25 Eylül 2024 Çarşamba

SOL Parti’den Uşak’ta Eylem!

SOL Parti Uşak İl Örgütü, üreticinin yaşadığı sorunlara karşı sokağa çıktı. Üretici Rıdvan Yüksek’in okuduğu basın açıklamasında, “Artık üretici köşeye sıkışmış durumda. Ne yapsa zarar ediyor, borç boğazına kadar geldi” ifadelerini kullandı. “Sözleşmeli üretime” tepki gösterilen açıklamada, “Ancak halkın birlikte mücadelesi bu sömürü düzenine engel olabilir” denildi.

AKP’nin çiftçiyi mağdur eden tarım politikalarına karşı üreticiler ülkenin dört bir yanında eylem ve basın açıklaması gerçekleştiriyor.

SOL Parti Uşak İl Örgütü, üreticinin yaşadığı sorunlara karşı sokağa çıktı.

SOL Parti’nin eyleminde “Üzüm, tütün canımız haklarımızı alırız”, “Üreten biziz yöneten de biz olacağız” ve “Sarat istifa” sloganları atıldı.

Burada yapılan basın açıklamasını okuyan üretici Rıdvan Yüksek, çiftçi ve köylülerin yaşadığı sorunlara değindi.

“Artık üretici köşeye sıkışmış durumda” diyen Yüksek, “Ne yapsa zarar ediyor, borç batağına saplanmış durumda. Borç boğazına kadar geldi. Ama üretici borç içindeyken onu bu hale sokan, boyunduruğu altına şirketler paraya para demiyor. Her sene milyonlarca dolar kâr açıklıyorlar. Üreticiyi sömürdükçe sömürüyorlar, üretici kaybettikçe onlar daha da kazanıyor” ifadelerini kullandı.

“Sözleşmeli üretimi tüm üreticilere dayatma derdindeler” ifadesini kullanan Yüksek, “Sözleşmeli üretimle üreticiyi şirketin insafına bırakacaklar, şirketler istedikleri fiyattan sözleşme yapabilecekler. İktidar da buna onay verecek, şimdi olduğu gibi” tepkisini gösterdi.

ÇİFTÇİLER İSYANDA!

Üretici Rıdvan Yüksek’in okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Köylüler, çiftçiler isyanda! Ülkenin dört bir yanında eylem halindeler. Traktörleriyle sokaklarda, meydanlardalar. Köylüsü, çiftçisi, üreticisi isyan ediyor. Çünkü geçinemiyorlar, isyan ediyorlar çünkü kendileri kıt kanaat geçinmeye çalışırken şirketler karlarına kar katmaya devam ediyor; ekonomik krizin faturası çiftçinin üzerine yıkılmak isteniyor.

İktidar ve şirketler tasarrufu halka tembihlerken kendileri günlerini gün ediyor. Çiftçi ise nasıl geçinebileceğini, ertesi günü nasıl getirebileceğini düşünüyor. Üretici her sene daha fakirleşiyor, her sene borcu daha da artıyor. Çünkü girdi maliyetleri artarken, mazota, elektriğe, suya, tohuma, gübreye iki kat zam gelirken üreticinin ürettiğine zam gelmiyor. Hatta şirketlerce ürünlerin fiyatı düşürülüyor. Üretici ne buğdaydan ne mısırdan ne tütünden ne de domatesten para kazanıyor. Evvelki sene buğdaydan para kazanamayınca sonraki sene ürün değiştirip mısır ekiyor. Ondan da zarar ediyor. Bu sene domates ekiyor, belki ondan para kazanırım deyip ondan da zarar ediyor.

Borçlar seneden seneye büyüyüp gidiyor. Krediler, tefeciye tüccara borç, kredi kartları, eşe dosta borç, oraya borç buraya borç. Artık üretici köşeye sıkışmış durumda. Ne yapsa zarar ediyor, borç batağına saplanmış durumda. Borç boğazına kadar geldi. Ama üretici borç içindeyken onu bu hale sokan, boyunduruğu altına şirketler paraya para demiyor. Her sene milyonlarca dolar kar açıklıyorlar. Üreticiyi sömürdükçe sömürüyorlar, üretici kaybettikçe onlar daha da kazanıyor. Şirketler varken üreticiye huzur yok. Şirketler fiyatları kendileri belirliyor. Üreticiden istedikleri fiyattan alıp tüketiciye istedikleri fiyattan satabiliyor. Ne üretici kazanıyor ne de tüketici. Tek kazanan şirketler.

