30 Ocak 2025 Perşembe

El yazısı pratiğinin azalması dil ve hafızayı zayıflatabiliyor

Teknolojinin insan hayatındaki rolü arttıkça el yazısının kullanımının azalması, dil ve hafıza becerileri üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Geleneksel olarak insan iletişiminin temel unsurlarından biri olan kalem ve kağıt, günümüzde yerini hızla dijital cihazlara bırakıyor. Artık notlar ve mesajlar, ekranlara dokunarak, klavye kullanılarak ya da sesli komutlarla yazılıyor. Ancak uzmanlar, bu dönüşümün bireylerin dil ve düşünme becerilerinde kayda değer bir daralmaya yol açtığını vurguluyor. El yazısının azalmasıyla birlikte dil kullanımında yüzeyselliğin arttığı, bunun da öğrenme ve hafıza süreçlerinde nörolojik olumsuzluklara neden olduğu ifade ediliyor.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dilbilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Develi, yazma alışkanlıklarındaki değişimin düşünce dünyası üzerindeki etkilerini değerlendiriyor.

Yazının insanlık tarihindeki önemine değinen Develi, “Aslında yazma işi bitmiyor, sadece yazmanın araçları değişiyor. Yazının icat edildiği zamandan beri gerek taşları yontarak gerek çamura işaretler koyarak gerek kamış halinde, kuş tüyüyle insanlar yazıyorlar. Sonra bu biraz daha teknolojik şekil almaya başladı. Daktilolar öne çıktı. Yakın zamanda daktilodan klavyeye geçtik. Aslında gençler yazıyorlar, hepimiz yazıyoruz ama farklı araç kullanıyoruz. Bu aracın niteliği, bizim yazma ve dil yeterliliklerimizi etkiliyor mu? Esas üzerine düşünülmesi gereken konu bu.” dedi.

Nörolinguistik alanında yapılan çalışmaların öğrenme süreçlerinde kalemle yazmanın son derece faydalı ve etkili olduğu sonucunu ortaya koyduğunu aktaran Develi, “Okul öncesinden itibaren el yazısıyla yapılan çalışmaların hem öğrenme hem de hafıza için son derece önemli olduğu, hatta ileri yaşlarda bile yazmanın faydalı olduğu ortaya konmuş durumda. Ancak dijital yazma, özellikle sosyal medya gibi hızlı iletişim araçları, dil becerilerini daraltıcı etki yapıyor.” diye konuştu.

Dil becerileri üzerindeki daraltıcı etkinin yazma alışkanlıklarının azalmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Develi, şunları söyledi:

“Yazı yazma faaliyetiyle doğrudan, sürekli, düzenli ilgilenmeyen kişi, dilin imkanlarını kullanma becerisini köreltiyor, yani zayıflatıyor. Meşhur Fransız düşünür Alain der ki, ‘Dağınık düşüncelere çekidüzen vermenin en iyi yolu onları yazmaktır.’ Yazma faaliyeti, dilin imkanlarını daha etkili kullanmaya olanak sağlar ama bunu yapmadığınızda, gündelik iletişimden öteye geçemeyen bir dil becerisiyle yetinmek zorunda kalırsınız. Bu yeterli diyorsa bir birey elbette onun için yeterlidir. Bununla yüksek kültür, yüksek edebiyat, yüksek bilim yapamazsınız. Bunu geliştirebilmek için daha çok yazmanız gerekir.”

“GENÇLERE GÜZEL YAZIYI, EL YAZISINI ÖĞRETEMİYORUZ”

Prof. Dr. Develi, el yazısının azalmasının yazım kurallarına hakimiyeti de olumsuz etkilediğini belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığının el yazısını teşvik eden bir yöntem denediğini ancak öğretmenlerin hazırlıksızlığı ve ebeveynlerin şikayetleri nedeniyle bu uygulamadan vazgeçildiğini vurgulayan Develi, “Şimdi karşımıza gelen yazılar eğri büğrü, imla kurallarını bilmeyen bir kuşakla karşı karşıyayız.” ifadesini kullandı.

