Sayıştay’ın 2022 Yılı Genel Değerlendirme Raporu: 19 Kamu İdaresinin Bütçe Gerçekleşmeleri Gerçeği Yansıtmıyor
Ttb’den, Sağlık Bakanlığı’nın 2024 Bütçesine Tepki: “Devlet Elini Halkın Cebinden Çekmeli, Sağlık Harcamalarının Tamamı Devlet Tarafından Karşılanmalıdır”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesine tepki gösterdi. TTB İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, “Toplam sağlık harcamalarının yüzde 73’ü hanehalkları tarafından gerçekleştirilirken devletin payı yüzde 27’nin bile altındadır. Bu durum kabul edilemez. Devlet elini halkın cebinden çekmeli, sağlık harcamaları hanehalkları tarafından değil tamamı devlet tarafından, genel bütçe içinden karşılanmalıdır. Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesini sadece sağlık emekçilerinin değil, halkın sağlığını da koruyamayacağı için reddediyoruz” dedi. CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala da “Bu bütçede iki tane makro sorun var; birincisi, bütçe yetersiz. İkincisi, bütçenin dağıtımı ile ilgili tercihler yanlış” diye konuştu. DEM Parti Milletvekili Heval Bozdağ ise “Önümüzdeki dönemde de tüm kalemlerde eğitimden ulaşıma, sağlığa kadar toplum gereksinimleri karşılanmıyor olacak” ifadelerini kullandı.
TTB, Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya; TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ katıldı.
TTB İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, bütçe teklifine ilişkin yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“BÜTÇE KAYNAKLARI ÖNCELİKLE DEVLETİN LAİK VE SOSYAL NİTELİKLERİ İÇİN AYRILMALI VE KULLANILMALIDIR”
“Bütçe görüşmelerinde finansal kaynağın kimlerden ne kadar alınarak oluşturulduğu ve kimlere ne kadar dağıtılacağının kararı verildiği için toplumun her kesimi açısından önem arz etmektedir. Bütçe, toplumun sağlığını direkt olarak ilgilendirmektedir. Özellikle son 20 senede kaynağın toplanması ve paylaşımında adil davranılmaması; toplumsal eşitsizlikleri artırmakta ve toplum sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Cumhurbaşkanlığı tarafından, merkezi yönetim bütçesi toplamı 2024 yılı için 11 trilyon 89 milyar 37 milyon 425 bin TL olarak teklif edilmektedir. Teklif edilen toplam miktarın yalnızca yüzde 6,6’sı (732 milyar 562 milyon 378 bin TL) Sağlık Bakanlığı için ayrılmaktadır. Türk lirası üzerinden yüzde 56 oranında artmış gibi görünen bütçeye döviz kurları açısından baktığımızda aslında bir artış olmadığını görebiliriz. Bütçenin 91 milyar 824 milyon 805 bin TL’si Diyanet İşleri Başkanlığı için ayrılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı için ayrılan pay, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden 2,4 kat, Göç İdaresi Başkanlığı bütçesinden de 4,2 kat, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin yarısından, Sağlık Bakanlığı bütçesinin ise sekizde birinden daha fazladır. Bütçe kaynakları öncelikle devletin laik ve sosyal nitelikleri için ayrılmalı ve kullanılmalıdır.
“ÇÖKMEYE MAHKÛM OLAN, SAĞLIKSIZLIK ÜRETEN BU SİSTEMİN KAYNAKLARIMIZI NASIL YUTTUĞUNU GÖREBİLİYORUZ”
Sağlık Bakanlığı’nın bütçe teklifi incelendiğinde, 2024 yılı bütçesinin yüzde 71,5’inin ‘tedavi edici sağlık’ hizmetleri için, yüzde 28,5’inin koruyucu sağlık hizmetleri için ayrıldığı görülmektedir. Bilimsel bilgiler ışığında yapılacak planlamada önceliğin ‘koruyucu sağlık’ hizmetlerine verilmesi ve hem toplumun sağlığının geliştirilmesi hem de korunmasının öncelikli olması gerekmektedir. Tedavi edici ve koruyucu sağlık hizmet oranlarına ayrılan bütçe tersine çevrilmediği sürece sağlıklı bir toplum yaratmak mümkün olmayacaktır.
