27 Aralık 2024 Cuma

CHP’li Sarıbal’dan sert çıkış: “2024 yılı, tarım ve hayvancılık için tam bir felaket yılı oldu”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım ve hayvancılığın bir yılıyla ilgili açıklama yaptı. 2024 yılının tarım ve hayvancılık için tam bir felaket yılı olduğunu belirten Sarıbal, “2002’deki ekili-dikili arazi miktarı 266 milyon dekarken, günümüzde 239 milyon dekara geriledi, tarım alanları 26 milyon dekar azaldı” dedi. Pestisit tartışmalarıyla ilgili Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tatmin edici açıklama yapmadığını kaydeden eleştirdi. Sarıbal, “Son 15 yılda toplam pestisit kullanımı yüzde 53 oranında arttı” dedi.

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım ve hayvancılıkta 2024 yılını değerlendirdi. Sarıbal, yüksek enflasyon ve kamudan yeterli destek görmediği için yetiştirdiği üründen emeğinin karşılığını alamayarak zarar eden çiftçilerin hızla toprağını terk ettiğini vurguladı.

2023 yılında enflasyonda son 22 yılın rekorunun kırıldığını, tüketici fiyatlarının bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 64,8 ile 2001’den bu yana en yüksek seviyeye çıktığını kaydeden Sarıbal, “Türkiye enflasyonda Venezuela, Lübnan ve Arjantin’in ardından dünyada dördüncü sırada yer aldı. 2024 yılında da yüksek enflasyon devam etti. TÜİK’e göre kasım ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 47,1 oldu. 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 21 kat, gıda fiyatları ise 32 kat arttı. Kasım 2024’te Türkiye’de gıda fiyatları aylık yüzde 5,1, yıllık ise yüzde 48,6 oranında arttı. Ürünü para etmeyen çiftçinin üretimden çekilmesi ve üretim yetersizliği gıda enflasyonunu yükseltiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ne göre dünyada gıda fiyatları yıllık sadece yüzde 5,7 arttı; yani Türkiye’de gıda enflasyonu dünya ortalamasından 8 kat daha yüksek” ifadelerini kullandı.

“Çalışanların toplam istihdam içindeki payı 2024 yılının ilk yarısında yüzde 14,7’ye geriledi”

Tarımın gayri safi yurtiçi hasıladaki payının 2002’de yüzde 10,2 iken 2024 yılı sonunda ise yüzde 5,2’ye düştüğünü açıklayan Sarıbal, “2002 yılında tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı yüzde 35 iken, bu oran 2024 yılının ilk yarısında ise yüzde 14,7’ye geriledi. Çiftçilerin bankalara olan borçları Ekim 2023’te 551 milyar lira iken yetersiz desteklemeler nedeniyle yüzde 42,3 oranında artarak Ekim 2024’te 784 milyar liraya yükseldi” dedi.

Kamudan yeterli destek görmeyen ve yetiştirdiği üründen emeğinin karşılığını alamayarak zarar eden çiftçilerin hızla toprağını terk ettiğini kaydeden Sarıbal, 2002 yılında ekili-dikili arazi miktarı 266 milyon dekarken, günümüzde 239 milyon dekara gerilediğini, söz konusu dönemde tarım alanlarının 26 milyon dekar azaldığını söyledi.

Nüfusun giderek artmasına karşılık üretim alanlarının azalmasının gıda güvencesi ve gıda enflasyonu sorununun giderek derinleşmesine neden olduğunu anlatan Sarıbal, “Her 10 yılda bir yapılması gereken Genel Tarım Sayımı 2001 yılından bu yana tam 23 yıldır yapılmadı. TÜİK tarafından 29 Mart 2024 tarihinde yayınlanan Bitkisel Ürün Denge Tablolarına göre; yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama (yeterlilik) derecesi arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır ve kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada ise yüzde 5 oldu” dedi.

2024 yılında üreticilerin piyasaya ve şirketlerin insafına terk edildiğini vurgulayan Sarıbal, “Hububat ve bazı baklagiller haricindeki ürünlerde alım fiyatları şirketler tarafından belirlendi. Özellikle fındık ve tütün piyasalarında yabancı tekellerin hakimiyeti devam etti. Bu nedenle ürün alım fiyatları maliyetlerin altında veya önceki yılki seviyesinde belirlendi. Tarım ürünleri alım fiyatlarında geçen yıla göre artış oranları enflasyondaki artışın altında kaldı. Buğday yüzde 11-12, arpa yüzde 3,6, çeltik yüzde 25-30,4, fındık yüzde 57, çay yüzde 68, şekerpancarı yüzde 28’de kaldı. Hububat Tedarikçileri Derneği’nin hesaplamalarına göre; TMO’nun müdahale alımlarının son 5 yılın ortalama üretim miktarları içindeki payı; buğdayda yüzde 20, arpada yüzde 22, mısırda yüzde 15, çeltikte yüzde 5, kırmızı mercimekte yüzde 8, nohutta yüzde 17, kuru fasulyede yüzde 11, fındıkta yüzde 12 olarak gerçekleşti” dedi.

2024 yılının Ocak-Ekim döneminde tarımda 9,2 milyar dolarlık ithalat, 7,6 milyar dolarlık ihracat yapıldığını; ithalat kısıtlamalarına rağmen tarım dış ticaretinin 1,7 milyar dolar açık verdiğini belirten Sarıbal, TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılının Ocak-Ekim dönemine ilişkin dış ticaret istatistiklerinden yararlanarak Dünya Ticaret Örgütü’nün yöntemine göre yapılan hesaplamada tarımsal ithalatın 17,5 milyar doları gıda maddeleri, 5,7 milyar doları tarımsal ham maddeler olmak üzere toplam 23,2 milyar dolar olduğunu kaydetti. Sarıbal, 2023 yılında ithal edilen 11,9 milyon ton buğday için 3,5 milyar dolar ödendiğini ifade etti.

“Pestisit kullanımı 2023 yılı itibariyle 57,8 bin tona yükseldi”

Sarıbal, Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve ve sebzeler ile kuru gıdalarda yüksek miktarda pestisit kalıntısı ya da aflatoksin bulunduğu gerekçesi ile iade edilen ürünlerin tüketicinin kabusu olduğuna değindi. Hangi ürünlerde pestisit kalıntısı veya aflatoksin tespit edildiği, bu ürünlerin nerede üretildiği ve iç piyasada imha edilip edilmedikleri konularında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tatmin edici bir açıklamada bulunmadığını dile getiren Sarıbal, “Bakanlık verilerine göre 2009 yılında 37,7 bin ton olan pestisit kullanımı 2023 yılı itibariyle 57,8 bin tona yükseldi. Son 15 yılda toplam pestisit kullanımı yüzde 53 oranında arttı.

“Son iki yılda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 6,6 milyon baş azaldı”

Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle son yıllarda hayvan varlığında ciddi bir azalma yaşandığını da dile getiren Sarıbal, TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, son iki yılda düşüşe geçti. 2021’de 75,6 milyon baş olan hayvan varlığı, 2023’te 68,9 milyon başa geriledi; son iki yılda büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı 6,6 milyon baş azaldı. İktidar hayvancılığa ayrılan desteklerin toplam destekleme içindeki payını giderek azaltıyor. Söz konusu desteklerin payı 2023’te yüzde 24,2 iken, 2024 yılında yüzde 21,6’ya 2025 yılında ise yüzde 20,1’e düşürülecek. Bunun anlamı; yoksulların hayvansal proteine erişiminin giderek daha zor hale geleceğidir” dedi.

Kaynak: ANKA

İlgili Haberler