Demokrasiyi sandığa indirgemeyeceksek ve demokrasiyi siyasi sistem; toplum, birey ve sosyal bağlamın etkileşiminde doğal bir arayüz olarak değerlendireceksek bugün demokrasiyi düşünmeliyiz. Touraine, Easton, Duvarger, Przeworski, Geddes, Levitsky, Karl, Way, Linz gibi entelektüellerin ve nicesinin demokrasinin yarını üzerine dertlenmesi beyhude değildi.
Beyhude değildi zira eski ölüyor ve yeni henüz doğmadı. Dünyada demokrasi, otoriteryanizm karşısında geriliyor. Bu gerçeklik çok-modlu olarak tartışılmalı. Ne oluyor ? Üretim ilişkilerindeki değişim, kapitalist sistemin krizleri, göç olgusu, post-truth, siyasi sistemin girdileri anlamlandır(a)maması ve çıktı üret(e)memesi. Belki hepsi, belki hiçbiri.
Güçlü demokrasi örneklerinde dahi siyasetin makulünün erozyona uğradığı, merkez ideolojilerin demodeleştiği, geleneksel partilerin aşındığı aşikar. Yeni-sağ, aşırı-sağ ya da radikal-sağ olarak tanımlanan bir hayalet kemikleri gıcırdayarak doğruluyor geçmişten. Toplumsal polarizasyonu artırıyor, artırdıkça vahşileşiyor. Otoriteryanizm, tümörün deriyi inceltmesi gibi inceltiyor demokrasiyi. Demokrasi kırılganlaşıyor.
Kırılganlaşan demokrasinin vurucu örneklerinden biri ABD’de. Amerikan halkı 5 Kasım günü sandığa gidiyor. Sözünü ettiğim hayaletin gölgesindeki sandığa. ABD’nin önceki Başkanı Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin; ABD’nin mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Demokrat Parti’nin adayı. Bu seçim, ABD yakın siyasi tarihinin ilk rövanş seçimi olarak da değerlendirilebilir.
Donald Trump seçildiğinde ABD ve dünya kamuoyu şaşkındı. Obama, başkanlığında genelde popülerdi ancak merkez – çevre bölünmesi derinleşmişti, alt ve orta-sınıfın yaşam standardı düşüyordu, ekonomide durgunluk emareleri görülüyordu ve Demokratların banliyödeki seçmenle bağı silikleşiyordu. Donald Trump, profesyonel siyasetçi değildi, ABD’nin sınırlarını korumayı, ekonomiyi güçlendirmeyi ve ‘bataklığı (bataklık metaforu muğlaktır)’ kurutmayı vaat ediyordu. Zor sorulara kolay cevaplar veren etkili bir kampanya, Demokratların değişen paradigmayı okuyamaması, Clinton’ın düşük popülaritesi Donald Trump’ı ABD’nin 45. Başkanı yaptı.
MAGA (Yeniden Muhteşem Amerika) hareketinin mimarı oldu Donald Trump, radikal-sağın bir konfigürasyonunu kurguladı. Cumhuriyetçi Parti’yi merkezden uzaklaştırdı. Partinin kritik konumlarına, kongreye kendisine sadık isimleri getirerek partiyi kontrol altına aldı. 2020 Seçimlerinde Demokrat kampanyasının teması Donald Trump’ı ‘durdurmak’ oldu. Bunun için ehven-i şer olarak Joe Biden belirdi. Biden deneyimi, Amerikan ruhu söylemi, merkez seçmenlerle kurduğu koalisyonla beraber Trump’ı ‘durdurmak’ için sahaya indi. Trump’ın radikalleşmesi, COVID-19 ve MAGA’nin ölçüyü kaçırması Joe Biden’ı ABD’nin 46. Başkanı yaptı.
Bugün Trump, ABD kongresinin ‘vatanseverler’ tarafından basılmasına, seçim sonuçlarını değiştirme girişimlerine, belge kaçırma suçlamalarına, skandal ilişkilerine rağmen favori. 27 Haziran’daki münazaranın ardından hayalet semirdi ABD’de. Nasıl mı ? ‘Amerikan Ruhu’ ulvi motivasyonuyla peygamberleştirilen Biden, merkez siyasetin alternatif üretme kapasitesini geliştiremedi. Gerileyen sağlığına rağmen ikinci döneme aday oldu ve ABD tarihinde ilk defa görevdeki başkan olmasına rağmen önseçimleri kazanıp adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Newsom, Buttigieg, Whitmer gibi yeni kuşak demokratların önünü açmak yerine enerjisini kurtarıcılığını kanıtlamaya harcadı. Sınır güvenliği, enflasyon, artan suç oranları gibi çevreyi, orta direk ve mavi yakayı heyecanlandıran konularda söylem geliştirmek yerine ‘Trump mı gelsin ?’ argümanına saplandı. Trumpizm paranoyasından azade yeni bir öykü yazamadı. Öte yandan Trump, söylemini -belli konularda- güncelledi. Simbiyotik de olsa ilişki kurduğu tabanla bağını güçlendirerek 2024’e hazırlandı.
Münazara faciasının ardından Biden’ın çekilmesi ve Demokrat Parti’nin Başkan Yardımcısı Kamala Harris’le yola devam etmesi; bu hayaletin normali nasıl büktüğünü gösteriyor. Demokratlarda bunalım sürerken, Trump cephesi ‘Demokrat Paniği’ izliyor. Amerikan ruhunu kurtaran Biden bugün, kritik senato ve valilik seçimlerinin olduğu eyaletlerde partisinin adayları için beraber görüntü verilmek istenmeyen, bağışçıları tarafından çekilmesi dillendirilen ‘iyi ama yaşlı adam’ oldu. ‘Amerikan Ruhu’ temasıyla bir döneme başlayan Biden, Amerikan demokrasisi için hayal kırıklığı olmaktan ancak adaylıktan feragat etmek zorunda kalarak kurtulabildi. Bugün Trump favori. Kamala Harris, partisine oy verme eğilimi gösteren eğitimli seçmenlerde ve seçimin kaderini belirleyecek olan endüstri hattı rust-belt’teki mavi yaka seçmenlerde bir mobilizasyon sağlayıp yarışı daha yakın bir çizgiye getirse de halen favori. Trump, ivmesini koruyabilecek mi ? Bilmiyorum. Harris, merkez ve ilerici vaatleri harmanlayan kampanyasıyla geriden gelip, öne geçebilecek mi ? Bilmiyorum. Harris mi, Trump mı ? Göreceğiz. Lakin ötesinin görülmesi elzem. Dizlerinin bağı demokrasinin, çözülüyor. Görüyor musunuz ? Kemikleri hayaletin, gıcırdıyor. Duyuyor musunuz ? Düşüyor bir hayaletin gölgesi, DC’nin üzerine..
Kaynak: FLASH HABER TV