ALİ MAHİR BAŞARIR, “YURT KAPASİTESİ ÖĞRENCİLERİN SADECE YÜZDE 10’UNA YETİYOR”
Ücretli Öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı Önünde: “Milli Eğitim’in Paryalarıyız Biz. Bizi Artık Görmezden Gelmesinler”
Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Ücretli öğretmenler, farklı illerden Ankara’ya Milli Eğitim Bakanlığı önüne gelerek atama talep etti. Gaziantep’te yaşayan depremzede Türkçe öğretmeni Gülcan Akdoğan “Hayatımız zaten harap olmuş durumda. Milli Eğitim neden çözüm üretmiyor? Zaten dünya başımıza yıkıldı. Bunca sene bedavaya çalıştık. Milli Eğitim’in paryalarıyız biz… Bizi artık göremezden gelmesinler” dedi.
Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği, Bursa Ücretli Öğretmenler Derneği ve Emektar Ücretli Öğretmenler Platformu, bugün Ankara’da toplanarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde atama ve özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Ücretli öğretmenler, basın açıklamasının ardından Bakanlığa hazırladıkları raporu sundu.
Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği Başkanı Levent Atasoy, şunları söyledi:
“BİZ KAST SİSTEMİ İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ. ŞARTLARIMIZ ÇOK AĞIR. EMEKLİ OLAMIYORUZ”
“Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği, Bursa Ücretli Öğretmenler Derneği ve Emektar Ücretli Öğretmenler Platformu olarak bugün yine Ankara’da toplandık. Bakanlık ziyaretimizi gerçekleştireceğiz. Bizim resmi dernekler olarak bu görüşmemiz 42. Ankara görüşmesi. Görüşmemizin içeriği, ücretli öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi ve emektar arkadaşlarımız için kadro talebi için Bakanlıktayız. Ücretli öğretmenler, asgari ücretin altında ve hiçbir güvencesi olmadan çalışıyorlar. Yapılan iyileştirmeler, kalıcı çözümler değil. Bu görüşmemizde de dernek dosyalarımızı Bakanlığa ileteceğiz. Kendilerinden çözüm bulmalarını talep edeceğiz. Ücretli öğretmenlerin sesini duyan yok. Ücretli öğretmenler deyince aklımıza gelen asgari ücretin altında çalışan emektar, bize göre köleler. Biz kast sistemi içinde çalışıyoruz. Şartlarımız çok ağır. Kadrolu öğretmen arkadaşlarımızla aynı işi yapmamıza rağmen onların üçte biri maaşını alıyoruz. Emekli olamıyoruz. EYT bile şu an bize vurmuyor, EYT’den bile emekli olamadık. Mağdur olduğumuz konular çok fazla. Bu taleplerimizi Bakanlığa iletmek için buradayız.
“HİÇBİR MESLEK GRUBUNDA ÜCRETLİ KAVRAMI YOK. ÜCRETLİ POLİS, DOKTOR, MİLLETVEKİLİ YOK. AMA ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ADI ALTINDA YARIM SİGORTA PRİMİYLE İŞÇİ KÖLELER OLARAK ÇALIŞIYORUZ”
Sesimizin artık duyulmasını istiyoruz. Çünkü artık bizim güvenecek hiçbir konumuz kalmadı. Çok mağduruz. Deprem bölgesinden, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen arkadaşlarımız var. Biz Bakanlık görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz. Bizi dinliyorlar ama çözüm bulmadan 5-6 senedir tekrar evimize gönderiyorlar. Artık çözüm istiyoruz. Hiçbir meslek grubunda ücretli kavramı yok. Ücretli polis, doktor, milletvekili yok. Ama ücretli öğretmen adı altında yarım sigorta primiyle işçi köleler olarak çalışıyoruz. Şu an Cumhurbaşkanının yapmış olduğu iyileştirme adı altında yine birtakım düzenlemeler var. Fakat bu düzenlemeler ile beraber yine bizim maaşlarımız asgari ücretin altında ve güvencesiz olarak çalışmaya devam edeceğiz. Umutla geldik, sesimizin duyulacağını umut ediyoruz. Yetkililere buradan sesleniyoruz. Milli Eğitim Bakanı ile görüşmek istiyoruz. Mili Eğitim Bakanı kadrolu öğretmenlerle görüşüyor. 90 bin ücretli öğretmenin resmi dernekleriyle görüşmüyor. Biz buraya bakan hocamızla görüşmek, talebimizi iletmek için geldik. Arkadaşlarımız gerçekten mağdur. Arkadaşlarımız bir aile kuramamışlar. Düzenleri bozulmuş. Ev kiralarının bile 10-15 bin lira olduğu bir dönemde arkadaşlarımızın aldığı maaşlar 6, 7, 8, 9 bin lira. Bu arkadaşlar 10 bin lira ev kirası mı verecekler, çocuklarını mı doyuracaklar? Biz bunun için buradayız. Bir öğretmen toplumda, toplumun aydın kesimleri 5, 6, 8, 10 bin liraya çalışır mı? Biz sesimizin duyulmasını istiyoruz.”
