Gülizar Biçer Karaca: “İkinci Yüzyılda İhtiyaç Duyulan Cumhurbaşkanı’nın Tarafsız Çizgide Kalması, Antidemokratik Uygulamalardan Vazgeçilmesi, Hukuk Devletinin Yeniden “Ve Kalıcı Halde Tesis Edilmesidir
ETRAF ŞUURUNU GELİŞTİRME DERNEĞİ LİDERİ PROF. DR. TEMEL’DEN ‘PLASTİK’ UYARISI: “ÇOCUK DAHA ANNESİYLE TANIŞMADAN EVVEL MİKROPLASTİKLERLE TANIŞIYOR”
Çevre Şuurunu Geliştirme Derneği Yönetim Konseyi Lideri Prof. Dr. Hamdi Temel, dünyada birinci kere pet şişeler içinde 5 tane kimyasal husus bulduklarını belirterek, cam şişe kullanılması konusunda ihtarlarda bulundu. Temel, “Bakıyorsunuz anne karnında plasentadaki bebeklerde mikro plastikler tespit edilmiş. Bu ne demektir biliyor musunuz? Yani çocuk daha annesiyle tanışmadan önce mikroplastiklerle tanışıyor” dedi.
Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Tıbbi Farmakoloji Anabilim Kısmı Başkanlığı görevini de yürüten Çevre Şuurunu Geliştirme Derneği Yönetim Şurası Lideri Prof. Dr. Hamdi Temel, plastik kirliliğin küresel iklime tesirinin bilimsel makalelerde ispatlandığını, tüm dünyanın plastik atıklarla mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi. Temel, her gün bir belgeselde balinanın, büyük baş hayvanları, kuşların ve çok daha farklı kuşların midelerinde çok çeşitli plastiklere rastlandığına vurgu yaparak, “Yediklerimiz ve içtiklerimiz ne yazık ki plastikler ile hapsedilmişlerdir” dedi. Bol ölçüde musluk sularında, yemek tuzlarında, balıklarda, öbür plastik ile kaplanmış yiyeceklerde bol ölçüde mikroplastiklerin insan vücuduna girdiğini aktaran Temel, bu kirliliğin ileride ne çok daha önemli meseleler yaratabileceğine vurgu yaptı.
“SULARIMIZDA İNANILMAZ DERECEDE MİKRO PLASTİKLER TESPİT EDİLDİĞİ GÖZLENİYOR”
“Plastikler olsun, plastik atıkları olsun ve bunlardan meydana gelen mikroplastikler olsun inanılmaz derecede artık dünyadaki hem canlılara hem de cansızlar da ziyan vermektedir” diyen Çevre Şuurunu Geliştirme Derneği Yönetim Konseyi Lideri Prof. Dr. Hamdi Temel, “Çünkü bakıyorsunuz toprakta çözüldüğü vakit toprağın fizikî, kimyasal özellikleri değişiyor. Suya geçtiği vakit suda çözünerek işte suda mikroplastikler meydana geliyor. Bir gün bol plastik katkılı musluklardan akan suları içmeye hazır mıyız demiştim ancak son yıllara baktığımız vakit bu sularımızda inanılmaz derecede mikroplastikler tespit edildiği gözleniyor” diye konuştu.
