22 Kasım 2024 Cuma

Numan Kurtulmuş: “Sivas Kongresi, Tbmm’nin Kuruluşunun Yani İstiklal Harbi’mizi Yönetecek Olan Gazi Meclis’imizin Kuruluşunun Da Yolunu Açmış Olan Önemli, Tarihi Bir Adımdır”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Sivas Kongresi’nin birçok özelliğinin yanında en önemli özelliklerinden biri de artık milli direnişin tek bir çatı altında toparlanması ve bundan sonraki süreçte yeni bir hükümetin kurulması yolunun açılmasıdır. Sivas Kongresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun yani İstiklal Harbi’mizi yönetecek olan Gazi Meclis’imizin kuruluşunun da yolunu açmış olan önemli, tarihi bir adımdır. Bu özelliklerinin yanında Sivas Kongresi, aynı zamanda bütün Türkiye’de direniş ruhunu, bütün Anadolu coğrafyasında direniş ruhunu ortaya koyabilmiştir” dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Sivas Kongresi’nin 104’üncü yıl dönümü etkinlikleri kapsamında bugün gittiği Sivas’ta konuştu. Kurtulmuş, özetle şunları söyledi:

“SİVAS KONGRESİ 19 MAYIS’LA BİRLİKTE 1919’DA BAŞLAYAN BAĞIMSIZLIK YÜRÜYÜŞÜNÜN NİHAİ KARAR ADIMIDIR”

“Sivas Kongresi aslında 19 Mayıs’la birlikte 1919’da başlayan bağımsızlık yürüyüşünün nihai karar adımıdır. 19 Mayıs Samsun’un ardından Amasya Tamimi ardından 7 Temmuz’da Erzurum Kongresi ve sonuçta orada şekillenen fikirlerin Sivas Kongresi’nde nihai bir noktaya doğru erişmesi ve topyekun bir mücadele kararının verilmesiyle birlikte tarihi bir adımın atıldığı kongredir. Sivas Kongresi’nde yer alan bütün büyüklerimizi başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere minnet ve şükranla yad ediyoruz.

Bazen insanlar içinde bulundukları dönemin önemini, belki yeterince yaşadıkları için o dönem içerisinde kavrayamayabilirler. 2023 yılı böylesine anlamlı ve önemli bir yıldır. Tarihi bir dönüm noktasındayız, önemli bir noktadayız. Tarih masal okunur gibi okunmaz. Tarihi ders almak için, ibret almak için, dersler çıkarmak için, aynı hatalara düşmemek için ve gelecekte çok daha güçlü adımlar atabilmek için okunan bir milli mirastır. Tarihin hiçbir bölümü de bir diğerinin karşıtı değildir. Büyük Selçuklu başka bir şey, Anadolu Selçuklu başka bir şey, Cumhuriyet bambaşka bir şey değildir. Her birisi bir büyük milletin bir asil milletin tarihsel süreçlerinin birer parçasıdır.

“SİVAS KONGRESİ’NDEN DE ALACAĞIMIZ FEVKALADE ÖNEMLİ DERSLER VARDIR”

Böylesine önemli bir dönüm noktasında Sivas Kongresi’nden de alacağımız fevkalade önemli dersler vardır. Bunların hiç şüphesiz birincisinin milli iradenin hakimiyeti fikrinin güncelleştirilmesidir. O günün şartları içerisinde bırakın topu tüfeği, kazması, küreği dahi olmayan bir millet, koskoca Osmanlı cihan devletinin yıkıntıları üzerinden ‘Ya Allah’ diyerek ayağa kalkmayı başarmış, atalarımızın, ecdadımızın omuzları üzerinde bir bağımsızlık destanı yazmıştır ve ardından Cumhuriyetimizi kurmuştur.

Sivas Kongresi’nde en önemli hususiyetlerden birisi; zaten milletimizde var olan bu millî hakimiyet fikrinin, millî iradenin güçlü olması fikrinin yaşatılması kararı ve iradesidir. Bu kongrede alınan en önemli kararlardan biri de kongreden sonraki döneme ilişkin yol haritasının belirlenmesidir. Bu yol haritasının belirlenmesinde üzerine basa basa durdukları bir husus ise milli birlik ruhunun ciddi bir şekilde ortaya konulmasıdır. Osmanlı cihan devletinin yıkılışında biliyoruz ki ayrılıkların körüklenmesi, etnik, mezhebi, fikri ve köken itibarıyla farklılıkların körüklenerek koskoca bir cihan devletinin nasıl yirmi yıllık süre içerisinde paramparça hale getirildiğini gayet iyi biliyoruz.

“SİVAS KONGRESİ MİLLİ BİRLİK RUHUNUN ÜZERİNDE DURMUŞ, BUNU ÖNEMSEMİŞ VE BUNUN ÜZERİNDE ÇOK CİDDİ BİR ŞEKİLDE DURMUŞTUR”

Balkan Savaşları’nda aldığımız mağlubiyet sadece düşmanın karşısında cephede aldığımız mağlubiyet değil. Aynı zamanda insanların gönüllerinin ve zihinlerinin etnik fitneyle birtakım ayrılıkçı fitnelerle bölünmesinin sonuçlarından biridir. Aynı şekilde Osmanlı cihan devletinin son döneminde özellikle 19’uncu yüzyılın ortalarından başlamak üzere her alanda ortaya çıkan partizanlık ve hizipçilik içeriden içeriye toplumumuzu, devletimizi kemiren önemli hususiyetlerden biri idi. İşte onun için Sivas Kongresi milli birlik ruhunun üzerinde durmuş, bunu önemsemiş ve bunun üzerinde çok ciddi bir şekilde durmuştur.

