
‘MEMURUM’ DEMEKTEN UTANIR HÂLE GELDİK: Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. ‘Nefes alamıyorum, imdat’ demeyen kimse kaldı mı aramızda? Daha ne kadar dibe vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere ‘Hekimim, hemşireyim, ebeyim, sağlık çalışanıyım’ demeyi geçtik, çalışanlar olarak ‘Memurum’ demekten utanır hâle geldik. Ayrıca, Sarı-Sen’in toplu sözleşme teklifinde ileri sürdüğü dayanışma aidatını kabul etmiyoruz. Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz. Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadesini kabul etmiyoruz. Ne yapacağız? Kafamızı öne eğip ‘Boş ver, böyle gelmiş böyle gider, başımı derde sokmayayım’ mı diyeceğiz? Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp tepkimizi mi göstereceğiz?
VERDİĞİMİZ FEDAKÂRCA HİZMETİN UNUTULMAMASINI BEKLİYORUZ: Tabii ki demokratik tepkimizi meşru zeminde göstererek hep beraber, tek bir ağızdan artık yeter, hakkımızı verin diyeceğiz. Biliyoruz ki sağlık, en temel haktır. Sağlık hizmetleri bir ekip işidir ve bir bütündür. Ülkemizde oluşacak ideal sağlık sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve iyileşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini arzu ediyoruz. Pandemide, depremde ve her türlü zorlu şartta halkımıza ve hastalarımıza verdiğimiz fedakârca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz. Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz. Bu sebeplerle hakkımız, halkımız ve hastalarımız için, ideal sağlık sistemi için bugün ve yarın acil işlemler dışında sağlık hizmetini durduruyor, iş bırakıyoruz.”
Bilge Mehmetzade’nin konuşmasının ardından dernek ve sendika temsilcileri de sırayla söz alarak sorunlarını ve taleplerini anlattı.