Develi, “Türkiye’de yeni alfabeye geçtikten sonra yazımızın hiçbir zaman çok güzel olduğu söylenemez. Biz öğretim sistemimizde gençlere güzel yazıyı, el yazısını öğretemiyoruz. Eğitim sistemimiz bir bireye liseden mezun oluncaya kadar Türkçe’yi en geniş imkanlarıyla öğretme becerisini maalesef kazandıramıyor.” tespitinde bulundu.

Dilin dört temel becerisi olan okuma, yazma, konuşma ve dinlemeyi geliştirmek için düzenli pratik yapılması gerektiğini vurgulayan Develi, yazma becerisinin mutlaka el yazısıyla öğretilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Gençlerin topluluk önünde duygu ve düşüncelerini doğru Türkçe ile ifade etmeyi öğrenmelerinin önemine işaret eden Develi, “Bir genç ileride siyasetçi, bilim adamı ya da kültür insanı olacaksa, Türkçe’yi en geniş imkanlarıyla konuşmak ve yazmak zorundadır.” değerlendirmesini yaptı.

“DİJİTAL YAZMA, EL YAZISININ SAĞLADIĞI BİLİŞSEL FAYDALARI TAM OLARAK SAĞLAYAMIYOR”

Uzman Klinik Nöropsikolog Merve Türkkol da teknolojinin gelişmesiyle kağıt kalem kullanımının azalmasının yazı yazma becerilerini ve buna bağlı nörolojik süreçleri etkilediğini söyledi.

Yazı yazarken beynin motor korteksi, prefrontal korteksi ve hipokampus gibi birçok alanının birlikte çalıştığını kaydeden Türkkol, “Bu süreç, beynimiz için adeta egzersizdir ancak yazma pratiğinin azalması, bu alanların koordinasyonunu sınırlandırıyor ve özellikle çocuklarda ince motor becerilerinin tam gelişememesine yol açabiliyor.” dedi.

El yazısının öğrenme ve hafıza üzerinde olumlu etkileri olduğunu vurgulayan Türkkol, klavye kullanımının hız sağladığını ancak öğrenmeyi daha yüzeysel hale getirdiğini ifade etti.

Türkkol, “Dijital yazma, el yazısının sağladığı bilişsel faydaları tam olarak sağlayamıyor çünkü el yazısında beynimiz harfleri, kelimeleri fiziksel olarak oluşturur ve anlamlandırırken yoğun bilişsel çaba da sarf ediyoruz aslında. Bu da öğrenme ve hafızayı güçlendiriyor.” şeklinde konuştu.

El yazısının konuşma diline de etkisi olduğunu belirten Türkkol, “El yazısı yazarken düşüncelerimizi düzenler, kelimeleri daha bilinçli seçeriz ve bu süreç konuşma dilimize de yansır. Ancak el yazısı pratiğinin azalması, ifade becerilerinin yüzeyselleşmesine ve düşüncelerin daha karmaşık hale gelmesine yol açabilir.” ifadelerini kullandı.

Günlük hayatta el yazısını teşvik edecek küçük alışkanlıklar edinmenin önemine işaret eden Türkkol, şunları kaydetti:

“Yazı, sadece iletişim aracı değil, öğrenme, hafıza ve düşünme becerilerini geliştiren önemli süreçtir. Teknoloji, büyük kolaylıklar sağlasa da el yazısını tamamen bırakmak, nörolojik ve dilsel süreçlerin zayıflamasına yol açabilir. Günlük tutmak, not almak gibi alışkanlıklarla el yazısını aktif tutmak önemli. Özellikle teknoloji çağında gelişen çocuklar için el yazısının önemini onlara anlatmak ve bu beceriyi geliştirmelerini teşvik etmek önemli nokta. El yazısı yalnızca bir araç değil, aynı zamanda beynimizi, dilimizi ve düşünme becerilerimizi geliştiren süreçtir.”

Kaynak: AA

İlgili Haberler