Ekonomik Güven Endeksi Yüzde 98,2’ye Düştü
Kesk İzmir Şubeler Platformu Üyeleri Zamları Protesto İçin Bordrolarını Yaktı: “Hak Ettiğimiz Refahta Birleşmek İstiyoruz”
SULTAN EYLEM KELEŞ
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, İzmir Konak’ta memur ve memur emeklilerine verilen zammı bordrolarını yakarak protesto etti. KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, “Tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dahil edilmesini istiyoruz. En düşük emekli aylığının net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Ücret gelirlerine uygulanan vergi oranı yüzde 10 olarak sabitlenmeli ve temel tüketim maddelerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Emekçilerin yol ücretleri karşılanmalı ve öğlen yemekleri ücretsiz verilmelidir. Bütün kamu emekçilerine hayat pahalılığı tazminatı verilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranları dikkate alınarak yapılan memur ve memur emeklilerinin maaş zammını protesto etmek için Konak’ta YKM önünde buluştu. “Sefaleti kabul etmiyoruz, insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz” pankartının arkasında bir araya gelen KESK üyeleri, tepkilerini dile getirmek için bordrolarını yaktı.
Basın açıklamasını okuyan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, şunları söyledi:
“TÜİK, ENFLASYONUN EN AZ YARISINI KARA DELİK GİBİ YUTUYOR”
“Zam yağmuru ile başlayan ve bu yağmurun her ay şiddetlenerek kasırgaya dönüştüğü zorlu bir yılı geride bıraktık. Ülkeyi yönetenler ‘işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik’ nutukları atsa da ücretlerimizin ve maaşlarımızın hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise açıkladığı rakamlarla bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor.
“İKTİDAR HEPİMİZLE DALGA GEÇİYOR”
Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıl üzerinden baktığımızda bile maaşlarımızın-ücretlerimizin nasıl kadük bırakıldığını görüyoruz. Yıl 2021, bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre 2021 yılı enflasyonu yüzde 83 olarak açıklanmıştı. TÜİK’in açıkladığı oran ise yüzde 36 ile bunun yarısının bile altında kalmıştı. Yıl 2022, zam fırtınasının hiç dinmediği koşullarda TÜİK yıllık enflasyonu ekim ayı itibari ile yüzde 85’i geçmişti. Zam yağmuru devam etmesine rağmen TÜİK aralık ayında yıllık enflasyonu yüzde 64 olarak açıkladı. Ancak ENAG verilerine göre 2022 enflasyonu TÜİK verisinin tam 73 puan üzerinde, yüzde 137 olmuştu. Yıl 2023, hükümet bir önceki Orta Vadeli Programda (OVP) yüzde 8 olan enflasyon hedefini önce yüzde 24,9’a çıkardı. Yılın daha ilk birkaç ayında bu hedefin tutmayacağı anlaşılınca hedef iki kattan fazla arttırılarak temmuzda yüzde 58’e çıkarıldı. Bunun da tutmayacağı görülünce enflasyon hedefi bu kez 6 Eylül 2023 tarihinde açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) yüzde 65’e çıkarıldı. ENAG ise 2023 yılında enflasyonun TÜİK rakamını ikiye katlayarak yüzde 127 arttığını açıkladı. Tüm bunlara rağmen iktidar sözcüleri 3 Ocak’ta açıklanan verilerden sonra hiç sıkılmadan ‘Yıllık enflasyon yüzde 64,77 oldu. Yıllık enflasyon hedeflediğimizin, yüzde 65’in altında kaldı’ diyebiliyor. İktidar yılın başından itibaren enflasyon hedefini kademe kademe 2,5 kat artırıp, yılın sonunda bu hedefin 0,23 puan altında kaldık diyerek hepimizle dalga geçiyor.
“CEBİMİZDEKİ MAAŞIN YARISI EMEKLİ AYLIĞIMIZA YANSITILMAYACAKTIR”
2024 yılına girdik. Zam yağmuru temel tüketim maddelerinden, gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürüyor. Bu koşularda Ocak 2024 itibari ile altı aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78) artı toplu sözleşme artışı (yüzde 15) ile maaşlarımızın toplamda yüzde 49,25 artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor. Oysa bu ‘müjde’ koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon oranında artış demek dünyanın her yerinde sıfır zam demektir. Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin cebinden çalmaya devam etmek demektir. Nitekim bugün aldığımız maaşlar, elimizdeki bordrolar yıllardır sürdürülen bu soygun düzenini ispatlamaktadır. Buna göre: eşi çalışmayan, 2 çocuklu, en düşük kamu emekçisi maaşı eş ve çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL’de, ortalama kamu emekçisi maaşı ise yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kalmıştır. Üstelik 2023 yılı temmuz ayında geçilen ‘yeni maaş rejimi’ ile bu tutarların 12 bin TL’si ‘ilave seyyanen ödenek’ ortalama 5 bin TL’si ise ‘ek ödeme’ adı altında taban aylığa yansıtılmayacak tutarlardır. Kısacası cebimize giren maaşın yarısı emekli aylığımıza yansıtılmayacaktır.
“SEFALETTE EŞİTLENMEK DEĞİL, HAK ETTİĞİMİZ REFAHTA BİRLEŞMEK İSTİYORUZ”
Mevcutta 7 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığının ne kadar artacağı ise hala belirsizdir. Eğer altı aylık enflasyon (yüzde 37,6) artışı uygulanırsa en düşük emekli aylığı 10 bin 320 TL’ye çıkacaktır. Bu nedenle geçtiğimiz yıl ilave seyyanen ödenekten de yararlandırılmadığı için sefalete itilen milyonlarca emekli bu rakama refah payı eklenmesini bekliyor. Ama yüzde 10 refah payı dahi eklense en düşük emekli maaşı 11 bin TL ile açlık sınırının da asgari ücretin de altında kalacaktır. Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bunun için, öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına dahil edilmesini istiyoruz. Ardından en düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk, kira ve ulaşım gibi yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Ekonomik büyümeden hakkımıza düşen refah payının verilmesi için düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. En düşük emekli aylığının net 18 bin 700 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Ücret gelirlerine uygulanan vergi oranı yüzde 10 olarak sabitlenmeli ve temel tüketim maddelerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Emekçilerin yol ücretleri karşılanmalı ve öğlen yemekleri ücretsiz verilmelidir. Bütün kamu emekçilerine hayat pahalılığı tazminatı verilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın ‘refah payı’ aldatmacalarına kanmayalım. Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim. Buradan bir kez daha bütün kamu emekçilerini birlikte mücadele etmeye ve KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye davet ediyoruz.Yaşasın onurlu mücadelemiz! Yaşasın KESK!”