24 Eylül 2024 Salı

Savdes-Sen Genel Başkanı Cengiz: “En Düşük Memur Ücreti Yoksulluk Sınırı Olarak Belirlenmeli”

Memur maaşlarına 2024 ve 2025 yıllarında yapılacak zamların belirleneceği toplu sözleşme görüşmeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda bugün başladı. Savunma, Büro ve Destek Hizmetleri Sendikası (SAVDES-SEN) Genel Başkanı Tuncay Cengiz, bakanlık önünde yaptığı açıklamada, “Kamu kaynaklarının adil bölüşümü çerçevesinde, en düşük memur ücretinin en düşük işçinin mali hakları ile eşdeğer olması gerekirdi. En düşük memur ücreti yoksulluk sınırı olarak belirlenmeli, altı aylık dönemler halinde yansıtılacak enflasyon farkları enflasyonist ortamlarda aylık olarak yansıtılmalı, vergi dilimi yüzde 15’te sabitlenmeli, ülkenin ekonomik büyüme oranları, refah payı olarak her yıl başında ayrıca yansıtılmalıdır” dedi.

SAVDES-SEN Genel Başkanı Tuncay Cengiz, Memur-Sen, Kamu-Sen ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) katıldığı toplu sözleşme görüşmeleri öncesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Cengiz, şunları söyledi:

“MEMUR VE EMEKLİLERİ, ZAMAN ZAMAN AÇLIK SINIRINA DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR”

“Bugün, yaklaşık 3,5 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2024 ve 2025 yıllarını kapsayan mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin başladığı, emeğin ve alın terinin kıymetinin ortaya konulması gereken önemli bir gündür, tabii gerektiği gibi değerlendiği takdirde. Siyasallaşmış sendikaların geçtiğimiz 12 yıl boyunca yapmış olduğu altı ayrı toplu sözleşme göstermiştir ki memurların emek ve alın teri yeterince savunulmamış, memur ve emeklileri zaman zaman açlık sınırına düşürülmüş, zaman zaman da asgari ücret ile eşitlenmiştir. Bu hususun dünyada veya ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, enflasyon veya kamu kaynaklarının yetersizliği ile izah edilebilecek bir durum olmadığını hepimiz biliyoruz. En basit hesapla, kamu kaynaklarının adil bölüşümü çerçevesinde, en düşük memur ücretinin en düşük işçinin mali hakları ile eşdeğer olması gerekirdi. ‘Şu an eşit mi’ diye sorarsak cevap tabii ki hayır. Halihazırda yaşanan bu adaletsizlik, maalesef basiretsiz ve beceriksiz sendikacılığın sonucudur.

“YETKİLİ KONFEDERASYONUN MEMUR VE EMEKLİLERİNİN HAKKINI SÖKE SÖKE ALMA SORUMLULUĞU VARDIR”

Adaletsizlik sadece kamu kaynaklarının adil bölüşümü ve ücret politikasında yaşanmamaktadır. Adaletsizlik, eş ve çocuk yardımı; yiyecek, giyecek, ulaşım vb. sosyal yardımlarda, ikramiye ödemelerinde, amir-memur arasında, sınıflar ya da kadrolar arasında, yani her alanda yaşanmaktadır. Bu adaletsizliklerin çözüm yeri ise layıkıyla icra edilecek toplu sözleşme masalarıdır. Burada, bugün başlayacak toplu sözleşme görüşmelerine katılacaklara seslenmek istiyorum: Toplu sözleşme masası, vebal masasıdır. Kul hakkının gerektiği gibi savunulması gereken masadır. O masaya oturma yetkisi sizlere; oyalanmak, göz boyamak veya reyting yapmak için verilmemiştir. Özellikle anlaşmadan kalkmak ve konuyu hakem heyetine havale etmek için hiç verilmemiştir. Yetkili konfederasyonun bahane bulma veya sızlanma hakkı yoktur. Memur ve emeklilerinin hakkını söke söke alma sorumluluğu vardır.

