İsmet Güneşhan: “Alamos Gold, Çanakkale’de, Kendi Seçim Bölgemde De, Kaz Dağları’nda Da Aynı Şeyleri Yapmak İstedi”
Emekli Büyükelçi Selim Yenel: “Ab’ye Kızarken Unutmamak Gerekir Ki, Bizim Atmamız Gereken Adımlar Var. Bunları Yerine Getirirsek O Zaman Topu Karşı Tarafa Atabiliriz”
MELİS YILDIRIM
Emekli büyükelçi Selim Yenel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son açıklamaları ile gündeme gelen Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecine ilişkin, “AB’ye kızarken unutmamak gerekir ki, bizim atmamız gereken adımlar var. Bunları yerine getirmedik, bunları yerine getirirsek o zaman topu karşı tarafa atabiliriz. Ama bir yandan ‘Biz ipleri koparırız’ diyince onların da kafası karışıyordur ama sanırım artık alışmışlardır bize. Çünkü bu ilk defa söylenmiyor, geçmişte de söylendi. Sonuçta birbirimizden vazgeçecek değiliz” değerlendirmesini yaptı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Avrupa Birliği Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp ise ilerleme kaydedilmeden katılım sürecinin başlamasının imkânı olmadığını belirterek, “AP, mevcut koşullarda üyelik perspektifine paralel bir süreç başlaması gerektiğini söylüyor. Bu paralel süreç epeydir gündemde. 2020 yılından itibaren Türkiye ile pozitif bir gündem söylemi var. Yani AB de Türkiye de şu anda esasında işlevsel bir iş birliği peşinde. Ama iki taraf da işlevsel iş birliğinin bileşenleri neler olabilir, bunda anlaşabilmiş değiller” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’a gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin açıklamada bulunmuş, 13 Eylül’de Avrupa Parlamentosu’nda (AP) kabul edilen raporun sorulması üzerine “AB Türkiye’den kopmanın gayreti içerisindedir. AB’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız. Bu değerlendirmelerden sonra da AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz” demişti.
Erdoğan, 18 Eylül’de Türkevi’nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği İletişim Başkanlığı ve SETA tarafından düzenlenen programda ise “Karşılıklı diyalogla ilk etapta çözümsüz görünen birçok meselenin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Körfez’den Batı dünyasına pek çok bölgeyle bunu başardık. Kazan-kazan anlayışı içinde ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık, çok kısa sürede çok büyük mesafeler aldık. Bunu ilerletmekte kararlıyız. İçinde bulunduğumuz kritik dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresi açıldığını görüyoruz. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin canlandırılmasının önemini vurgulamaya devam ediyoruz. Şüphesiz tek başına bizim istememiz yeterli değildir. Bu gayretlerimizin hedefine ulaşmasında AB’nin tavrı da belirleyici olacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
YENEL: HİÇBİR ÜLKEYLE İPLERİN KOPARILMASINI İSTEMEYİZ. AB İLE DE BUNU YAPMAK İSTEMEYİZ
2005-2009 yılları arasında Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi, Aralık 2011-Ocak 2017 tarihleri arasında AB Daimi Temsilcisi ve 15 Haziran 2017-9 Temmuz 2018 tarihleri arasında Müsteşar olarak görev yapan emekli büyükelçi Selim Yenel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ile gündeme gelen Türkiye-AB ilişkileri ile katılım müzakerelerini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
Türkiye’nin bu tür açıklamalarının yeni olmadığını ve daha önce de bu tür açıklamalar yapıldığını belirtten Yenel, bu ifadelerin ne anlama geldiğine bakmak gerektiğini söyledi. Yenel, “Sonuçta hiçbir ülkeyle biz iplerin koparılmasını istemeyiz, arzulamayız. AB ile de bunu yapmak istemeyiz. İplerin koparılmasından kasıt acaba üyelik müzakerelerinin sonlandırılması mı? Ki zaten üyelik müzakerelerinde bir hareket yok. Bunun yanı sıra bizim için önemli olan esas Gümrük Birliği’nin yenilenmesi ve de vize muafiyetinin sağlanması, diyaloğun olması. Burada da ipler koparılmaz” ifadelerini kullandı. Yenel, devamında şöyle konuştu:
“AB’YE KIZARKEN UNUTMAMAK GEREKİR Kİ, BİZİM ATMAMIZ GEREKEN ADIMLAR VAR”
“Gümrük Birliği’nin modernleşmesi konusunda ne yazık ki adımlar henüz atılamadı, AB’nin birtakım koşulları var, onlar biraz fazla yüksek olan koşullar. Nedir bunlar? Türkiye’nin yapması gereken birtakım şeyler var. Bunların arasında reformların devam ettirilmesi ama zorlanacağımız husus Gümrük Birliği’nin tüm üye ülkelere uygulanması, yani Rum tarafına, Güney Kıbrıs Rum tarafına da uygulanması. Bunun yanı sıra, mevcut Gümrük Birliği’nin uygulanmasındaki sıkıntıların karşılanması. Bunlar böyle ön koşul halinde duruyor. Ön koşul halinde durunca Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olmuyor. Vize muafiyetinde de 6 tane kriteri 7 yıldır yerine getirmedik, bunların da yapılması lazım. Biz AB’ye kızarken unutmamak gerekir ki, bizim atmamız gereken adımlar var. Bunları yerine getirmedik, bunları yerine getirirsek o zaman topu karşı tarafa atabiliriz. Ama bir yandan ‘Biz ipleri koparırız’ deyince onların da kafası karışıyordur ama sanırım artık alışmışlardır bize. Çünkü bu ilk defa söylenmiyor, geçmişte de söylendi. Sonuçta birbirimizden vazgeçecek değiliz.”
