ERKAN AKÇAY: “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’YLE ÜLKEMİZ KAYBOLAN YILLARINI TELAFİ ETMEKTEDİR”
TDSYMB GENEL LİDERİ KAMİL ÖZCAN: “BİRÇOK YETİŞTİRİCİ SÜT İNEKLERİNİ BÖLÜME GÖNDERMEK ZORUNDA KALDI”
MUHAMMET FATİH BAŞCI
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB) Genel Lideri Kamil Özcan, “Ulusal Süt Konseyi’nin aktif bir rol üstlenememesi ve tavsiye edilen süt fiyatlarının maliyetin oldukça altında kalması sonucunda birçok yetiştirici süt ineklerini bölüme göndermek zorunda kaldı. Damızlık hayvanların bölüme gönderilmesi, yıllardır uğraşılan ıslah çalışmalarının da heba olması demektir” dedi.
TDSYMB Genel Lideri Kamil Özcan, süt fiyatları ve damızlık hayvanların kesilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Özcan, şunları kaydetti:
“ESAS OLAN ÜLKENİN KENDİ KENDİNE YETEBİLMESİDİR”
“Yaşadığımız pandemi süreci ülkeler için besin güvenliğinin öbür bir deyişle her şartta besine ulaşılabilirliğin önemini tüm dünyaya göstermiştir. Hangi şartta olursa olsun insanların hayatlarını ikame ettirebilmeleri için gerekli besinin temini, ülke yöneticilerinin en temel görevleri ortasında yer almaktadır. Besinin temini konusunda hammadde sağlayan üreticiler ise zincirin en önemli ayağını oluşturmaktadır. Onlarca fabrika ya da ürün sürece tesisi kâfi hammadde sağlanamadığı takdirde fonksiyonunu yitirmektedir. ‘Bizde yoksa yurtdışından ithal ederiz’ düşüncesinde olanların, yaşadığımız salgın sürecini göz önüne alarak kıymetlendirme yapmaları gerekmektedir. Para olduğu halde alınamadığı şartlarında olabileceğini düşünmeleri gerekmektedir. Temel olan ülkenin kendi kendine yetebilmesidir.
“BİRÇOK YETİŞTİRİCİ SÜT İNEKLERİNİ KESİTE GÖNDERMEK ZORUNDA KALDI”
Yaşanan küresel ekonomik kriz tüm sektörleri olduğu üzere tarımı da oldukça etkiledi. Hayvancılığın en önemli girdi kalemi olan yem fiyatlarındaki artış süt fiyatlarına yansımadığı için üreticiler oldukça zahmetli bir yıl geçirdi. Sürekli artan girdi fiyatları karşısında üreticinin eline geçen süt fiyatı değişmezken, tüketici tarafında süt ürünlerinin fiyatları sürekli artış gösterdi. Biz üreticiler üretim yaparken maliyetlerimizi karşılayamayacak düzeylere gelirken, tüketicilerde süt ürünlerinin pahalılığından şikâyet etmeye başladı. Tüketiciler haklı olarak marketteki fiyatları görmekte ve fiyat artışını süt fiyatının artışına bağlamaktadır. Lakin süt fiyatları denildiğinde iki fiyat akla gelmelidir. Bunlardan biri tüketicinin ödediği yani paketli süt, peynir, yoğurt vb. için ödenen fiyat, oburu de sanayicilerin üreticiye çiğ süt karşılığı ödediği fiyattır. Tüketicilerin bu iki fiyatı birbirinden farklı düşünmelerini istiyoruz. Çünkü biz üreticilerde bu mevzuda mağdur olan tarafta yer almaktayız. Yaşanan tüm bu süreçte Ulusal Süt Konseyi’nin bu bahiste faal bir rol üstlenememesi ve tavsiye edilen süt fiyatlarının maliyetin oldukça altında kalması sonucunda birçok yetiştirici süt ineklerini kısma göndermek zorunda kaldı. Damızlık hayvanların kısma gönderilmesi, yıllardır uğraşılan ıslah çalışmalarının da heba olması demektir. Damızlık Sığır Yetiştirici Birlikleri yaklaşık 25 yıldır Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte ıslah çalışmalarını yürütmektedir. Bu süreçte büyük özverilerle çalışılmış gerek yurt içinde gerekse yurt dışında takdir edilen muvaffakiyetler sağlanmıştır. Holstein-Siyah Alaca ırkı ile başladığımız ıslah çalışmalarına Simental ve Brown Swiss ırkları da dâhil edilmiş, birlikler bünyesinde kurulan Süt Tahlil Laboratuvarları ile sütün içeriği de tahlil edilmeye başlanmıştır. Türkiye’nin en önemli projeleri ortasında yer alan Döl Kontrolü Projesi ile yerli ve ulusal boğa spermaları üretilmekte ve GenTÜRK markasıyla yetiştiricilerin hizmetine sunulmaktadır. Ülkemizin gereksinimi olan et ve süt üretiminin ölçü ve kalitesini artırmak her vakit öncelikli maksadımız oldu ve olmaya devam edecektir.
“ET ÜRETİMİ VE SÜT ÜRETİMİ BİRBİRİNDEN BAŞKA DÜŞÜNÜLEMEZ”
Ancak geçmişte yaşanan tecrübeler de net bir formda göstermektedir ki gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu süreç Türkiye’nin önümüzdeki günlerde hem süt hem de kırmızı et açığı ile karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Kamuoyunun uzunca bir süre tartıştığı kırmızı et fiyatları gerek kasaplık gerekse besilik hayvan ithal edilerek düzenlenmeye çalışılmış lakin istenilen düzeye indirilememiştir. Lakin son dönemlerde artan inek kesiti nedeniyle et fiyatlarındaki artış nispeten azalmıştır. Halbuki bu durum gelecekte yaşayacağımız dertlerin habercisidir. Bilindiği üzere Türkiye’de et üretimin büyük çoğunluğu sütçü işletmelerden sağlanmaktadır. Bu nedenle et üretimi ve süt üretimi birbirinden başka düşünülemez. Artan dişi hayvan kısmıyla et üretimi artarken, süt üretimindeki azalma nedeniyle bu durum süt ve süt ürünlerine yansımaktadır. Bu nedenledir ki uygulanacak önlem ve önlemlerin bu bağlamda kıymetlendirilmesi, kısa ve orta vadeli çözümler yerine uzun vadeli siyasetlere dönüşmesi gerekmektedir. Yaşanılan her düşüncede ithalat kapısının açılması üretimin en önemli rakibidir. Türkiye gerekli kurallar sağlandığında kendi insanına yetebilecek üretimi yapabilecek hatta ihracat yapabilecek taban ve altyapıya sahiptir. Geçmişte de emsal meselelerin yaşandığı düşünülürse, gelecekte birebir sıkıntıların yaşanmaması açısından gerekli önlemlerin alınmasını ve bunun bir siyaset olarak benimsenmesini umuyoruz. Bizler her ne şartta olursa olsun sabrettik ürettik üretmeye de devam ediyoruz. Bundan ötürü da para kazanır duruma geldik. Türkiye’nin gerçek süt ve kırmızı et üreticileri olan siz yetiştiricilerimizin tek beklentisinin kırmızı et ve süt piyasasında güven ve istikrar istediğini biliyoruz. Bu şuuru düstur edinmiş bir kurum olan Merkez Birliği’nin çalışmalarına bu doğrultuda devam ettiğini belirtmek isteriz. Çiğ süt ve kırmızı et üretimine emekleriyle katkı sağlayan yetiştiricilerimize teşekkür eder, 2023 yılının sektörümüze rahmet getirmesini dileriz.”