İttihat ve Terakki başta olmak üzere hiçbir siyasi partinin gölgesi, bu kongre üzerine düşürülmemiştir. Partizanlığın, hizipçiliğin birleştiren bir unsur değil, halkı ayrıştıran bir unsur olduğu, kongrede dile getirilmiş, kararlar arasında milli birliği korumak için önemli hususiyetlerden biri olarak üzerinde basa basa durulmuştur. Kongredeki önemli kararlardan birinin milli birlik ruhunun somutlaştırılması ve kurumsallaştırılmasıdır. Bunun örneği ise Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin birleştirilerek mücadelenin tek bir çatı altında verilmesi ve bunun da kurumsal bir yapı haline dönüştürülmesidir.

“SİVAS KONGRESİ, TBMM’NİN KURULUŞUNUN DA YOLUNU AÇMIŞ OLAN ÖNEMLİ, TARİHİ BİR ADIMDIR”

Bu bağlamda Sivaslı kadınların milli mücadeleye verdiği, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin bütünleşmesinde ve milli birlik ruhunun pekişmesinde oynadığı rolün de altı çizilmesi gerekir. Sivas Kongresi’nin birçok özelliğinin yanında en önemli özelliklerinden biri de artık milli direnişin tek bir çatı altında toparlanması ve bundan sonraki süreçte yeni bir hükümetin kurulması yolunun açılmasıdır. Sivas Kongresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun yani İstiklal Harbi’mizi yönetecek olan Gazi Meclis’imizin kuruluşunun da yolunu açmış olan önemli, tarihi bir adımdır. Bu özelliklerinin yanında Sivas Kongresi, aynı zamanda bütün Türkiye’de direniş ruhunu, bütün Anadolu coğrafyasında direniş ruhunu ortaya koyabilmiştir.

Bunların hepsinin içerisinde üç tane alameti farika vardır. Bu üç bayrak bu üç sancak aziz Türk milletinin kıyamete kadar taşıyacağı sancağıdır. Bunlardan birisi milli iradenin her şeyin üzerinde olması fikriyatıdır. Sivas Kongresi’nin bize öğrettiği ve miras olarak bıraktığı ikinci önemli mesele ise bağımsızlık meselesidir. Bağımsızlık milletimizin karakteridir. Bu karakteri yok etmeye kimsenin hakkı ve haddi yoktur. Bunun için bağımsızlığımızı milli onur ve haysiyetimizin bir unsuru olarak görecek ve geleceğimizin en önemli kaynağı olarak kabul edeceğiz. Bağımsızlığı olmayanın geleceği olmaz. Bağımsızlığı olmayanın medeniyeti de kalmaz.

“MİSAK-İ MİLLİYİ BUGÜN ÇOK DAHA GENİŞ ÇERÇEVEDE ANLAMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Sivas Kongresi’nde bize miras bırakılan üçüncü temel bayrağımız ise bu topraklardaki vatan sınırlarının çizilmesi; misak-i milli dediğimiz şey. Misak-i milli çok kısa bir süre içerisinde 4 milyon kilometrekareden 20 yıl içerisinde 780 bin kilometrekareye düşmüş bir Türkiye Cumhuriyeti’miz var. Allah ecdadımızdan razı olsun Anadolu kıtası büyüklüğündeki bu ülkeyi korumayı başardılar ve istiklalimizi, bağımsızlığımızı, Türkiye Cumhuriyeti’mizi kurdular. Misak-i milli bizim o günkü sınırlarımız dışında kalan ama bizim illerimiz olan yerleri hatırlatıyordu. Başta Kerkük, Musul olmak üzere Ege ve Akdeniz’deki haklarımızı hukuklarımızı hatırlatıyordu. Misak-i milliyi bugün çok daha geniş çerçevede görmek, çok daha geniş çerçevede anlamak mecburiyetindeyiz.

Misak-i milli sadece 780 bin kilometrekarede 85 milyon yurttaşımızın yaşadığı topraklardan ibaret değildir. Misak-i milli yüz milyonlarca soydaşımızın, Türkiye’ye sevenlerin, bizimle aynı medeniyete mensup olanların içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı yani millet varlığımızı kapsamaktadır. Misak-i milliyi bu geniş perspektifte anlayamazsak, Akdeniz’de Libya hükümetiyle anlaşma yaparak, Akdeniz’deki hak ve hukuklarımızı koruyamayız. Bundan bir asır evvel çizilmiş misak-i millinin de yeni bir çerçeve içerisinde değerlendirilmesinin artık zorunlu olduğu kanaatindeyim.

“HER ALANDA GÜÇLÜ OLMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”

Her alanda güçlü olmak için mücadele edeceğiz. Ancak bunun ilk şartı nasıl ulusal kurtuluş mücadelemizi milli birlik ve beraberlik ruhunu tesis etmeden veremediysek; Türkiye yüzyılını kurmanın ilk şartı da milli birlik ve beraberliğimizi en güzel şekilde tesis etmek ve korumaktır. Farklılıklarımız tabii olacak. Farklılıklarımızı bir ayrışma ve çatışma meselesi değil, farklılıklarımızı zenginlik ve güçlülük vesilesi olarak görüp yolumuza devam edeceğiz. Hedefleri olan ama hiçbir şekilde ütopyalar peşinde koşmayan rasyonel siyasetlerle yolumuza devam edeceğiz. Dostlarımızın sayısını çoğaltacağız, düşmanlıkları azaltacağız.”

 

İlgili Haberler