Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: “2028 Yılı Sonuna Kadar 5 Milyon İlave İstihdam Sağlayarak, İşsizlik Oranımızın Yüzde 7,5’E Gerilemesini Hedeflemekteyiz
Hakan Fidan, Cezayir Dışişleri Bakan Attaf İle Görüştü: “İlişkilerimiz Afrika Genelinde Stratejik Düzeye Ulaşmakta”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Teknik yardım, kültürel iş birliği, ticaret ve ekonomiyle başlayan ilişkilerimiz son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle özellikle siyasal istikrara katkı ve terörle mücadele boyutlarına da evrilmiş durumda. Son zamanlarda ülke güvenliğini sağlama adına savunma sanayi ile olan iş birliği, istihbarat kurumlarıyla olan iş birliği giderek artmakta. İlişkilerimiz Afrika genelinde stratejik düzeye ulaşmakta. Bu çok boyutluluğun büyük bir koordinasyon ve uyum içerisinde kamu kurumları tarafından, iş dünyamız tarafından, güvenlik kurumlarımız tarafından yürütüldüğünü de memnuniyetle görmekteyiz. Bu yönde çalışmaya da devam edeceğiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cezayir Dışişleri ve Yurtdışındaki Ulusal Topluluklar Bakanı Ahmed Attaf ile görüştü. Görüşmeden sonra yapılan ortak basın toplantısında Fidan, şunları söyledi:
“TÜRKİYE-CEZAYİR İLİŞKİLERİ STRATEJİK DÜZEYE EVRİLMİŞ DURUMDA”
“Türkiye-Cezayir ilişkileri stratejik düzeye evrilmiş durumda. Özellikle liderler diplomasisi neticesinde cumhurbaşkanlarımızın ortaya koyduğu diplomasi, diyalog ve yoğu çalışma çerçevesinde ortaya çıkan vizyon, stratejik çerçeve biz iki Dışişleri Bakanı olarak çalışmalarımızın şeklini, rotasını belirlemekte önemli bir unsur olmuştur. Cumhurbaşkanlarımız tarafından özellikle ülkelerimiz arasındaki iş birliğinin daha kurumsal hale getirilmesi için Dışişleri Bakanlarına ortak planlama gruplarının yönetimi ve koordinasyonu konusunda görev verilmiştir. Bu çerçevede çalışmalarımız devam etmekte, değerli meslektaşım Ankara’ya beraberinde son derece değerli çok sayıda hemen hemen Cezayir’in bütün kamu kurum ve kurumlarından müteşekkil bir uzman ekiple beraber geldiler.
Biz de Ankara’daki bakanlıklarımızın, kurumlarımızın temsilcileriyle beraber ortak planlama grubunu topladık. Çok verimli bir toplantı oldu, uzun sürdü. Devlet iş ve toplum hayatının bütün alanlarında çalışmalarımızı karşılıklı olarak gözden geçirdik. Başta eğitim olmak üzere ki bunun içerisinde yüksek öğretim konuları vardı. Daha sonra Maarif Vakfı’nın okullaşma çabaları vardı. Daha sonra enerji, sanayi, bankacılık, denizcilik, tarım, balıkçılık, savunma sanayi olmak üzere ve tabi ki adalet birçok konuda yoğun bir çalışma trafiği içinde olduk. Bakanlıklarımız karşılıklı olarak hangi konularda anlaştıklarını, hangi konularda ilerletmeye ihtiyaç olduğunu birbirlerine teyit ettiler. Bizler de Dışişleri Bakanları olarak bu çalışmaların genel çerçevesini yönetme konusunda yoğun bir mesai sarf ettik.
“TÜRK YATIRIMLARINI ARTIRMA YÖNÜNDE BÜYÜK BİR ÇABAMIZ VE İRADEMİZ VAR”
Cezayir’de çok sayıda Türk iş adamı bulunmakta, Türk yatırımlarını artırma yönünde büyük bir çabamız ve irademiz var. Cezayir makamları da bu konuda her türlü iş birliğini sergilemekte. Özellikle finans ve konusundaki sorunların çözümü için Ziraat Bankası’nın da bir şubesinin açılması konusunda çalışmalarımız var. İkili iş birliğimizin yanı sıra bölgesel iş birliği konularını da meslektaşımla ele aldık. Özellikle Türkiye-Cezayir iş birliğinin Afrika’daki sorunları çözümündeki olumlu katkıları neler olabilir, gerek siyasi gerek ekonomik olarak neler yapılabilir, Türkiye-Cezayir ekonomik ve sanayi iş birliğinin özellikle ortak üretim ve ortak ihracat konusunda Afrika’da ne türden stratejiler izlenebilir onu da kendileriyle ele aldık.
