23 Kasım 2024 Cumartesi

UFUK SÖYLEMEZ

Halkbank davasında yanlış üzerine yanlış!

ABD Anayasa Mahkemesinde, İran’a yönelik yaptırımların delinmesi davası çerçevesinde hakkında dava açılan ve iddianame düzenlenen Halkbank’ın temyiz başvurusu ve kamu kurumu olduğu iddiasıyla davadan muafiyet talebi reddedildi.

Hatırlanacağı üzere, Halkbank ve avukatları, Halkbank’ın bir devlet kurumu olduğunu, bu nedenle 1976 yılında çıkan, Egemen Yabancı Devlet Bağışıklığı Yasası (FSIA) gereğince, Amerika’da bir ceza mahkemesinde yargılanamayacağını öne sürmüş, alt mahkeme bu savı haksız bulduğu için, Halkbank avukatları bu kez Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

***

Rıza Zarrab’la, rüşvet ve komisyon karşılığında iş birliği yapan ve görevlerini kötüye kullanan, şahsi çıkarları için yasal olmayan iş ve işlere kalkışan dönemin bazı Bakan ve Banka yöneticilerini şahsen sorumlu tutmak yerine, kurumsal olarak köklü ve saygın bir banka olan Halkbank’ın yargılanıyor olması elbette akla, vicdana ve hukuka uygun değildir.

Eğer varsa sorumlu olan, suça karışan dönemin bazı Bakan ve Banka yöneticileridir. Kamusal Sermayeli Halkbank tarafından alınmış veya uygulanmış bir yasadışı işlem veya karar yoktur orta yerde.

Halkbank’ın duruşmalara katılarak, bu savı öne sürmesi belki de bu son ağır ceza yaptırımı tehdidinin bertaraf edilmesine katkı sağlayabilir.

Aksi takdirde, Halkbank’ın, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelebilecek katlamalı cezalarla on milyonlarca dolar tutarında bir meblağ ile karşı karşıya kalma riski doğabilir.

Kaldı ki, ABD Hazine Bakanlığına bağlı, Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nin (OFAC) de geçmişte çok sayıda bankaya kestiği cezaların benzerini Halkbank için de ayrıca kesebileceğinden endişe edilmektedir.

***

Özetle, Halkbank’ın kurumsal olarak yargılanması hukuka aykırıdır.

Şahısların münferit olarak R. Zarrab’la çıkar ve rüşvet karşılığında yaptıkları iddia olunan işler nedeniyle kurumsal olarak bankanın sorumlu tutulması doğru değildir bence.

Halkbank bu iş ve eylemlerden ötürü esasında mağdur edilmektedir. İtibarı, uluslararası ilişkileri hiç de hakketmediği halde zarar görmektedir.

Halkbank yönetimi en azından bu gerekçeyi öne sürerek, savunma yapmalı, davaya bu şekilde katılmalı, sonucu ne olursa olsun en azından katlamalı on milyonlarca dolar haksız bir ceza yaptırımından bu suretle kaçınılmalıdır belki de. Çünkü eğer böyle büyük cezalara neden olunursa, şimdiki yönetim de ileride bu zarara sebebiyet verdiği için sorumlu tutulabilir.

Halkbank’ın, bir devlet kurumu olduğu iddiası ile savunma yapılması, istenilen sonucun alınmasında yararlı olmazdı, nitekim olmadı. Bu konudaki uyarılarımız ne yazık ki dikkate alınmadı ve sonuç hüsran oldu yine.

Çünkü Halkbank statüsü gereği bir devlet kurumu değildir.

Kamusal sermayeli özel hukuk hükümlerine tabi bir bankadır.

Genel Müdür ve Yöneticileri ceza kanunu açısından memurlar gibi, yargılanamazlar. Özel hukuk hükmüne tabidirler.

***

Halkbank, Türkiye’nin sayılı, köklü ve önde gelen bir bankasıdır.

Esnaf ve KOBİ’ler başta olmak üzere, Türk ekonomisine, sanayisine ve ticaret hayatına önemli ve değerli katkılar yapmış, kurumsal kimliği oturmuş, gelenekleri ve 80 yılı aşan tarihi ile Türk Bankacılık Sisteminin devleri arasındadır.

***

Gelin görün ki, bu dev Bankanın yönetimine, niteliksiz-çapsız-şaibeli, partizanlık ve yolsuzlukla anılan isimlerin ardı ardına getirilmesi nedeniyle, banka, hiçbir biçimde hakketmediği büyük bir itibar ve imaj zedelenmesine uğradı, hala da uğruyor maalesef.

Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarı ve Türk Bankacılık Sistemi açısından çok büyük ve vahim gelişmelerle karşı karşıya kalma riskimiz hala var. Böyle şeylerin olmasını inanın hiçbirimiz istemeyiz ve arzu etmeyiz. Çünkü mevzubahis olan; Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarı ve Ekonomisinin istikrarıdır.

Ama üzücü olan, koca çınar, Türk ekonomisinin vefakâr kurumu, Milli bankamız T. Halkbankası, gözü kara, niteliksiz-partizanlığa ve usulsüzlüğe bulaşmış yöneticiler ve iktidarlar yüzünden ağır bir töhmet altına sokuluyor ve imajı yerle bir ediliyor. Buna neden olanlara bir kez daha yazıklar olsun diyoruz.

H. Ufuk Söylemez

YAZARIN TÜM YAZILARI