SEZGİN TANRIKULU’NDAN İNSAN HAKLARI RAPORU: 11 AYDA 2 BİN 407 KİŞİNİN HAYAT HAKKI İHLAL EDİLDİ, 4 BİN 981 KİŞİ AZAP GÖRDÜ
Emekliler Ankara’da Eylem Yaptı: “Tüm Emekli Maaşlarıyla Dul ve Yetim Aylıklarına, Gerçek Enflasyona Göre Derhal Seyyanen Ek Zam Yapılmalıdır”
Tüm Emekliler Sendikası, emekli maaşlarına gerçek enflasyona göre seyyanen ek zam talebiyle Ankara’da eylem yaptı. Sendika adına yapılan açıklamada, “Tüm emekli maaşlarıyla dul ve yetim aylıklarına, gerçek enflasyona göre derhal seyyanen ek zam yapılmalıdır. En düşük emekli aylığı ve bayram ikramiyesi asgari ücretle eşitlenmeli; ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında yılda dört ikramiye verilmelidir. İntibak Yasası derhal çıkarılmalı, 2000 öncesi ve sonrası emekliler arasındaki maaş eşitsizliği giderilmelidir. Aylık bağlama oranı yeniden yüzde 70’e çıkarılmalıdır” denildi.
Tüm Emekliler Sendikası, emekli maaşlarına gerçek enflasyona göre seyyanen ek zam talebiyle bugün Ankara’daki Ulus Meydanı’nda eylem yaptı. Sendika adına yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“TEK ADAM REJİMİNİN 22 YILLIK KARNESİNE BAKTIĞIMIZDA, EMEKLİLERE KAŞIKLA VERİP KEPÇEYLE ALAN BİR İKTİDAR GÖRÜYORUZ”
“22 yıldır tek başına iktidarda olduğu halde emekliyi görmeyen, açlığa ve sadaka düzeyine indirdiği maaşlarla açlık sınırı altında bir yaşama mahkum eden tek adam iktidarı, 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimlerle tekrar iktidar oldu. Tek adam rejiminin 22 yıllık karnesine baktığımızda, emeklilerin sendikalarını kapatan, anayasal ve çağdaş bir hak olan örgütlenme haklarımızı gasp eden bir iktidar görüyoruz. Emeklilere TÜİK’in gerçek dışı uyduruk rakamlarına göre sadaka zamlar veren bir iktidar görüyoruz. Emeklilere ve emekçilere kaşıkla verip kepçeyle alan bir iktidar görüyoruz. Enflasyon ve hayat pahalılığı altında emeklileri inim inim inleten ve bundan bir adım geri dönmeyen bir iktidar görüyoruz. Açlık sınırı altında bir yaşama mahkum edildikleri için mutfak ihtiyaçlarını bile alamaz duruma düşürülmüş, ilerlemiş yaşlarında gururları kırılarak pazar artıklarını toplamak zorunda bırakan bir iktidar görüyoruz.
“MEHMET ŞİMŞEK, GÜN GELDİ, İŞÇİLERİN KÖLELİK ŞARTLARINDA ÇALIŞTIRILMASINI SAVUNDU”
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken harcama tutarı, yalnızca Mayıs 2023 için 10 bin 72 liradır. Açlık sınırı 10 bin liranın üzerine çıkarken yoksulluk sınırı 35 bin liraya dayanmıştır. Büyük umutlarla Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek, bakanlığı devralırken kendisine dört elle sarılmalarına sebep olan ekonomik krizin sebebinin, ‘Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır’ diyerek tek adam rejiminin yanlış ekonomi politikaları olduğunu söylemiştir. Mehmet Şimşek’in rasyonel olmayan, yani akıl dışı, gerçekçi olmayan politikalar sebebiyle oluştuğunu söylediği ekonomik krizin faturasını krizin sorumlusu olmayan, başta emekliler olmak üzere halka keseceğini geçmiş pratiğinden biliyoruz. Neoliberal politikaların sıkı bir savunucusu olan Mehmet Şimşek, gün geldi, ‘Asgari ücret artışı zulümdür’ dedi; gün geldi, işçi grevlerini yasaklamayı, ertelemeyi savundu. Mehmet Şimşek, gün geldi, işçilerin tek güvencesi kıdem tazminatının işsizlik sebebi olduğunu, işgücü piyasasının olabildiğince esnekleşmesini, yani işçilerin kölelik şartlarında çalıştırılmasını savundu.