Çalışmalarımızın ana omurgasını esas itibariyle önümüzdeki aylarda Sayın Cumhurbaşkanımızın Cezayir’i ziyaretleri esnasında yapacakları, iki ülke arasındaki ikinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin içeriğini oluşturmak oldu. Bugünkü çalışmada cumhurbaşkanlarımızın yapacağı stratejik düzeyli toplantıda alacakları kararların, yoğunlaşacakları konuların ön hazırlıklarını yapmış olduk.”
“GÖRÜŞMELERİMİZ ONA HAZIRLIK NİTELİĞİNDEYDİ”
Attaf ise şunları kaydetti:
“12 bakanlık ve sektör temsilcileriyle birlikte Ankara’dayım. Bu kadar kalabalık bir heyetle birlikte burada olmamız şunu göstermektedir; Cezayir ve Türkiye ilişkilerinin ne kadar derin ne kadar geniş olduğunu ve aynı zamanda bunun çerçevesinin ve içeriğinin ne kadar geniş olduğunu, iki ülke arasındaki stratejik bir yaklaşım bulunduğunu ve bunun çerçevesini de zaten iki ülkenin devlet başkanı Sayın Abdülmecid Tebbun ve kardeşi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Zengin bir çalışma programı içerisinde olduk. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildim. Kendisine Sayın Abdülmecid Tebbun’un mesajını ilettim. Kendisinden değerli analizlerini, direktiflerini ve görüşlerini dinledim.
Bugün ikili görüşmelerimizde Sayın Hakan Fidan ile bir araya geldim. Kendisiyle toplantımız bittikten sonra ortak planlama komitesinin ikinci dönem toplantılarına başkanlık ettik. Akşam saatlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından kabul edileceğim. Bütün görüşmeler bana şu fırsatı verdi; geniş bir değerlendirme sonucunda bütün önceliklerimizi belirterek, bütün hedeflerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm. Yine aynı zamanda yüksek düzeyli bir konsey toplantısı olacaktır. Bizim görüşmelerimiz ona hazırlık niteliğindeydi.
“TÜRKİYE’YLE CEZAYİR ARASINDAKİ İLİŞKİLER GERÇEKTEN BÜYÜK BİR ATILIM İÇERİSİNDE”
Birinci olarak Türkiye’yle Cezayir arasındaki ilişkiler gerçekten büyük bir atılım içerisinde. Hem siyasi alanda hem ekonomik alanda. Biz geçen 3 yıl içerisinde önemli mesafeler katettik. Bunu hiçbir zaman iki ülke tarihine bakacak olursak daha önce yapmamıştık. İkinci olarak; Cezayir ve Türkiye ilişkileri her zaman ileri doğru gitmektedir. Bütün iş birliği ve ortaklık fırsatlarını kapsayacak şekilde genişlemektedir. Ortak menfaat çerçevesinde ve yarar çerçevesinde hem ülkelerimizi hem halklarımıza yararlı şeyler gerçekleşecektir.
Demir-çelik, tekstil, yapı ve diğer çalışmalar ikili ilişkilerimizin önemli konularıdır. Cezayir-Türkiye ilişkileri ekonomik ortaklık konusunda yeni alanlara da açılmaktadır. Bunun yanında yenilenebilir enerji, madencilik, çölde tarım, eczacılık endüstrisi alanında. İkili ilişkilerin diğer boyutlarını da pekiştirmek için kültürel alanda, yüksek öğrenimde, bilimsel araştırmada ve sağlıkta da ki bunların hepsi ikili ilişkilerin insani boyutunu teşkil etmektedir. Doğru adımlarla bütün hedefleri yapmak için adım adım ilerliyoruz.