“AP’NİN TARAFSIZ OLMASINI BEKLEYEMEZSİNİZ”
AP’de kabul edilen raporun geçmiş yıllarda hazırlanan raporların içeriğinden çok farklı bir içeriğe sahip olmadığını söyleyen Yenel, raporlarda Türkiye ile ilgili olumsuz unsurlara yer verildiğini belirtti. Yenel, “Çünkü Türkiye’nin insan hakları alanında, temel haklar alanında, hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedemedi. Bir gerileme var. O gerileme sürekli olarak işleniyor” dedi. AP’de farklı siyasi tarafların bulunduğuna değinen Yenel şu değerlendirmede bulundu:
“Dolayısıyla AP’nin tarafsız olmasını bekleyemezsiniz. Halbuki bizim Dışişleri Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamada gelecek yıl yenilenecek olan AP’nin daha tarafsız olması isteniyor. Böyle bir şey yok, olmayacak, olması da mümkün değil. Çünkü yapısı buna müsait değil. Eleştiriler sert, bizim karşılık verdiğimiz açıklama da oldukça sert. Bu oyun yıllarca oynanıyor. Yeni bir şey değil bu. Ben Brüksel’de görev yaparken de bunlar yapılıyordu. Sadece ton biraz daha artmış vaziyette.”
Türkiye raporunun AP’de kabul edilmesinin ardından Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında rapordaki olumlu tarafların es geçildiğini belirten Yenel, “Olumlu taraflar derken, Türkiye’nin göçmenler konusunda atmış olduğu olumlu adımlar, Rusya ile olan ilişkilerdeki tahıl anlaşması filan, bunlara atıfta bulunuyor ama bunlar bizim tarafımızda göz ardı ediliyor. Daha çok olumsuzlara bakıyoruz. O bakımdan da son iki yıldır, hatta daha önce Dışişleri Bakanlığı açıklamaları da son derece serttir” ifadelerini kullandı.
Türkiye-AB ilişkilerinin üç sacayağı bulunduğunu, bunların da katılım müzakereleri, Gümrük Birliği ve vize muafiyeti olduğunu söyleyen Yenel şu değerlendirmeyi yaptı:
“Katılım müzakereleri 2016 yılından beri durmuş vaziyette. Özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan kararlar çerçevesinde Türkiye’deki reformlarda gerileme neticesinde hiçbir fasıl açılamadı ve açılacağı da yok. Benzer koşul Gümrük Birliği’nin güncellenmesinde de söz konusu. Orada da reformlarda, temel haklarda, hukukun üstünlüğü alanlarında adım atılması isteniyor. Bir de bunun Kıbrıs boyutu da var. Vize konusunda da 6 kriterin yerine gelmesi, onları da yapmadığımıza göre AB şunu söyledi: ‘Vizeyi daha kolaylaştırıcı bir şekilde Türk vatandaşlarına verelim.’ Gençlere, öğrencilere, iş insanlarına. Fakat burada da AB’nin böyle bir politikası yok. Schengen var, üye ülkelerin kendi politikaları var. O bakımdan AB yeknesak bir şekilde şöyle yapalım, böyle yapalım demesi kolay değil.”
