Türkiye Faal Futbol Hakemleri Ve Gözlemcileri Derneği Genel Başkan Vekili Özhan Kurt: “Biz İstifa Etmeyeceğiz, Birbirimize Kenetleneeceğiz. Biz Ayrıştırmayacağız, Bütünleşeceğiz”
Bir fıkra vardır; “Tilkiye seni kümese müdür yapacağız, kaç para maaş istersin?” diye sormuşlar… “Bekleyin cevap vereceğim ama gülmekten konuşamıyorum!” demiş.
1980’li yıllarda Turgut Özal “Ben kaçakçıları ihracatçı yapacağım” dedi, ola ola “hayali ihracatçı” oldular.
Onun bu kez tefecileri ve “gayrimeşru alem” (mafyanın kendine verdiği kibar lakap) ile anılan bazı isimleri banka sahibi yapma planı da bizim tilki fıkrasındaki gibi bitti.
Bunlar bol keseden (ve rivayetlere göre “meblağ-ı malum” karşılığı) dağıtılan ruhsatlarla banka sahibi olunca ilk olarak kendi bankalarını soydular ve Türkiye ekonomi tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden “2001 krizi” işte böyle banka hortumculuğu sonucunda çıktı.
Futbol kulüplerinin gayrimeşru alemle ilişkisi de ilginçtir. Mesela Malatyaspor bu konuda dünya literatürüne girecek örnektir desek haksızlık etmiş olmayız. Biraz yukarıda hayali ihracatçı dedik ya, işte bir zamanlar Türkiye’nin en meşhur hayali ihracatçısı Turan Çevik Malayaspor’un başkanıydı. Bundan birkaç sene önce rahmetli oldu. Şimdi pek kimse hatırlamaz ama 80’li yılların en ünlü simalarındandı.
Onun görevi teslim ettiği diğer başkan Nurettin Güven’in kariyeri daha da gözalıcı: “Avrupa’ya uyuşturucu satmaktan ceza alarak İngiltere ve Fransa cezaevlerinde uzun yıllar tutuklu kalmış, Türkiye’deki Susurluk davasının önemli isimlerinden Malatyaspor eski başkanlarından Nurettin Güven…”
Malatyasporun sonraki başkanlarından biri de Oral Çelik.
Kim mi demiştiniz? İşte cevabı: “Abdi İpekçi ve Papa Suikasti’ne karışmış (…) Fransa’da uyuşturucu suçundan sahte pasaportla yakalanıp ve üç yıl hapis yatmış…”
Dahası da var da, bu kadarı yeter. Ne de olsa Malatyaspor, Türkiye’de futbol kulüplerinin belki bir açıdan aşırı ama öte yandan “tipik” bir örneği sadece…
Geçmişten son bir örnek vermek gerekirse aşağıdaki olaylı Trabzonspor-Gaziantepspor karşılaşması dolayısıyla Gaziantepspor’dan verelim. Onun da başkanı kulüple Yaşar Aktürk idi bir zamanlar. Şimdinin “sevilen Kilisli Hayırsever İşadamı” bir zamanların meşhur “Berber Yaşar’ından başkası değildi. Hani yine 1980’lerde Türkiye’yi sarsan muazzam boyutlarda ve uluslararası ölçekteki altın kaçakçılığını organizatörleri arasında olduğu yazılıp çizilmiş Berber Yaşar…
Aynı Yaşar Beyin adına bu kez yıllar sonra yine bir Altın kaçakçılığı olayında meşhur Reza Zarrab bağlantısında rastlıyoruz. Bakınız Uğur Dündar’ın şu yazısına:
https://www.sozcu.com.tr/rezanin-sekercisi-wp2119802
***
E böyle bir kulüp yapısı varsa ortada, onların temsilcilerinin seçtiği TFF nasıl şekillenir?
Biliniyor, son dönemde TFF’de Saray’ın işaret etmediği aday seçilemiyor.Bu kez Büyükekşi yönetimi özellikle Cumhuriyet’in 100. Yılında iki klübümüze yaşattığı Suudi Arabistan rezaletinden sonra orada Saray’a rağmen durması zordu. Onun yerine Saray’a taparcasına bağlı eski Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ekibi seçildi. Seçimin detayları, kim kimi destekledi, kim ne tepki gösterdi sosyal medyada uzun uzun paylaşılıyor. Burada konumuz başka…
Sayın Hacıosmanoğlu 2015 yılında şöyle konuşmuştu: “Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez. Benim yıllar önce tövbe edip bıraktığım mesleğim vardı, sanırım o günlere geri dönmem gerekiyor.”
“Kadın gibi yaşamayacağız” sözündeki densizliği geçelim, zamanında çok eleştirildi ve kendisi de lafını açıklamaya, mazur göstermeye çalıştı; ama ya sonraki “meslek” meselesi…
O mesleğin ne olduğu malum. 2-2 biten Trabzonspor-Gaziantepspor maçından sonra olanlar da malum!
Trabzonspor-Gaziantepspor maçının ardından hakem Çağatay Şahan ve ekibi, maçtaki kararlarından ötürü statta rehin alındı. Hakem odasının çıkışı tutuldu. Saatler ancak 03:47’yi gösterirken koridorlar boşaltıldı. Hakemler, çevik kuvvet eşliğinde polis minibüsüne bindirilerek stadyumdan çıkarıldı.