“TÜRKİYE PETROL ÜRÜNLERİ DIŞINDA CEZAYİR’DE YATIRIMI OLAN EN BÜYÜK YABANCI YATIRIMCIDIR”
Her iki ülke lideri tarafından bize bu konuda görevler verilmektedir. Özellikle iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması ki bunun orta vadede 10 milyar dolar olması hedeflenmektedir. Rahatlıkla söyleyebilirim Cezayir, Türkiye’nin Afrika’daki ikinci büyük ticaret ortağıdır. İki ülke arasındaki ticaret hacmi şu anda 5 milyar dolar düzeyindedir. Cezayir’in aynı şekilde doğrudan ve Türk yatırımları için birinci ülke olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda yaklaşık 6 milyar dolarlık Türk yatırımlarını görebiliyoruz. Türkiye petrol ürünleri dışında Cezayir’de yatırımı olan en büyük yabancı yatırımcıdır.
Türk kurumlarının Cezayir’de alanları ve çalışmaları genişlemektedir. Yaklaşık bin 500 Türk firması çeşitli alanlarda Cezayir’de çalışmaktadır. Aynı zamanda 30 binden fazla iş imkanı Cezayirlilere vermektedir. Bugün pratik çalışmalar konusunda anlaşmalara vardık. İkili iş birliğinin burada kanuni zeminini oluşturmak ve önemli anlaşmalara alt yapı hazırlamak çok çok önemlidir. Ticaret alanında, yatırım alanında, enerji alanında, eğitim alanında ve kültür alanlarında. Bu projeleri bu anlaşmaları artık hazırlamak istiyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cezayir’i ziyareti sırasında bunları imzalayacağız.
“BÜTÜN BU ÇABALARIMIZ TÜRKİYE TARAFINDAN BÜYÜK DESTEK GÖRMEKTEDİR”
Cezayir-Türkiye arasındaki siyasi iş birliği özellikle bölgesel, uluslararası alanda da aynı olduğunu, ortak olduğunu ve her zaman da ortak ilkelerimiz ve değerlerimiz çerçevesinde Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde pekişmektedir. Özellikle diyalog mantığının egemen olması için anlaşmazlıkların ne kadar kompleks olmasına rağmen bu şekilde çözülmesinden yana olduğumuzu belirtmek isterim. Analitik bakışımızı paylaştım. Özellikle de Sahra sahili bölgesindeki durumu ele aldık. Bu konuda ne kadar çaba harcadığımızı maalesef bu bölgede en büyük gerginlik ve anlaşmazlıkları görmekteyiz.
Devlet Başkanımız Abdülmecid Tebbun’un barışın sağlanması için Nijer’de anayasal olmayan bir değişiklik meydana geldi. Burada Sayın Tebbun büyük çaba harcamaktadır. Çok çeşitli boyutları olan sınamalara karşı bölgede bu çabaların harcanması çok çok önemlidir. Bütün bu çabalarımız Türkiye tarafından büyük destek görmektedir. Kardeş Türkiye bize destek vermektedir. Bizlerin çabalarımızı devam ettirmek konusunda ne kadar azimli olduğumuzu söylemek istiyorum.”
“SADECE GÜVENLİKLE VE BARIŞLA BU BÖLGENİN ÇIKARLARI KORUNABİLİR”
Konuşmaların ardından Fidan ve Attaf basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Nijer’de soruna çözüm bulunabilmesi için 6 maddelik planın hayata geçirilmesi şansını nasıl buluyorsunuz, bu konuda bir yol haritası var mıdır?” sorusuna Attaf şu yanıtı verdi:
“Sayın Tebbun’un bu girişiminin arka yönlerine bakacak olursak; burada en önemlisi barışın sağlanması. Askeri çözüm burada çözüm değil ve dolayısıyla burada barış olabilir diye ortaya çıktık. Girişimimizin diğer arka planına bakacak olursak; girişimimiz aslında esnek ve bütün imkanları içermektedir. Nijer’deki sorunun çözümü için ve sadece bir konuya odaklanmamaktadır.
