22 Kasım 2024 Cuma

31. İstanbul Caz Festivali, Müzikseverlere Kapılarını Açtı!

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen “31. İstanbul Caz Festivali”, dünyaca ünlü caz grupları Saint Privat ile Mojo 5’in verdiği konserle müzikseverlere kapılarını açtı.

Bu yıl 31’incisi düzenlenen İstanbul Caz Festivali Saint Privat ile Mojo 5’in verdiği konserle başladı.

Avusturya Konsolosluğu Kültür Ofisi Bahçesi’nde gerçekleştirilen konser öncesi, festivalin Yaşam Boyu Onur Ödülü, usta müzik prodüktörü Nino Varon ile caz piyanisti Nilüfer Verdi’ye takdim edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, İstanbul’un kültür ve sanatla anıldığı zaman dünya ölçeğinde çok yüksek bir yeri hak ettiğini belirterek, “İstanbul’un yarattığı iyi olan her şeyin dalgası bütün dünyaya yayılıyor. O bakımdan negatifin de aynı etkisi olacağını düşünerek, bu şehir negatif hiçbir şeyi hak etmiyor. İstanbul, hep pozitif, hep iyi, yüksek enerji, kültür, sanat, yaşam, renklilik, üreticilik ve yaratıcılık, bütün unsurları hak ediyor” dedi.

Sanatın bütün İstanbullulara ulaşması gerektiğinin altını çizen İmamoğlu, şunları kaydetti:

“Şehrin her noktası çok güzel. Benim iddiam odur ki sanatı bu şehrin her insanının kulağı duymalı, gözü görmeli, eli hissetmeli. O zaman sanat daha itibarlı, daha güzel, daha kapsayıcı olur. Bunu şehrin her noktasına taşımalıyız. Bu konuda tabii ki belediyemiz ve İKSV çok sorumluluk alıyor ve sorumlu davranıyor. Eminim buradaki sanatseverler ve sanatın içindeki insanlar da aynı duyarlılığı gösteriyor. Bu bakımdan yolumuz açık olsun. Birlikte çok güzel işler üretelim.”

“CAZ, MÜZİĞİN BİR ÜST KATI DİYEBİLİRİZ”

Ödül töreninin ardından açıklamada bulunan Nino Varon, cazın dünyada çok özel insanların ilgi duyduğu bir müzik dalı olduğuna dikkati çekerek, “Caz ve klasik, bir profesyonel olarak söylemem gerekirse dünyada müziğin yüzde 10’udur ama bu müzikleri dinleyenler çok kültürlüdür. Yani müziğin bir üst katı diyebiliriz. Böyle bir günde burada olmaktan çok sevinçli, ve gururluyum” diye konuştu.

Varon, Türkiye’deki ilk caz albümü Jazz Semai’nin prodüktörlüğünü yaptığını belirterek, şu bilgileri verdi:

“Rahmetli Erol Pekcan bir gün bana geldi ve dedi ki ‘Bir plak yapacağız’. Bu albüm o şekilde meydana geldi. Meraklıları dışında çok ilgi görmedi. Ancak hiç unutmam, basketbol ve voleybol takımları giderken bu albümden 20’şer tane alırdı yurt dışında Türkiye’yi tanıtmak için. Bu gurur da bana yeter. Sonraki yıllarda Amerika’da bir derleme plak yapıldı, Mark Davis’in de içinde olduğu. Bu plağa bizim çıkardığımız albümden ‘Köy Yolu’ şarkısının dahil edildiğini öğrendim. Bu, müzikte duyabileceğim maksimum gururu bana verdi. Yani bir Türk caz üçlüsünün böyle bir plakta yer alması müthiş bir şeydi.”

Onur ödülü aldığı için duyduğu memnuniyete de değinen Varon, “Caz ve klasik müzik, biraz ekstrem müzik türleridir. Bu müziklerin unutulmaması lazım. Bunun yanı sıra Türk halk müziği ve Türk sanat müziğini de unutmak üzereyiz. Aşık Veysel’in ülkesinde bunlara gereken ilginin gösterilmesi ve bu müziklerin benimsenmesini diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“FESTİVAL, ULAŞAMADIĞIMIZ BİRÇOK MÜZİSYENİ AYAĞIMIZA GETİRDİ”

Nilüfer Verdi de Nino Varon ile aynı ödülü almaktan gurur duyduğunu aktararak, “Dünya çapında marka haline gelen İstanbul Caz Festivali, Türkiye için yapılmış harika bir şey. Biz müzisyenler için de çok değerli. Birçok ulaşamadığımız müzisyeni ayağımıza getirdi. Onları dinleme fırsatımız oldu. Çok inanılmaz güzel gruplar dinledik” diye konuştu.

Verdi, caz müziğin dünya genelinde önemini sürdürdüğünü dile getirerek, “Caz biraz pop müziğe kaydı sanki ama yine de bu müziği icra etmekten ve dinlemekten çok mutluyuz. Bence hem caz müzik hem bu festival, Türkiye’nin kültür, sanat ve müzik alanında çok büyük bir katkı sağladı” değerlendirmesinde bulundu.

“HEM CAZ HEM MÜZİK ALANINDA EN ÖNEMLİ ETKİNLİKLERİNDEN BİRİ”

Festival direktörü Harun İzer de festivalin caz ve güncek müzik alanında önemli etkinliklerden biri olduğunu söyleyerek, “Biz de tabii ki bu etkinliği yine uzun yıllardır olduğu gibi İKSV çatısı altında İstanbul Caz Festivali ekibi olarak sunmaktan büyük gurur duyuyoruz. Seyircilerimize bu güzel konserleri sunmak, bizim için gerçekten bir iftihar kaynağı” dedi.

Festival programının çok zengin olduğunu vurgulayan İzer, şunları aktardı:

“8 Temmuz’da çok güzel bir konserimiz var. Gregory Porter, caz alanındaki en önemli vokalistlerden biri şu anda. Gerçekten yaşayan bir efsane. Grammy ödülleri almış, çok önemli isimlerle çalışmış. Sting’den tutun da Diane Reeves gibi caz alanının önemli sanatçılarıyla çalışmış bir caz yıldızı aslında. Birbirinden güzel parçaları olan ve aynı zamanda Nat King Cole gibi caz klasiklerini yorumlayan önemli eserleri çok başarılı seslendiren bir caz vokalisti kendisi. Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’ndaki bu konser, festivalin en güzel konserlerinden biri olacak. Ertesi akşam 9 Temmuz’da bu sefer genç bir yıldızımız var. Arlo Parks. Aslında şarkıcı, söz yazarı geleneğinin şu anda en güzel temsilcilerinden biri. Bundan belki yıllar önce PJ Harvey, Nick Cave and the Bad Seeds, Blonde Redhead, Kings of Convenience gibi grupları dinleyen seyircinin bulduğu keyfi, aslında Arlo Parks’ın konserlerinde de bulmanız mümkün. Üçüncü en önemli konserimiz de 10 Temmuz’daki YolanDa Brown konseri. İngiliz cazının çok önemli saksafoncularından biri. Bir kadın müzisyen olarak caz saksafonunda dünya çapında başarıya sahip. Bu üç konseri de cazseverlerin takip etmesini öneririm.”

200’Ü AŞKIN SANATÇIYI AĞIRLAYACAK

Ödül takdimlerinin ardından Mojo 5 ve Saint Privat, konseri gerçekleşti.

Cazın yanı sıra rock, pop, blues, reggae, funk ve farklı türlere de yer veren ve çok çeşitli bir seçki ile herkese hitap eden festival, 18 Temmuz’a kadar 40’a yakın konserde, usta isimlerden yeni seslere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak.

 

Kaynak: BİRGÜN

İlgili Haberler