CHP ve İYİ Parti öğretmen atamalarında mülakatın kaldırılması talebini yineledi
Özgür Özel: “Birincisi İşçi Sınıfını, İkincisi Yok Edilen Orta Direği, Üçüncüsü Bizden Medet Uman Tüm Sosyal Sınıfları Kucaklamak Durumundayız. Tayyip Erdoğan’ın Siyasetine Hapsolmak Mecburiyetinde Değiliz”
CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını açıklayan Grup Başkanı Özgür Özel, Karaman İl Kongresi’nde; “Sol-sosyal demokrat siyaset, güçlü örgütlü sendikalı işçi sınıfından besleniyor ve o işçi sınıfının karnı doysun diye elinden geleni yapıyor. Bugün Türkiye’de kamuyu saymazsan 100 işçiden 3’ü sendikalı, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip gerçek anlamda. Biz birincisi işçi sınıfını, ikincisi yitirilen ve yok edilen orta direği, üçüncüsü bizden medet uman, gözümüz gibi bakmamız gereken tüm sosyal sınıfları kucaklamak durumundayız. Tayyip Erdoğan’ın siyasetine hapsolmak mecburiyetinde değiliz. CHP kendi doğrularını belirleyip, duracağı yeri belirleyecek, sonra siyaset CHP’nin çizdiği sosyal medyanın etrafında şekillenecek” dedi.
CHP Grup Başkanı, Genel Başkan Adayı Özgür Özel, CHP Karaman İl Kongresi’ne katıldı. Özel, burada şunları söyledi:
“Ben buraya çok geldim, aday tanıtımına geldim, örgüt toplantılarına geldim. Bu salonda çok konuştum, çok sohbet ettik. Siz verdiğiniz sözü tuttunuz, çalıştınız, gayret ettiniz. Her şeyin önü söz ama arkasında bir gerçek var. Cumhuriyetin 100’üncü yılında iktidar değiliz. Emeklerinize teşekkür ediyoruz. Kusuru bir kişiye yüklemiyoruz, ama hepimizin kusuru var baştan aşağıya. Kusurlarımız için onunla, bununla değil örgütümüzle helalleşelim. Hakkınızı helal edin, sizlerden özür diliyoruz.
“ARTIK YOLU AÇMANIN, PARTİDEKİ DEĞİŞİMİN DÖNÜŞÜMÜN, GENÇLEŞMENİN, ÖRGÜT EMEĞİNİN HİÇE SAYILMASININ ÖNÜNÜ AÇMANIN PEŞİNDEYDİK”
28 Mayıs akşamı hepimiz yıkıldık, kaldık. O günden sonra kolumu kaldıracak takatim yoktu, itiraf edeyim. O günden sonra varıp da bir yola çıkmak değil, artık yolu açmanın, partideki değişimin dönüşümün, gençleşmenin, örgüt emeğinin hiçe sayılmasının önünü açmanın, partinin kendini yeniden tarif edeceği bir süreçte üzerimize düşeni yapmanın peşindeydik. Geçen zaman şöyle bir noktaya geldi. Bir başarısızlık var, bu başarısızlığı kabullenmek, bu başarısızlığı itiraf edip, özeleştiri yapmak noktasında fikir ayrılıklarımız oldu. Bir ayrışma olduğunu gördük. Tüzük değiştirerek her şeyin hallolabileceğini düşünenler oldu.
