AKP’li Abdullah Güler’den Emekli Aylığına Zam Mesajı: Rakamı Erdoğan’a Sunacağız
Elazığ’da, Semt Pazarında; Pahalılıktan Yakınan Vatandaş: “Siha Yapan Bir Ülkede Domates Alamayacak Duruma Gelir Mi Vatandaş?”
Elazığ’da kurulan semt pazarına alışveriş yapmaya gelen Mustafa Kara, “Yok, ‘SİHA yaptık.’ SİHA yapan bir ülke, bilmem ne yapan, teknolojide bu kadar ilerleyen bir ülke mazotu bilmem kaç liraya alır mı? Domates alamayacak duruma gelir mi, vatandaş? En düşük memur maaşı 22 bin lira oldu. Ne fark eder ki? 122 bin lira olsa ne olur? Üç kâğıt ekonomisi olduktan sonra sen bir lira ver, 100 bin lira koy. Öyle bir şey yok. Allah sonumuzu hayır etsin” dedi.
Elazığ’da yaşayan ve 5 bin lira maaşla geçinmeye çalıştığını ifade eden Rukiye Kara, “Biz zamlardan şikâyetçiyiz. Biz şimdiye kadar Tayyip Erdoğan’a güvendik, verdik. Söz verdiklerini vermedi. Biz dul ve yetimlere 5 milyar (5 bin lira) vermiyor. İnsaf etsin. Gerçekten insaf. 5 milyara (5 bin liraya) ev mi geçindirilir, pazara mı gelinir; elektrik, su mu ödenir. Artık yeter. Millet öldü. Paraya zam vereceklerine, ürünlere zam vermesinler. Açıkça geçinemiyoruz. Maaşa zam veriyorlar, her şeye zam geliyor. Ürünlere iki katı zam geliyor. Bu gerçek” dedi.
“İŞİMİZDEN, GELECEĞİMİZDEN EMİN DEĞİLİZ”
Pazarcılık yapan Furkan Gök şunları söyledi:
“Şu an memnun değilim. Eskiden geldiğimde ürünler 5-6 lira, en bulunmayan ürün bile 10 liraydı. Şimdi en düşük ürün 10 lira oldu, pazarda. Şu an 15-20 lira gibi rakamlar pahalı gelmiyor artık. O nedenle marketle kıyas yapamıyor, müşteri. Domates pazarda 15 lira ise, markette 20 lira. İnsanlar artık ’15 liraya almak için pazara geleceğime 20 liraya marketten alırım’ diyor. Ucuz olsa çok alacak ya zaten düşük alacağı için ben niye pazara gideyim diyor. Bizim bu yönden acayip müşteri düşüklüğümüz var. Şu an ben burada oturuyorsam, sizinle konuşuyorsam işsizlikten. Ben normalde iki sene önce pazarda sizinle konuşamazdım çünkü acayip bir kalabalık ve sirkülasyon vardı, yetişemiyorduk. Şu an yok öyle bir şey. İşimizden, geleceğimizden emin değiliz. Sonumuz ne olacak bilmiyoruz.
“YAKITA GELEN HER ZAM, SATTIĞIMIZ ÜRÜNÜN KİLOSUNA 2- 3 TL ZAM DEMEK”
Yakıta bir gecede 6 lira zam geldi. Bu otomatik sebzenin 2 lira yükselmesi demek. Yarın pazara gel Pazartesi pazarında sebzelerin fiyatını çek 2 lira fazla, çünkü adam buradan Mersin’den Adana’dan Tokat’tan Adıyaman’a gidip mal aldığı zaman bu tonaja yansıyor ister istemez. Bizim işte de tonaj olmadığı için, tonajdan kastım bir müşteri 5 kilo alacağına 1 kilo alıyor ya günde 100 tane müşteri tezgaha gelip 5 kilo alsa 5 ton mal eder ama şu anda 1 kilo aldığı için sirkülasyon olmadığı için pazarcı halkı da kar marjını yükseltecek ki ve kar yapsın çünkü az ürün satıyor. Ben bir ton satsam 2 liradan 2 milyar kazanacağım ama 100 kilo sattığım için üzerine 5 lira koymam lazım ki bugünkü yevmiyem çıktı diyeyim. O yüzden acayip bir rahatsızlık var. Mutsuzuz, işe zevkli gelmiyoruz. O yüzden giderlerimiz çok fazla. Gördüğünüz kamyonetin taşınma vergisidir, sigortası, yakıtıdır bir sanayiye gidemiyoruz. O yüzden aşırı bir fazlalık var ne olacak bilmiyoruz. Durum çok kötü.”