“MEMUR, 31 ARALIK 2023’E KADAR AYLIK 8 BİN 750 TL ALIM GÜCÜ KAYBINA UĞRAYACAKTIR”

Öncelikli talebimiz, memur ve emekli maaş ve tazminatlarının hayatın doğal akışına ve piyasa gerçeklerine uygun hale getirilmesidir. Malum olduğu üzere, Merkez Bankası 2023 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 22,3’ten yüzde 58’e, 2024 yılı beklentisini yüzde 8,8’den yüzde 33’e yükseltirken 2025 yılı beklentisini yüzde 15 olarak belirlemiştir. Bu, şu anlama geliyor; ‘2023 yılının ikinci altı aylık dönemi içinde ilave yüzde 35,7 oranında enflasyon yaşanacak ve 22 bin TL ücret alan bir memur, 31 Aralık 2023 akşamına kadar aylık 8 bin 750 TL alım gücü kaybına uğrayacaktır. Kaldı ki Merkez Bankası resmi verilerine göre, toplu sözleşmelerin başladığı 2012 yılından bugüne kadar tahmin edilen enflasyon, hep gerçekleşen enflasyonun altında kalmıştır. Lütfen gözden kaçırmayalım.

Bu nedenle en düşük memur ücreti yoksulluk sınırı olarak belirlenmeli, altı aylık dönemler halinde yansıtılacak enflasyon farkları enflasyonist ortamlarda aylık olarak yansıtılmalı, vergi dilimi yüzde 15’te sabitlenmeli, ülkenin ekonomik büyüme oranları, refah payı olarak her yıl başında ayrıca yansıtılmalıdır.

Verilen sözlere rağmen, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerinden, en düşük memur ücretinin 22 bin TL değil, 20 bin 352 TL olduğu görülüyor. Dolayısıyla verilen sözün arkasında durulmalı, eksik bin 648 TL, 15 Temmuz 2023 tarihinden geçerli olmak üzere tüm memurlara ilave olarak verilmelidir.

Merkez Bankası 2023 yılı sonu enflasyon beklentisine konu olan yüzde 35,7’lik kısım, seyyanen zam bahane edilerek yok edilmemeli, Ocak 2024 ayında ücretlere ayrıca yansıtılmalıdır.

Ocak ve temmuz ayları ile Ramazan ve Kurban Bayramları olmak üzere yılda dört defa net birer maaş tutarında ikramiye verilmelidir.

14 Temmuz 2023 gecesi Resmi Gazetede yayımlanan 7456 sayılı Kanun, memur ve emeklinin derdine derman olmamış, aksine sorunları daha da derinleştirmiştir. Bu nedenle seyyanen verilen 8 bin 77 TL taban aylıklara eklenmeli, emekli ücret ve ikramiyelerine de yansıtılması sağlanmalıdır.

Sosyal yardımlar kapsamında, aile yardımı 3 bin TL’ye, çocuk yardımı her bir çocuk için bin TL’ye çıkarılmalı, yemek yardımı kapsamında öğle yemekleri memurlara ücretsiz verilmeli, bu kapsamda bir öğün yemeğin maliyeti hesaplanarak 22 gün üzerinden memurlara topluca ödenmeli, fazla mesai yapan memurlara ücretsiz akşam yemeği veya yemek maliyeti gün bazında ödenmeli, tayın bedeli katsayısı 2 bin 100’den 6 bine çıkarılmalı, Giyecek Yardımı Yönetmeliği güncellenmeli, giyecek yardımı cins ve esasları ile miktarlarının piyasa gerçek ve rayiçlerine uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır.

1994-2005 yılları arasında 375 sayılı KHK kapsamında memurlara ödenen lojman tazminatı-kira yardımı üç grup halinde Ankara, İstanbul ve İzmir için 8 bin 500 TL, diğer büyük şehirler için 8 bin TL, diğer iller için ise 7 bin 500 TL olacak ve her yıl başında güncellenecek şekilde tüm memurlara yeniden ödenmelidir.

Emekli ikramiyeleri orta düzey bir konut alabilecek seviyeye çıkarılması veya emekli olan memurlara emekli ikramiyesinin yanında, TOKİ’nin 100 m² konut maliyeti kadar konut ikramiyesi verilmeli, bu ikramiyenin inşaat maliyet artışları ile güncellenmesi sağlanmalıdır.
Fazla mesai saat ücretinin Temmuz 2023 ayından geçerli olmak üzere 55 TL’den az olmaması, güncelliğini yitirmemesi amacıyla memur maaş katsayısına bağlanması sağlanmalıdır.

Dışişleri Bakanlığı yurt dışı teşkilatında görevli sözleşmeli personelin döviz bazında ödenen ücretleri ülkenin şartlarına göre en az iki kat artırılmalı, bulunulan ülkenin enflasyon farkları ücretlere yansıtılmalı; sıla bileti, eğitim yardımı, kira yardımı vb. sosyal yardımlardan yararlanmaları sağlanmalıdır.

