24 Eylül 2024 Salı

Tbmm Bütçe Görüşmeleri… Müzeyyen Şevkin: “Vahşi Kömür Madenciliği Sayesinde Biz Artık Madencilerimizi Her Yıl Toprak Altında Görmek İstemiyoruz”

CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde; “ Maalesef, bugün ülkemizde 24 il, 110 ilçe ve 500’ü aşkın köyümüz doğrudan fay zonları üzerinde bulunmasına rağmen Maden Tetkik ve Arama diri fay haritalarını güncellemekte gecikmektedir. Bugün fay zonu çalışmaları yapılarak sakınım bandı yapılmamakta ve bunlar imar planlarına işlenmemektedir, bu bir eksikliktir” dedi. Türkiye’deki madencilik faaliyetlerine de değinen Şevkin “Madencilik, enerji, jeoloji ve diğer politikalar acilen değişmek zorunda. Vahşi taş ocağı ve maden ruhsatları verilmesine ve ekolojinin tahrip edilmesine son verilmelidir. MİGEM 190 taş ocağı ruhsatı vererek göllerin kurumasının, yer üstü sularının kurumasının, ekolojinin tahrip olmasının önünü açmakta. Bu vahşi madencilik insanların yaşamına da son veriyor. Redevans sistemi dediğimiz vahşi bir kömür madenciliği sayesinde artık şu gözyaşlarını görmek istemiyoruz. Biz artık madencilerimizi her yıl toprak altında görmek istemiyoruz” diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, şöyle konuştu:

“Araştırma amaçlı kurulan MTA’nın artık bu görevini tam anlamıyla yaptığını söylemek mümkün değil. Enstitü adeta yer bilimciler için bir okul görevi görürken maalesef bugün o görevinden gittikçe uzaklaşmaktadır. Bir diğer görevi de riskli alanların haritalanmasıdır. Örneğin heyelanlar. Birkaç gün önce yaşadığımız bir heyelanda 1 katlı binada 2 vatandaşımızı yitirdik, arkasından da oraya giden 21 AFAD görevlisi maalesef 2’nci heyelan altında neredeyse yaşamını yitirecekti. 2020 yılında bir çığ felaketinde yaşadık, 7 kişiyi kurtarmak üzere tam 35 kişi hayatını kaybetmişti. Peki, bunlar kader mi? Bunlar bilimi ön görmemenin ve risk haritalarının bu ülkede yeterince yapılmamasının sonuçlarıdır. Bugün eğer ülkemizde bir heyelan envanter haritası yeterince yapılıp güncellenmiyorsa ve bu risk alanları imar planlarına işlenmiyorsa bu sadece MTA’nın değil Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, İçişlerine bağlı AFAD’ın ve aynı zamanda yerel yönetimlerin suçudur da.

“BUGÜN FAY ZONU ÇALIŞMALARI YAPILARAK SAKINIM BANDI YAPILMAMAKTA VE BUNLAR IMAR PLANLARINA IŞLENMEMEKTEDIR”

Sadece risk haritaları değil tıbbi jeolojik alanlar, elbette ki fay zonları, yine benzer şekilde kaya düşmesi, çığ düşmesi gibi pek çok alanların risk haritalarının yapılarak kamu yararına sunulması gerekmektedir ve bunların imar planlarına işlenerek ‘burası yapı yasaklı alan’ olarak ilan edilmesi gerekiyor. Maalesef, bugün ülkemizde 24 il, 110 ilçe ve 500’ü aşkın köyümüz doğrudan fay zonları üzerinde bulunmasına rağmen Maden Tetkik ve Arama diri fay haritalarını güncellemekte gecikmektedir. Bugün fay zonu çalışmaları yapılarak sakınım bandı yapılmamakta ve bunlar imar planlarına işlenmemektedir, bu bir eksikliktir.

“ORTA ANADOLU’DAKI BU SICAK SU KAYNAKLARINI ARAŞTIRARAK, SERACILIKTA, ISINMADA KULLANABILIRIZ VE ISTIHDAM ALANLARI YARATABILIRIZ”

Orta ve Güneydoğu Anadolu’da ve maalesef Batı Anadolu’da çalışmalar yapılmış ama sıcak su kaynakları için yeteri kadar araştırma yapılmamaktadır. Biz enerjiyi ithal etmek yerine doğu ve güneydoğudaki, orta Anadolu’daki bu sıcak su kaynaklarını araştırarak, seracılıkta, ısınmada kullanabiliriz ve istihdam alanları yaratabiliriz. Bugün Afyon’da bir evin ortalama aylık doğal gaz harcaması bin ila bin 500 TL arasında tutarken eğer jeotermal kaynaktan karşılanırsa, yerli ve millî olan jeotermal kaynaktan karşılanırsa bu 200 TL civarına düşmektedir.

“BİZ ARTIK MADENCİLERİMİZİ HER YIL TOPRAK ALTINDA GÖRMEK İSTEMİYORUZ”

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da bu açtıkları kuyulardan petrol bulamayınca çıkan sıcak su kaynaklarını da yine kamu yararına vermesi gerekiyor. Madencilik, enerji, jeoloji ve diğer politikalar acilen değişmek zorunda. MTA da tıpkı USGS gibi… Yani biz hâlâ, şu anda Amerikan Uluslararası Jeolojik Araştırma Enstitüsünden bazı bilgileri alıyoruz. Bu anlamda bir politika değişikliğine de ihtiyaç vardır. Vahşi taş ocağı ve maden ruhsatları verilmesine ve ekolojinin tahrip edilmesine son verilmelidir. MİGEM 190 taş ocağı ruhsatı vererek bu göllerin kurumasının, yer üstü sularının kurumasının, ekolojinin tahrip olmasının önünü açmakta arkadaşlar. Bu vahşi madencilik insanların yaşamına da son veriyor. Evet ‘redevans’ sistemi dediğimiz vahşi bir kömür madenciliği sayesinde artık şu gözyaşlarını görmek istemiyoruz. Biz artık madencilerimizi her yıl toprak altında görmek istemiyoruz.”

 

İlgili Haberler