Gaziantep’te yaşayan depremzede Türkçe öğretmeni Gülcan Akdoğan şunları söyledi:
“Ücretli öğretmenlerin çektiği çile yetmezmiş gibi bu sene sırtımıza bir de depremin yükü eklendi. Hayatımız zaten harap olmuş durumda. Mesleğimizi yapamıyoruz. Çok cüzi miktarlarda maaş alıyoruz. Deprem bölgesindeyiz, her şeyin bu kadar pahalı olduğu bir dönemde bizim nasıl geçinmemizi bekliyorlar. Bizler başka iş de bilmiyoruz. Bizler öğretmeniz, başka işte çalışamıyoruz, bilmiyoruz çünkü. Bizi neden kadroya almıyorlar. Daha önce kadroya alım oldu. Neden bize karşı bu kadar kulaklarını, gözlerini kapattılar. Aramızda 20 yıldır görev yapanlar var. Biz KPSS’siz alım istemiyoruz. Kontenjanların azlığı nedeniyle çoğu öğretmen arkadaşımız bu işi yapıyor. Keyfimizden ücretli öğretmenlik yapmıyoruz. Kontenjan azlığı nedeniyle ücretli öğretmenlik yapıyoruz. Bununla da ailemizi geçindiremiyoruz. Ailemize mi bakalım, ev kirası mı verelim; ki deprem bölgesindeyiz. Milli Eğitim neden çözüm üretmiyor? Zaten dünya başımıza yıkıldı. Daha önce örneği var. Tekrar neden olmasın. Bunca sene bedavaya çalıştık. Ben artık diyorum ki, Milli Eğitim’in paryalarıyız biz… Bizi artık göremezden gelmesinler.”
“EĞİTİMİN HIZIR ACİL’İ, STEPNE LASTİĞİ GÖREVİ GÖRDÜK”
Biyoloji öğretmeni Abdullah Bıyıklı, “Yıllarca asgari ücretin altında, yarım SGK ile yıllarca görev yaptık. Eğitimin Hızır Acil’i, stepne lastiği görevi gördük. Her hafta özel kalemi arıyoruz, randevumuzu güncelliyoruz, bize randevu verilmiyor… Ücretli öğretmen deyince, Milli Eğitim Bakanlığı, kafasını kuma gömüyor. Biz emekli olamıyoruz. Biz yok olmadık. Bizi görmesi lazım, bizi dinlemesi lazım. Adalet ve Kalkınma, nerede adalet. Ben emekli olamıyorum. Bunun neresi adalet. Ücretli öğretmenlik sistemi, Milli Eğitim’in kanayan yarası. 21. yüzyılda, asgari ücretin altında ücret olabilir mi?” dedi.
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ümit Toper, “10 senedin ücretli öğretmenlik yapıyorum. Mecburiyetten yapıyoruz. Özel sektör kabul etmiyor. Ücretli öğretmenlik, tecrübeden sayılmıyor… Atanmayı istiyoruz. Hak ettiğimizi düşünüyoruz. Alnımızın akıyla yaptığımız bir iş” diye konuştu.
“BEN BEKLİYORUM, GELİN ALIN”
İngilizce Öğretmeni Mevlüde Kurtuluş, “8 arkadaşımız, bakanlıkla görüşmeye alındı. Bizler Bakanlığın önünde arkadaşlarımızı beklemek istiyoruz. Herhangi bir provokatörlük yok. Bakanlık bizim. Bakanlık önünde durmamamız gerektiği ile ilgili uyarılar alıyoruz. Böyle büyük adaletsizliklere ses çıkaralım. Bu nasıl bir adalet. Hepimiz farklı illerden geldik. Emektar ataması istiyoruz. Yarım SSK ile çalışan özel bir şirkette bir şahsın varlığından haberdar olduğunda Maliye, bu şirketin ensesine çöküyor. Ama biz yarım sigorta ile çalışıyoruz. Zaten maaşımız içler acısı. Bakanlık önünde bekletilmesin deniyor. Ben bekliyorum, gelin alın.”