Burada tabii ki Nijer’in çıkarı ve aynı zamanda çevre ülkelerin çıkarı ön plana çıkmaktadır. Bölge gerçekten ateş çemberi, Kızıldeniz’den Atlas Okyanusu’na kadar devam etmektedir. Sudan, Çad, Libya, Nijer, Burkina Faso, Mali, Sahra bölgesini biliyorsunuz. Bizim girişimimiz burada güvenliğin ve istikrarın sağlanması için ortaya atıldı. Özellikle biz komşu ülkelerle ilgili askeri çözümlere karşıyız. Bizim girişimimiz barışa öncelik vermektedir ve güvenliği önem vermektedir. Sadece güvenlikle ve barışla bu bölgenin çıkarları korunabilir.”
“DARBELER SİLSİLESİ SON YILLARDA AFRİKA’DA MAALESEF GÖRMEK İSTEMEDİĞİMİZ SAHNELERİN ORTAYA ÇIKMASINA SEBEP OLUYOR”
Bakan Fidan ise, “Afrika kıtasında darbeler yaşanıyor. Bu noktada kıtadaki son gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz, Türkiye’nin Afrika açılımı konusunda da görüşlerinizi alabilir miyiz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Darbeler silsilesi son yıllarda Afrika’da maalesef görmek istemediğimiz sahnelerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bizce bunların iki ana nedeni var. Birincisi; Afrika’da özellikle sonradan bağımsızlığını kazanmış ulus-devlet olma yolunda adım atan ülkelerin devletleşmeyle ve siyasal sistemlerinin oturmasıyla ilgili problemler ve buna bağlı sorunlardan dolayı belli krizlerin çıktığını görüyoruz. Özellikle ekonomik kalkınmanın yapılamayışı, alt yapı, üst yapı sorunlarının çözülemeyişi, terörle mücadele gibi konuların ortaya çıkması hepsi devletleşme sürecinin tamamlanması ve siyasal sistemlerin oturmasıyla ilgili konular.
İkinci ana neden; dış müdahale ve bir takım emperyal güçlerin Afrika ülkeleriyle ilgili olan politikalarında takip ettiği yöntemler, tercih ettiği usuller, kullandığı araçlar. Bu iki ana başlıktan dolayı Afrika’daki siyasal krizler sürekli tetiklenerek devam ediyor. Türkiye olarak özellikle son 20 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın, başbakanlığı döneminde başlatılan Afrika açılımı programını sistemli bir şekilde çok boyutlu olarak devam ettirmekteyiz. O gün itibariyle yaklaşık 12 olan büyükelçilik sayımız şu anda 46’ya ulaşmış durumda. İlk önce büyükelçiliğimizi açıyoruz sonradan kültürel faaliyetlerimiz arkasından Türk Hava Yolları, iş adamlarımız, TİKA; bunların hepsi bir bütün olarak faaliyetlerini koordineli bir şekilde devam ettiriyorlar ve orada gerek kültürel hayata gerek ekonomik hayata gerekse kamu kapasitesini artırma konularına yönelik çok boyutlu çalışmalarımız oluyor.
“İLİŞKİLERİMİZ AFRİKA GENELİNDE STRATEJİK DÜZEYE ULAŞMAKTA”
Bu türden bir politika ve uygulama da ülkeler tarafından takdir görüyor. Türkiye’nin bir sömürge ve domine etme gibi niyeti olmadığını görüyorlar. Gönüllü iş birliğine dayalı elimizdeki imkanları onlarla paylaşan ama aynı zamanda bütün taraflar için fırsat üreten bir iş birliği modelini Afrika’da bütün kurumlarımızla başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Her iş birliği modelindeki başarı ve verim bir sonraki aşamayı beraberinde getirmekte. Teknik yardım, kültürel iş birliği, ticaret ve ekonomiyle başlayan ilişkilerimiz son yıllarda bazı Afrika ülkelerinin talebiyle özellikle siyasal istikrara katkı ve terörle mücadele boyutlarına da evrilmiş durumda.
Son zamanlarda ülke güvenliğini sağlama adına savunma sanayi ile olan iş birliği, istihbarat kurumlarıyla olan iş birliği giderek artmakta. İlişkilerimiz Afrika genelinde stratejik düzeye ulaşmakta. Bu çok boyutluluğun büyük bir koordinasyon ve uyum içerisinde kamu kurumları tarafından, iş dünyamız tarafından, güvenlik kurumlarımız tarafından yürütüldüğünü de memnuniyetle görmekteyiz. Bu yönde çalışmaya da devam edeceğiz.”
İlgili Haberler