“BİR DEĞİŞİM OLACAKSA KARARLI OLMALI AMA VEFALI OLMALI”
Bir yandan Manisa’nın bütün ilçelerinden, Türkiye’nin bütün illerinden ve esasen 3 gruptan gelen baskıya dayanamadım. 80 yaşında emekli öğretmen babamın arkadaş grubu, 10 yaşında girip, 17 yaşında çıktığım yatılı okuldaki arkadaşlarımın grubu, bir de 20 yaşındaki kızımın arkadaş grubu… Bunlar diyor ki, ‘Hadi arkadaşım bir şeyler yapın, CHP’yi değiştirin, artık kaybetmeyelim’ diyorlar. Bir değişim olacaksa kararlı olmalı ama vefalı olmalı. Vefasızlık yaparak, Genel Başkanımıza sataşarak, kötü söz söyleyerek onu itibarsızlaştırarak ve bütün sorumluluğu ona atıp kaçarak değişim mümkün değil. Ben o süreçte şunu söyledim: Ben Özgür Özel olarak, futbol deyimiyle bu partinin santrforlarından biriyim. Bir karar verdim. Ben şampiyonluğa oynamayan, ikinci olan, kaybeden takımda santrfor olacağıma bundan sonra şampiyon takımdaki her mevkiye talibim dedim. Buna sizler karar vereceksiniz. Takımın gönül verenleri, taraftarları, üyeleri karar verecek. CHP’yi şah damarında hisseden bir örgüt var. Ben bu evin evladıyım. Diyeceksiniz ki, ‘Özgür sen çok oynadın, biraz otur’. Otururum, yedekte. ‘Özgür çık dışarı artık top topla’ derseniz top toplarım. Diyorsanız ki, ‘Özgür, bu iş seninle olur geç takımın başına, ben oraya da varım, siz diyorsanız varım.
“TOPYEKÛN BİR DEĞİŞİME, TÜZÜĞÜYLE, PROGRAMIYLA, SÖYLEMİYLE VE KONUMLAYIŞIYLA BİR DEĞİŞİME İHTİYAÇ VAR DİYORLAR”
Ben konuşmam gereken herkesle konuşacağım dedim, konuştum. Adaylığımı ilanından önce olurunu almayı ihmal ettiğim eşimle, kızımla, annemle, babamla konuştum, ertesi gün de genel başkanla, ondan sonra adaylığımı netleştirdim, açıkladım. Ama ondan önce bir tutum belgesi hazırladık. Gencecik kadrolarla birlikte. Partideki en genç, en dinamik ekiple. Partiyi, sosyal demokrasiyi biliyorlar, CHP ne zaman sıçramış biliyorlar. Partinin tarihini biliyorlar. Dünyadaki akrabalarımız nerede başarmış, nerede kaybetmiş biliyorlar. Topyekûn bir değişime, tüzüğüyle, programıyla, söylemiyle ve konumlayışıyla bir değişime ihtiyaç var diyorlar.
“BU ÖRGÜTÜ EZMEMEK LAZIM”
Nasıl yapacağız o değişimi? 40 sayfalık bir tutum belgesi yayınladık. Ne durumdayız, niye bu duruma geldik? Dünya ne durumda? CHP insanları nasıl ikna edebilir diye bir tutum belgesiyle çıktık yola. Burada her şeye söz var. En önemli sözler, örgüte. Genel Başkanı bundan sonra bütün üyelerin seçmesi var. Tavizsiz, koşulsuz ön seçim var. Vatandaşın memnun olmadığı yerel yöneticileri nasılsa kazanıyoruz diye dayatmamak var. Mutlak vatandaş memnuniyeti var. Karaman’ın ilçelerine 3 ayda bir gelen 700 TL ile bu işin olmadığını hissetmek, anlamak var. Bundan sonra nasıl il başkanı siyasetin odağı olacak, o var. CHP’de siyaset odakları aşındı, törpülendi, görünmez oldu. MYK üyelerinin biliniyor olması lazım. Televizyona çıkabilecek MYK üyesinin sayısının daha fazla olması lazım. Geçiş döneminin genç arkadaşlarına laf etmek için söylemiyorum. İl başkanlarının siyasetinin odağı olması lazım. Genel Başkan, Atatürk’ün, il başkanları da genel başkanın koltuğunda oturuyorsa, il başkanını etkin kılmak lazım. Bu örgütü ezmemek lazım.
