09 Kasım 2024 Cumartesi

Geçicilik : Anitya ve Yaşadığımız Zorlayıcı Gezegen Geçişleri

Yaşadığımız zorlu günlerde kendimiz için neler yapabiliriz? Yaşam koşulları artık hepimiz için her gün çoğu alanda zorlaşıyor. Hiçbirimiz mekanik olarak yaratılmadığı için uyum sağlamakta zorlanıyoruz. Keşke uyumu bir mevsim geçişi kliması gibi; soğuk ve sıcak ayarı yaparak kolayca gerçekleştirebilsek.

Çok da karamsar olmamak gerek şu bir gerçek; bir geçiş ve yapılanma dönemindeyiz. Hepimiz bu döneme kronolojik olarak denk geldik ve uyum sağlayacağız. Elbette bunun için yine bilgilenmek için sayısız kaynaktan faydalanabiliriz. Bunların en değerli olanı da bence; Hint Felsefesinin eşsiz derinlikleri.

Ben kendi adıma astrolojinin sundukları ile Hint felsefesinin öğretilerini harmanlayarak çokça çözüm üretebiliyorum.

Süreç odaklı olmak bize yaşamın anından ders çıkararak bilgelik kazandırır. Yani olayların sonuçlarına değil gerçekleşme süreci ile ilgilenerek psikolojik dengemizi koruyabiliriz.

Hint Felsefesinin öğretilerine gelelim;

Zorluklarla başa çıkabilmek için zengin bir rehberliği var.

Özellikle bunlardan; Vedanta, Yoga, Budizm ve Jainizm gibi farklı gelenekleriyle öne çıkar.

Bunların başında artık sıkça duyduğumuz Karma ve Dharma gelir. Karşılığı: Eylem ve görevdir .

• Karma: Karma, her eylemin bir sonucu olduğunu ve bu sonucun gelecekteki deneyimlerimizi şekillendirdiğini ifade eder. Hint felsefesi, olumlu ve bilinçli eylemlerle gelecekte daha iyi koşullar yaratabileceğimizi savunur. Günümüzde yaşanan zorlukları, geçmişten gelen karmaların bir sonucu olarak görebilir ve bu bilinçle hareket ederek şu anki eylemlerimizi iyileştirme fırsatı bulabiliriz.

• Dharma: Her bireyin bir “Dharma”sı, yani hayatta üstlenmesi gereken bir görevi ya da sorumluluğu vardır. Yaşamda huzur ve dengeyi bulmak için bireyin dharmasına uygun yaşaması önemlidir. Günlük görevlerimize odaklanmak, bu yoğun gündemde bizi merkeze alabilir.

İbni Haldun; ”Bir kişinin yapacağı iş kişiye meslek olarak verilmiş ise o iş ona kolaylaştırılır.” der.

Her birimizin hayata geliş amacı  toplumun bir ucuna fayda sağlamak yatar. Dharmalarımız mesleklerimizi de yansıtır. Yaptığı işi kendi vicdanında rahatça cevap veren biri karmasından, sorgulanmaktan çekinmeyecektir. Oysa günümüzde başta siyasetçiler olmak üzere birçok insan karmaların getireceği sonuçları umursamaz halde yaşıyor. Bu doğrultuda çalışıyor. Dharmasına uygun yaşamayan birinin kendisine ve çevresine mutsuzluk vermesi de kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.

Bir başka Hint felsefesi öğretisi de:

• Ahimsa (Şiddetsizlik):

• Ahimsa, tüm canlılara zarar vermemek üzerine kurulu bir ilkedir.

Zorluklarla karşılaşıldığında bile şiddetsiz kalmak, daha dingin ve barışçıl bir tepki geliştirmeyi sağlar. Bu hem fiziksel hem de duygusal anlamda kendimize ve başkalarına zarar vermekten kaçınmamız gerektiği anlamına gelir.

Başta hayvanlar olmak üzere var olan tüm canlılarla bir bütün olduğumuzu unuttuğumuz için de yaşamımız daha zorlaştı. Her madde içinde enerji barındırır.

Gerçekte canlı ya da cansız herşey bir bütündür ve kendimiz için ona zarar vermemek gerek .

• Yoga ve Meditasyon

• Yoga ve meditasyon, zihinsel ve bedensel uyumu sağlamaya yönelik

Teknikler sunar. Patanjali’nin Yoga Sutraları, zihni kontrol altına almanın yollarını anlatır ve böylece bireyin duygusal direncini güçlendirir. Özellikle nefes egzersizleri (Pranayama) ve meditasyon, stres ve endişe ile başa çıkmada etkili araçlardır. Uzun yıllardır meditasyon yapan biri olarak değişim ve uyumun temel anahtarı diyebilirim. Nefes egzersizleri bizi hem beden hem ruh sağlığımıza kavuşturur. Elbette tüm bunları yaşam tarzı haline getirmek gerek. Tıpkı yemek için ya da uyku için ayırdığımız vakit gibi…

Yaşamın her tür konuyu bizi yaşatmaya hakkı var ve sürekli hayattan alacaklı konumunda olmak doğru bir yaklaşım değil. O nedenle hayatın getirdiklerine ayak uydurmak en kestirme yol. Bir başka kaynak da:

