22 Kasım 2024 Cuma

Ali Babacan: “Yeterince Beslenemeyen Çocuklarımızın Okulda Başarılı Olmasını Nasıl Bekleyeceğiz? Açlık Sınırının Altında Geliri Olan Ailelerimizin Çocuklarının Okul Masraflarını Karşılamalarını Nasıl Bekleyeceğiz?”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Son yıllarda fiyatlara gelen yüksek zamlar ve yüksek enflasyon sebebiyle milyonlarca aile, çocuklarının temel eğitim masraflarını karşılayamıyor. Yoksulluk derinleştikçe çocuklarımızın mağduriyeti artıyor. Ekonomik kriz ortamı, en sert çocuklarımız ve gençlerimiz etkiliyor. Cumhuriyetin 100. yılında asgari ücret, açlık sınırının bile altında kaldı. Yeterince beslenemeyen çocuklarımızın okulda başarılı olmasını nasıl bekleyeceğiz? Açlık sınırının altında geliri olan ailelerimizin çocuklarının okul masraflarını karşılamalarını nasıl bekleyeceğiz? Kötü yönetim sebebiyle milyonlarca yavrumuzun hak ettiği eğitimden mahrum kalmasını kabul edemiyorum. Ülkemizi; yeterince düşünebilen, sorgulayan, hayalleri kalıplara sığmayan bir nesil ile birlikte yükseltmek zorundayız. Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz bizim sadece yarınımız değil; aynı zamanda bugünümüz. Bugünden onlar için sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız” dedi.

2023-2024 eğitim-öğretim yılı için ilk ders zili yarın çalacak. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, resmi Twitter hesabından yeni eğitim-öğretim yılına ilişkin bir video paylaşımda bulundu. “Yarın yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Senelerdir Türkiye’yi kanatlandıracak yolun eğitimden geçtiğini tekrar ediyorum. Oysa ekonomik kriz ortamı en sert çocuklarımızı ve gençlerimizi etkiliyor. Gücünü insanından alan bir ülke olmak zorundayız” notuyla paylaşılan videoda Babacan, şunları söyledi:

ÜLKEMİZDE 25 YAŞ ÜSTÜ NÜFUSUN ORTALAMA EĞİTİM SÜRESİ SADECE 9 YIL. BU EĞİTİM SEVİYESİ İLE ÜLKEMİZİN YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNE GİRMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

“Yarın okullarımızda ilk zil çalıyor. Yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve velilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Senelerdir sıklıkla söylediğim gibi Türkiye’yi kanatlandıracak yol eğitimden geçiyor. Eğitimin ana gündemimiz olmasında geçiyor. Her alanda ama her alanda önce adalet ve fırsat eşitliği zeminini sağlamlaştırmak ardından da eğitimi bu zeminde yükseltmek zorundayız. Eğitim sistemini çağımızın koşullarına uygun bir standarda taşımak zorundayız. Çünkü eğitim sadece bireysel başarıdan ibaret değildir, aynı zamanda ülkemizin de yegane kalkınma aracıdır eğitim. Ülkemizde 25 yaş üstü nüfusun ortalama eğitim süresi sadece 9 yıl. Yani lise ikiyi tamamlayamamış bir ortalama eğitim seviyemiz var. Bu eğitim seviyesi ile ülkemizin yüksek gelirli ülkeler ligine girmesi mümkün değil. İşte bunun için ‘fırsat eşitliği’ diyoruz. İşte bu sebeple, ‘İyi bir eğitim, çocuklarımızın ve gençlerimizin hakkıdır’ diyoruz. ‘Gelir seviyesi ne olursa olsun, kaliteli eğitime her evladımız ulaşabilmeli’ diyoruz.

“AÇLIK SINIRININ ALTINDA GELİRİ OLAN AİLELERİMİZİN ÇOCUKLARININ OKUL MASRAFLARINI KARŞILAMALARINI NASIL BEKLEYECEĞİZ?”

Son yıllarda fiyatlara gelen yüksek zamlar ve yüksek enflasyon sebebiyle milyonlarca aile, çocuklarının temel eğitim masraflarını karşılayamıyor. Yoksulluk derinleştikçe çocuklarımızın mağduriyeti artıyor. Ekonomik kriz ortamı, en sert çocuklarımız ve gençlerimiz etkiliyor. Cumhuriyetin 100. yılında asgari ücret, açlık sınırının bile altında kaldı. Yeterince beslenemeyen çocuklarımızın okulda başarılı olmasını nasıl bekleyeceğiz? Açlık sınırının altında geliri olan ailelerimizin çocuklarının okul masraflarını karşılamalarını nasıl bekleyeceğiz? İnanın içim parçalanıyor. Kötü yönetim sebebiyle milyonlarca yavrumuzun hak ettiği eğitimden mahrum kalmasını kabul edemiyorum. Ülkemizi; yeterince düşünebilen, sorgulayan, hayalleri kalıplara sığmayan bir nesil ile birlikte yükseltmek zorundayız. Üstelik bunu derhal yapmalıyız. Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz bizim sadece yarınımız değil; aynı zamanda bugünümüz. Bugünden onlar için sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız.

