Cihat Yaycı: “Türkiye büyük bir tuzağa düşürülüyor!”
Saadet Partisi’nin “Yargıdaki İdeolojik Ve Siyasi Kamplaşmanın Ortaya Çıkardığı Sorunların Araştırılması” Önerisi Akp Ve Mhp Milletvekillerinin Oylarıyla Reddedildi
Saadet Partisi’nin “Türkiye’de yargıdaki ideolojik ve siyasi kamplaşmanın ortaya çıkardığı sorunların araştırılması” için verdiği önergenin öne alınarak bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. CHP Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, AKP milletvekillerine seslenerek, “Bu aslında size karşı bir darbedir. Yargıtay üyeleri, yargı üzerinden size çok önemli bir mesaj verdi. Gezi davası, sadece Gezi davası değil. Sizinle ilgiliydi. 17-25 Aralık tapeleri Gezi davası nedeniyle kıymetlendirildi. Delil haline getirildi ve Yargıtay, o delillere dayalı olarak onama kararı verdi. Yani yarın öbür gün 17-25 Aralık tapeleri yine bu yargı mensupları tarafından kıymetlendirilir ve hiç olmadığı zamanda sizin mensuplarınız yargı önüne çıkabilir” dedi.
Saadet Partisi’sinin “Türkiye’de yargıdaki ideolojik ve siyasi kamplaşmanın ortaya çıkardığı sorunların araştırılması” için verdiği önergenin öne alınarak bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, şunları söyledi:
“Anayasa koyucunun bütün devlet organlarına vermiş olduğu emir açıktır. Nedir o emir? Yasama, yürütme ve yargı organlarıyla idari makamlar bütün fonksiyonlarını anayasanın ve hukukun üstünlüğüne uygun olarak yerine getirecektir. Bu zımni bir emir değildir. Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü, Anayasa’nın üstünlüğünü düzenleyen 11.madde, ayrıca ver açıkça anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamlarını bağladığını ifade etmiştir.
Bilindiği gibi bir hukuk devleti yaratabilmenin en önemli teminatı yargı fonksiyonunun hukukun sınırları içerisinde cereyan etmesidir. Anayasamız 138. maddesinde yargı kurumlarına açık bir emir vermiştir. Bu maddeye göre mahkemeler ve hakimler, görevlerinde bağımsızlardır. Anayasaya, kanunlara, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre karar vermek zorundadır. Aynı zamanda hiçbir organ veya makamın yargı kuruluşlarına emir ve talimat veremeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını düzenlemiştir. Yargı fonksiyonu mümkün olan süratle ve en düşük maliyetle yerine getirilecektir.
Anayasa Mahkemesi kararları kesindir ve aynı maddenin son fıkrasında bu kararlar, yasama, yürütme, yargı, idari makamları bağlar. Bu kararların gereği geciktirilmeksizin yerine getirilmek zorundadır.
“TÜRKİYE’NİN İHTİYACI OLAN ŞEY, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİLDİR”
Dün yaşadığımız yargı garabetine dikkat çekmek istiyorum. Aslında anayasamız, yargı fonksiyonunun nasıl icra edileceği konusunda çok açık hükümlere yer veriyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, anayasa değişikliği değildir. Türkiye çok uzun bir süreden beri sistematik bir biçimde bir anayasasızlaştırma sürecinden geçmektir. Oysa bizim ihtiyacımız, anayasa hükümlerinin harfiyen uygulanmasıdır. Lütfen bizleri tuzağa düşürmeyiniz. Yeni bir anayasa iddiasıyla mevcut anayasadan daha beter bir anayasayla bizleri karşı karşıya getirmeyiniz. Gölge etmeyiniz başka ihsan istemeyiz.”
“HİÇBİRİMİZİN HUKUK GÜVENLİĞİNİN KALMADIĞI AÇIKTIR. KESİNLİKLE BOYUN EĞİLMEMELİDİR”
Öneri üzerine İYİ Parti Grubu adına Ayyüce Türkeş Taş, şöyle konuştu:
“Hukuk devleti olarak var olan Türkiye Cumhuriyeti’nde kabul edilmesi mümkün bir karar değildir. Anayasamızın 153. maddesinin son fıkrasına göre AYM kararları Resmi Gazete’de hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararını tanımayın ağır ceza mahkemesine kendi kararını göndermesi, açık bir anayasa ihlalidir. AYM üyeleri üzerinde de baskı kurmaktadır. Hiçbirimizin hukuk güvenliğinin kalmadığı açıktır. Kesinlikle boyun eğilmemelidir.”
“KENDİ ÇIKARLARINA GÖRE KARAR VERMEDİĞİ İÇİN AYM VE ANAYASA YENİDEN DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
HEDEP Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç, öneri üzerine şunları söyledi:
“Dün akşam Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin aldığı karar, Türkiye’de darbe dinamiğinin 100 yıldır devam ettiğini bir kez daha gösterdi. Bu ülkede AYM kararları nihaidir ve herkesi bağlar ama son yıllarda 2018’den bu yana uygulamaya konulan Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi gibi ucube bir sistemle güçler ayrılığı ortadan kaldırıldı. Şu anda kendi çıkarlarına göre karar vermediği için AYM ve anayasa yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor.”
“YARGIDAKİ BU OLUŞUMLARA EĞER BİRLİKTE BİR SİYASİ KARARLILIKLA KARŞI ÇIKMAZSAK, BİZLERİN BAŞINA NE GELECEĞİ DE BELLİ OLMAZ”
CHP Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, şöyle konuştu:
“AKP milletvekillerini, yönetimini uyarıyorum: Bu aslında size karşı bir darbedir. Yargıtay üyeleri, yargı üzerinden size çok önemli bir mesaj verdi. Gezi davası, sadece Gezi davası değil. Sizinle ilgiliydi. 17-25 Aralık tapeleri Gezi davası nedeniyle kıymetlendirildi. Delil haline getirildi ve Yargıtay, o delillere dayalı olarak onama kararı verdi. Yani yarın öbürgün 17-25 Aralık tapeleri yine bu yargı mensupları tarafından kıymetlendirilir ve hiç olmadığı zamanda sizin mensuplarınız yargı önüne çıkabilir. Cesaretle bunların üzerine gidin.
Bu parlamentonun üyeleri olarak tutum almak zorundayız. Yargıdaki bu oluşumlara eğer birlikte bir siyasi kararlılıkla karşı çıkmazsak, bizlerin başına ne geleceği de belli olmaz. En ufak bir sallantıda ilk siz gidersiniz.”