06 Şubat 2025 Perşembe

Prof. Dr. Kırık: “Sosyal medya milli güvenlik sorunu!”

Sosyal medyada yatırım fırsatları, çekilişler ve sahte alışveriş siteleri gibi yöntemlerle gerçekleştirilen dolandırıcılıklar, çok sayıda kullanıcıyı mağdur ediyor. Sosyal medyanın fiziksel ortamdan çok daha büyük suçları bünyesinde barındırır hale geldiğini ve tekelleşme içerisine girildiğini söyleyen Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, “Böylece önümüzdeki yıllarda çok daha büyük bir milli güvenlik sorunu haline gelecek. Yapay zeka aracılığıyla ünlü isimlerin, sanatçıların, siyasetçilerin sesleri, görüntüleri kullanılıyor, taklit ediliyor ve vatandaşlar yatırım tuzaklarına çekiliyor. Gelen her mesaja şüpheyle yaklaşmalıyız. Her gördüğümüze inanmamalıyız” diye konuştu.

Sosyal medyada yatırım fırsatları, çekilişler ve sahte alışveriş siteleri gibi yöntemlerle gerçekleştirilen dolandırıcılıklar, çok sayıda kullanıcıyı mağdur ediyor. Kullanıcıların kişisel bilgileri ve banka hesapları hedef alınarak hem maddi hem manevi kayıplar yaşatılıyor. Sosyal medyada gerçekleşen dolandırıcılıklara dair Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık ve Hukukçu Doç. Dr. Murat Can Pehlivanoğlu, uyarılarda bulunarak alınması gereken önlemleri sıraladı.

 

“SOSYAL MEDYA VE İNTERNET DOLANDIRICILAR İÇİN KAZANÇ CENNETİ HALİNİ ALDI”

Sosyal medyada yaşanan dolandırılmaların ciddi mağduriyetleri beraberinde getirdiğini belirten Bilişim Uzmanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, “Sosyal medya ve internet dolandırıcılar için kazanç cenneti halini aldı. Özellikle sanal ortam, fiziksel ortamdan çok daha büyük suçları bünyesinde barındırır hale geldi. Siber çeteler buralarda yer alıyorlar ve çocukları, gençleri, her yaştan, her kesimden bireyi tuzağa düşürüyorlar. İnternetin ve sosyal medyanın açıklarını kullanarak arkada iz bırakmadan her türlü suçu işleyebiliyorlar. Eskiden kapkaç, yankesicilik söz konusuydu ya da kumarhane fiziksel ortamda yer alıyordu. Şimdi ise sosyal medya ve internet, suçun merkezi haline gelmeye başladı. Çünkü insanlar buralarda sahte siteler, kimlikler, hesaplar oluşturabiliyorlar ve ele geçirdikleri bilgiler üzerinden dolandırıcılık yapabiliyorlar. Bununla birlikte bildiğiniz üzere e-ticaret hacmi giderek artış göstermeye başladı. İnsanlar ürünleri, sanal ortamdan seçiyorlar ve satın alıyorlar. Bu da dolandırıcılar için bir fırsat kapısı halini almaya başladı. Sosyal medyaya verilen sahte reklamlar ciddi mağduriyetleri de beraberinde getiriyor. Örnek vermek gerekirse çok büyük bir alışveriş sitesinin birebir kopyasını oluşturuyorlar ve tüketicileri buraya yönlendiriyorlar” dedi.

“EN BÜYÜK TEHLİKE SİBER ZORBALIK”

Sosyal medyada yer alan yeni dolandırıcılık yöntemlerine değinen Prof. Dr. Kırık, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bununla birlikte illegal elde ettikleri veriler üzerinden insanları tehdit ediyorlar. Siber zorbalık gerçekleştiriyorlar. Özellikle sanal ortamda çocukları bekleyen en büyük tehlike siber zorbalık. Panel dediğimiz sistemler aracılığıyla kişisel veriler alınıyor. Daha sonra fotoğraflar, yapay zekayla değiştiriliyor ve müstehcen hale getiriliyor. Bizi bekleyen diğer bir tehlike de bu suçların nasıl ortadan kaldırılacağı ya da suçluların yakalanması. Dikkat ederseniz dolandırıcılık ve hesap hırsızlığı had safhaya ulaşmaya başladı. Örneğin, sahte bir banka reklamı oluşturuyorlar. Bu banka reklamını sosyal medya üzerinden ya da arama motorları üzerinden sponsorlu içerikler olarak üst sıraya çıkartıyorlar. Kullanıcılar banka şubesine girdiklerini düşünüyorlar, kart bilgilerini ve şifrelerini giriyorlar. Daha sonra bakıyorsunuz banka mağdurları her geçen gün artıyor.”

