16 Eylül 2024 Pazartesi

BEM VINDO MOURINHO

Tarih 2 Haziran 1998…

Parma’yı çalıştırırken 550 bin dolar kazandığını, yeni sezon için ise kendisine üç yıl boyunca 3 milyon dolar teklif ettiklerini söyledi.

Gelen teklif bu kez kulübü Parma’dan değil, Fenerbahçe’dendi..
Carlo Ancelotti tam 26 yıl önce sarı lacivertlilerin kapısından döndü.

Neden o kapıdan girmediğini ise seneler sonra şu satırlara yer vererek anlatacaktı:
“İmza atmamak için çeşitli bahaneler uydurdum ama her şeyi kabul etmeye hazır görünüyorlardı. Gerçek şu ki İstanbul’a gitmeden önce Luciano Moggi (Juventus’un o dönemdeki genel menajeri) beni aradı ve ‘Bir şeye imza atmadan önce beni ara’ dedi. ‘Seni burada istiyoruz’ dedi… Ben de, ‘Lippi ile çalışıyorsunuz’ dedim. Onlar da bana, ‘Burada mutlu değil, biz de seninle çalışmak istiyoruz’ cevabını verdiler.

…Juventus’la sözleşmeyi ilk o zaman imzaladım. Juventus ile anlaştıktan sonra Fenerbahçe’ye bir cevap vermem gerekiyordu ama bunu yapamadım. Korkak bir tavuk gibi davrandım ve Fenerbahçe’nin başına geçemeyeceğimi onlara eşim söyledi. Bu yüzden her zaman büyük bir utanç duydum” İtalyan teknik adam, Lippi’nin bir çırpıda harcanmasına vesile olarak gittiği Juventus’ta başarılı olamayacak, sonrasında benzer bir davranışı (bu kez tanıdık birine – Fatih Terim) AC Milan’da yapacaktı.

Günümüze geldiğimizde Fenerbahçe bu kez daha büyük oynadı. Üstelik Jose Mourinho gibi, bu çok önemli misafiri kapıdan içeri almayı başardı.

Porto’da, Chelsea’de ve Real Madrid’te harika işlere imza attı, kolay kolay ulaşılamayacak zaferlerine sürekli yenilerini ekledi. Ancak İspanya kariyeri sonrası işler pek de yolunda gitmedi. Manchester United ve Tottenham denemeleri epey fırtınalı geçti.

Daily Mail gazetesi Portekizli teknik adamın o yıllarından bugününe şöyle uzanıyor: “Bugünlerde kupalara daha az denk geliyor. Pek çok kişinin gözünde o, elit seviyede iflas etmiş bir isim. Artık rağbet gören bir adam değil. Son teknik direktörlük görevi Türkiye’de; Fenerbahçe’de. Avrupa’nın birçok üst düzey liginde köprüler yakıldı. Ancak Cumartesi gecesi bize bir şey hatırlattıysa, o da Mourinho’nun futbol tutkusunun zamana meydan okuduğudur.”

Kendi deyimiyle “Özel Biri”, özeleştirisini bakın nasıl yapmış: “Bazen oyuncular konusunda başarısız olduğumu görüyorum. Doğru empatiyi kuramadım ve oyuncunun DNA’sını anlayamadım. Oyuncuların doğru yönde gelişmesine yardımcı olamadım.’

Mourinho’nun en önemli özelliklerinden biri, en küçük detayına varıncaya kadar her öğrencisi ile ayrı ayrı ilgilenebilmek. Futbolcunun DNA’sına giremediğiniz vakit istenilen sonuca ulaşmak imkansıza yakın olur. Bu sadece futbolda da değil. İş hayatında da öyle değil midir sizce de? Yönetici, çalışanına uygun ortamı sağlayamaz, onunla aynı dili konuşamaz, doğru frekansı tutturamaz, talep ve istekleri karşılamak yerine geçiştirici bir tavır takınır, ödül ve cezalarda dengeyi sağlayamazsa ne olur? Cevabı hepimiz biliyoruz.

Fenerbahçe’de teknik direktörlük koltuğuna oturan dünyaca ünlü çalıştırıcı, basın toplantısında ilk kez Türk gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Taraftarların sabırsızlığına ilişkin bir soruya ise, şu yanıtı verdi:

“Bu kültürde olmayan bir şeyi onlara öğretemezsiniz. Sabırlı olması gerekenler, sakin olması gerekenler başkan, direktör, hoca. Bunların sakin olması lazım, taraftarların değil. Taraftarın çılgın ve talepkar olması gerekiyor. Bizde baskı yaratması gerekiyor. Fenerbahçe’deki oyuncu bu baskıyı kaldıramıyorsa demek ki burada oynayacak kadar iyi değildir. Bize desteği bırakmasınlar. Saha içinde bizimle mücadele etsinler. Umarım kaybettiğimizden daha çok maç kazanırız.”
Buna artık birilerinin kulak vermesi gerekiyor.

Yalnız, yazının finalinde şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Herkes kazanmanın derdinde.. Galibiyetin.. Zaferin.. Skorun.. Çalışmanın peşinde.. Milletçe çok sonuç odaklıyız. Tamam bunlar değerli şeyler ama kaybetmenin de değeri olamaz mı? Peki ya mağlubiyetin? Her şey çalışmak mıdır? Biz insan olarak makine miyiz ki lügatımızda hiç ‘dinlenme’nin karşılığı olmasın?!
Bu sözü ilk kim söyledi bilmiyorum ama hiçbir zaman aklımdan çıkarmıyorum:
Bazen kazanmak için kaybetmek gerekir.

Kaynak: FLASH HABER TV