12 Kasım 2024 Salı

Ümit Özlale: “Kayıtlı Çalışanların Yarısını Asgari Ücrete Mahkum Ettiğiniz Ortamda Rekabet Ettiğiniz Ülkeler Mısır, Ürdün Gibi Ülkeler Olur. Bizler Doğu Avrupa Ülkeleriyle Rekabet Etmek Zorundayız”

İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın bütçe görüşmelerinde; “AR-GE’ye ayrılan payın çok daha fazla artması lazım. Artık önümüzdeki dönem bizler dışarıyla rekabet etmek için ve dışarıdan da doğrudan yabancı yatırımı çekmek için bir şeyler yapmak istiyorsak bunu sadece ucuz iş gücü üzerinden götüremeyiz, zaten Türkiye’ye de bu yakışmaz yani emeği baskıladığınız, bütün kayıtlı çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm ettiğiniz bir ortamda sizin rekabet ettiğiniz ülkeler Mısır gibi, Ürdün gibi ülkeler olur ama bizler başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere bu ülkelerle rekabet etmek zorundayız” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Komisyonda İYİ Parti Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Ümit Özlale, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanlığı için teklif edilen mal ve hizmet alımı 6.93 milyonken, Kültür ve Turizm, Gençlik ve Spor, Ticaret Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sanayi ve Teknoloji ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yani toplam 6-7 tane bakanlığın toplam mal ve hizmet alımı 5.88 milyar. Sadece Cumhurbaşkanlığı mal ve hizmet alımı bu 7 tane bakanlığın toplam mal ve hizmet alımının üstündedir.

“AK PARTİ İKTİDARININ UZAK ARA EN BAŞARISIZ DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ, BEN BUNU YÖNETİM SİSTEMİYLE ÇOK İLGİLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

AK Parti’de bu yeni yönetim sistemine geçtikten sonra AK Parti’nin 20 yıllık performansı ne? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni özellikle son 2 senesinde bu iş nereye gidiyor? Enflasyon zirve, dış ticaret açığı zirve, cari işlemler açık zirve, tüketici kredisi ortalama faizi zirve, buna dünkü faiz artışının da etkisi eklenmedi, ticari kredi ortalama faizi zirvede, dolar üzerinden açılan kredi ortalama faizleri zirvede. İşsizlik oranı geldiğinizde daha düşükmüş, doğrudan yabancı yatırım burası da çok önemli, ekside. Yani bizim dışarıdan çektiğimizin daha fazlası dışarıya doğru gitmiş. Yani son 2 yıla baktığımızda ben bunun hükümet sistemiyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum, çok ciddi bir başarısızlık var. AK Parti iktidarının uzak ara en başarısız dönemini yaşıyoruz, ben bunu yönetim sistemiyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum. 2018 seçiminden sonra bu hem işsizlikte hem de enflasyondaki artış tarihimizin en yüksek seviyesinde.

“HANGİ MAKROEKONOMİK GÖSTERGEYE BAKARSANIZ BAKIN İYİYE DOĞRU BİR GİDİŞ OLDUĞUNU SÖYLEYEMEZSİNİZ

Söz hakkı, hesap verebilirlik, çok ciddi bir düşme var; hükûmetin etkinliği, düşme var, bu sisteme rağmen; yolsuzluğun kontrolü, hepimizin ortak problemlerinden bir tanesi; hukukun üstünlüğü, düzenleme kalitesi ve bütün bunlarda bir geriye gidiş var. Bu geriye gidiş ve karar alma mekanizmalarında ortaya çıkan problemler maalesef bizim son dört beş sene içerisinde ama özellikle son iki sene içerisinde ekonomimizin geriye gitmesine yol açtı yani hangi makroekonomik göstergeye bakarsanız bakın iyiye doğru bir gidiş olduğunu söyleyemezsiniz.

“BUGÜN TÜRKİYE’DEN DIŞA GİDEN YABANCI YATIRIMLAR TÜRKİYE’YE GELEN YABANCI YATIRIMLARIN ÖNÜNE GEÇMİŞ DURUMDA”

Türkiye, doğrudan yabancı yatırımda son dört-beş sene içerisinde, yanlış politikalardan dolayı neredeyse dibe vurmak zorunda. Bugün Türkiye’den dışa giden yabancı yatırımlar Türkiye’ye gelen yabancı yatırımların önüne geçmiş durumda. Dolayısıyla bizim bu FDI’mız (doğrudan yabancı yatırım) eksiye düşmüş durumda. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’yla beraber gerçekleştireceği teknoloji politikalarında bizim dışarıdan doğrudan yabancı yatırım çekmemiz de çok önemli bir yer kaplıyor özellikle bu teknoloji şirketlerine. Ama duruma baktığımız zaman hem kurumsal göstergelerdeki bozulma hem de makroekonomik politikalarda istenen istikrarın yakalanamaması bu doğrudan yabancı yatırımlarda bize olumsuz bir tablo gösteriyor.

“VARLIK FONUNUN CİDDİ ANLAMDA BİR REVİZYONA İHTİYACI VAR, İÇERİSİNDEKİ ŞİRKETLERİN DEĞERİNİ ARTIRACAK BİR STRATEJİ İZLENMESİ GEREKİYOR”

Bizdeki Varlık Fonu dünyada işleyen varlık fonları gibi değil. Dünyada varlık fonlarına baktığınız zaman doğal kaynakları zengin olan ülkelerin fon kurduğunu görürsünüz -işte, Norveç gibi, Azerbaycan gibi- İhracat fazlası yüksek olan ülkelerin varlık fonunun olduğunu görürsünüz -Çin gibi- emeklilik fonlarının yüksek olduğu yerlerde bu tür varlık fonları vardır, bizde bu üçü de yok.Varlık Fonu’nun içerisindeki şirketlerin teknolojik yetkinliklerini artırabilirsek o zaman buradan çok önemli, çok başarılı şirketleri çıkartabiliriz. Örnek vermek gerekirse dün verdiğim örneği tekrarlayayım, hafızaları tazelemek için biz PTT’den bir Deutsche Post çıkartabiliyorsak eğer Varlık Fonu’nda biriken paralarla bu, iyi bir şey ya da aynı zamanda ÇAYKUR’dan bir Lipton çıkartabiliyorsak bu, iyi bir şey. Ama bizler bu şirketlerin taşınmazlarını orada aktif olarak göstereceksek bu, o zaman iyi bir yere götürmez bizi. O yüzden ben Varlık Fonunun ciddi anlamda bir revizyona ihtiyacı olduğunu ve o bakımdan, onun içerisindeki şirketlerin değerini artıracak bir strateji izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

“BİZLER BAŞTA DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ OLMAK ÜZERE BU ÜLKELERLE REKABET ETMEK ZORUNDAYIZ”

AR-GE yetkinliklerinin, AR-GE’ye ayrılan payın çok daha fazla artması lazım. Teknoloji ve inovasyon yetkinlikleri… Artık önümüzdeki dönem bizler dışarıyla rekabet etmek için ve dışarıdan da doğrudan yabancı yatırımı çekmek için bir şeyler yapmak istiyorsak bunu sadece ucuz iş gücü üzerinden götüremeyiz, zaten Türkiye’ye de bu yakışmaz yani emeği baskıladığınız, bütün kayıtlı çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm ettiğiniz bir ortamda sizin rekabet ettiğiniz ülkeler Mısır gibi, Ürdün gibi ülkeler olur ama bizler başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere bu ülkelerle rekabet etmek zorundayız.

“MERKEZ BANKASI’NIN İSTANBUL’DA OLMASI SİZİN ANKARA’DA İŞİNİZİ ZORLAŞTIRACAKTIR”

Merkez bankaları başkentin olduğu yerdedir, Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla, ilgili kamu kurumlarıyla daha sıkıfıkı çalışmalıdır. Gerçekten İstanbul Finans Merkezi’ni hak ettiği gibi dünyanın önde gelen finans merkezi yapmak istiyorsanız Merkez Bankası’nı oraya taşımanız bence çok minimal bir etki yapacaktır. Merkez Bankası’nın İstanbul’da olması sizin, değerli bürokratlarımızın Ankara’da işini zorlaştıracaktır.”

 

İlgili Haberler