“BÜTÇE AÇIĞINI, DOLAYLI VERGİLERLE BAŞTA BİZ EMEKLİLER OLMAK ÜZERE HALKIN SIRTINA YÜKLEYECEKLERDİR”
Bu neoliberal kafa yapısının biz emeklilere de sıcak bakmayıp, sebebi olmadığımız ekonomik krizin faturasını bize ödetmek isteyeceği daha ilk icraatında belli oldu. Bütçe açığı, yılın ilk dört ayında 382,5 milyar lira olarak öngörülenin çok üstünde gerçekleşti. Döviz sahiplerine kur korumalı mevduat hesaplarıyla sadece mayıs ayında 1 milyar 972 milyon lira ödeme yapılmıştır. Bütçe açığını kapatmak için iğneden ipliğe her şeye zam yapacaklar. Bizleri daha da yoksullaştıracaklar. Ülkede bozulan gelir dağılımını düzeltmek bir tarafa, ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyerek, şatafatlı yaşamlarından tasarruf yapmayarak, yüksek gelirlilerden vergi almayarak, bütçe açığını dolaylı vergilerle başta biz emekliler olmak üzere halkın sırtına yükleyeceklerdir.
“HALKIN DİKKATİNİ BAŞKA YÖNE ÇEKMEK İÇİN MİLLİ EĞİTİM VE DİYANET İŞLERİ PROTOKOL İMZALAMIŞTIR”
Bu arada hem halkın dikkatini başka yöne çekmek hem de fırsattan istifade çağdaş eğitime dayalı eğitim sisteminde yeni bir gedik açmak için Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, okullarda danışmanlık yapması için din görevlileri göndermek üzere protokol imzalamıştır. Laik eğitimin ortadan kaldırılması için tarikat ve cemaatlerden yardım alan devlet, eğitimden elini çekmiştir.
“SİYASİ İKTİDARLARA VE TBMM’YE DÜŞEN GÖREV, EMEKLİ YURTTAŞLARIN İNSANCA VE ONURLU BİR YAŞAMA SAHİP OLABİLMELERİNİ SAĞLAMAKTIR”
Bizler, yıllarca çalıştık. Vergi ve sigorta primlerimizi ödedik. Ömrümüzün kalan zamanında insanca yaşamayı hak ettik. Bu yüzden acil taleplerimizi bir kez daha duyuruyoruz: Tüm emekli maaşlarıyla dul ve yetim aylıklarına, gerçek enflasyona göre derhal seyyanen ek zam yapılmalıdır. En düşük emekli aylığı ve bayram ikramiyesi asgari ücretle eşitlenmeli; ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında yılda dört ikramiye verilmelidir. İntibak Yasası derhal çıkarılmalı, 2000 öncesi ve sonrası emekliler arasındaki maaş eşitsizliği giderilmelidir. Aylık bağlama oranı (ABO) yeniden yüzde 70’e çıkarılmalıdır. Emeklilerin insanca yaşaması, haklarının elinden alınmaması için sendika kurma hakkı en kısa sürede verilmelidir. Çünkü milyonlarca emeklinin oylarıyla da işbaşına gelen siyasi iktidarlara ve TBMM’ye düşen görev, mevzuattaki boşluğun arkasına sığınarak emeklilerin sendikal haklarını engellemek değil, emekli yurttaşların insanca ve onurlu bir yaşama sahip olabilmelerini sağlamaktır.
“EMEKLİ AYLIKLARININ TÜİK’İN AÇIKLADIĞI SAHTE ENFLASYON ORANLARINA GÖRE TEK YANLI OLARAK BELİRLENMESİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR”
Bu görev, aynı zamanda demokratik hak ve özgürlüklerin uygulanması bakımından da elzem ve kaçınılmaz bir görevdir. Dolayısıyla yapılması gereken, emekli sendikalarını kapatmak için dava açmak değil, bu konu da gerekli olan anayasal ve yasal düzenlemeleri bir an önce gerçekleştirmektir. Emekli aylıklarının TÜİK’in açıkladığı sahte enflasyon oranlarına göre hükümet tarafından tek yanlı olarak belirlenmesi ve uygulamasına derhal son verilmelidir. Tüm emeklilerle dul ve yetimlerine ödenen aylıkların toplu sözleşme yoluyla belirlenmesi için Anayasa’nın ‘Sendika Kurma Hakkı’ ve ‘Toplu Sözleşme Hakkı’ ile ilgili 51 ve 53. maddelerine ’emekliler’ ibaresi eklenerek emeklilerin sendika kurma ve toplu sözleşme hakkı anayasal güvence altına alınmalıdır. Artık yeter! Dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç patronu değil, milyonlarca yoksul emekliyi koruyun. Devlet bütçesi ve maliye hazinesi, dolar milyarderi ve milyoneri patronlar ve müteahhitler için değil, milyonlarca yoksul emekli için harcansın.”