Ama tabii ki tek suçlu şirketler değil. Tarımı şirketlerin eline bırakan AKP iktidarı da bu suçta ortak; Şirketlerin üreticiyi daha da sömürmesine yol açan bu AKP iktidarı. Çiftçilerin girdilerini alabildiği devlet işletmelerini kapattılar, peşkeş çektiler, Tarım Kooperatiflerini işlevsizleştirdiler. Toprak Mahsulleri Ofisini şirketlerin emrine verdiler. İthalatla günü geçirdiler. Ama ne ithalat çözüm oldu ne de başka bir şey.

SÖZLEŞMELİ ÜRETİM TEPKİSİ

Şimdi de sözleşmeli üretimi tüm üreticilere dayatma derdindeler. Sözleşmeli üretimle üreticiyi şirketin insafına bırakacaklar, şirketler istedikleri fiyattan sözleşme yapabilecekler. İktidar da buna onay verecek, şimdi olduğu gibi.

AKP iktidarı köylüyü düşünmüyor da şirketlere daha ne kadar yardımcı olurum, kar etmelerini sağlarım diye düşünüyor. Tek düşündükleri bu. Geçen hafta çıkarttıkları kanunla da buna hizmet ediyorlar. Üreticinin 2 yıl ekmediği tarlasına el koyulup şirketlere kiralanabilecek. AKP iktidarı üretici tarlasını 2 yıldır niye ekemiyor diye sormaktansa tarlasına el koymayı seçiyor. Çünkü üreticiye sorsa “niye ekemiyorsun” diye, üreticinin vereceği cevaptan korkuyor. Biz buradan söyleyelim o cevabı. Üretici artık tarlasını ekemiyor çünkü para kazanamıyor, hatta ektikçe daha da zarar ediyor. Yıllardır durmadan artan maliyetler karşısında mahsulden kazandığı para karnını doyurmaya yetmiyor, kendisi aç kalırken şirketler, tefeciler, tüccarlar, market zincirleri kazanıyor? O halde üretici niye eksin? Niye çile çeksin? Sen üreticinin derdine derman olamıyorsun bir de tarlasına el koyuyorsun.

“ŞİRKET DÜZENİNE DUR DİYELİM”

Bu yasa da işte AKP’nin köylünün değil şirketlerin lehine yasa çıkardığının kanıtı. Üretici mağdur, ne Ziraat Odaları ne Tarım Kredi Kooperatifleri ne de Tarım Bakanlığı üreticinin yanında. Köylüye, çiftçiye, üreticiye ancak kendisi sahip çıkabilir. Şirketlerin hakimiyetine ancak köylünün çiftçinin üreticinin birbirine sahip çıkması, bir araya gelmesi, hep birlikte mücadele etmesi dur diyebilir. Ne odası, ne kooperatifi üreticinin isyanına sahip çıkıyor. Ne odası, ne kooperatifi gelin sokağa diyor. Ne odası, ne kooperatifi bu şirket düzenini, bu sömürü sistemini ancak hep birlikte mücadele etmeniz durdurur diyor. Bunu diyen yalnızca devrimciler.

İşte SOL Parti diyor ki köylüler, çiftçiler, emekçiler ancak sizin birliğiniz, sizin bir araya gelmeniz, hep birlikte mücadeleniz etmeniz tarımda şirketlerin tekeline dur diyebilir. Üreticisi tüketicisi, köylüsü kentlisi halk olarak hep birlikte şirket düzenine dur diyelim. Ancak halkın birlikte mücadelesi bu sömürü düzenine engel olabilir.”

 

 

Kaynak: BİRGÜN

İlgili Haberler