KAFTANCIOĞLU: CHP İL BAŞKANLIĞI GÖREVİMİ HALİHAZIRDA İCRA ETMEKTEYİM. ELEŞTİRMEK BENİM İÇİN HAK DEĞİL, ZORUNLULUKTUR
Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Mücahit Dede: “TÜİK Felaketi Gizleyemiyor”
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlı Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Mücahit Dede, “Hiçbir devlet yıllarca primlerini düzenli bir biçimde ödeyen yurttaşlarının haklarını gasp edemez. Mızrak çuvala sığmıyor, TÜİK felaketi gizleyemiyor. Kamu çalışanları emekli olamıyor. Kamu emekçilerini, asgari ücretlileri ve emeklileri TÜİK rakamlarına karşı sonuna kadar ekmek davalarına sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.
Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (Tüm Yerel Sen) Genel Başkanı Mücahit Dede, çalışanların ve emeklilerin aylıklarına yapılacak zammın belirlenmesinde etkili olan TÜİK verilerini eleştirdi. Dede, yaptığı yazılı açıklamada çalışanların ve emeklilerin yüksek enflasyonun sorumlusu olmadığını belirterek şunları dedi:
“ÇALIŞANLAR VE EMEKLİLER BU EKONOMİK KRİZİN VE YÜKSEK ENFLASYONUN SORUMLUSU DA SEBEBİ DE DEĞİLDİR”
“Türkiye, uzun süren bir ekonomik kriz döneminden geçmektedir. İktidar, kendisinin neden olduğu krizin tüm faturasını çalışanlara ve emeklilere ödetmeye yönelik bir ekonomik programı açıkça ilan etmeden uygulamaya çalışmaktadır. Bu programın hedefinin çalışanların maaş ve ücretleriyle emeklilerin aylıklarını baskı altında tutarak enflasyonu düşürmek olduğu açıkça görülmektedir. Hemen belirtmeliyiz ki çalışanlar ve emekliler bu ekonomik krizin ve yüksek enflasyonun sorumlusu da sebebi de değildir. Aksine sonuçlarından en fazla zarar gören kesimlerdir. Dolayısıyla faturasını da ödemek istememektedirler.
Türkiye’de yaşayan herkes, TÜİK’in vatandaşların yaşadığı gerçek enflasyonu hesaplamadığını, gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığı oranların en az bir kat fazlası olduğunu bilmektedir. Nitekim, TÜİK’in kendisinin yaptığı ankette de yüzde 64,77 olarak açıkladığı yıllık enflasyonun vatandaşlar tarafından aslında yüzde 129 olarak hissedildiği ortaya çıkmıştır. Bizce hissedilen değil gerçekleşen enflasyon yüzde 129’dur.
“EMEKLİLER OLMAK ÜZERE VATANDAŞLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU GEÇİM ZORLUĞU ALTINDA EZİLMEKTEDİR”
Toplu sözleşme düzeni, asgari ücret tespitiyle ilgili yasal süreç, tarafların taleplerinin hiçbir önemi kalmamıştır. Asgari geçim maliyeti esas alınarak belirlenmesi gereken asgari ücretin 17 bin lira olmasına da emeklilerin 11 bin 193 lirayla geçinebileceğine de aynı kişi karar vermektedir. İktidarın yanlış ekonomi politikası ve tercihleri yüzünden başta ücretli çalışanlar ve emekliler olmak üzere vatandaşların büyük çoğunluğu geçim zorluğu altında ezilmektedir. İstisna olması gereken asgari ücret çalışanların yarısının ücreti, en düşük emekli aylığı ise emeklilerin yarısının aylığı haline gelmiştir.
“BU YOKSULLAŞMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI 2006 YILINDA ÇIKARDIKLARI 5510 SAYILI YASADIR”
Asıl bu yoksullaşma sürecinin başlangıcı 2006 yılında çıkardıkları 5510 sayılı yasadır. Emekli aylığına esas ücretin belirlenmesindeki sistem değiştirilmiş, Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki artış oranının sadece yüzde 30’u değerlendirmeye alınmıştır. Bu da doğal olarak emekli aylıklarının düşmesine neden olmuştur. Diğer yandan aylık bağlama oranları düşürülmüş ve 25 yıl çalışmış bir çalışan için yüzde 70 oranında olan aylık bağlama oranı yüzde 50’ye düşürülmüştür. Çalışanların parçalı olarak bağlanan emekli aylıklarında 2008 sonrası döneme ait olan kısmi emekli aylıkları çok hızlı bir biçimde düşmüştür. Bu da yetmemiş, 506 sayılı Kanun döneminde asgari emekli aylığı sistemi kaldırılmıştır.
“MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR, TÜİK FELAKETİ GİZLEYEMİYOR”
İktidar, isterse yüzde yüz isterse yüzde 200 zam yapsın emeklilerin yaşadığı bu hızlı yoksullaşma sürecini aylıkların erimesini önleyemez. Öncelikle, vakit kaybedilmeksizin aylık bağlama oranlarının düzeltilmesi, aylığa esas kazancın yeniden belirlenerek gelişmeden kaynaklı kayıpların giderilmesi ve yeniden asgari emekli aylığı sisteminin getirilmesi ve emeklilerin geçmişe yönelik kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir. Bu da yetmez. Emeklilere haklarını savunabilmeleri için örgütlenme haklarının acilen tanınması gerekmektedir. Emeklilik yıllarca primini ücretlerinden ödemiş olan kişilerin anayasal bir hakkıdır. Emekli aylıkları da bu hak çerçevesinde devletin ödemesi gereken bir gelirdir. Bu gelir de insan onuruna yakışır bir düzeyde olmak zorundadır. Hiçbir devlet yıllarca primlerini düzenli bir biçimde ödeyen yurttaşlarının haklarını gasp edemez. Mızrak çuvala sığmıyor, TÜİK felaketi gizleyemiyor. Bu vesileyle bir kez daha ifade ediyoruz; kamu çalışanları emekli olamıyor. Kamu emekçilerini, asgari ücretlileri ve emeklileri TÜİK rakamlarına karşı sonuna kadar ekmek davalarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.”