29 Mayıs 2025 Perşembe

Sıcaklar başladı, kene vakaları arttı: İşte tüm merak edilenler…

Bahar aylarının gelmesi ve hava sıcaklıklarının ani yükselişiyle birlikte, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran keneler de aktif hale geldi. Özellikle Sivas, Amasya, Tokat, Erzincan, Giresun ve Yozgat gibi illerde kene vakalarında ciddi bir artış yaşanıyor. Türkiye’de 2002 yılından bu yana 17 bin 132 KKKA vakası görülürken, maalesef 819 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Son olarak, Sivas’ta 3, Sivas’ın Koyulhisar ilçesi ve Tokat’ta ise birer bebek olmak üzere toplamda 5 kişi KKKA virüsü nedeniyle yaşamını yitirdi.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, KKKA hastalığı ve kenelerle ilgili merak edilen tüm soruları yanıtladı.

KKKA HASTALIĞI NEDİR VE NASIL BULAŞIR?

Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, KKKA’nın sıklıkla keneler aracılığıyla insanlara bulaşan ve bazı durumlarda ölümle sonuçlanabilen önemli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirtiyor. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında görülen hastalık, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde daha sık ortaya çıkıyor. Hastalık, çoğunlukla kenelerin ısırması yoluyla bulaşırken, enfekte kene çıkartılırken bağırsak içeriğinin ciltle teması veya hasta hayvanların kanı/vücut sıvılarıyla temas sonrası da ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, hastalanan kişilerin kan veya vücut sıvılarıyla sağlık çalışanlarının teması da bulaşma riski taşıyor.

BU VİRÜSÜ HANGİ KENELER TAŞIR VE NERELERDE BULUNUR?

Dünya genelinde yaklaşık 900 kene türü bulunduğunu ifade eden Büyüktuna, bunların çok azının KKKA hastalığına neden olduğunu söylüyor. KKKA açısından en riskli türün “Hyalomma” cinsi keneler olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Büyüktuna, Türkiye’deki vakaların özellikle İç Anadolu’da Kelkit Vadisi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaştığını belirtiyor. İklim değişikliği ve artan hayvan hareketliliği nedeniyle kenelerin daha önce görülmedikleri bölgelere yayılma riskinin olduğunu, bunun da KKKA’nın farklı bölgelerde ortaya çıkma potansiyelini artırdığını ekliyor. Doğa turizmi, yaylacılık faaliyetleri ve saman balyalarının taşınması da kene yayılımında etkili olabiliyor.

BELİRTİLER NELERDİR VE HASTALIK NE KADAR SÜREDE ORTAYA ÇIKAR?

KKKA hastalığının başlangıç belirtilerinin birçok enfeksiyon hastalığıyla benzerlik gösterdiğini dile getiren Büyüktuna, bu durumun en çok yanılgıya düşülen nokta olduğunu vurguluyor. Halsizlik, üşüme, titreme, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları gibi belirtilerin grip ve brusella gibi enfeksiyonlarla benzerlik gösterdiğini ifade ediyor. Hastalığın kene tutunmasından yaklaşık 1-3 gün içerisinde, bazen 10 güne kadar uzayabilen bir süreçte semptomlarla başlayabileceğini belirtiyor. Bazı hastalarda bulantı, kusma, ishal görülebilirken, hastalığı ağır geçiren kişilerde yüzde 10-15 oranında ağız içi, diş eti, burun kanaması, mide bağırsak kanaması ve ölümcül beyin kanamaları gibi kanama bulguları ortaya çıkabiliyor.

KENE TUTUNMASINDA NE YAPMALIYIZ?

Kenelerin çoğunlukla kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası gibi bölgelere tutunduğunu belirten Büyüktuna, kene tutunması durumunda hiç vakit kaybetmeden kenenin vücuttan çıkarılmasının önemine dikkat çekiyor. Çıplak elle keneye asla dokunulmaması gerektiğini vurgulayan Büyüktuna, bez, naylon, poşet veya eldiven gibi bir aparatla kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerinden tek hamlede çıkarılması gerektiğini açıklıyor. Çıkarılan kenenin doğaya geri gönderilmemesi, alkol içeren ağzı kapalı kutulara atılarak yok edilmesi gerektiğini belirtiyor. Eğer kişi keneyi kendisi çıkaramıyorsa, en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini ve kenenin en kısa sürede vücuttan uzaklaştırılmasının kritik olduğunu yineliyor.