“AİLEYİ ÇÖKERTMEK İSTİYORSANIZ SOSYAL MEDYA BUNUN İÇİN BİÇİLMİŞ BİR KAFTAN”

Sosyal medyanın gelecek yıllarda milli bir güvenlik sorunu haline geleceğini söyleyen Prof. Dr. Kırık, şu ifadeleri kullandı:

“İnternet, yasa dışı bahis ve kumar cenneti haline geldi. Yurt dışından bu siteler Türkiye’ye hizmet veriyorlar ve insanları batağa sürükleme amacıyla başlarda bonus sunuyorlar. Fakat bundan sonraki süreçte elini veren kolunu kaptırmış oluyor. Ailelerin yıkılmasına sebebiyet veriyor. Kiralık IBAN işlemleri gerçekleştiriliyor. Özellikle ev hanımlarının, öğrencilerin üzerine alınmış IBAN’lar üzerinden ciddi dolandırıcılık faaliyetleri gerçekleştirilmiş oluyor. Aileyi çökertmek istiyorsanız sosyal medya bunun için biçilmiş bir kaftan oluyor. Çünkü internet ve sosyal medya suçlarında şöyle bir algı var. Gidiyorsunuz savcılığa suç duyurusunda bulunuyorsunuz. Fakat suçun ispatı için ne gerekir? IP yani fiziksel adres. Sosyal medya şirketleri bunları vermeyerek dolandırıcıların ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar. Sosyal medya ciddi bir tekelleşmenin içerisine girmiş durumda. Bu gelecek yıllarda çok daha büyük bir milli güvenlik sorunu haline gelecek. Yapay zeka aracılığıyla ünlü isimlerin, sanatçıların, siyasetçilerin sesleri, görüntüleri kullanılıyor, taklit ediliyor ve vatandaşlar yatırım tuzaklarına çekilmiş oluyor.”

“ÇOCUKLARIN KONTROL VE DENETİMİ OLDUKÇA ÖNEMLİ”

Sosyal medyada gerçekleşen dolandırıcılıklara karşı kullanıcıların alması gereken önlemleri sıralayan Prof. Dr. Kırık, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Gelen her mesaja şüpheyle yaklaşmalıyız. Çünkü ortalama tuzaklar genelde e-postalar, SMS’ler ve son dönemlerde WhatsApp, Telegram üzerinden gerçekleştiriliyor. Bunlara asla kanmamalıyız, inanmamalıyız. Hem sosyal medya hem e-devlet hesabında çift faktörlü doğrulamayı açık hale getirmemiz son derece önemli. İnternet ortamından alışveriş yaparken sitenin doğruluğunu ve güven damgasını kontrol etmeliyiz. Ticaret Bakanlığının elektronik ticaret bilgi sistemi söz konusudur. Sistemi üzerinden sorgulama işlemini mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Bununla birlikte şifre güvenliği de son derece önemlidir. Şifrelerimizde mutlaka büyük harf, küçük harf, özel karakter ve rakamları tercih etmeliyiz. 12 haneden kısa olmamak kaydıyla ayda bir, iki değiştirmemiz söz konusu olmalıdır. Aksi takdirde kullandığımız şifreler dolandırıcıların eline geçebiliyor. En büyük yaptığımız hatalardan bir tanesi bir şifremizi başka bir sosyal medya hesabında da kullanmamız. Güvenilir antivirüs cihazlarımıza kurmamız son derece önemlidir. Bir de çocuklarımızın kontrol ve denetimi oldukça önemlidir. Bunun için ne yapmamız lazım? Ebeveyn notları ve filtrelerini hem sosyal medya mecralarında hem akıllı telefonlarımızda kullanmalıyız.”

