İsrail’in Filistinli Tutsaklara Cinsel Saldırı Görüntüleri Tepki Çekti
“Uluslararası Adalet Divanı’nın Kararı İsrail İçin Gerçek Bir Tehdit”
İsrailli bir öğretim görevlisi, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın 1967’den bu yana Filistin topraklarında devam eden İsrail işgalinin yasadışı olduğuna ve yerleşimlerin sona erdirilmesi gerektiğine ilişkin tavsiye kararının yansımaları konusunda uyarıda bulunarak, bunun “İsrail” üzerindeki uluslararası baskıyı artıracağını belirtti.
İsrail’deki Bar-Ilan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde uluslararası hukuk alanında öğretim görevlisi olan Ziv Purer, “Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığının yasadışı olduğunu ilan etmesi ve İsrail’in bu durumu sona erdirmek için adım atmadığını belirtmesi, İsrail Devleti üzerinde baskı oluşturmak için farklı alanlarda kullanılabilir” dedi.
KARAR İSRAİL’İ KÖŞEYE SIKIŞTIRABİLİR
Kararın yankılarından bahseden Borer, İbranice yayınlanan “Israel Today” gazetesine yaptığı açıklamada, “çeşitli uluslararası platformların İsrail’le silah ticaretinin durdurulmasını talep etmek için Mahkeme’nin tavsiye kararını kullanması ihtimali var” dedi.
“Silah ticaretiyle ilgili 100’den fazla ülkenin imzaladığı bir anlaşma olduğunu ve bu anlaşmaya göre üye ülkelerin uluslar arası savaş hukukunu ciddi şekilde ihlal eden ülkelerle silah ticareti yapmasının yasak olduğunu” belirten Israel Today, ‘asıl tehlikenin bu olduğunu’ vurguladı.
TREN 2000 YILINDA RAYDAN ÇIKTI
BM Güvenlik Konseyi’nin UAD’nin tavsiye kararını kabul etmesinin sonuçlarıyla ilgili olarak Borer, “bunun en iyi tanımının ağır çekimde bir yol kazası olduğunu” belirterek, “tren 2000 yılında raydan çıktı ve biz İsrailliler treni yavaşlatmaya çalıştık. Son on yılda sıkıldık ve bu nedenle sadece trenin hızını arttıran adımlar atıyoruz” dedi.
Uluslararası Adalet Divanı, Cuma günü aldığı kararda “İsrail’in Filistin topraklarını işgalinin fiili bir ilhak olduğunu” vurgulamış ve İsrail işgal devletinin yerleşim politikalarının “uluslararası hukuku ihlal ettiğine” dikkat çekerek ülkeleri işgal altındaki topraklarda “İsrail’in” yasadışı varlığını tanımamaya çağırmıştı.
Mahkeme, “Devletlerin İsrail’in işgal altındaki topraklardaki yasadışı varlığına son vermek için Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi ile işbirliği yapması” gerektiğini vurgulayarak, işgalci devletin “işgali bitirmesi ve Filistin topraklarındaki yasadışı varlığına son vermesi gerektiğine” işaret etmişti.
KARARIN AYRINTILARI
Mahkeme, “İsrail’in 1967’den bu yana Doğu Kudüs dahil işgal altındaki topraklarda yaptığı demografik değişikliği tanımadığını” kaydederek, “Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme ve bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkını” teyit etmişti.
UAD’nin tavsiye niteliğindeki görüşü, işgal hükümeti yetkilileri arasında “anti-Semitizm” suçlamaları arasında yaygın bir öfkeye yol açtı.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu UAD’nin kararını eleştirerek, “Yahudi halkının kendi topraklarında ve ebedi başkenti Kudüs’te işgalci olmadığını, Yahudiye ve Samiriye’deki (işgal altındaki Batı Şeria) atalarının topraklarında da işgalci olmadığını” söyledi.
Lahey’deki herhangi bir çirkin kararın bu tarihi gerçeği çarpıtamayacağını ve işgal altındaki topraklarda İsrail yerleşiminin meşruiyetine meydan okunamayacağını” da sözlerine ekledi.
Kaynak: HABER MERKEZİ