RİSK ALTINDAKİ GRUPLAR VE KORUNMA YOLLARI

Tarım ve hayvancılıkla uğraşanların genel anlamda KKKA açısından daha çok risk altında olduğunu ifade eden Büyüktuna, hayvan barınaklarında, tarlada, ormanda çalışanların kene bulaşma riskinin yüksek olduğunu belirtiyor. Mezbaha çalışanları, avcılar ve doğa sporu yapanlar da en yüksek risk grubunu oluşturuyor.

Kenelerden korunmak için ise şu önlemleri sıralıyor:

Açık renkli elbiseler giymek: Kenelerin kolaylıkla fark edilebilmesi için açık renk giysiler tercih edilmeli.

Pantolon paçalarını çorabın içine sokmak: Keneler uçmaz veya zıplamaz, tırmanarak hareket ederler. Bu nedenle paçaların içeri sokulması tırmanmayı engeller.

Eve dönüşte vücut kontrolü yapmak: Özellikle kulak arkası, koltuk altı, kasık gibi bölgeler başta olmak üzere tüm vücut dikkatlice kontrol edilmeli.

“Kenesavar” spreyler: İnsanlara kene yapışmasını yüzde 100 engelleyecek etkili bir kimyasal madde olmadığını belirtiyor.

KKKA’NIN TEDAVİSİ VE AŞI ÇALIŞMALARI

Doç. Dr. Büyüktuna, KKKA hastalığının kesin bir tedavisinin olmadığını, şu ana kadar etkin bir ilacının veya onaylanmış bir aşısının bulunmadığını belirtiyor. Yatan hastalara destek tedavisi uygulandığını, sıvı-elektrolit tedavisi, kan tablosu takibi ve gereken kan desteği gibi yöntemlerle organ fonksiyonlarının takip edilip komplikasyonlarının yönetilmeye çalışıldığını ifade ediyor. Türkiye’de olguların maalesef yüzde 5’inin hastalık nedeniyle kaybedildiğini ancak bu oranın dünyadaki ölüm oranlarına göre (yüzde 10-40) oldukça düşük olduğunu ekliyor.

Yeni ilaç adaylarının çalışmalarının devam ettiğini ancak Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylı bir KKKA aşısının olmadığını vurguluyor. Bulgaristan’da 1974 yılında geliştirilen bir aşı olduğunu ancak bunun uluslararası düzeyde onaylanmadığını, Türkiye’de ise hayvan modellerinde umut verici sonuçlar elde edilen aşı çalışmalarının insan çalışmaları aşamasının henüz tamamlanmadığını bildiriyor.

KKKA BULAŞICI MIDIR?  

KKKA’nın Dünya Sağlık Örgütü tarafından öncelikli hastalıklar listesine alındığını ve bunun önemli nedenlerinden birinin bulaşıcı olması olduğunu belirten Büyüktuna, özellikle kanda virüs yükünün çok olduğu viremik hastalarda doğrudan kan ya da vücut sıvılarıyla bulaşmanın söz konusu olabildiğini söylüyor. Hasta bakımında koruyucu ekipmanların kullanılması gerektiğini vurguluyor.

KKKA hastası vefat ettiğinde de birtakım önlemlerin alınması gerektiğini belirten Büyüktuna, cenazelerin hazırlanma işlemlerinin hastanelerde yapılması gerektiğini vurguluyor. Cenazenin taşınması ve defin sırasında ise koruyucu önlemlerin alınması, tabutun açılmasına müsaade edilmemesi ve mezar derinliğinin en az 2 metre olacak şekilde ayarlanması gerektiğini belirtiyor.

TÜRKİYE’DEKİ KKKA VERİLERİ

Doç. Dr. Büyüktuna, dünya genelinde her yıl ortalama 10 bin ila 15 bin arasında insanın KKKA hastalığı enfeksiyonuna yakalandığını ancak yetersiz veri paylaşımı nedeniyle genel rakamların kayıtlara yansımadığını belirtiyor. Türkiye’de ise 2002 yılından 2024’e kadar Sağlık Bakanlığı verilerine göre 17 bin 132 vaka görüldüğünü ve bu vakalardan 819’unun hayatını kaybettiğini açıklıyor. Bu oranın yüzde 5’e tekabül ettiğini ve dünyadaki ölüm oranlarına göre kısmi olarak düşük olduğunu ifade ediyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde bu yıl nisan ayından itibaren 21 KKKA hastasının takip ve tedavisinin yapıldığını, şu an 6 erişkin ve 3 çocuğun hastanede yattığını, 1 erişkin hastanın da yoğun bakımda olduğunu ve bu yıl içinde hastanelerinde yatan 3 hastanın hayatını kaybettiğini sözlerine ekliyor.

Kaynak: FLASH HABER TV

İlgili Haberler