Birinci dereceye gelmiş tüm memurlara sınıf ayırımı yapılmaksızın 3600 ek gösterge verilmeli, hiyerarşik düzen çerçevesinde piramit şeklinde tazminat yansıtma oranları artırılmalı; polis, bekçi, uzman erbaş ve astsubay emeklilerine verilen bin 200 TL ek ödeme maluliyet, eğitim vb. nedenlerle birinci dereceye gelemeyen tüm memur emeklilerine de verilmeli, ayrıca 5510 sayılı Kanun’a göre işe alınan memurlar ile 1 Ekim 2008 tarihinden sonra işe alınan 5434 sayılı Kanun’a tabi memurların emekli maaşı bağlama sistemi eşitlenmelidir.

Yetkili konfederasyonun ve hizmet bazlı yetkili sendikaların sayfalarca tek tek teklif ettiği özel ve ek özel hizmet tazminatı teklifleri yerine, köklü çözüm için memurların sınıf, kadro ve derece bazında mali haklarını düzenleyen 17 Nisan 2006 tarihli Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlar Kararı ile 375 sayılı KHK ve eki cetvellerin görev, yetki, sorumluluk ve hiyerarşi esas alınarak sil baştan yeniden düzenlenmesi en doğru çözüm yolu olacaktır. Adalet, hakkaniyet ve samimiyet buna gerektirir. Sorunu eğmeye, bükmeye, karmaşık hale getirmeye hiç gerek yoktur.

Kamunun kanayan yarası yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı; mevcut personel, eğitim ve mesleklerine uygun teknik hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri sınıfı ve genel idare hizmetleri sınıfı gibi diğer hizmet sınıflarına atanmalıdır. Verilen sözler ve vaatler tutulmalı, 1965 yılından bugüne devam eden çile son bulmalıdır.

Kamuda branşlaşmayı sağlamak amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36’ncı maddesine, savunma ve güvenlik hizmet sınıfı, mali hizmetler sınıfı, sosyal güvenlik hizmetleri sınıfı ve adalet hizmetleri sınıfı ihdas edilmelidir.

Şef, müdür yardımcısı, başmühendis ve müdür/şube müdürü kadrolarında görev yapan orta ve alt düzey yönetici personele hiyerarşik düzen içerisinde 8 bin puana kadar görev ve 2 bin puana kadar makam tazminatı verilmeli, ek gösterge ve tazminat yansıtma oranları artırılmalı, Gelir İdaresi ve/veya SGK merkez müdür ve müdür yardımcıları gibi müstakil birim yöneticiliği yapan personele temsil tazminatı ve temsil ödeneği verilmelidir.

Eşdeğer mesleklerin mali ve sosyal haklarından oldukça geride kalarak mesleki itibar kaybına uğrayan kamu mühendislerimizin ek göstergeleri, tazminat yansıtma oranları, özel hizmet ve ek özel hizmet tazminatları ile yan ödeme puanları Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlar Kararı’nın yeniden düzenlenmesi kapsamında artırılmalı, teknik sorumluluk tazminatı verilmeli, emekli kamu mühendislerine 5510 sayılı Kanun kapsamında 15 bin puan karşılığı ek ödeme yapılmalı, Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılmalıdır. Tekniker ve teknisyenlerin ek gösterge, tazminat yansıtma oranları, özel hizmet ve ek özel hizmet tazminatları da hiyerarşi içerisinde artırılmalıdır.

Kariyer uzmanlıklarında taşra-merkez ayrımı kaldırılmalı ve kariyer uzmanları arasında mali hak dengesi sağlanmalı, ayrıca yeterliğe tabi gelir uzmanlarının görev tanımları yapılarak inceleme yetkisi verilmelidir.

Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevli memurlara, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nda yapılacak düzenleme ile 4 bin gösterge puanı karşılığı ek ödeme verilmelidir.
Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumlarda görevli kurum tabipleri, hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarının mali hakları ve ek ödemeleri Sağlık Bakanlığı’ndaki emsalleri ile eşitlenmelidir. Bu çalışmalarda veteriner hekimler unutulmamalıdır.

EYT ve prim borçlarının yapılandırılması kapsamında iş yükü oldukça artan Sosyal Güvenlik Kurumu personeline ayrıca yüzde 50 oranında sosyal güvenlik tazminatı ödenmeli, kurum içinden atama yapılacak şekilde sosyal güvenlik uzmanı ve uzman yardımcısı kadroları ihdas edilmelidir.