Vedanta ve İçsel Farkındalık

• Vedanta, bireyin gerçek özünün maddi dünyadan bağımsız, saf bir bilinç olduğunu öne sürer. Bu bakış açısı, insanı geçici sorunlardan uzaklaştırıp daha kalıcı bir huzur ve anlam arayışına yönlendirir. Yaşanan tüm olumsuzluklar geçicidir; Vedanta’ya göre kişinin içsel benliği değişmeyen bir sakinlik ve mutluluk kaynağıdır. İç dünyamızda yine mutluluk kaynağını iyilikte aramak ve iyilik yapıldığında gerçek mutluluk ulaşabileceğimizi bilmek ruh sağlığımızı korumak adına çok önemli.

Budist Felsefede Dört Yüce Gerçek ve Sekiz Aşamalı Yol

• Dört Yüce Gerçek:

1) Yaşamda acı vardır;

2) Bu acının bir kaynağı vardır (genellikle arzu ve bağlılık);

3) Acıdan kurtulmak mümkündür;

4) Kurtuluş için Sekiz Aşamalı Yol’u izlemek gerekir.

• Sekiz Aşamalı Yol: Doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru davranış gibi adımlar içeren bir yaşam yoludur. Budist öğretiler, zorluklar karşısında zihinsel huzur geliştirmemize yardımcı olur.

Zorluklarla mücadele göründüğü gibi kolay değilmiş meğer!!!

Demiş olabilirsiniz ama yaşamak ve insan soyundan gelmek böyle bir hayat felsefesini de öğrenmek ister . İnsansı olanlar yani görünüşte insan ama iç dünyasında insan olmayanlar için bu tür öğretiler çok da anlam ifade etmeyebilir .

Anitya (Geçicilik)

• Hint felsefesi, tüm durumların geçici olduğunu vurgular. Her şey sürekli bir değişim halinde olduğu için sıkıntı ve zorluklar da geçicidir. Bu bakış açısı, zorluklarla karşılaşıldığında, olayların sürekli değişen doğasını hatırlayarak sabırlı kalmaya ve içsel bir dinginlik geliştirmeye teşvik eder.

Beni en çok etkileyen de bu olur. Geçicilik temeli olan bir yaşamda tutunduklarımızın aslında ne kadar saçma olduğunu fark etmek bizi gerçek rahatlığa kavuşturabilir.

• Eylemlerimizin Sorumluluğunu Almak: Gündemdeki konulara, karma anlayışıyla yaklaşarak birey olarak etkimiz olabilecek alanlarda sorumluluk almak, bireysel olarak bir şeyleri değiştirebilme gücümüzü bize hissettirebilir.K urbandan çıkıp kahraman arketipine geçmek gerek.

Bütün bunları astrolojik etkileri yol haritası yaparak nasıl kullanalım? Uygulayalım ki sağlıklı kalalım! 

Plutonun kova geçişinden geçen yazılarımda ve Flash Haber youtube konuşmalarımda da bahsetmiştim.

Bu dönem Türkiye açısından çökmüş, çürümüş sistemleri yok edip yeni sistemleri kuracak. Ancak hepimiz bunun karma sorumluluğu bilinciyle hareket etmemiz gerek tipini de unutmayalım. Bu dönem aslında bize kollektif karmalarımızı iyileştirme olanağı sunuyor. Sabırlı , dayanıklı ve sorumlu olma zamanı.

Ayrıca ;

Satürn’ün Balık Burcundaki Etkisi: Ruhsal Dayanıklılık ve Sabır getirir. Satürn, sorumluluk, sınırlandırmalar ve olgunlaşma gezegenidir. Balık burcundayken, ruhsal dayanıklılığı ve öz-disiplini vurgular. Bu konum, içsel bir sağlamlık geliştirmemiz ve duygusal karmaşalara kapılmadan sabırla ilerlememiz için güçlü bir rehber olabilir. Ahimsa (şiddetsizlik) ve dharma (görev) ilkeleriyle bağlantılı olarak, bu transit, içsel dengeyi koruyarak dışarıdaki kaosa karşı daha dirençli bir duruş sergilememizi sağlar.

Geldik; Güneş’in Akrep Burcundaki Seyahati: Derinleşme ve Dönüşüm zamanına; Akrep burcunda Güneş, yüzeyin altında yatan daha derin gerçekleri, gizli kalmış duyguları ve toplumsal bilinçaltını ortaya çıkarır. Güneş’in Akrep’teki etkisi altında, zorlukların kökenine inmek ve dönüşüm yaratmak için güçlü bir içsel cesaret sergileyebiliriz. Hint felsefesinin içsel farkındalık anlayışı burada önem kazanır; yaşadıklarımızın daha derin bir anlamı olduğunu fark ederek dayanıklılığımızı artırabiliriz.

Tüm bunlar bizi insan olarak yine yapmamız gereken sorumluluk dolu bir liste sunuyor.

Ama inanın bunları uygulamak hepimiz için ve toplum bütünlüğümüz için gerekenler.

Haftaya görüşmek üzere hoşçakalın.

Kaynak: FLASH HABER TV