“ÇOCUK DAHA ANNESİYLE TANIŞMADAN ÖNCE MİKRO PLASTİKLERE TANIŞIYOR”
Prof. Dr. Temel, anne sütünde, bebeklerin plasentasında, insan dışkısında mikroplastiklerin tespit edildiğini hatırlatarak, dünyanın bir mikroplastik kirliliğine dönüştüğü ikazında bulundu. “Soluduğumuz havada bile mikroplastikler var. Gönüllü olarak bu plastik kirliliği ile mücadele etmez isek yarınlarımız büyük tehlike altındadır” diyen Temel, açıklamasında şunları kaydetti:
“Bakıyorsunuz anne karnında plasentadaki bebeklerde mikro plastikler tespit edilmiş. Bu ne demektir biliyor musunuz? Yani çocuk daha annesiyle tanışmadan önce mikroplastiklere tanışıyor. Bakıyorsunuz anne sütünde mikro plastikler tespit edilmiş, insan dışkısında mikro plastikler tespit edilmiş ve daha da vahimine gerçek geliyoruz. Bakın akciğerlerde de mikro plastikler tespit edilmiş. Bu akciğerlerinde mikroplastik tespit edilmesi demek artık son nokta diyebiliriz. Çünkü soluduğumuz havada bile artık bu mikroplastikler var. Yani böyle bir şey var. Pekala bunlar neye tesir ediyor? Bakın inanılmaz derecede artık dünyada kanser olayları artmış. Yani son günlerde son birkaç yıldır daima böyle koronadan bahsediyoruz lakin çok daha bilinmeyen bir tehlike bence. Şayet biz bu mikro plastiklerin plastik atıkların önlemini almaz isek ileride çok daha büyük, çok daha farklı sorunlarla karşılaşacağız. Çünkü bu mikroplastiklerle şayet vücuda düşünün olağanda tekrar bir çalışmada haftada neredeyse 5 gram kadar bir mikroplastik yuttunuz, plastik yuttuğumuz söyleniyor, bilim adamları tarafından. Yani siz bunların artık vücuda geldiği vakit bir sefer o plastiklerde mikroorganizmalar birlikte geliyorlar. Biz bu kirlilik meydana geliyor, vücutta ister istemez mikroorganizmaların çoğalmasına neden oluyor. Birtakım kromozomların doğal yapılarında değişikliklere neden oluyor. Bu kromozal değişiklikler varsa bu nereye götürecektir, bakın kısırlığa kadar götürecektir.”
“KISIRLIK ORANI GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR”
Dünyada olduğu üzere Türkiye’de de kısırlık oranının her geçen gün arttığını aktaran Temel, kız çocuklarının kendilerini bir halde müdafaasına karşılık, erkek çocuklarda önemli problemlerin ortaya çıktığını söyledi. Temel, “Şimdi bayan doğumdaki arkadaşlarımızla konuştuğumuz vakit dünyada, özellikle de Türkiye’de kısırlık oranlarının gün geçtikçe arttığını gözlemlediklerini söylüyorlar. Özellikle de erkek çocuklara çok etkiliyor. Çünkü kız çocukları birazcık daha kendilerini koruyabiliyor lakin erkek çocuklarının gerçekten kendilerini muhafazası birazcık daha güç. Çünkü sabah alıyorlar pet şişelerini, o pet şişelerdeki suyu akşama kadar içiyorlar ne yazık ki” tabirlerini kullandı.
“YEDİKLERİMİZE, İÇTİKLERİMİZE DİKKAT ETMEMİZ LAZIM”
Hamdi Temel, bu mevzuda kendilerinin bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmanın da bir birinci olduğunu bildirdi. Temel bu çalışma sonucunu dünyanın önemli bir mecmuasında yayınlatıp, konferanslarda da sunumunu yaptığını söyledi. Temel, yaptıkları bu çalışmada 5 tane kimyasal unsur bulduklarını belirterek şunları söyledi:
“Şu an artık tüm dünyadaki bilim adamları diyorlar ki; biz yediklerimize, içtiklerimize dikkat etmemiz lazım. Çünkü bir alışverişe gittiğiniz vakit artık her şey plastik ile hapsedildiğini görüyorsunuz. Yani bu hapsedilme plastiklerin durduğu yerde durmadığını artık çalışmalarda görüyoruz. Çünkü yiyeceklerimizi, içeceklerimizi hepsine neler girmiş, plastikler girmiş ve biz gerçekten dünyada birinci sefer aslında ‘Naylon Aşkı Öldürür’ dedik. Şayet siz bu plastik sevdasından naylon sevdasından vazgeçmezseniz ne yapacak? Siz gerçekten bir gün hasta olacaksınız. Birebir biçimde ‘Susuz Aşk Yaşanmaz’ dedik. Biraz isimleri de ilginç. Çünkü bunları böyle isimleri biraz farklı yaparak insanların merakını uyandırmaya çalıştık. Ancak bunlar hem toplumsal boyutu hem bilimsel boyutunu ele aldık ve her insanın okuyabileceği halde kitaplar haline getirmiş olduk.”
