Eskişehir’de Üniversite Öğrencileri: “Genç Yaşta İntihar Eden, Kyk’da Can Veren Arkadaşlarımızın Ölümü Politiktir”
EĞİTİM-SEN TRABZON ŞUBESİ: “SON YILLARDA BİLİMSEL VE LAİK EĞİTİMDEN UZAKLAŞILDI”
ESRA NUR PERVAN
Eğitim-Sen Trabzon Şubesi, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle Hükümet Konağı önünde açıklama yaptı. Şube Başkanı Engin Nur, “Siyasal iktidarlar özellikle bugün itibariyle 42. yılını nefretle karşıladığımız 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi sonrasında eğitimin niteliğini aklın ve bilimin ışığında değil, kendi gerici ideolojilerine uygun insan yetiştirmeyi esas aldılar. Özellikle son yıllarda eğitim alanında hızla bilimsel, laik eğitimden uzaklaşılıp, siyasal iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli dinci tarikat, cemaat, vakıf yapılarının devreye sokulmasıyla adeta geriye getirilen yeni bir eğitim sistemi hayata geçirilmeye başlandı” dedi.
Eğitim-Sen Trabzon Şubesi, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle Trabzon Hükümet Konağı önünde basın açıklaması yaparak, eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Açıklamayı okuyan Şube Başkanı Engin Nur, şöyle konuştu:
“EĞİTİME DİNCİ, TARİKAT, VAKIF YAPILARININ GİRMESİYLE EĞİTİM GERİYE GİTTİ”
“Ülkemizde, eğitim alanında uzun yıllara dayalı devasa sorunlar bugün itibariyle katlanarak devam etmektedir. Bilimsel araştırma kuruluşları ve sendikamız Eğitim Sen Genel Merkezi’nin hazırlattığı eğitim raporu göstermektedir ki ülkemizin eğitimi alanındaki sorunları gittikçe derinleşmekte, öğrencilerimizin genel başarı her yıl geriye düşmektedir. Çağın ihtiyaçlarına ve insanlığın çağdaş birikimlerine uygun bilimsel gelişmelerin ışığında nitelikli bir gençlik yetiştirilememektedir. Siyasal iktidarlar özellikle bugün itibariyle 42. yılını nefretle karşıladığımız 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi sonrasında eğitimin niteliğini aklın ve bilimin ışığında değil, kendi gerici ideolojilerine uygun insan yetiştirmeyi esas aldılar. Özellikle son yıllarda eğitim alanında hızla bilimsel, laik eğitimden uzaklaşılıp, siyasal iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli dinci tarikat, cemaat, vakıf yapılarının devreye sokulmasıyla adeta geriye getirilen yeni bir eğitim sistemi hayata geçirilmeye başlandı. Bu durum aynı zamanda, toplumsal barışın bozulmasına, yeni kuşaklar arasında kutuplaşmaya ayrımcılığa, kin ve nefrete doğru evrilmektedir. Çağın ihtiyacına uygun gençler yetiştirilememekte yetişmiş insan gücümüzde yurt dışına çıkmaktadır.
“EĞİTİMİN TÜM KADEMELERİ İŞLEVLERİNİ YERİNE GETİREMİYOR”
Bu eğitim öğretim yılımız da acil çözüm bekleyen sorunlarla açılıyor. Yıllardır okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri giderilmemişken, kalabalık sınıflar, ikili öğretim ve taşımalı eğitim sorunu 2022/23 eğitim öğretim yılı başında da varlığını sürdürmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir. Türkiye’nin eğitim sistemi, yıllardır benimsenen piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorun yumağı haline gelmiştir. Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitimin bütün kademeleri, en temel işlevlerini yerine getiremez durumdadır. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin niteliğini de olumsuz etkilemektedir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ekonomik krizden sonra halkın en önemli ve öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir. Mevcut eğitim sistemi okulda ve toplumsal yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri olarak görülmesini hedeflerken, eğitim sistemi içindeki sınıfsal eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır. Okullarda, özellikle eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından sınıfsal bölünmeler geçmişe oranla çok daha net bir şekilde yaşanmaya başlamıştır. Okullarda aidat veren sınıf, aidat vermeyen sınıf ayrımları yapılmakta, aidat veren öğrenciler fiziksel olarak daha temiz ve daha donanımlı sınıflarda okurken, aidat vermeyen öğrenciler daha az donanımlı sınıflarda ve sağlıksız koşullarda eğitim görmeye zorlanmaktadır.
Engin Nur, sendika olarak taleplerini ise şöyle sıraladı:
“Eğitim öğretimin herkese eşit ve parasız bilimsel demokratik laik esaslara göre yeniden düzenlenmesini istiyoruz. MEB tarafından çeşitli cemaat tarikatları ve vakıflarla yapılan iş birliği protokolleri iptal edilsin. Eğitimin planlanması yönetimi ve denetimi ve atamalar siyasal kadrolaşma yoluyla değil liyakat esasına göre yapılsın. Köy okulları yeniden açılsın. 25 kişilik sınıflar esas alınarak yeni derslikler yapılsın. Öğrencilerin ihtiyaçları kadar devlet yurdu yapılsın. Özel tarikat ve cemaat yurtları kapatılsın. Okullarımıza yeterli bütçe ayrılsın. Okullarımıza yardımcı personel ataması yapılsın. Öğrencilerimize ücretsiz ulaşım ve yemek sağlansın. Tüm özel okullar kamulaştırılsın.”