“BİZ REFORMLARI YAPSAK, KIBRIS’I ÇÖZSEK DAHİ AB DEĞİŞMEZSE ÜYELİK OLMAYACAK”
Türkiye’nin AB ile ilişkilerini nasıl geliştirmek istediğini ortaya koyması gerektiğini belirten Yenel, “Üyelik olmayacak. Şöyle, biz reformları yapsak dahi, Kıbrıs’ı çözsek dahi AB değişmezse üyelik olmayacak. AB nasıl değişebilir? Dün çıkan bir rapor var. Almanlar ve Fransızlar ortak bir çalışma yapıp AB’nin geleceğine yönelik çeşitli öneriler getirdiler ve bunların arasında genişleme de var. Genişleme derken, özellikle Balkan ülkeleri, Ukrayna, Moldova gibi ülkeleri kastediyorlar. Türkiye de var. Ama 30’dan fazla ülke AB’ye üye olunca nasıl çalışacak? Geçişli üyelik sistemi olabilir deniliyor. Bunu öneriyorlar” ifadelerini kullandı.
“AB DE BAZI ŞEYLERİ HAYAL EDİYOR”
Yenel, mevcut koşullarda ilişkilerin geliştirilmesinin zor olduğunu ve bu şekilde gitmeyeceğini belirterek, “Gergin bir ortamda ilişkilerin sürdürülmesi kimsenin yararına değil. Ortak bir şekilde bir araya gelip ne yapılması gerekir, bunları konuşmamız lazım. Diyalog eksikliği var” dedi. Türkiye-AB arasındaki diyalog eksikliği olduğunu belirten Yenel, 30-31 Ağustos’ta İspanya’nın Toledo kentinde yapılan ve aday ülkelerin dışişleri bakanlarının da davet edildiği Gayri Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na Türkiye’nin çağrılmadığını hatırlattı. Yenel, “Siz diyaloğu kapatıyorsunuz, ondan sonra da Türkiye’den AB’nin dış politikasına uyum göstermesini bekliyorsunuz. AB de bazı şeyleri hayal ediyor. Bir gelişme olursa karşılıklı diyalog, ciddi bir şekilde oturmak ve bence bunun hazırlığını da Türkiye yapmalı” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE İLE AB’NİN AYRIŞMASI RUSYA’NIN İŞİNE GELİR”
Türkiye’nin jeostratejik konumunun önemli ancak yeterli olmadığına dikkat çeken Yenel, G-20 Zirvesi’nde ele alınan ticaret koridoruna Türkiye’nin dahil edilmediğini hatırlattı. AB’nin Türkiye’ye önem vermiş olması durumunda diyaloğa gireceğini kaydeden Yenel, “Onu da yapmıyorlar. Demek ki AB için Türkiye’nin jeostratejik önemi çok da büyük değil. Biz belki de kendi kendimize gelin güvey oluyoruz. Önemliyiz ama abartmamak da lazım. AB’nin eğer Türkiye ile anlaşması zor ise bizi de by-pass edebilecek yollar arıyor, bunu da yapıyor. Doğru mu yapıyor, hayır, AB’nin yaptığı da doğru değil. Türkiye’siz gerçekten daha zayıf bir AB ortaya çıkar. Türkiye ile birlikte çok daha güçlü olabilir ve Türkiye ile AB’nin bu ayrışması esasında Rusya’nın işine gelir. Rusya ile eğer siz mücadelenizi sürdürecekseniz Türkiye’yi yanınıza almanız lazım. AB bunu da yapmıyor. AB’nin hatalarına bunu da eklemek lazım” ifadelerini kullandı.
