
Galatasaray’da Muslera Sonrası Kaleci Arayışı: 25’lik Kaleci Listenin Başında
Bilim insanları koronavirüs aşısının bazı kişilerde kronik sağlık sorunlarına neden olmasının nedenlerine dair ipuçları buldu. Koronavirüs aşısı çoğu insan için olumsuz sağlık etkilerine neden olmuyor; ancak küçük bir yüzdede aylarca hatta yıllarca sürebilen kronik semptomlar görülebiliyordu.
Yale araştırmacıları yakın zamanda bazı insanların neden “Aşı Sonrası Sendromu” (PVS) adını verdikleri bu durumu yaşadıklarına dair çalışmalar yaptılar. Ekip, erken bulgularda PVS’li kişilere özgü “olası immünolojik kalıpları” tanıdı. Bu keşfin, aşıdan etkilenenler için gelecekteki tedavi ve terapilerin sağlanmasına yardımcı olması umuluyor.
Yale Tıp Fakültesi’nde İmmünobiyoloji alanında profesör olan ve çalışmanın kıdemli ortak yazarı Akiko Iwasaki bir basın bülteniyle çalışmalarının sonuçlarını açıladı. Iwasaki, “Bu çalışma hala erken aşamalarında ve bu bulguları doğrulamamız gerekiyor. Ancak bu bize gelecekte PVS’nin teşhis ve tedavisinde kullanabileceğimiz bir şey olabileceğine dair umut veriyor” dedi.
AŞI SONRASI BELİRTİLER
Yale araştırmacılarına göre, bu rahatsızlığa sahip kişiler aşırı yorgunluk, egzersiz intoleransı, beyin sisi, uykusuzluk ve baş dönmesi gibi sorunlar yaşayabiliyor.
Bunlar genellikle aşılamadan bir veya iki gün sonra gelişiyor ve zamanla kötüleşebiliyor. Küçük bir yüzde ise koronavirüs aşısından sonra aylarca hatta yıllarca sürebilen kronik semptomlar yaşıyor. Belirtiler genellikle aşılamadan bir veya iki gün sonra ortaya çıkıyor ve zamanla kötüleşebiliyor.
KAN ÖRNEKLERİ ANALİZ EDİLDİ
Araştırmacılar, PVS semptomları yaşayan 42 ve yaşamayan 22 katılımcının kan örneklerini analiz etti. Semptom gösterenlerin iki tip beyaz kan hücresinin daha düşük seviyelerine sahip olduğu gösterildi. Daha önce koronavirüs geçirmemiş PVS’li kişilerde ayrıca SARS-CoV-2 sivri proteinine karşı antikor seviyeleri daha düşüktü, bunun nedeni muhtemelen daha az aşı dozuna sahip olma eğiliminde olmalarıydı. Araştırmacılar, “Daha az aşı dozu ve viral enfeksiyon olmaması, vücudun bağışıklık sisteminin virüse karşı savunma geliştirmesi için çok az fırsat bulduğu anlamına geliyor” dedi.
NEDENİ SPİKE PROTEİNİ DEĞİL
PVS’li bazı kişilerde ayrıca virüsün konak hücrelere nüfuz etmesini ve onları enfekte etmesini sağlayan SARS-CoV-2 Spike proteininin daha yüksek seviyeleri vardı. Bu ayrıca uzun koronavirüs geliştirme riskinin daha yüksek olmasıyla da ilişkilendirildi.
Iwasaki, “Spike protein seviyesinin kronik semptomlara neden olup olmadığını bilmiyoruz çünkü PVS’li olup da ölçülebilir bir spike proteini olmayan başka katılımcılar da vardı; ancak bu sendromun altında yatan mekanizmalardan biri bu olabilir” dedi.
BAŞKA NEDENLER DE VAR
Araştırmacılar, yüksek spikle proteinlere ek olarak, diğer faktörlerin de aşı sonrası sendrom riskini artırabileceğini yazdı. Bunlar arasında otoimmünite, doku hasarı ve Epstein-Barr virüsünün (EBV) yeniden aktivasyonu yer alıyor.
Bu yeni çalışmada, koronavirüs aşısı olanların (ve uzun süreli yan etkiler yaşayanların) çok küçük bir yüzdesinde kalıcı spike proteinin bulunabileceğini bildiriyor. Ayrıca, iltihaplı bağışıklık hücrelerinde (CD8 ve TN alfa) artış ve iltihap ve enfeksiyonu çözmeye yardımcı hücrelerde (CD4 yardımcı hücreleri) azalma şeklinde görülen bağışıklık bozulması da yaşayabilirler. Araştırmacılar, tanı ve tedaviye yön vermek için daha fazla çalışmanın gerekli olduğu konusunda hemfikir.
Kaynak: New York Post