PEHLİVANOĞLU: ÇOCUKLARI VE GENÇLERİ KORUMAK BAKIMINDAN MEVZUATIN GELİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR

Sosyal medyada yaş sınırı uygulaması hakkında açıklamalarda bulunan Hukukçu Doç. Dr. Murat Can Pehlivanoğlu ise “Bir dolandırıcılık eğiliminin gerçek hayatta gerçekleştirilmesiyle sosyal medyada veya internette gerçekleştirilmesi arasında hiçbir fark yok. Kanunlarımız ikisini de kapsıyor. Bu noktada vatandaşlarımızın farkındalığıyla ilgili bir sorun var. Aynı şekilde de denetimlerle ilgili bir sorun var. Özellikle yaşça küçük kişileri, çocukları, gençleri korumak bakımından mevzuatın geliştirilmesi gerekiyor. Bu, şu an hem Türkiye’de hem de dünya genelinde değerlendirilen bir konu. Dünya genelinde, İngiltere’de, Avustralya’da, Norveç’te, Fransa’da ve başka birçok ülkede sosyal medyada yaş kısıtlaması konusu konuşuluyor. Şu an sosyal medya platformlarının bu konuda genellikle 13 yaş sınırını uyguladıklarını görüyoruz fakat mevzuatta uluslararası uygulamaların 16 yaşı ön plana çıkardığını söyleyebiliriz. Bu noktada yaş kısıtlamasıyla ilgili tartışma hangi kesimi koruyoruz ve bu kesimi neye karşı koruyoruz noktasında düğümleniyor. Çünkü siz çocukları koruma yükümlülüğünü sosyal medya platformları üzerine bıraktığınızda bu defa sosyal medya platformları şunu söylüyor, ‘içeriği ben yaratmıyorum, yaratmadığım bir içerikten dolayı ben neden çocukları korumakla yükümlüyüm?’. Bu konu yıllarca tartışıldıktan sonra artık şu anlayışa vardık; içerik, sosyal medya platformu tarafından yaratılmıyor ama algoritmasıyla kişilerin önüne geçiriyor. Bu nedenle artık çocuklara yönelik olarak hangi içeriğin geleceği, bu içeriğin nasıl geleceği, çocukların hangi içeriklere erişebileceği konusunda ülkeler özel düzenlemeler yapılıyor. Dolayısıyla sosyal medyadaki bu yaş kısıtlaması konusu aslında toplumun genelini ve geleceğini etkileyen bir konu” dedi.

“KARŞIMIZDA BİR MUHATAP BULMAK İSTİYORUZ”

Türkiye’de hukuki açıdan atılması gereken adımları dile getiren Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Türkiye’de bir konuda adım atacaksa, sosyal medya platformlarının, tıpkı Avrupa Birliği hukukunda olduğu gibi kendi faaliyetlerinin yarattığı riskleri tespit etmeleri ve bu tespit ettikleri risklere karşı yükümlülüklerini yerine getirmeleri, önlemlerini almaları şeklinde gerçekleşmelidir. Sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’de temsilcilik açmasıyla ilgili olarak bir mevzuat yapılmıştı. Bununla ilgili olarak birçok sosyal ağ sağlayıcısının Türkiye’de temsilci atadığını biliyoruz. Ancak bu atanan temsilcilerin birçoğunun da kağıt üzerinde kaldığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla mevzuatta bir değişiklik yapılacaksa eğer bu da atanacak temsilcilerin niteliğine yönelik beklentinin arttırılması şeklinde olabilir. Atanacak temsilcinin gerçekten Türkiye’de bulunması, Türkiye’de açılan temsilcilik ofisinin gerçekten içerisinde belli bir mal varlığının bulunması ve belli bir operasyonel faaliyetin gösterilmesi şeklinde bazı kriterler aranabilir. Aranan kriterler ağırlaştırılabilir. Bu şekilde temsilciliklerden beklediğimiz amacın yerine gelmesi sağlanabilir. Karşımızda bir muhatap bulmak istiyoruz” diye konuştu.

“TALEP OLDUĞU ZAMAN DA DENETİM OLACAK”

Hukuki araçların vatandaşlar açısından yeterince kullanılmadığını anlatan Doç. Dr. Pehlivanoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Vatandaşın da bu konudaki farkındalığı düşük. Farkındalık arttığı zaman talep olacak. Talep olduğu zaman da denetim olacak. Burada aslında sadece bir ceza sorumluluğu yok. İdari para cezası sorumluluğu var. Aynı zamanda tazminat sorumluluğu da var. Bu anlamda mevzuatımız aslında özellikle siber alemde gerçekleşen dolandırıcılık, kişisel derilerin çalınması veyahut çocukların mağdur olması gibi bunlara karşı hukuki mücadele araçları veriyor. Biz bu araçları vatandaşlar olarak, toplum olarak bazen de devlet olarak yeterince kullanmıyoruz. Eğer bunları denetleyemeyecek oldukları kanaatine varırsak da bu durumda belli yaşın altındaki kişilerin sosyal medya platformuna hiç üye yapılmamaları gerekecek.”

Kaynak: DHA

İlgili Haberler