
Protez borcu ailesini icralık yaptı
Antalya’nın en önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Kırkgöz Gölü, sanayileşme, kaçak sondajlar ve tarımsal kirlilik tehdidiyle karşı karşıya. Jeofizik Mühendisi Atakan Yüklü, göle karışabilecek kimyasalların temizlenmesinin yüzyıllar alabileceğini belirterek, “Susuzluk da en az deprem kadar büyük bir yıkım yaratır” dedi.
Türkiye’nin en büyük doğal mağarası olan Karain’de 500 bin yıl önce yaşayan ilk insan topluluklarının dahi su ihtiyacını karşıladığı Kırkgöz Gölü, günümüzde hem tarım hem enerji üretimi açısından kritik öneme sahip. Döşemealtı ilçesi sınırlarındaki göl, Kepez Elektrik Santrali’nin de ana su kaynağı durumunda. Ancak uzmanlara göre, kontrolsüz yapılaşma ve çevre kirliliği gölün geleceğini tehdit ediyor.
GÖLÜN YÜZEYİ ÇÖPLE KAPLANDI
Nilüfer çiçekleriyle tanınan Kırkgöz Gölü’nün yüzeyi, son yıllarda plastik atıklar, su bidonları ve evsel çöplerle kaplandı. Su seviyesinde gözle görülür azalma yaşanırken, özellikle kaçak sondajların gölün beslenmesini engellediği belirtiliyor.
ATAKAN YÜKLÜ: “KAYNAK KİRLENİRSE 100 YIL TEMİZLEYEMEYİZ”
Jeofizik Mühendisi Atakan Yüklü, Kırkgöz’ün yalnızca Antalya değil, çevre ilçelerden Bucak’a kadar uzanan geniş bir havzayı beslediğini vurguladı. “Bu kaynak kirlenirse, temizlenmesi en az 100 yıl sürer. Çünkü bu bir depo değil; doğal bir su sistemi. Kimyasal bulaşma, milyonlarca insanı sağlık açısından etkiler” dedi.
“YERALTI SULARINI KORUMAK BİRİNCİL GÖREV OLMALI”
Yüklü, kaçak sondaj kuyularının derhal kapatılması gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Yeraltı suyu yalnızca Kırkgöz’ü değil, Antalya’nın genel su güvenliğini etkiliyor. Sanayi tesisleri, taş ve maden ocaklarının yeraltı suyuna etkisi dikkatle denetlenmeli. Deprem kadar susuzluk da ülkemiz için büyük bir tehlike. Artık yalnızca konuşmak değil, somut adımlar atmak gerekiyor.”
YEREL VE MERKEZİ YÖNETİME ORTAK GÖREV ÇAĞRISI
Yüklü, Kırkgöz çevresindeki kontrolsüz sanayileşme, tarımsal ilaç kullanımı ve düzensiz hayvancılık faaliyetlerinin gölü hızla kirlettiğini belirterek, “Bu alan yalnızca Antalya’nın değil, ülkenin geleceği için korunmalı. Yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin bu konuda birlikte hareket etmesi artık bir zorunluluk” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA