12 Kasım 2024 Salı

Zeliha Aksaz Şahbaz: “Bu Yasa, Halkın Sağlığını Değil; İlaç Şirketlerinin Menfaatlerini Önceleyen, Sağlık Emekçileri Ve Hekimleri Baskı Altına Alarak Köleleştirme Yasasıdır”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen sağlıkla ilgili kanun teklifine ilişkin “Tüm itirazlarımıza rağmen kabul edilen bu yasa halkın sağlığını değil, ilaç şirketlerinin menfaatlerini önceleyen, sağlık emekçileri ve hekimleri baskı altına alarak köleleştirme yasasıdır. İş barışını ortadan kaldıran, sağlık personelinin emeği sonucu hak ettiği ücretin lütuf gibi sunularak hukuk dışı, keyfi ağır yaptırımlar içeren bir ceza yasasıdır. İçeriği itibarıyla Anayasa’ya aykırı çok sayıda hüküm içermektedir. Bu haliyle sağlıkta şiddet içeren bir yasadır. Bu şiddet ekonomik şiddettir. AKP’nin anayasasızlaştırma ve hukuk dışı yönetim anlayışının dışa vurumudur” açıklamasını yaptı.

“Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, dün TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. CHP Sağlık Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Gölge Bakan Zeliha Aksaz Şahbaz, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Aksaz Şahbaz’ın açıklaması şöyle:

“‘SAĞLIKLA İLGİLİ BAZI KANUNLARDA VE 663 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ’ ANAYASA’YA AYKIRILIK İÇERMEKTEDİR”

“Meslek örgütleriyle, muhalefetle paylaşılmadan hazırlanan ve öneriler dikkate alınmadan kanunlaştırılan ‘Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ ile getirilen düzenlemeler birçok eksiklik ve Anayasa’ya aykırılık içermektedir. 1262 Sayılı Kanunda değişiklik yapan yasa teklifinin 6 ve 7’nci maddeleriyle yurt içinde üretilen ilaçlar; 8 ve 9’uncu maddeleriyle de yurtdışından getirilen ilaçlar için ruhsatlandırma öncesi Sağlık Bakanlığı’na numune verilmesi ve bu numunelerin bakanlık tarafından yetkilendirilen laboratuvarlarda tetkik ve tahlil edilerek yasal şartların sağlanması halinde halinde izin verilmesine ilişkin düzenleme kaldırılmakta ve bu inceleme ruhsatlandırılma sonrasına bırakılmaktadır. Piyasaya verildikten sonra nihai kullanıcıya ulaşmış ve kullanılmış olan bir ilacın insan sağlığı üzerindeki etkisi, olası yan tesirleri bilinemeyeceği gibi, oluşabilecek tahribat da geri dönüşümsüz olabilecektir. İlacın bir an önce piyasaya verilmesinden çok daha öncelikli olan ilacın daha etkin ve güvenilir olmasının sağlanmasıdır.

“MEVCUT HALİYLE DÜZENLEME, YASAMA YETKİSİNİN DEVRİ NİTELİĞİNDEDİR”

Yasa bu haliyle ‘Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz’ şeklindeki Anayasa’nın 17’nci maddesine aykırıdır. Teklifin 15’inci maddesiyle sağlık tesislerince dağıtılabilecek ek ödeme miktarının belirlenmesinde esas olan unsurlar tanımlanmakta ve hangi kriterlerle ek ödeme yapılacağının Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirleneceğini düzenlemektedir. Kanun teklifinde, kamu görevlilerinin özlük haklarına dair düzenlemelerin yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesi yeterli olmayıp idareye bırakılacak düzenlemenin temel ölçütlerinin de kanunda gösterilmesi gerekmektedir. Mevcut haliyle düzenleme, yasama yetkisinin devri niteliğindedir. Değişiklik teklifinde disiplin cezası alanlardan uyarma ve kınama cezası alanlara bir ek ödeme dönemi, aylıktan kesme cezası alanlara iki ek ödeme dönemi, kademe ilerlemesi cezası alanlara üç ek ödeme dönemi süresince ek ödeme yapılmayacağı düzenlenmektedir. Getirilen düzenlemeyle disiplin cezası alanlara, bu yaptırımların yanı sıra ek ödemenin verilmemesi, aylıktan kesme niteliğinde ikinci bir ceza uygulanması anlamına gelmektedir ki aynı eylem dolayısıyla kişiye ikinci ceza verilmesi hukuka aykırıdır.