2828 sayılı Kanun, 3713 sayılı Kanun ve 5378 sayılı Kanun kapsamında kamuda istihdam edilen personelden üst öğrenimi bitirenleri kapsayacak şekilde kendi aralarında yapılacak sınav ile üst kadrolara atanması sağlanmalıdır.

Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nde fazla çalışma karşılığında üniformalı personele verilen tazminatın benzeri şekilde asayiş tazminatı, bu kurumlarda görevli sivil devlet memurlarına da verilmelidir.

Gelir İdaresi çalışanlarımızın vergi vb. kamu borçlarının yapılandırılması kapsamında artan iş yüklerinin karşılığı olarak mali hizmetler tazminatı verilmelidir.

Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nde görevli sivil devlet memurları ile Ticaret Bakanlığı’nda görevli gümrük muhafaza ve gümrük muayene memurlarına, görevleri gereği taşıdıkları riskler karşılığında yılda 45 gün olacak şekilde fiili hizmet süresi zammı verilmelidir.

Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevli sivil devlet memurlarının da diğer Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenlik personeli gibi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz faydalandırılması sağlanmalıdır.

Başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, kamuda mütercim ve tercüman olarak istihdam edilen personelin kadroları, ileri derecede yabancı dil bilgisine sahip olması ve görevin teknik uzmanlık gerektirmesi nedeniyle teknik hizmetler sınıfı olarak düzenlenmeli, Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlar Kararı’nın yeniden düzenlenmesi kapsamında özel ve ek özel hizmet tazminatları yüzde 50 oranında artırılmalıdır.

15 Ocak 2016 tarihinden sonra kamu kurum ve kuruluşlarına açıktan atama suretiyle istihdam edilen devlet memurları ile sözleşmeli personel olarak istihdam edilen ve 7433 sayılı Kanun ile isteğe bağlı olarak memur kadrosuna geçiş hakkı tanınan devlet memurlarına, geçmiş dönemlerde olduğu gibi ilave bir derece verilmesi sağlanmalıdır.

Görevde yükselme ve unvan değişikliği mülakat sınavları kaldırılmalı, yazılı sınavlar ÖSYM tarafından iki yılda bir, KPSS benzeri, tek elden merkezi olarak yapılmalıdır.

Boş kadrolara tedviren veya vekaleten atama işlemlerine yönelik usul ve esasları belirleyen genel bir düzenleme yapılmalıdır. Geçici görevlendirmelere son verilmelidir.

Günün 24 saati çalışılan görevler, vardiya sistemi, nöbet ve fazla çalışma hususlarının usul ve esaslarını belirleyen genel bir düzenleme yapılmalıdır.

Stajda geçen süreler emeklilik hesabına dahil edilmeli, askerlik borçlanmasının işe başlama tarihini öne çekmesi sağlanmalı, yaşanan mağduriyet giderilmelidir.

“TOPLU SÖZLEŞME, MEMUR VE EMEKLİLERİN MALİ VE SOSYAL HAKLARINI ARTIRMAYA YÖNELİK OLMALI”

Son olarak ifade edeceğim husus, sendikal örgütlenme ile ilgilidir. Yetkili konfederasyon ve hizmet kolu bazlı yetkili sendikaların tekliflerine bakıldığında, memurların mali haklarına yönelik olmaktan ziyade, tek derdi dayanışma aidatı adı altında kendi gelirini artırmak amaçlı talepleri içerdiği bir çırpıda görülmektedir. Toplu sözleşme, Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve ilgili mevzuata uygun olarak, memur ve emeklilerin mali ve sosyal haklarını artırmaya yönelik olmalı, sendikal örgütlenmenin önündeki her türlü baraj kaldırılmalı, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı dayanışma aidatı gibi yeni girişimlerden kaçınılmalı, memurlara grev hakkı alınması için mücadele edilmeli, toplu sözleşme ikramiyesinin en az üç kat artırılması sağlanmalıdır. Sonuç olarak beklentimiz, açıkladığımız taleplerimizin 7. Dönem Toplu Sözleşme kapsamına alınması, TBMM’nin açılması ile birlikte çıkarılacak torba yasalar ile çözüme kavuşturulması, kısacası adaletin sağlanması, bozulan ücret dengesi ve hiyerarşinin yeniden sağlanmasıdır diyor, bu taleplerimizin gerçekleşmesini istiyor ve bekliyoruz. Bu defa kazanan memurlar ve Türkiye olsun, süreç yine hüsranla bitmesin diyoruz.”

İlgili Haberler