“İHA YAPAN, SİHA YAPAN BİR ÜLKEDE DOMATES ALINAMAYACAK HALE GELİR Mİ?”
İnsanların geçinemediğini ifade eden Mustafa Kara ise şunları söyledi:
“Yapılan zamlar bizim bu millete müstahak. 21 yıldır bu ülkeyi sömürdüler. Belliydi zaten böyle olacağı. Hani Gabar’da günlük 100 bin varil petrol vardı? Ne oldu? Günlük 100 bin varil petrol demek bir yılda Türkiye’nin bütçesi demek. Buna inanacak insanlar var. 100 bin varil. Karadeniz’deki gaz… Bir gecede mazot 32- 33 lira oldu. Şu kayısıyı köylü bedava versin, buraya gelmezse 15 liraya mal olur. Köylü desin ki hayrıma dağıtıyorum. Böyle bir şey yok, yapamıyorlar. Bıraksınlar artık yeter. Tayyip Erdoğan da yaşlandı. Vermedik mi? Hepimiz oy verdik. Ama yeter bir değişiklik olsun. Olmuyor böyle geçinemiyoruz. Vallahi kimse de geçinemiyor. Kim geçiniyorum diyorsa yalan söylüyor. Ne devletin yardımıyla bilmem ne ile böyle olmaz sadaka olmaz. Herkes anının teriyle çalışacak. Kimse kimseye muhtaç olmayacak. Yıllardır muhtacız. Ben biliyorum ben yapıyorum. Böyle olmuyor.
Yok, ‘SİHA yaptık.’ SİHA yapan bir ülke, bilmem ne yapan, teknolojide bu kadar ilerleyen bir ülke mazotu bilmem kaç liraya alır mı? Domates alamayacak duruma gelir mi? En düşük memur maaşı 22 bin lira oldu. Ne fark eder ki? 122 bin lira olsa ne olur? Üç kâğıt ekonomisi olduktan sonra sen bir lira ver 100 bin lira koy. Öyle bir şey yok. Allah sonumuzu hayır etsin.”
“3 TANE DOMATESİ EN UYGUNA ALABİLMEK İÇİN 10 TANE TEZGAH DOLANDIM”
Metin Değirmen ise şunları söyledi:
”İnsanları hayatının bir vazgeçilmez bir parçası olarak görüyorum zamları. Zamsız bir gün, bir akşam görmüyoruz. Her dakika zam üstüne zam. Şöyle bakmak lazım. Her şey yerli yerinde. Bence çok pahalı olabilir her şey ama insanlar almadan da yapamıyor. Şu an bu pazara ben de geldim. 3 tane domates almak için 10 tane pazarcı gezdim. En ucuzunu, en doğalını nasıl söyleyeyim daha ucuz daha iyi olanı bulmaya çalışıyorum. Onun haricinde alıştık. Öyle diyelim zamlara ama gidişatımız iyi değil. Bir genç olarak ileriyi göremiyorum ama ileriyi göremediğim için de ülkemden vazgeçmiyorum. Asla ve asla bugüne kadar şehir dışına, ülke dışına gideyim gibi planlarım olmadı. Ne kadar kötü olursa olsun ülkemden vazgeçmiyorum. Kimse bugüne kadar çok özür diliyorum ama acından ölmedi. Devletimiz de bu konularda çok suçlu değil. İnsanların aç gözlülüğü çok önemli.”