26 Kasım 2024 Salı

MERKEZ BANKASI 8 AY SONRA FAİZ İNDİRDİ: SANAYİ ÜRETİMİNDE YAKALANAN İVME VE İSTİHDAMDAKİ ARTIŞ TRENDİ İNDİRİMİN GEREKÇESİ OLDU

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 8 ayın ardından 100 baz puan indirerek yüzde 13’e çekti. Merkez Bankası, faiz indiriminin gerekçesini ise “Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivme ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir” şeklinde açıkladı.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Taha Çakmak, Mustafa Duman, Elif Haykır Hobikoğlu, Emrah Şener, Yusuf Tuna’dan oluşan Para Politikası Kurulu (PPK) bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14’ten yüzde 13’e indirilmesine karar verdi.

PPK’nın karar metninde faiz indiriminin gerekçesi şöyle anlatıldı:

“POLİTİKA FAİZİNİN YÜZDE 13’E İNDİRİLMESİNE KARAR VERİLDİ: Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14’ten yüzde 13’e indirilmesine karar vermiştir. Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisi artarak sürmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye devam etmekte ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri yaygınlaşmaktadır.

ENFLASYON BEKLENTİLERİ VE ULUSLARARASI FİNANSAL PİYASALARIN ETKİLERİ YAKINDAN İZLENİYOR: Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğilimi sürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

GELİŞMİŞ ÜLKE MERKEZ BANKALARININ PARA POLİTİKASI ADIM VE İLETİŞİMLERİNDE AYRIŞMA DEVAM EDİYOR: Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir.

İSTİHDAM ARTIŞINA KATKI VEREN SEKTÖRLERDEKİ BÜYÜME DİNAMİKLERİ YAPISAL KAZANIMLARLA DESTEKLENMEKTE: Yılın başındaki güçlü büyüme dış talebin de olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte de sürdü. İstihdam kazanımları benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmekte. Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir.

MAKROİHTİYATİ POLİTİKA SETİNİN DAHA DA GÜÇLENDİRİLMESİNE KARAR VERİLDİ: Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Ayrıca, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede kurul, makro ihtiyati politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da güçlendirmeye karar vermiştir.

KÜRESEL BARIŞIN SAĞLANMASIYLA DEZENFLASYONİST SÜRECİN BAŞLAYACAĞI ÖNGÖRÜSÜ: Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörüyor.

GÜNCELLENEN POLİTİKA FAİZ DÜZEYİNİN YETERLİ OLDUĞU DEĞERLENDİRİLDİ: Bununla birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir. Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.

YÜZDE 5 HEDEFİNE ULAŞINCAYA KADAR TÜM ARAÇLAR LİRALAŞMA STRATEJİSİ ÇERÇEVESİNDE KULLANILACAK: TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.”

 

İlgili Haberler