Aziz Sancar: “Din Ve Bilimi Ayrı Tutmamız Lazım, Aksi Takdirde Din Saygınlığını Kaybeder, Bilim Körleşir”
“Sivrisinekler” Türkiye’de İlk Kez İbb Şehir Tiyatroları’nda Seyirciyle Buluştu: Usta Oyuncu Ayşin Atav: “11 Yıl Sonra Sahnelere Torunum İçin Döndüm”
HABER: EDDA SÖNMEZ – KAMERA: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, Lucy Kirkwood’un yazdığı, Ekin Tunçay Turan’ın çevirdiği, Ali Gökmen Altuğ’un yönettiği Sivrisinekler’i oyununu, dün akşam Müze Gazhane Meydan Sahnesi’nde seyirciyle buluşturdu. İBB Şehir Tiyatroları’nda ilk kez sahnelenen İki kız kardeşin çarpıcı hikâyesini konu alan oyununda yer alan usta oyuncu Ayşin Atav, 11 yıl sonra Sivrisinekler oyunuyla sahnelere gerdi döndü. Usta Oyuncu Atav, “Teklif geldiği zaman kabul etmedim önce. Sonra torunum ‘Anneanne lütfen kabul et. Çünkü ben seni sahnede seyretmek istiyorum’ dedi. O gece bir düşündüm dedim ki ‘Bu çocuk haklı, o zaman ben bu işe girişeyim’ ve torunum için kabul ettim” dedi.
İBB Şehir Tiyatroları, Lucy Kirkwood’un yazdığı, Ekin Tunçay Turan’ın çevirdiği, Ali Gökmen Altuğ’un yönettiği Sivrisinekler onunu, dün akşam Müze Gazhane Meydan Sahnesi’nde seyirciyle buluşturdu. Dramaturgisini Özge Ökten Yılmaz’ın, dekor ve ışık tasarımını Cem Yılmazer’in, kostüm tasarımını Gamze Kuş’un, efekt tasarımını Metin Küçükyılmaz’ın, video- görsel tasarımını Enes Altuğ Avşar’ın yaptığı, fotoğraflarını Nesrin Kadıoğlu’nun çektiği oyunda; Ayşin Atav, Yeliz Gerçek, Senan Kara, Özgür Dereli, Ahhan Şener, Pınar Demiral, Volkan Öztürk, Ümran İnceoğlu, Pınar Pamuk rol aldı.
Müze Gazhane Meydan Sahnesi’nde 9-11 Kasım, 15-18 Kasım 2023 tarihlerinde sahnelenecek olan oyunun yönetmeni Ali Gökmen Altuğ, oyuncular Ayşin Atav, Senan Kara Tutumluer ve Yeliz Gerçek “Sivrisinekler ” oyununun ilk gösterimi öncesinde ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
AYŞİN ATAV: 11 YIL SONRA TORUNUM İÇİN SAHNEYE DÖNDÜM
Emekli olduktan sonra 11 yıl sonra torunu için sahnelere dönerek, oyunda bilim insanı Karen’e hayat veren Ayşin Atav şunları söyledi:
“Çok heyecanlıyım çünkü yeni kişilerle tanıştım. Yeni bir jenerasyonla tanıştım, benim için çok değişikti. Çok güzel kişilerle birlikte oldum, daha doğrusu iyi sanatçılarla birlikte oldum, bu ayrı bir şans benim için. Ben 11 yıl sonra böyle bir projede yer aldım. 11 yıl bayağı uzun bir zaman. O zaman içerisinde torunum büyüdü. Bana böyle bir teklif geldiği zaman, kabul etmedim önce. Sonra torunum ‘Anneanne lütfen kabul et. Çünkü ben seni sahnede seyretmek istiyorum’ dedi. O gece düşündüm dedim ki ‘Bu çocuk haklı o zaman ben bu işe girişeyim’ ve torunum için kabul ettim. Sevgili yönetmenimiz Ali’nin (Altuğ) teşvikiyle bu işe başladım. 65 yaşında emekli oldum ama Bedia Muvahhit ‘Yaş yoktur. Önemli olan beyin, aklın çalışması’ demişti. Ben oyunda anneyim iki kızım var bir de torunum var. İki kızın çatışması altında tercihini yanlış kullanan bir anneyim. Bir kızı benim gibi bilim insanı diğeri ise değil. Seyirci diyecek ki acaba bilim insanı mı haklı yoksa diğer kız mı haklı?
