Decathlon Başkent Gran Fondo Amatör Yol Bisiklet Yarışı’nın Tanıtımı Yapıldı… Ato Başkanı Baran: “Amsterdam’da Her Yıl 1 Milyon Bisiklet Satılıyor. Ankara Olarak Takip Edeceğimizi Umduğum Şehirlerden Birisi”
Yeşil Sol Parti Ankara Adayı Metin Kılıç: “Çerkeslerin Ve Ankaralıların Kendilerini Gelecekte Daha Özgür Kılacak Bir Tercih Yapmaları İçin Bize Oy Vermelerini İstiyoruz”
Haber: İLEYDA ÖZMEN – Kamera: FURKAN ERDEM
Yeşil Sol Parti’nin Ankara üçüncü bölge birinci sıra milletvekili adayı Metin Kılıç, “14 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Hem Çerkeslerin hem Ankaralıların kendilerini gelecekte daha özgür kılacak bir tercih yapmaları açısından Yeşil Sol Parti’ye oy vermelerini, yalnızca oy vermelerini değil iradelerinin de sandığa yansıdığını göstermeleri açısından oylarının takipçisi olmalarını istiyoruz. 15 Mayıs sabahına mutlu bir güne uyanmak istiyoruz. Meclis’te yer alırsak 21 Mayıs Çerkes sürgün ve soykırımın kabul edilmesine dair önergelerimiz olacak, ana dil ile ilgili taleplerimiz olacak” dedi.
Yeşil Sol Parti’nin Ankara üçüncü bölge birinci sıra milletvekili adayı Metin Kılıç, dün Çerkes camiasından sanatçılar ve önde gelen isimlerle birlikte Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde bir toplantı gerçekleştirdi. 2015 yılında gerçekleşen Suruç’taki patlamada eşi Ferdane ve oğlu Nartan’ı kaybeden Metin Kılıç, toplantı öncesi ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
Kılıç şunları söyledi:
“HEM SOSYALİST KİMLİĞİMLE HEM ÇERKES KİMLİĞİMLE ADAYLIĞIMI AÇIKLAMIŞ BULUNMAKTAYIM”
“Bu benim ilk adaylığım değil. 2015 yılında da Bursa’dan milletvekili adayıydım. O zaman da Çerkes kimliğime dair sorunların gündemleştirilmesi söz konusuydu. Bugün için de aynı şeyler söz konusu. Ama bugün için bir de adalet mücadelesi eklendi bunun üzerine. Hem sosyalist kimliğimle hem Çerkes kimliğimle hem adalet mücadelesi yürüten birisi olarak adaylığımı açıklamış bulunmaktayım. Partimiz de bu bölgede Ankara üçüncü bölge birinci sıra adayı olarak uygun gördü. Bu bölgede çalışmalarımızı yürütüyoruz şu anda.
“UMARIM ÇALIŞMALARIMIZ DAHA GENİŞ ÇERKES ÇEVRESİNE YAYILARAK ONLARDAN DA DAHA GENİŞ DESTEK BULURUZ”
Ankara’ya geldikten sonra Çerkeslerle birlikte bir toplantı organize ettik. Eski federasyon çevresi ve dernek çevresinden arkadaşlarımız var. Ben de zaten Kafkas Dernekleri Federasyonu eski genel başkan yardımcısıyım. Oradan doğan bir doğal çevremiz var bir de tabii sosyalist çevreden gelen Çerkesler var. Onlarla da dostluğumuz arkadaşlığımız var. Birlikte bir çalışma yürütmeye başladık. İki üç toplantı yapmış bulunmaktayız. Bugün de bir toplantımız var. Çerkes camiasının sanatçılar ve önde gelen isimleriyle birlikte bir toplantıda burada almak istiyoruz. Umarım çalışmalarımız daha geniş Çerkes çevresine yayılarak onlardan da daha geniş destek buluruz. Sosyal medya üzerinden yapılan tanıtımlarla Çerkes mücadelemizi geniş bir çevreye duyurduğumuzu düşünüyorum. Gelen tepkiler bu yönde. Ama son 10 günde biraz daha artacak bu ivme. Daha iyi artacağını düşünüyorum, ilginin artacağını düşünüyorum.
“ÇERKESCE TELEVİZYON TALEBİMİZ VAR. TRT YETKİLİLERİYLE GÖRÜŞÜLDÜ. SİYASİ İRADEDEN ONAY BEKLENDİĞİ SÖYLENDİ.”
Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin gerçekten ciddi sorunları var. Bunların en başında ana dil sorunu geliyor. Atalarımız bu ülkeye geldiklerinde bu ülke için savaşırken Türkçe’yi hiç bilmiyorlardı. Ama bugün de maalesef nüfusumuzun yüzde 85-90’ı asimilasyona uğramış anca yüzde 10-15 seviyesinde ana dil konuşulur durumda. Öncelikle bunu söylemek isterim. Çerkesce televizyon talebimiz var. Bununla ilgili defalarca girişim yapılmasına rağmen, TRT yetkilileriyle görüşülmesine rağmen, TRT alt yapısı buna uygun olduğu fakat siyasi iradeden onay beklendiği söylendi. Anavatan ile ilişkilerimiz çok önemli bizler açısından. Şu andaki kimliğimizin varlığına ciddi katkısı var anavatanımızın. İlişkilerimizin geliştirilmesinde devlet desteğinin ihtiyacı var. Çifte vatandaşlık talebimiz var. Yalnızca Türkiye diasporası değil Avrupa’da ve Amerika’da bulunan diasporalar için de çifte vatandaşlık hakkının Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmesi isteğimiz ve talebimiz var. Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarının tanınması talebimiz var. Bir de kültürel mirasımızın gelecek nesillere aktarılması için Kültür Bakanlığı’nın bizlere ön açıcı olması, bütçe sağlaması ve burada olacak birikiminde gelecek kuşaklara aktarılması söz konusu.
