06 Ekim 2024 Pazar

“Özgürlükçü ve Sivil Yeni Bir Anayasa” Martavalı

Erdoğan ve AKP’lilerin son dönemde ağızlarına doladıkları bir konu ve söylem her gün gündemde yerini almaya başladı.

“Darbe anayasası Türkiye’ye dar geliyor. Yeni bir özgürlükçü ve sivil anayasaya ihtiyacımız var.”

Makul çevreler de haklı olarak AKP’lilere şu soruyu yöneltiyorlar:

“Türkiye’de özgürlükler alanında neyi getirmek istiyorsun da, mevcut anayasa sana mani oluyor?”

Yanıt olarak tık yok.

Hep muğlak, bozuk plak gibi aynı şeyi tekrarlıyorlar.

“Darbe anayasası Türkiye’ye dar geliyor. Yeni bir özgürlükçü ve sivil anayasaya ihtiyacımız var.”

Bizimki de dâhil, dünyanın her anayasasından bal damlar.

Ben anayasasında “özgürlük mözgürlük yok, hak hukuk adalet yok.

“Canınıza okuyacağız” diyen bir ülke anayasa duymadım da, görmedim de.

Örnekler verelim:

Resmi adı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti olan dünyanın en baskıcı, ceberut rejiminin Anayasası’nda, “milli irade olarak” çevirebileceğimiz, yasama erki yani Yüksek Halk Meclisi, yasaların halkın talepleri yönünde yapılması vurgulanır.

Vatandaşlarının temel haklarının devlet tarafından korunmasından bahseder.

Tipik bir muz cumhuriyeti gibi, Kuzey Kore anayasası, tek bir adamın talepleri doğrultusunda 1994’de, 2009’da, 2010’da, 2012’de, 2013’de, 2016’da, 2019’da, 2023’de değiştirilmiş olmasına rağmen, demokratikleşme, özgürleşme, refaha ulaşım alanlarında bir nebze ileri gidememiştir.

Putin Rusya’sının anayasasında kelimesi kelimesine şöyle denmektedir: “Temel hak ve özgürlükler her vatandaşın doğduğu günden itibaren yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Herkes düşünce, ifade ve fikir, örgütlenme, protesto gösterileri özgürlüğüne sahiptir.”

Gelelim en komiği olan, Saddam döneminin Irak anayasasının 3. Bölümü “hak ve özgürlükler” kısmına. “Her vatandaş kanun önünde din, mezhep, ırk, etnik kökenine bakılmaksızın eşittir.” “Her vatandaş suçu bağımsız mahkeme önünde kanıtlanmadan suçsuz kabul edilir, yasalarda belirtilmemiş bir suçlama yapılamaz” gibi modern ve çağdaş bir ülkenin anayasalarında bulunan maddeler bulunmaktaydı.

Ama Saddam’ın Irak’ının nasıl bir diktatörlük cehennemi olduğunu tüm dünya farkındaydı.

AKP’nin hala “darbe anayasası” dediği Türkiye’nin mevcut anayasasının zaten 177 maddesinin 143’ü AB uyum yasaları çerçevesinde veya AKP döneminde AKP’nin işine gelecek şekilde değiştirilmiştir.

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumunda sözüm ona yargı bağımsızlığına kavuşacak, daha güçlü bir hukuk devleti olacaktık. Tam tersi oldu.

16 Nisan 2017 anayasa değişikliği ve tek adam rejimine geçiş referandumu sözüm ona ülkemizi daha da demokratikleştirecekti.

Referandum sonrası Dünya Demokrasi sıralamasında Uganda dâhil, 25-30 Afrika ülkesinin bile altına düştük.

Bugünkü mevcut anayasamızda, ifade, basın, inanç, örgütlenme, gösteri yürüyüş gibi en temel haklar zaten garanti altında olmasına rağmen, AKP yönetimi Türkiye’yi 2018 Ocak ayından itibaren “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürmüştür.

Mevcut anayasamızın giriş bölümü “hukuk devleti” vurgusu, 138. madde “yargı bağımsızlığı” vurgusu yaparken Türkiye “Hukuk Devleti Sıralamasında 139 ülke arasında utanç verici 117. sıradadır.

Mevcut anayasa basın özgürlüğünü garanti altına aldığı, sansürü yasakladığı halde, Türkiye bugün Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında utanç verici 165. sıradadır. Muhalif kanallara yönelik RTÜK ceza ve yaptırımları kamuoyunun gözü önünde uygulanmaktadır.

Sonuç olarak, bir anayasada ne yazdığından çok daha önemlisi;

⦁ O anayasa maddelerini yürütmede uygulayan hükümetin “temel hak ve özgürlüklere, adalete, hukuka saygılı olup olmadığı,
⦁ Yasama erki Meclisin, hak ve özgürlükleri, adaleti, hukuku gözeten bir zihniyette yasalar yapıp yapmadığı ve
⦁ En önemlisi, “adalet devletin temelidir” dediğimiz Yargı erkinin önüne gelen konuları özgürlükçü bir gözlükle yorumlayarak, vatandaşın temel haklarını koruyup korumadığıdır.

İktidarın bu “yeni özgürlükçü ve sivil anayasa” tuzağına muhalefet partilerinin ve vatandaşlarımızın düşmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Ve iddia ediyorum ki, bu mevcut anayasayı şimdiki haliyle, özgürlüklere, demokrasinin temel ilkelerine ve hukuk devletine saygılı liberal demokrat bir zihniyete verin. Ülkeyi birkaç ayda refah, huzur ve adalet cennetine çevirir.

Öte yandan bu değerlere zerre saygısı olmayan zihniyete dünyanın en özgürlükçü anayasasını verin, ülkeyi kısa zamanda Kuzey Kore cehennemine çevirir.

Cem Toker
Liberal Demokrat Parti Eski Genel Başkanı

Kaynak: FLASH HABER TV