Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: “Kadın Ve Çocuk Mağduriyeti Konusunda Her Türlü Vakada Varsa Tespitleriniz Gelin Birlikte Konuşalım, Çözelim”
Toplumsal olarak bir yabancılaşma ve yozlaşma eşiğinde olduğumuz, hepimizin içini acıtan konuların başında geliyor. Türk toplumunun çimentosu olan iki cinsten birinin ötekileştirilerek zayıf görülmesi ya da birbirine düşmanlaştırılan kadın-erkek türü. Günümüzün ekonomik sorunları ve kapitalist sistemin getirdiği büyük sorunlar giderek buna da evrildi. Bizler 2024 yılında bunu da görür olduk.
Kadınlara yönelik sözlü, psikolojik ve fizyolojik şiddete her gün yenisi eklenir oldu. Bir kadın olarak uyumlanmak zorunda olduğum binlerce kuralla her gün karşılaşıyorum. Buna en son “sezeryanla doğum yapmamalısınız” diye bir ayrıntı da eklendi! Oysa kadın-erkek tüm insanlığın tek isteği; doğurabilirse bakım vermek, ahlaki değerleri olan bireyler yetiştirmektir. İnsanın dünyaya geliş şekli değil, bu insana en iyi eğitimi ve sağlıklı toplumu verebilecek bir yönetim içinde yaşamak önemli.
Gelelim cinnet ikliminde yaşamaya başladığımız günlerin sebeplerine. Sosyal medya, her alanda olduğu gibi tüm toplumları yanlış kullanıldığında olumsuz etkilemeye devam ediyor. İki genç kızımızın katliamı ile derinden sarsıldık, öfkelendik. Katliamı yapan Semih Çelik “İncel” adında bir gruba üye.
İncel, şöyle bir grup; genel olarak kadına şiddeti ve kadına yönelik şiddeti destekleyen içerikler paylaşıyor ve bu durum dünya genelinde bir tehdit olarak görülüyor. Tıpkı korku ütopyası filmlerinde olduğu gibi, yıllar önce izlediğim komedi-korku türü Amerikan yapımı *Mom and Dad* filminde ebeveynler çocuklarını öldürmeye başlıyordu ve çocukların sığınacak yeri yoktu. Artık filmleri yaşar olduk. Çocukları koruyamamak ve kadınları erkeklerden koruyamamak, bu çağda sorunların başında geliyor. Oysa kova çağı girişlerindeyiz, daha hümanist birlik ve yardımlaşma olacak diye bekliyoruz. Kova çağı teknolojiyi bize sunarken, birbirimizi yok etmek için sunmuyor. Ne yazık ki sosyal medyada “İncel” gibi başka gruplar da var. Kısa bir araştırmayla bunlardan bazılarını buldum. Tüm gençler isterse rahatlıkla bu gruplara girebilir ve yazışmalara, kurallara katılabilir.
Sosyal medyada bu gruplar, erkekleri yücelten gruplar adı altında geçiyor ve “manosphere” (erkek dünyası) adı verilen bir dijital ekosistemin parçası. Bu grupların altında örgütlenmiş çeşitli küçük yapılar da var.
Şu isimleri kullanmışlar:
1. MGTOW (Men Going Their Own Way): Bu grup, kadınlarla ilişkilerden ve evlilikten tamamen uzak durmayı savunan erkeklerden oluşur. MGTOW üyeleri, kadınların toplumsal hayatta erkekleri sömürdüğünü düşünür ve kendi hayatlarını kadınlardan bağımsız olarak sürdürebileceklerine inanır.
2. Red Pill Hareketi: Matrix filminden ilham alınarak adını alan bu hareket, erkeklerin “gerçek” dünyayı görmesi gerektiğini savunur. Red Pill destekçileri, kadın-erkek ilişkilerinde kadınların üstün olduğuna dair yanlış bir bilinç oluşturulduğunu ve erkeklerin bu bilinçle mücadele etmesi gerektiğini düşünür. Bu grup genellikle kadınlara karşı güvensizlik, kadın düşmanlığı ve erkek üstünlüğü temalarını işler.
3. PUA (Pickup Artist): Bu grup, erkeklerin kadınları nasıl baştan çıkarabileceği üzerine odaklanır ve manipülatif taktiklerle kadınları cinselliğe ikna etmeye çalışır. Bu alt kültür, kadınlara nesneleştirici bir şekilde yaklaşır ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini güçlendiren bir yaklaşımla eleştirilir.
Bu ideolojilerdeki gruplar ne yazık ki sosyal medyada geniş kitleye ulaşıyor ve kadınlara karşı olumsuz tutumları teşvik ediyor. Üniversitede genç kızı olan bir anne olarak bu oluşumların her anne-babayı etkileyeceğini düşünüyorum. Bu durumda insanın psikolojisinin ne kadar sarsılacağını düşünün. Her birimiz çocuklarımızı yalnız okula veya gitmesi gereken sosyal faaliyetlere nasıl göndereceğimizi düşünür hale geldik. Sokakların hayvanlardan güvensiz olduğunu düşünmenin komedisi içinde yaşıyoruz.
Toplumsal yozlaşmanın temel nedenlerinden biri: ekonomik sorunlar ve göç geliyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve hızla değişen aile profili, insanları farklı karakterler haline getirdi. Türkiye, dışarıdan bakan biri için hızla muhafazakarlaşan ve dönüşüme uğrayan bir durumda görünüyor. Bütün bu verileri üst üste sıraladığımızda, normların değiştiği ve değer yargılarının farklı olduğunu görüyoruz. Etik değerler artık kadının kılık kıyafeti üzerinden ve yönetime yakın olmak ile değerlendirilir duruma geldi.
Aslında bu köşede size hep astrolojiden, psikolojiden, mitlerden bahsetmek istiyorum; ancak gün geçmiyor ki ülkemizde dejenere olmuş bir yapı ile karşılaşmayalım. Bu nedenle bugün özüme dönmek ve Türkiye’nin sosyolojik dönüşümü üzerine size içimi dökmek istedim.
2 Ekim tutulmasının etkilerini Flash Haber TV’de sevgili Dilan Polat ile değerlendirirken, Venüs’ün akrep geçişinde kadınların ön planda olacağından bahsettik. Akrep, yazık ki bu türden cinayetleri, gizli örgütleri de barındırıyor. Önümüzdeki süreçte de çok tedbirli olmak ve korunmak gereken günlerden geçeceğiz. Bütünlüğümüzü ve ruh sağlığımızı korumamız çok önemli.
Sevgiler.
Kaynak: FLASH HABER TV