
İsrail, Fetih’in Hamas’la Anlaşmasına Karşı Çıktı, Mahmut Abbas’ı Yerden Yere Vurdu
Hamas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “kişisel siyasi amaçlar” nedeniyle Gazze’deki İsrailli esirlerin tek seferde serbest bırakılmasını kabul etmediğini belirtti.
Hamas’ın Batı Şeria Sorumlusu Zahir Cebbarin, bir televizyonda yaptığı konuşmada, “Düşman (İsrail), halkımızı topraklarından söküp atmayı başaramayacak. Ya topraklarımızda onurumuzla yaşayacağız ya da şehit olarak öleceğiz” dedi.
İsrail’in “işlediği bu soykırımın bedelini er ya da geç ödeyeceğini” vurgulayan Cebbarin, “Bugün bu bedeli tüm dünyada siyasi ve ahlaki açıdan itibar kaybıyla ödüyor. Eğer tabii bir ahlakı varsa” ifadelerini kullandı.
Cebbarin, “Hamas, saldırıların durdurulması, savaşın sona erdirilmesi ve (İsrail ordusunun) Gazze’den tamamen çekilmesi konusunda son derece kararlıdır. İlginç olan o ki; tüm esirleri kapsayan kapsamlı bir takas anlaşmasıyla esirlerin serbest bırakılmalarını reddeden Netanyahu’nun kendisidir” diye konuştu.
“HEPSİNİN BIRAKILMASINI REDDEDİYOR”
Hamas yetkilisi, “(Netanyahu), savaşa ve açlığa dönme kararıyla Gazze’deki esirlerini açlıktan, soğuktan, hastalıktan ya da bu suçlu ordunun kasıtlı bombardımanından ölmeye mahkum ediyor. Netanyahu, kişisel siyasi amaçları ve iktidarda kalma uğruna esirlerin hepsinin serbest bırakılmasını reddediyor.” dedi.
İşgal altındaki Batı Şeria’ya ilişkin ise Cebbarin, “Bugün Batı Şeria’da tasfiye ve ilhak projelerinin dayatılması, halkımızın topraklarından mahrum bırakılması ve Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilmesi girişimleri gibi kritik zorluklarla yüz yüzeyiz” ifadelerini kullandı.
Cebbarin, “Batı Şeria’yı İsrail’in ilhak girişimlerinden koruyacak kapsamlı, net ve ciddi bir direniş” çağrısında bulundu.
SAVUNMA DİLEKÇESİ SUNMA SÜRESİ UZATILDI
Öte yandan, Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Gazze’de soykırım işlediği gerekçesiyle Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davada, İsrail’in savunma dilekçesini sunma süresini uzattı.
Uluslararası Adalet Divanı’ndan yapılan açıklamaya göre, daha önce 28 Temmuz 2025 olarak belirlenen İsrail’in cevap dilekçesini sunma süresi, bu ülkenin talebi üzerine 12 Ocak 2026’ya kadar uzatıldı.
Açıklamada, İsrail’in 27 Mart 2025 tarihli başvurusunda, Güney Afrika’nın sunduğu delillerle ilgili çeşitli sorunlar yaşandığı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 19 Aralık 2024 tarihli kararıyla başlatılan danışma görüş sürecinin kaynaklarını etkilediği ve davadaki müdahil olma başvurularıyla eş zamanlı ilgilenmenin olağanüstü yoğunluğa yol açtığı gerekçeleriyle süre uzatımı istendiği belirtildi.
Açıklamada, İsrail’in süre uzatma talebine karşı çıkan Güney Afrika’nın, talebin reddi için davanın kapsamının değişmediğini, delil sorunlarının sınırlı sayıda belgeyi ilgilendirdiğini, BM Genel Kurulu’nun danışma görüş talebinin gerekçe gösterilemeyeceğini ve soykırım iddiasının incelenmesindeki gecikmenin Gazze’deki insani durum göz önüne alındığında haklı gösterilemeyeceğini ileri sürdüğü aktarıldı.
UAD’nin süre uzatımını onayladığı ifade edilen açıklamada, İsrail’in 12 Ocak 2026 tarihine kadar Gazze’deki soykırımla ilgili savunma dilekçesini Divan’a sunması gerektiği bildirildi.
SOYKIRIM DAVASI
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze’deki insani durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD’den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini talep etmişti.
Divan, 26 Ocak, 28 Mart ve 24 Mayıs 2024 tarihlerinde üç ayrı tedbir kararı almıştı.
Bu kararlarda İsrail’in, Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için gerekli tüm önlemleri alması, İsrail ordusunun soykırım fiillerini engelleyecek tedbirleri ivedilikle uygulaması, özellikle Refah’taki soykırım tehlikesi yaratabilecek askeri operasyonları sonlandırması ve aldığı tedbirleri düzenli olarak Divan’a raporlaması istenmişti.
Davaya aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülke müdahil olma bildiriminde bulunmuştu.
Güney Afrika, esasa ilişkin ana savunmasını içeren 750 sayfalık dilekçe ve 4 bin sayfayı aşan destekleyici belge ve dokümanları 28 Ekim’de UAD’ye sunmuştu.
Kaynak: AA