Yıllardır ülkemizdeki sağlık sistemini ve onun altyapısını oluşturan finansman sistemini eleştirmekteyiz. Olumsuz onca sonuca rağmen halen kırılgan bir sağlık sisteminde ve bu sistemi daha da kırılgan hale getiren mekanizmalarda ısrar edilmektedir. Pandemi, deprem ve diğer afetlerde bilimsel bir sağlık sisteminin her defasında nasıl olmadığına; özellikle yoksul kesimlerin nasıl feda edildiğine şahit olduk. Hazırlanan bütçelere, yapılan sağlık harcamalarına baktığımızda da; çökmeye mahkum olan, sağlıksızlık üreten bu sistemin kaynaklarımızı nasıl yuttuğunu görebiliyoruz.
“DEVLET ELİNİ HALKIN CEBİNDEN ÇEKMELİ”
TÜİK tarafından 7 Aralık 2023 tarihinde yayımlanan ‘Sağlık Harcamaları İstatistikleri 2022’ verilerine göre, toplam sağlık harcamalarının gayri safi yurtiçi gelir (GSYG) içindeki payı yüzde 4,0’e düşmüştür. Oysa, bu orantı 2019 yılında bile yüzde 4,7 idi. Pandeminin ilk yılında (2020) yüzde 5,0 olarak gerçekleşirken, 2021 yılında da yüzde 4,9 olarak gerçekleşmişti. Özetle, 2022 yılında sağlık harcamalarının GSYG içindeki payı 2019 yılına göre yüzde 15, 2020 yılına göre yüzde 20 ve 2021 yılına göre de yüzde 18 oranında azalmıştır. Tek başına bu veriler bile iktidarın sağlık hizmetlerini ne kadar önemsediğini, öncelediğini ortaya koyması açısından yeterlidir. Bununla birlikte, toplam sağlık harcamalarının yüzde 73’ü hanehalkları tarafından gerçekleştirilirken devletin payı yüzde 27’nin bile altındadır. Bu durum kabul edilemez. Devlet elini halkın cebinden çekmeli, sağlık harcamaları hanehalkaları tarafından değil tamamı devlet tarafından, genel bütçe içinden karşılanmalıdır.
Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesini sadece sağlık emekçilerinin değil, halkın sağlığını da koruyamayacağı için reddediyoruz. Bütçenin şeffaf ve tüm bileşenlerle birlikte hazırlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’ndayken de yaptığımız uyarıları tekrarlıyoruz.
“KATKI-KATILIM, İLAVE ÜCRET GİBİ HİÇBİR AD ALTINDA HALKTAN SAĞLIK HİZMETLERİ İÇİN ÜCRET ALINMAMALIDIR”
Oluşumundan her harcamasına kadar tüm aşamalarda toplumun denetleyebildiği bir bütçe hazırlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı Bütçesi, genel bütçenin en az yüzde 15’i olmalıdır. Bütçe kaynakları, devletin laik ve sosyal nitelikleri öncelikli olarak kullanılmalıdır. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
Bütçe oluşturulurken çalışanlar ciddi miktarda vergilerle ezilmemeli, vergiler asıl olarak özel sermayeden karşılanmalıdır. Hem sağlık sisteminde hem de sağlık sisteminin yürütüleceği bütçede koruyucu sağlık hizmetleri öncelenmelidir. HPV ve grip gibi aşılar da dahil tüm aşılar parasız olmalıdır. Kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, birbirinden kopartılmadan Sağlık Bakanlığı tarafından kamusal olarak sunulmalıdır. Toplum sağlığının öncelendiği, kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetinin yaşam ve üretim alanlarında bir arada sunulduğu bir sağlık sisteminde tedavi edici hizmetler de etkin, kamusal sağlık kurumları tarafından verilmelidir. Şehir hastaneleri modeli tedavi edici sağlığa ayrılan bütçenin önemli bölümünün özel sermayeye kaynak aktarımıdır ve vazgeçilmelidir.
“YAŞANMASI MUHTEMEL YENİ SALGINLARA VE BEKLENEN AFETLERE KARŞI DA BÜTÇE KALEMİ OLUŞTURULMALIDIR”
Tüm emekçiler, insanca yaşayabilecekleri çalışma koşullarında hak ettikleri güvenceli ücreti almalıdır. Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. COVID-19 pandemisinde ve en son şubat Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir. Yaşanması muhtemel yeni salgınlara ve beklenen afetlere karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır. Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve tüm sağlık örgütleri karar alma süreçlerine dahil edilmelidir. Bizler sağlık emek ve meslek örgütleri olarak kamu otoritesini uyarırken, hakkımız olanı alana kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha bildiriyor ve tüm çalışanları birlikte mücadeleye davet ediyoruz.”
