Babacan: “Ankara’da Cumhurbaşkanı’na Direkt Bağlı Çalışan Bir Bina Var, Biz Ona ‘Algıları Ayarlama Enstitüsü’ Diyoruz”
Patronlardan “Kölelik” İlanı: Gençler İş Beğenmiyor
“Bir ayakkabıyı iki kardeş giyerdik, ben okuldan gelirdim abim önlüğümü giyer okula giderdi, yağ şeker kuyruklarında çok bekledik” diye gençlere hayıflanan ve çok haklı olduğunu düşünen büyüklerimizin çoğunun, babam da dahil olmak üzere; bir eve, bir araca ve bir emekli maaşına sahip olduğuna şahitsinizdir herhalde.
Yazıda bir kuşak çatışmasını anlatıp, “çıkar telefonunu” diyen dayıyla karşısındaki genci konuşturmayacağım elbette.
Fakat bir durum tespitine ihtiyaç var. Nedir bu “gençler iş beğenmiyor yeğenim” retoriği…
Dedim ya insan bir amaç için çalışır, borca girer ve o borç da yiğidin kamçısı olur. Ve fakat sadece karın doyurmak için bir şeylere çabalamak, günde 8-9 saat belki haftanın 6 günü çalışmak, kusura bakmayın başka bir şey oluyor.
Yani şöyle ki; bütün bir Türk iktisat tarihi içerisinde hangi dönemde 20 yıl çalışan bir insan, sonunda bilsin ki bir ev sahibi olamayacak mevcut şartlar sürdüğü müddetçe.
Babam sık sık anlatır, “ben 24 yaşında kendi biriktirdiğim parayla düğünümü yaptım, bir de arabam vardı” evet baba, anlatmak istediğim tam da bu.
Zaten ortaokul ve lise çıkışlı memur olmuş ve sonunda ikramiyesi ile ikinci bir ev daha almış halam ile amcamı saymıyorum.
Peki iş beğenmemekle bu işin korelasyonu ne?
Adam buluyor bir esnaf, elinde mikrofon soruyor; “elaman bulabiliyor musunuz?”
Patron hazır, “şu kadar yevmiye veriyoruz ama yine de çalışan yok!”
Yevmiye ile çalıştırmak istediği gencin hayali zaten o iş değil zira iktidar ona, zanaat sahibi olma fırsatı vermedi. “Bakın biz Hakkari’nin şu ilçesine bile üniversite kurduk” dedi.
Bu şu demek; 22-23 yaşına kadar bir eğitim süreci sonunda askerliğini bile yapmamış, apartman dairesinden bozma bir özel ya da hocası bile olmayan bir devlet üniversitesinin herhangi bir bölümünden mezun olmuş işsiz milyonlar…
Şimdi bu gence mevcut şartlar içerisinde hiçbir anlam ifade etmeyen 25-30 bin maaş teklifleri sonrası bir sitem var; “kardeşim gelip günde 8 saat ki en iyi ihtimal, haftada da 5-6 gün çalışsana bana ama sonunda ayı kurtarırsın belki. Bu şekilde zaten bir ev sahibi olamayacaksın, bir araba için de milyon kredi çekip nefes almadan onu ödeyeceksin ki artık araç da hayal aslında, o zaman en iyi ihtimalle sana şöyle güzel bir cep telefonu almak yakışır” dese ya o patronlar…
İş beğenmiyorun Türkçesi yukarıda işte.
Kimse kimseyi kandırmasın 22 yaşına kadar “belli bir konfor alanında” yaşayan, iyi kötü bir meslek ünvanına da sahip olan bir gence bazı şeyler ağır gelir artık. Senin verdiğin ve yukarıda anlattığımız üzere hiçbir anlam ifade etmeyecek o “büyük maaş” cezbetmeyecek kimseyi…
E çaresiz yine de çalışacak milyonlar. Bunun adı Neo-Kapital düzen, karın tokluğuna derilerine yumruklarını vuracak gençler.
Son söz olarak düğününü kendi biriktirdiği parası ile yapan babalara şunu diyeyim; gençler bırakın evlilik teklif edip düğün yapmayı, kız arkadaşlarını önce yemeğe çıkarıp ardından sinemaya götüremiyorlar bile. Zira bu iki aktivite için o “iyi yürekli” patronların işlerinde 8 saat çalışmak gerekiyor…
Kaynak: FLASH HABER TV