GENEL BAŞKAN HÜRKARDEŞ: EMEKLİLER AÇ
Açıklamanın ardından konuşan Tüm Emekliler Sendikası Genel Başkanı Salman Hürkardeş, şunları söyledi:
“Emekliler aç. İşçiler, köylüler, esnaf, tüm halkımız aç, perişan durumda. Bugün bu ülkede 66-70 milyon civarında insan açlık sınırının altında yaşamaktadır. Bugün açlık sınırı 13-14 bin liraya dayanmıştır. Asgari ücretin en az 15 bin lira olması gerekmektedir. Bu para, ancak zorunlu ihtiyaçları gidermek, ayakta durmak için gerekli ve zorunludur. TÜİK, her zaman olduğu gibi rakamları oldukça aşağı çekmektedir. Bugün ENAG’ın raporlarında enflasyon, yüzde 109’ları aşmıştır. Bu bağlamda, temmuz ayında yapılacak emekli maaşı zammının insan onuruna yakışır, düzenli bir zam olmasını istiyoruz. Emekliler bunu hak ediyor. Bir proje hayata geçirilmeye çalışıyor, bu projenin adı ‘ÇEDES Projesi’. Siyasi iktidara tekrar sesleniyoruz; milli eğitimden ve okullarımızdan eliniz çekin. ÇEDES Projesi’ni protesto ediyoruz. Laik eğitim devam etmelidir.
“EMEKLİLERİN RAHAT ÖRGÜTLENEBİLMESİ İÇİN STATÜ YASASININ MUTLAKA ÇIKMASI GEREKMEKTEDİR”
Emekliler ayaktadır. Buradan emeklilere de seslenmek istiyorum: Bizlerin, emekli mücadelesinde bir arada, tek çatı altında olmamız, birleşmemiz gerekiyor. Bu ülkede 16-17 milyon emekliyiz, biz bir araya geldiğimiz ve örgütlü olduğumuz sürece siyasi iktidardan istediğimizi daha rahat alabiliriz. Toplu sözleşme masalarına daha rahat gidebilir, müzakere yapabiliriz. Emekli sendikalarının üzerine sürekli kapatma davalarıyla baskı uygulanıyor. Oysaki uluslararası sözleşmeler gayet açık. Emekliler sendika kurabilir, emeklilerin sendika kurması önünde herhangi bir engel yoktur. Ama her şeye rağmen siyasi tercihlerle sendikalar sürekli kapatılıyor. Bu bağlamda, parlamentoda grubu bulunan tüm partileri ziyaret ettik, dosyalar bıraktık. Ama daha da kesin, rahat örgütlenebilmek için mutlaka bir statü yasasının çıkması gerekmektedir. Yani ‘Emekliler de sendika kurabilir’ ibaresinin çıkacak yasalara eklenmesi gerekmektedir.”
EMEKLİ SELMA SOLMAZ: 3 SENEDİR, SURİYELİLERİN ÇÖPE ATTIĞI CEKETİ GİYİYORUM. HAKKIMIN BİR DAMLASINI HELAL ETMİYORUM
Açıklamanın ardından konuşan emekli Selma Solmaz da şunları söyledi:
“İşte maaşım burada, 3 bin 700 lira. Hani 7 bin 500 lira olacaktı? Sırtımdaki yeşil ceket, Suriyelilerin çöpe attığı. 3 senedir bunu giyiyorum. Bu burnu delinmiş ayakkabı; bu da toplayıp Suriyelilere verdiğiniz, çöpe attığınız… Suriyelilere yaptığınız kadarını bize yapamadınız. Ben, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, isterseniz kimliğimi de açıklayayım. Biz, çöplerden toplayarak, artıkları alarak, ancak Suriyelilerin giymediklerini biz giyerek geçiniyoruz. Emeklilere bunları hak, reva gören iktidar; yüzde 51 ile oy aldınız ama bizim ahımız nerede? Benim üç tane yetimim var, onların ahı nerede? Hepsi senin üzerinde. Hakkımın bir damlasını helal etmiyorum ben size.”