“BANA TESİR ETTİ BU İŞ”
Güzel bir tema. Aile ile ilişkiler, insan ilişkileri. İstediğiniz kadar bilim insanı olun ne yaparsanız yapın köklü bir aileniz veya güzel bir aileniz yoksa hiçbir işe yaramaz. Ama bir aileniz varsa her şey güzel gider. Alzheimer hastası bir kadını canlandırıyorum. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. O rolü oynarken de öyle oluyorum. Benim annem de alzheimerdan ölmüştü. Biraz bana tesir etti bu iş. Öyle olmasına rağmen zevk alarak oynuyorum. Bu kadar güzel bir piyesin şansının açık olmasını istiyorum. Yıllarca devam etsin istiyorum.”
ALİ GÖKMEN ALTUĞ: ÇOK ÇAĞDAŞ BİR OYUN
“İlk kez sahnelenmesinin ötesinde anlattığı mesele, konu içerisinde edindiği dertler gerçekten çok çağdaş” diyen oyunun yönetmeni Ali Gökmen Altuğ, oyun ile ilgili duygularını şöyle anlattı:
“Sivrisinekler Türkiye’de ilk kez sahneleniyor. Çok yeni bir oyun. Çok çağdaş bir oyun. İlk kez sahnelenmesinin ötesinde anlattığı mesele, konu içerisinde edindiği dertler gerçekten çok çağdaş. Bilimle, şu an bilimin geldiği nokta insanlığın bilimle olan bir tarafıyla savaşı demek istemiyorum ama insanlık için faydalı mı yoksa acaba bazı şeyler kontrolden mi çıkmaya başladı gibi çok temel bir başlıkta içinde çok katmanlı çok derinlikli bir oyun. Dolayısıyla içinde fizik olan bir oyun bu tarafıyla beni daha çok heyecanlandırıyor. Karakterlerden biri Cern’de çalışan bir bilim insanı. Higgs Bozonu olarak adlandırılan bir parçayı bulmaya çalışıyor ve gerçekten bu parçacık 2017 yılında bulundu ve dünya fizik tarihinde özellikle atom altı parçacıkla, parçacık fiziğinde çok büyük keşif Nobel aldı. Bir yandan bir karakter orada protonları çarpıştırırken kendi ailesinde annesiyle, kız kardeşiyle ve oğlu ile çarpışıyor. Yazar çok güzel bir paralel bir kurgu kurmuş. Hem bir aile dramatik çatısı içinde çatışma görüyoruz çok güçlü bir şekilde. Hem de bu çatışmayı bilimle ve fizikle örtüştüren konu inşaa etmiş çok heyecanlıyım mutluyum. Böyle bir oyunu meydan sahnede klasik İtalyan sahnenin dışında sahnelemekten dolayı da. Olabildikçe çağdaş bir rejiyle yaklaşmaya çalıştım metine. Umarım seyirciyle buluşması güzel olur.
“SAHNE BİZİM İÇİN YAŞAM KAYNAĞI”
Ayşin Atav ile emekli olmadan önce biz bir oyunda beraber çalışmıştık. Dolayısıyla ben tanıyorum onu. Ayşin abla tarafından çok iyi canlandırılacağını düşündüm ve emekli olduktan sonra bir süredir tiyatroda yer almamıştı. Sahne bizim için yaşam kaynağı, onları tekrar o yaşam kaynağı ile buluşturmak adına da bence güzel bir buluşma oldu. O da çok mutlu, ilk defa böyle bir oyunda oynuyor, yani çok çağdaş ve farklı bir oyunda. Zor bir oyun çalıştığımız oyun açıkçası, bir o kadar da eğlenceli. Heyecanlıyız, umarım seyirci ile buluştuğumuzda güzel uzun soluklu keyifli bir yolculuk olur. Bizler şu an o heyecanı taşıyoruz.”
SENAN KARA TUTUMLUER: OYUN ÇOK GÜZEL, AİLE İLİŞKİLERİNİ SORGULATAN YAŞAMDAKİ AÇMAZLARI KARAKTERLERLE YÜZLEŞTİREN BİR OYUN
“Ülke olarak enteresan süreçlerden geçiyoruz. Hepimiz yorulduk. Bilim ve sanat bize güç verecek. Onlardan ayrılmayalım” diyen oyunda Jenny karakterine hayat veren oyuncu Senan Kara Tutumluer ise şunları söyledi:
“Çok yeni bir oyun çalışıyoruz. 5 yaşında bir oyun. Lucy Kirkwood’un yazdığı ilk kez Türkiye’de sahnelenecek. Oyun çok güzel. Aile ilişkilerini sorgulatan yaşamdaki açmazları karakterlerle yüzleştiren bir oyun. Jeni ailenin en küçük bireyi. Anne, baba, abla bilim insanları. Ailede daha az başarılı olan, biraz ötelenmiş biraz böyle daha az zeki bulunmuş bir kız çocuğu. Ve bütün yaşamı boyunca anne, abla ve baba ile mücadele ediyor. Bu mücadele hayatta bazen hatalar yapmasına sebep oluyor. Bunlarla yüzleşip mücadele eden, isyan eden bir tarafı var. Bu aile ilişkilerini anlatırken bize bilim ve fizik ile ilgili ufak bilgiler aktararak yapıyor bunu çok böyle karmaşık bir şekilde değil de ilişkiler üzerinden anlatarak, çarpışmalar, temaslar, bunların etkileri, sonuçlarını anlatan bir oyun.