“MECLİSTE YER ALIRSAK 21 MAYIS ÇERKES SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMININ KABUL EDİLMESİNE DAİR ÖNERGELERİMİZ OLACAK”
21 Mayıs Çerkesler için simgesel bir tarihe sahip, öneme sahip. 21 Mayıs 1864’te sürgün ve soykırımın yıl dönümü. Bu yıl 159’uncusu kutlanacak. Sürgün ve soykırımın hem Rusya Federasyon’u hem Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınması talebimiz de var. Buna yönelik daha önceden Halkların Demokratik Partisi defalarca önerge vermesine rağmen bugüne kadar maalesef hem iktidar partileri tarafından reddedildi, muhalefet partilerinin çoğu tarafından da çekimser davranılarak bugüne kadar kabul görmedi. Bizim için simgesel tarih demiştim, önemli gerçekten. Bunun kabul edilmesi neticesinde ciddi aşamalar kaydedilebilir. Ancak halklar gerçek yüzleşmeyle gerçek özgürlüklerine kavuşabilir diye düşünüyorum. İktidarlar da gerçek bir yüzleşme sağlarsa onlar da özgürleşebilir diye düşünüyorum. Sürgüne uğramamızın üzerinden 159 yıl geçmesine rağmen sürgün ve soykırım Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Çerkesler açısından son 25-30 yıldır anılmaya başlandı. Onun öncesinde sürgün ve soykırım bile kabul edilmez durumdaydı. Sürgün ve soykırım kabul edildikten sonra anma programları yapılmaya başlandı. Ama bu daha çok derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının kendi içine yönelik bir şeydi. Son 15 yıldır tüm Türkiye halkına açık, kamuoyuna açık bir şekilde anılmaya başlandı. Burada ciddi katılımlar da söz konusu. Çerkeslerin dışındaki siyasi partilerin ve devlet erkanının da zaman zaman katıldığı ama bugüne kadar bu konuya gereken önemin verilmediğini müşahede etmiş durumdayız. Dediğim gibi Meclis’te yer alırsak bu sürgün ve soykırımın kabul edilmesine dair önergelerimiz olacak, ana dil ile ilgili taleplerimiz olacak. Bunların takipçisi olacağız ama bu konuda Çerkes sivil toplum, sivil toplum kuruluşlarının da büyük desteği gerekiyor. Bu bireysel başarılacak bir şey değil. Bu konuda da toplumumuzun gereken desteği ben sağlayacağına inanıyorum.
“HEM ÇERKESLERİN HEM ANKARALILARIN KENDİLERİNİ GELECEKTE DAHA ÖZGÜR KILACAK BİR TERCİH YAPMALARI AÇISINDAN YEŞİL SOL PARTİ’YE OY VERMELERİNİ İSTİYORUZ”
14 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Hem Çerkeslerin hem Ankaralıların kendilerini gelecekte daha özgür kılacak bir tercih yapmaları açısından Yeşil Sol Parti’ye oy vermelerini, yalnızca oy vermelerini değil iradelerinin de sandığa yansıdığını göstermeleri açısından oylarının takipçisi olması istiyoruz. 15 Mayıs sabahına mutlu bir güne uyanmak istiyoruz.
“SURUÇ, ANKARA GARI KATLİAMI VE DİĞER MAĞDURLARIN HEPSİNİN SESİ OLMAK BENİM İÇİN ONURDUR”
20 Temmuz 2015’te Suruç’ta yaşanan katliamda eşim ve oğlumu kaybettim. Orada geniş bir aile kazandık ama. Geniş bir aile olduk. Suruç Aileleri İnisiyatifi diye bir inisiyatif kuruldu. Aynı zaman da Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin de desteğiyle adaylığımı açıkladım. Onların da büyük desteğini görüyorum şu anda. Suruç Davası etrafında şekillenen bir inisiyatif bu Suruç Aileleri İnisiyatifi. Ama yalnızca Suruç ile ilgili değil Türkiye’de adaletsizliğe uğramış, hakkaniyetsiz bir şekilde mağdur olmuş insanların tüm adalet mücadelesi yürütenlerin yanında birlikte onlarla birlikte omuz omuza mücadele eden bir yapı. Seçilmemiz durumunda Meclis’te de bu adalet mücadelesini yürütmek, orada da yaşanan katliamın hepsini sormak adına tüm adalet mücadelesi yürütenlerin sesi olmaya onların destekçisi olmaya mecliste onların mücadele yoldaşları olmaya adayım. Bu konuda da gereken desteği göreceğimi de düşünüyorum. Suruç, Ankara gar katliamı ve diğer mağdurların hepsinin sesi olmak, onların mücadelesini yürütmek, onlarla omuz omuza olmak benim için bir onurdur.”