08 Eylül 2024 Pazar

Umutlar Bir Başka Bahara Kaldı?

Yine olmadı…

Üstelik böylesine içi boş bir turnuvada, doğru düzgün favorisi olmayan bir şampiyonada finali görmek çok da zor değildi.

Eğer Hollanda’ya kurduğumuz üstünlüğü 60. dakikadan sonra da devam ettirebilseydik yarı finalde İngiltere ile kozlarımızı paylaşacaktık. Onların da oynadığı futbolla kimseyi tehdit edebilecek durumda olmadıkları malum, yani final yolu açıktı.

İtalyan teknik direktörümüz maçtan sonra dedi ki; “Üzgünüz ama rakipten daha çok şut atıp değerlendiremedik. Gurur duymamız gereken bir tablo var. 8 sene sonraki Avrupa Şampiyonası’nda bu takımın yarısı hala kadroda olacak”

Bu “8 sene…” meselesine takıldım biraz çünkü bana TFF Başkanı’nın söylemini hatırlattı.

8 sene sonra İtalya ile ortaklaşa düzenleyeceğimiz Avrupa Şampiyonasına atıfta bulunan Mehmet Büyükekşi, “2032 Türkiye için çok önemli” demişti, turnuvadan yaklaşık 1 ay önce.

Madem öyle, bu beyler 2032’yi gösterdi; o zaman biz 2032’ye kadar olan bütün turnuvalardan çekilelim! Öyle mi?!

Kolaycılığı keşfettik bir kere! 2032’de yine bir hayal kırıklığı olursa o zaman da harika buluşumuz devreye girer, odağımızı hemen 2036’ya atarız!

Euro 2024’ün oynandığı şu günlerde bir başka kıtada başka bir heyecan var: Copa America 2024..

Normal süresi 0-0 biten çeyrek final maçında, Brezilya’yı penaltılarla 4-2 geçmeyi başardı Uruguay. İşte o takımın teknik direktörü Marcelo Bielsa bakın, ne demiş:

“Gelecek yıllarda izlemeye değer futbolcuların sayısı azalacak ve futbol daha zevksiz hale gelecek.”

Avrupa Futbol Şampiyonası, Güney Amerika Şampiyonası ve Dünya Kupası gibi dev organizasyonların her edisyonunda mutlaka yıldızlar ortaya çıkar. Ama bu Euro 2024 dediğimiz turnuvada herhangi bir yıldız ismin varlığından söz edebilmek çok güç.

Tabi ki bazı maçlarda öne çıkan, sivrilen ve başarılı oyunlar ortaya koyan futbolcular olmuştur ama yıldız dediğimiz kavramın dışında kalmışlardır. Fransa, İngiltere ve İspanya gibi takımlar yarı finale çıktı ama hangisi doğru düzgün top oynayabildi?

Hangi takımda parmakla gösterilebilecek yıldız isim vardı?

Mbappe, Kane, Bellingham, Yamal, Bruyne gibi say say bitmeyecek isimlere kimsenin itirazı olamaz ama bunların hepsi kendi kulüp takımlarında öne çıktılar. (Önceki turnuvaları kastetmiyorum, odağımız Euro 2024)

Gelelim bize… Arda Güler ve Kenan Yıldız gibi oyuncularımız var. Biri Real Madrid’te diğeri Juventus’ta forma giyiyor. İkisi de henüz 20 yaşında bile değiller ve potansiyelleri çok yüksek.

Merak ediyorum başka bir takımda olsalardı, dümeni onlara mı teslim ederlerdi yoksa “senin daha yaşın küçük, biraz kenarda durun ve fazla ses etmeyin” dercesine ağabeylerinin gösterilerini uzaktan izlemeleri mi sağlanırdı?

Grup aşamasında A Milli Futbol takımımızın yıprandığı bir gerçek. Arda Güler konusunu tekrar tekrar açmaya gerek yok. Muhteşem bir futbol dokusuna sahip olduğu ve ilerde büyük başarılara imza atacağı aşikar.

Peki Kenan Yıldız?.. Oynadığımız beşinci maçta dahi neden kendini gösteremedi?

Buna İtalyan hocamızın doyurucu bir yanıtı olur mu acaba? Veya Hamit Altıntop Bey’in?

Üstelik Kenan’ın soyadı bile “Yıldız”! Almanya maçında gösterdiği performans hala akıllarda..

Bu kadar yetenekli bir jenerasyonu bir araya getirme şansına her zaman erişebilir miyiz bilemem ama yakaladığımız fırsatı ne yazık ki iyi değerlendiremedik. Çeyrek final tabi ki bir başarıdır, ancak olağanüstü bir kalibre olarak görülmemelidir.

Arda, Kenan, Barış, Ferdi, Semih, Orkun, Kerem, Salih vs. hepsi de kayıt üzerinde çok yetenekli futbolcular. Bu kadar fazla yetenekten kusursuza yakın bir kimya sağlayamadığınızda bu iş kenar yönetime yazar.

Montella, kurduğu ekiple ve oynattığı futbolla, Euro 2024 elemelerinde ve biraz da hazırlık maçlarında geçer not aldı, kabul. Fakat büyük turnuva dediğiniz vakit büyük teknik direktörler ihtiyaç duyar takımlar.

Hollanda maçının birinci devresinin ilk bölümlerinde adamları bekledik, fazla öne çıkmadık ve durdurmayı başardık. Hatta golü de bulduktan sonra özgüvenimiz pekişti. İkinci yarıda Koeman’ın takımının daha çok saldırganlaşacağı belliydi.

Kaldı ki, ‘Bizim Çocuklar’da benzin azalmak üzereydi. 45. ve 60. Dakikalar arası bunun kanıtı. Portakallar bağıra bağıra geliyordu. Bu çığlıkları herkes duydu; duymayan bir isim vardı; o da Vincenzo Montella!

Gerekli yerlerde, gerekli zamanlarda ustalıkla bir teknik direktör dokunuşu yapmadığınızda, oyuncu değişikliklerine gitmediğinizde mağlubiyet kaçınılmazdır.

Son olarak şunu da söyleyim. Futbol, milenyuma girdiğimizden bu yana gerileme sürecinden bir türlü çıkamadı.

Kaleye otobüs çekme anlayışı, korkak futbol oynatmanın dayanılmaz hafifliği, çekingen teknik direktörlerin beraberliği razı oluşları vs.

Yunanistan’ın Euro 2004 zaferi, Portekiz’in o yıl final oynayışı, İtalyanın 2006’da dünya şampiyonu olurken akıllarda kalıcı bir iz bırakmayışı vs.

Son 20 yıla baktığımız vakit, efsanevi Barcelona’nın kemikleşen kadrosundaki yıldız isimlerin iskeletini oluşturduğu ve arka arkaya iki Euro, bir de Dünya Kupası alan İspanya takımları hariç hiç kimse ağızlarda doyurucu bir futbol lezzeti bırakamamıştır.

Böylesine bir dönemde Dünya üçüncülüğümüz, Avrupa üçüncülüğümüz ve bir de çeyrek finalimiz var. Ancak çok daha fazlasını yapabilirdik, yapmalıydık..

Kaynak: FLASH HABER TV