“ASKERİ SAĞLIK SİSTEMİNİ TASFİYE EDEN İKTİDAR, HAREKAT BÖLGELERİNDE NASIL HAREKET EDECEĞİNİ BİLMEYEN HEKİMLERİ GÖREVLENDİRMEK SURETİYLE BU ALANDAKİ AÇIĞINI GİDERMEYE ÇALIŞMAKTADIR”

Aynı eylem dolayısıyla ikinci ceza verilmesi düzenlemesi yasa teklifinin 24’üncü maddesiyle sözleşmeli personele, 25’inci maddesiyle de sözleşmeyle çalışan aile hekimleriyle aile sağlığı çalışanlarına getirilmektedir. Teklifin 17 ve 18’inci maddeleriyse Sağlık Bakanlığı’na bünyesindeki eğitim ve araştırma hastaneleriyle birlikte kullanım protokolü yapan üniversitelerin bu hastanelerde görevli akademik kadrolarının Sağlık Bakanlığınca belirlenmesini, yasa teklifiyle oluşturulan Hastane Koordinasyon Kurulu’nun akademik personelin hastaneyle yaptığı sağlık hizmeti sözleşmesinin feshi dahil özlük hakları ve disiplin işlemlerinde yetkili olmasını düzenlemekte olup Anayasa’nın 130’uncu maddesinde düzenlenen ‘üniversitelerin özerkliği’ ilkesine aykırıdır. 4924 Sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde değişiklik yapan teklifin 23’üncü maddesiyle sözleşmeli olarak istihdam edilen personelin Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının harekât ve benzeri ihtiyaçlarıyla genel hayatı etkileyen afet, salgın hastalık durumlarında, olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde yurt içi ve yurt dışında her takvim yılı için iki aya kadar görevlendirilebileceği düzenlenmektedir. Asker hastaneleri ve askeri sağlık sistemini tasfiye eden iktidar, bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltme geleneğini devam ettirmekte ve harp cerrahisi gibi özellikli askeri sağlık hizmetleri alanlarında eğitim almamış ve askeri harekat bölgelerinde nasıl hareket edeceğini bilmeyen hekimleri geçici görevlendirmek suretiyle bu alandaki açığını gidermeye çalışmaktadır. Askeri sağlık hizmetlerinin bizzat Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulacak Askeri Sağlık Sistemi ve buna bağlı askeri hastanelerin kadrosundaki hekimler ve sağlık personeli tarafından karşılanması gerekmekte olup bu konuda acil düzenleme yapılmalıdır.

“DÜZENLEMEYLE KURULA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ GEREKEN HALLERİ TESPİT ETME GÖREVİNİN VERİLMESİ, YASAMA YETKİSİNİN DEVRİ NİTELİĞİNDEDİR”

Ayrıca zorunlu askeri hizmetini tamamlamış ve devlet hizmet yükümlülüğü bulunmayan sözleşmeli sağlık personelinin her takvim yılı içinde bir ay zorunlu eğitime ve her takvim yılı için iki ay zorunlu askerlik hizmeti dahil isteği dışında geçici görevlendirmeye tabi tutulması hukuka ve eleman temininde güçlük çekilen yerlerde personelin istihdamını sağlamayı amaçlayan 4924 sayılı kanunun temel mantığına da aykırıdır. Yasa teklifinin 26’ncı maddesiyle Hastane Koordinasyon Kurulu oluşturulmakta ve sözleşmeli statüde istihdam edilen personelin yükümlülüklerini getirmesini takip, ikaz etme, ceza verme ve sözleşmeyi fesih yetkisi verilmektedir. Personele ilişkin disiplin suçlarının yasayla düzenlenmesi anayasal zorunlulukken disiplin kurulu yetkisi verilen bu kurulun çalışma şeklinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir. Düzenlemeyle kurula disiplin cezası verilmesi gereken halleri tespit etme görevinin verilmesi, yasama yetkisinin devri niteliğindedir.

“TÜM İTİRAZLARIMIZA RAĞMEN KABUL EDİLEN BU YASA, HALKIN SAĞLIĞINI DEĞİL; İLAÇ ŞİRKETLERİNİN MENFAATLERİNİ ÖNCELEYEN, SAĞLIK EMEKÇİLERİ VE HEKİMLERİ BASKI ALTINA ALARAK KÖLELEŞTİRME YASASIDIR”

Tüm itirazlarımıza rağmen kabul edilen bu yasa halkın sağlığını değil, ilaç şirketlerinin menfaatlerini önceleyen, sağlık emekçileri ve hekimleri baskı altına alarak köleleştirme yasasıdır. İş barışını ortadan kaldıran, sağlık personelinin emeği sonucu hak ettiği ücretin lütuf gibi sunularak hukuk dışı, keyfi ağır yaptırımlar içeren bir ceza yasasıdır. İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırı çok sayıda hüküm içermektedir. Bu haliyle sağlıkta şiddet içeren bir yasadır. Bu şiddet ekonomik şiddettir. AKP’nin anayasasızlaştırma ve hukuk dışı yönetim anlayışının dışavurumudur. CHP, sosyal demokrat bir parti olarak kamucu anlayışla halkımızın sağlık hakkını her şeyin üzerinde tuttuğumuzu, insan hayatının sorumluluğunu taşımak gibi toplumda en ağır görevi yapan hekimler ve sağlık emekçilerinin iş güvenceli ve şiddetten uzak güvenli bir ortamda, özlük hakları korunarak, emekliliğine yansıyan temel ücretle çalışmayı hak ettiğini ifade ediyoruz.”

 

İlgili Haberler