“METİN ÇOK İLGİMİ ÇEKTİ”
Güzel çatışmaları olan bir oyun. Zaten o çatışmalar bir oyunun çatısını çok sağlam belirliyor. O anlamda başarılı bir oyun biz de elimizden geldiğince ucundan kıyısından tutarak hayatı canlandırmaya ayakta tutmaya çalıştık. Kabul etmemin sebebi var bir kere metin çok yeni ve çok ilgimi çekti. Yönetmemiz Ali (Altuğ) ile ilk toplantımızda ben dedim ki “bu biraz ürkütücü değil mi? Biz bunun ne kadarını nasıl anlatabileceğiz” diye. Ali’nin (Altuğ) her zaman sezgileri kuvvetlidir. “Çok güzel yapacağız” dedi. Yola çıktık. Gerçekten de prova süresinde gelip izleyenler doğru yolda olduğumuzu gösterdiler. İnsanların seçimleri vardır hayatta ve insanlar seçimleri ile var oluyorlar. Kimisi bu savaştan yenilerek çıkıyor. Kimisi çok daha güçlenerek çıkıyor. Biz seçimleri ve bunların sonuçlarını anlatıyoruz aslında. Kuantum içinde biraz var, biraz elektronlar, protonlar var. Onların birbirine olan etkileri. Teknik olarak ta zengin bir oyun. Işığı, görseli ile desteklenince çok lezzetli bir hala geldi.
“ÜLKE OLARAK ENTERESAN SÜREÇLERDEN GEÇİYORUZ. HEPİMİZİN BİRAZ DAHA BİLİME, SANATA GÜVENEREK BURADAN ÇIKMAMIZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Yine aynı şeyleri söyleyeceğim ülke olarak enteresan süreçlerden geçiyoruz. Hepimizin biraz daha bilime sanata. Oradan güç alarak. Bilime ve sanata güvenerek. Onların ışığında daha sevgi ile, dayanışma ile vicdanımızı hiçbir zaman kaybetmeden birbirimize destek olarak buradan çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir yolumuz var. Evet çok yorulduk ama bunlar bize güç verecek. Buradan ayrılmayalım. Onu istiyorum ve çabam hep o yönde. Bu mesleği yapan ve yapmaya çalışan bir insan olarak.”
YELİZ GERÇEK: OYUNUMUZ ÇOK ÇAĞDAŞ YENİ BİR METİN
Oyunda bir diğer bilim kadını Alice’yi oynayan Yeliz Gerçek şunları söyledi:
“Oyunumuz çok çağdaş yeni bir metin. 5 Yıl önce İngiltere’de başlanmış yazıldığı anda. Lucy Kirkwood tarafından yazılmış bir metin dolayısıyla çok güncel olayları anlatıyor. Hepimize yakın olan, hepimizin kendinden bir parça bulabileceği çağdaş bir metin. Şehir tiyatrosunda Türkiye’de ilk defa sahneleniyor. Benim karakterim Alice karakteri. İsviçre’de Cern Bilim Merkezinde çalışan bir bilim insanı. Oldukça zeki işinde başarılı. Bilimde bulunan Higgs Bozonu tanrı parçacığı olarak adlandırılıyor. Bunun üzerine deneyler yapan bir bilim insanı. Fakat işinde son derece başarılı iken aslında bir çok insanında yaşadığı gibi kendi özel hayatında aynı derece de başarı gösteremiyor. Oğlu ile sorunları var, yaşlı bir annesi var biraz daha sorunlu bir kız kardeşi var. Onlarla sürekli bir problem yaşıyor. Oyunun ana teması aile içerisinde çatışmalar. Bilim biraz daha yan tema olarak devam ediyor. Seyircimizi bekliyoruz. Çünkü Türkiye’de böyle çağdaş metinler çok fazla olmuyor. Daha az olabiliyor. Biz bir kurum tiyatrosu olduğumuz için daha çok klasiklere yer vermemiz gerekiyor. Özel tiyatrolar bu tür projeleri daha çok yapıyorlar ama klasiklere yer veremiyorlar. Ama şimdi bu çok yeni, çok modern, çok değişik konusuyla ve burada Meydan sahnede olması itibariyle biz çok heyecanlıyız herkesi bekliyoruz.”