İKTİDARLARIN EĞİTİME BAKIŞI, ‘KENDİ NESLİNİ YARATMA PROJESİ’ OLMAKTAN KURTULAMADI”

İktidarların eğitime bakışı, ‘kendi neslini yaratma projesi’ olmaktan kurtulamadı maalesef. Eğitim, pek çok dönemde dar bir siyasi veya ideolojik bakışın alanına hapsoldu. Bunun en kötü sonucunu da niteliksiz eğitim olarak gördük. OECD PISA test sonuçlarına baktığımızda bu acı gerçeği görüyoruz. Bizim gençlerimiz, beceri ölçümlerinde diğer ülkelerin gençlerinin çok altında kalıyor. Çünkü gençlerimize imkan verilmiyor, fırsat verilmiyor. İmkan ve fırsatı olan gençlerimizin nasıl büyük başarılar ortaya koyduğunu da gayet iyi görüyoruz. Gençlerimiz dünyadaki akranlarından çok daha zor şartlarda ve çok daha sınırlı okumak zorunda kalıyor. Kimisi de okuyamayıp orta okulda veya lisede eğitimi terk etmek zorunda kalıyor. Bu koşullar altında öğrenen, bilgiye erişebilen, sorgulayan bir nesil hayal edebilir miyiz? Bu koşullar altında, ülkemizi küresel rekabetin bir parçası haline getirebilir miyiz? Dünyaya meydan okuyan, gücünü insanından alan bir ülke olabilir miyiz?

“KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİM HAYATI BOYUNCA KARŞILAŞTIĞI AYRIMCILIK VE EŞİTSİZLİKLE MÜCADELE EDİLMELİDİR”

Bakın, çok açık ifade ediyorum: Bizim itirazımız var. böyle gelmiş, böyle gider diyemeyiz. Bu vasatlığı kabul etmiyoruz. Çocuklarımız, gençlerimiz çok daha iyisine layık. Sosyo-ekonomik şartların çocuklarımızı mümkün olduğunca etkilemediği kuzeyden güneye, doğudan batıya ülkemizin her köşesinde nitelikli eğitime erişilebildiği bir sistemi hayata geçirmek zorundayız. Tekrar söylüyorum: Okullarda 3 yaşından itibaren örgün eğitim için imkan sağlanmalıdır. Sistem ve müfredat yeniden ele alınmalıdır. Gençlerimiz sorgulayabilmeli, şüphe duyabilmeli, eleştirel düşünebilmelidir. Öğrenmeyi öğrenme ve hayat boyu öğrenim esas olmalıdır. Erken yaşlarda algoritmik düşünme ve kodlama becerileri geliştirilmelidir. Dil becerileri ana sınıfından başlayan ve eğitim sürecinde sürekli gelişen bir konu olmalıdır. Müfredatta esneklik olmalı daha çok tercihli dersler sunulmalıdır. Öğrencilerin sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimi de en az diğer alanlar kadar desteklenmelidir. Özellikle kız çocuklarının eğitim hayatı boyunca karşılaştığı ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadele edilmelidir. Öğretmenlik mesleğinin itibarı yükseltilmeli, meslek içi eğitim ile ölçme değerlendirme ile desteklenmelidir.

“ÜLKEMİZ, EĞİTİMDE DÜNYANIN GERİSİNE DÜŞEN BİR ÜLKE OLAMAZ. ÇOCUKLARININ KOLAYCA EĞİTİMDEN KOPABİLDİĞİ BİR ÜLKE OLAMAZ”

Türkiye büyük ve güçlü bir ülke. Ülkemiz, eğitimde dünyanın gerisine düşen bir ülke olamaz. Çocuklarının kolayca eğitimden kopabildiği bir ülke olamaz. Eğitimin niteliğini yükseltmek zorundayız. Biz temel ihtiyaçlarını çözmüş, eğitimde fırsat eşitliği sunan bir Türkiye hayaliyle yola çıktık. Ülkemizin her köşesinde mutlu çocuklar, mutlu gençler olması hayaliyle yola çıktık. Bilgi birikimimizle, insan gücümüzle bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Okulların açılması vesilesi ile bir kez daha tüm çocuklarımıza, gençlerimize, velilerimize ve eğitimcilerimize başarılı ve verimli bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.”

İlgili Haberler