NİLGÜN ARISAN ERALP: DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ BU DURUMDAYKEN KATILIM MÜZAKERELERİNİN TEKRAR BAŞLAMASINA İMKÂN YOK. AMA SAĞLIKLI BİR İŞBİRLİĞİ KURULABİLİR
2000-2009 yılları arasında Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nde (ABGS) Ulusal Program Dairesi Başkanlığı görevinde bulunan ve 2009 yılından bu yana TEPAV Avrupa Birliği Çalışmaları Merkezi Direktörü olarak çalışmalarına devam eden Nilgün Arısan Eralp, Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin açıklamalarının çelişkili olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York ziyareti öncesi açıklamasının fevri olduğunu belirten Eralp, “Nedir yani AB ile yolları ayırmak, herhalde adaylıktan vazgeçmek. Çünkü ticaretimizin yüzde 50’den fazlası AB ile, Türkiye’deki yatırımların yüzde 75’i AB üye devletlerinden geliyor. Mülteciler konusunda ciddi bir iş birliğimiz var. Bunlardan vazgeçmek değildi herhalde” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin AB üyeliğinin, AB adaylığının ne anlama geldiğinin tartışılması gerektiğini söyleyen Eralp, AB’nin aday ülkelerin üye olabilmesi için demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konularda ilerleme kaydetmesi gereken bir uluslararası kurum olduğuna değinerek sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye 2000’lerin sonuna kadar bu yolda ilerleme kaydetti ama son 10 yılda ciddi gerilemelerimiz var bu konuda. Bu konuda tekrar ilerleme kaydetmeden AB katılım sürecini tekrar başlamasının imkânı yok. AP de raporundan bundan bahsediyor. Türkiye’nin üyelik müzakerelerine son verilmesini 460 oyla reddediyor AP. Mevcut koşullarda üyelik perspektifine paralel bir süreç başlaması gerektiğini söylüyor. Bu paralel süreç epeydir gündemde. 2020 yılından itibaren Türkiye ile pozitif bir gündem söylemi var. Yani AB de Türkiye de şu anda esasında işlevsel bir iş birliği peşinde. Ama iki taraf da işlevsel iş birliğinin bileşenleri neler olabilir, bunda anlaşabilmiş değiller. Yoksa mevcut demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü bu durumdayken katılım müzakerelerinin tekrar başlamasına imkân yok. Ama sağlıklı bir iş birliği kurulabilir, sürdürülebilir.”
Eralp, önümüzdeki günlerde Avrupa Komisyonu’nda görüşülecek olan Türkiye raporu için ise “Avrupa Komisyonu raporu da AP raporundan çok farklı olacağını zannetmiyorum” dedi. Komisyonun AB’nin yürütme organı, AP’nin ise Gümrük Birliği modernizasyonu konusunda atılacak adımlar doğrultusunda nihai onayı verecek kurum olduğunu söyleyen Eralp, “Vizelerin kaldırılmasından bahsediyoruz. Eğer Türkiye kalan son 6 kriteri de yerine getirirse AP vizelerin kaldırılması konusunda Bakanlar Konseyi ile aynı ortak karar alma mekanizmasına sahiptir. Burada da onun ne diyeceği çok önemli” dedi.
“TUTARSIZ AÇIKLAMALAR, HER AN DEĞİŞEBİLECEK POLİTİKALAR JEOSTRATEJİK ÖNEMİ AZALTIYOR”
Türkiye’nin jeostratejik konumunun Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından iyice güçlendiğini düşünen Eralp, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ama Türkiye’ye karşı bir güvensizlik var. Bu güvensizlik ve Türkiye’nin ne yapacağının, nasıl bir politika izleyeceğinin tahmin edilememesi maalesef jeostratejik önemi de azaltıyor. Çünkü Türkiye’ye belirli bir güven olsa, ne yapacağı belli olsa yine dengeli bir politika sürdürülebilir. Ama çok öngörülemez bir politika sürdürdüğü için bu jeostratejik önemi de azaltıyor maalesef. Bunu ABD’de de gördük. ABD bu nedenle Yunanistan ile daha stratejik ilişkiler geliştirmeye başladı. Yunanistan’da üsler açmaya başladı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı yaptırımları kaldırdı. Bu, Türkiye’nin politikasının öngörülemez olduğu için Türkiye’ye güvenmedikleri için atılan adımlar. Yoksa Türkiye’nin jeostratejik konumu önemli. Tutarsız açıklamalar, her an değişebilecek politikalar bu jeostratejik önemi azaltıyor.”
“MADEM TÜRKİYE’YE GÜVENSİZLİK DUYUYORSUNUZ, ONU BÖYLE BİR TOPLANTIYA DAVET EDECEKSİNİZ, BİRLİKTE KONUŞACAKSINIZ”
AB’nin Türkiye ile diyalogtan kaçındığını ve Türkiye’nin AB dış politikasına uyumunun düşük kalmasına yönelik eleştirilerin varlığından bahseden Eralp de Toledo’da yapılan toplantıya Dışişleri Bakanı’nın davet edilmediğine dikkat çekti. Eralp, “Madem Türkiye’ye güvensizlik duyuyorsunuz, Türkiye’nin politikasından endişeleniyorsunuz, onu böyle bir toplantıya davet edeceksiniz, birlikte konuşacaksınız. AB’nin en büyük hatalarından biri de bu” ifadelerini kullandı.