NAZAN KARACABEY: “ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM MÜCADELE İLE GEÇECEK”
SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, ise şunları söyledi:
“Tek adam tarafından yapılan bütçe, hedefi tutturamadığı için ek bütçeler ile yamanan bir sistemle önümüze gelmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın genel bütçe içindeki payı yüzde 10-15 üzerine çıkarılsın derken bu pay, 2024 bütçesinde daha da azaldı. Bakanlık bütçesinde büyüme olarak gösterilen rakamlar enflasyon ve dolar kuru baz alındığında neredeyse yok hükmünde. Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın tedavi edici sağlık hizmetlerinden daha az olması, iktidarın aslında sağlık politikalarına nasıl baktığının göstergesi. Bütçe bize bir kez daha gösteriyor ki önümüzdeki dönem mücadele ile geçecek.”
HEVAL BOZDAĞ: “TOPLUMUN GEREKSİNİMLERİ BU BÜTÇE İLE KARŞILANMAYACAK DEMEKTİR”
Heval Bozdağ Sağlık Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin şunları dedi:
“Bu mücadelenin içerisinde olmak, bir parçası olmak onur verici. Bugün bütçe hakkından bahsetmek lazım; toplumun bütçe üzerindeki tartışmalarda yerinin olmaması, aslında bu bütçenin toplumun dışında hazırlanan, birileri tarafından dayatılan bir bütçe olduğunu göstermektedir. Toplumun ihtiyacının ne olduğu konusunda karar veren mekanizmanın, merkezi mekanizma olduğu sonucu açığa çıkıyor. Toplumun gereksinimleri bu bütçe ile karşılanmayacak demektir. Önümüzdeki dönemde de tüm kalemlerde açıkçası eğitimden ulaşıma, sağlığa kadar toplum gereksinimleri karşılanmıyor olacak.
Dünya üzerinde de toplumların sağlık hakkının gasp edildiği açıkçası ortaya çıkmış gibi duruyor. Bütçe kalemlerine baktığımız zaman sağlığa, eğitime, ulaşıma pay ayrılmıyor da nereye pay ayrılıyor diye baktığımızda; AKP iktidarı döneminde başından itibaren özellikle MİT veya savunma sanayi, bütçeden büyük kalemlerde pay aldığını görüyoruz. Yani güvenlik politikalarına ciddi anlamda yatırımlar var. Bu da barış politikalarının dışında, toplumun haklarının savunusu noktasında değil de farklı tercihlerle hareket edildiğini göstermekte.”
KAYIHAN PALA: “LİBERAL SAĞLIK SİGORTACILIĞI DİYE KİŞİLERİN CEPLERİNDEN TOPLANAN PARAYA DAYANIYOR”
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala şunları ifade etti:
“Bütçeye ilişkin önerilerimizin hiçbiri kabul edilmedi ve bütçe nasıl, plan ve bütçe komisyonuna geldiyse öyle genel kurula indirildi. Bu bütçede iki tane makro sorun var; birincisi, bütçe yetersiz. İkincisi, bütçenin dağıtımı ile ilgili tercihler yanlış. Bütçe yetersiz derken şunu söylemem gerekir, Türkiye gibi nüfusun demografik olarak görece başka ülkelere göre daha genç olduğu bir ülkede sağlık harcamalarının GSYH oranın en az yüzde 8’in üzerinde olması planlıyor. Bizde bu rakam bunun yarısından biraz daha fazla. Üstelik 4.3’lük payın yalnızca yüzde 1’i özel harcamalar olarak adlandırılırken yüzde 3,4’ü hükümet harcamalarının yanı sıra ana hatlarından alınan liberal sağlık sigortacılığı diye kişilerin ceplerinden toplanan paraya dayanıyor. Dolayısıyla yetersiz bir bütçe.”
AHMET ŞIK: “ELEŞTİREL BAKIŞLA BÜTÇE OYLAMALARINI İZLEMELERİNİ TEMENNİ EDİYORUM”
Ahmet Şık ise şunları söyledi:
“Çoğulculuğa değil, çoğunluk olmaya dayalı bir anlayış Türkiye’nin önündeki en büyük engellerden biri. Komisyondaki tartışma sürekli çoğunluk olanların oyları ile kamu yararı gözetilmeden her zaman reddediliyor. Bütün yurttaşların hangi partinin tarafında olursa olsun burada kendi hakkını gözetmeyen bir sistemin olduğuna dair bir eleştirel bakışla bütçe oylamalarını izlemelerini temenni ediyorum.”