Hakemlerin salıverilmesinden sonra Hacıosmanoğlu şöyle konuştu:
“Ben talimat verdim, ‘Sabaha kadar, ben gelene kadar o hakem, o stattan çıkmayacak’ dedim. Ama devletin her kademesinden arayanlar oldu, kimsenin telefonuna çıkmadım. Ama beni arayan o değerli insanın (Recep Tayyip Erdoğan), ‘Hem Türkiye hem de dünya genelinde büyük rezillik yaşamayalım. Ama yanlışların da hesabı sorulacak’ sözü üzerine ben de arkadaşları aradım. Bizi katleden şahısların, Trabzonlu’ya yakışan şekilde en ufak fiziki müdahalede bulunulmadan bu şehri terk etmelerine müsaade ettim.”
Şimdi bu sayın eski Trabzonspor başkanı TFF’nin yeni başkanı.
Heyetindeki belki de onun kadar önemli bir kişi de Mecnun Odyakmaz, Sivasspor’un eski başkanı…
Ekşi Sözlük’te ufak bir arama… Karşınıza çıkan şöyle “entry”ler: “odasında kocaman bir Sedat Peker resmi bulunan, kimilerine göre Sedat Peker’i Sedat Peker yapan adam. Eniştesi oluyormuş kendisi. Artık bir Süper Lig Kulübü’nün başkanı”
Neticede Ekşi Sözlük’teki bu tür sayısız ayrıntı bir kanıt olamaz tabi ama 2004’ün ekimindeki bir gazete haberi: “Borsayla da ilgilenen Peker Kardeşler’in bazı aracı kurumlara ve spekülatörlere tehdit uygulayarak hisse senetleri üzerinde manipülasyon yaptıkları öne sürüldü. Bu arada, Sedat Peker, Vedat Peker, Mecnun Odyakmaz ve Hüseyin Nalbantoğlu’nun içinde gizli görüşmelerin bulunduğu bilgisayarların şifreleri bir türlü kırılamadı. İstihbarat Şubesi Bilgi İşlem Büro Amirliği’ne götürülen bilgisayarların şifreleri kırılmasının ardından hard disklerin ve programların çözülmesiyle yeni bilgilere ulaşılabileceği açıklandı.”
https://www.gazetevatan.com/gundem/peker-kardeslere-sok-suclamalar-37503
Ekşi Sözlük’teki entry’lerden birinde bir habere atıf var, Mecnun Bey’e ilişkin: “Az evvel, hakimin “Trabzonspor’dan teşvik primi teklifi aldınız mı?” sorusuna, “Evet aldık. ama bunun Zeki Mazlum’la ilgisi yok’ cevabını verdi.”
Odyakmaz, Fethullahçı savcıların Fenerbahçe’yi hedef alan 2011’deki ‘Şike Davası’nın sanıklarından biriydi.
Hacıosmanoğlu ise “Şike Davası’nın” en radikal savunucusu… Öyle ki Şike Davası’ndaki kumpas metotlarını eleştiren o zamanki CHP yönetimini bakın nasıl eleştirmişti bugünün yeni TFF Başkanı:
Başbakanın (Recep Tayyip Erdoğan’ı kastediyor-C.A) bir müdahalesi var mı, ben öyle bir müdahale görmüyorum. Ona bakarsanız muhalefet liderleri neredeyse UEFA’yı hain ilan ettiler. Türk takımlarının hakkını yiyemezsiniz dediler. Hatta Türk yargısının bağımsız olmadığını ve komplo kurduklarını beyan ettiler. Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisi. (…) Düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetmeye aday olan insanın kullandığı cümlelere bak. Yargı bağımsız değilmiş, komplo kurmuş yargı. Başka işi kalmadı. Türkiye’deki bütün kurumlar, emniyetinden savcısına kadar, herkes kumpas kurmuş.
İşte yeni TFF Başkanı sırf kulübünün menfaati öyle gerektirdi diye Fethullahçı kumpasların varolmadığını böyle savunabilmişti.
Fakat hani denmiştir ya, “Kimleer, kimlerle beraber!” diye… Dünün Şike Davası sanığı Mecnun Bey ile o davanın neredeyse gönüllü savcısı gibi konuşan İbrahim Bey şimdi aynı ekipte kolkola…
O zaman insan merak ediyor; uzlaşmaz eski hesapları uzlaştıran nedir?
***
Ekonomim sitesinde Tuğrul Akşar’ın bir köşe yazısını hatırlatayım. ABD Adalet Bakanlığı’nın raporuna göre geçen sene sonu itibarı ile dünyada “Bahis Ekonomisi” 700 milyar dolara ulaşmış. Yasadışı bahisin boyutunun da 511 milyar dolar olduğu raporda belirtiliyor. Tuğrul Bey, Türkiye’de bahis ekonomisinin boyutunun 6 milyar dolar olduğunu yazmış. Eski İçişleri Bakanı Soylu’ya göre yasadışı bahisin ülkemizdeki tutarı ise 50 milyar dolar mertebelerinde…
Türkiye’de futbolda şikeyi, teşvik primlerini ve her türden rezilliği işte bu devasa para besliyor.
Meteliğe kurşun atan özellikle “Anadolu Kulüpleri” de bu paralara muhtaç.
Zaten o nedenle hayali ihracatçıları, uyuşturucu tacirlerini, kara paracıları başkan seçip duruyorlar.
Bütün bu yasadışı bahis işinin “Gayrimeşru Alem” tarafından organize edildiğini ise bilmem söylemeye gerek var mı?
Şimdi yazının başına gidip, Tilki fıkrasına bir daha gözat sayın okuyucu…
***
Bütün bunlara rağmen, biz yeni yönetime başarılar dileyip, eski günah ve hatalarını bu kez tekrar etmemelerini umalım…
Ve vadettikleri gibi “Dürüst ve adil bir yönetim ve temiz bir futbol ligi” sergilemelerini temenni edelim.
Kaynak: FLASH HABER TV