“BİZ BİRİNCİSİ İŞÇİ SINIFINI, İKİNCİSİ YİTİRİLEN VE YOK EDİLEN ORTA DİREĞİ, ÜÇÜNCÜSÜ BİZDEN MEDET UMAN, GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMAMIZ GEREKEN TÜM SOSYAL SINIFLARI KUCAKLAMAK DURUMUNDAYIZ”
Biz neyi ıskaladık biliyor musunuz? Biz değişimi ıskaladık. Mahallenizin en temiz esnafı, herkesin en çok güvendiği terzi amca var. Nerede terzimiz? AVM’nin eksi ikinci katında egzoz dumanı altında kot paçası kıvırıyor, 1 liraya. Her birini 1 liraya kıvırttırıyor o AVM ona. Nerede kırtasiyeciler? Mandıranız nerede? Bizim gerçek tabanımız, o sokağımızdaki esnaftan bakarak örelim. 1980 öncesi dört işçiden üçünün sendikalı olduğu bir ülkedesin. Sol-sosyal demokrat siyaset Ecevit’in sosyal devrimi, örgütlenme devrimini yaptıktan, o yolu açtıktan sonra sol-sosyal demokrat siyaset, güçlü örgütlü sendikalı işçi sınıfından besleniyor ve o işçi sınıfının karnı doysun diye elinden geleni yapıyor. Bugün Türkiye’de kamuyu saymazsan 100 işçiden 3’ü sendikalı, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip gerçek anlamda. Biz birincisi işçi sınıfını, ikincisi yitirilen ve yok edilen orta direği, üçüncüsü bizden medet uman, gözümüz gibi bakmamız gereken tüm sosyal sınıfları kucaklamak durumundayız. Tayyip Erdoğan’ın siyasetine hapsolmak mecburiyetinde değiliz. CHP kendi doğrularını belirleyip, duracağı yeri belirleyecek, ondan sonra ister dünya yıkılsın siyaset CHP’nin çizdiği sosyal medyanın etrafında şekillenecek. Adam, çıkıyor cumhuriyeti kurmuş partinin cumhuriyetçiliğini, milliyetçiliğini sorguluyor.
“İTTİFAKI GÜNÜ GELDİĞİNDE VE İLKELİ ŞEKİLDE YAPARSAK, SON GÜN SEÇİM BİTTİ DİYE MİT’İ BİLE ELİNDEN ALSINLAR YAKLAŞIMIYLA DEĞİL, SEÇİMİ KAZANACAĞIMIZA İNANACAĞIZ, EZE EZE YENE YENE SEÇİM KAZANACAK BU PARTİ”
Tayyip Erdoğan, hatalarımızdan 22 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Ağrımıza gidiyor, bize kimse ahkam kesemez. O yüzden önce duracağımız yeri belirleyeceğiz. Tayyip Erdoğan bir yandan koşuyor, Devlet Bahçeli bir yandan koşuyor. Bizim ittifak partileri birbirine zincirle bağlanmışlar, birlikte koşmaya çalışıyorlar. Bırak kardeşim, seçime kadar herkes kendi kimliğiyle, rengiyle çalışsın. Sol da güçlensin, ittifak icap ederse bir protokolü yazarsın, oraya iç hukuku dercedersin, anlaşırsın, konuşursun… Ama sen ittifakı iç hukuku olmadan son günlerin müzakeresine bıraktığında işte bugünkü büyük sıkıntılar yaşanıyor. Biz CHP olarak kendimiz olmaya, kendi siyasetimizi yapmaya, özgüvenli siyaset yapmaya talibiz. İttifakı günü geldiğinde ve ilkeli şekilde yaparsak, son gün seçim bitti diye MİT’i bile elinden alsınlar yaklaşımıyla değil, seçimi kazanacağımıza inanacağız, eze eze yene yene seçim kazanacak bu parti. İnsanları da buna inandıracağız.
“CHP’Yİ TÜRKİYE’NİN EN İYİ YÖNETİLEN KURUMU YAPMAYA TALİBİM”
Son sözüm şu: Pırlanta gibi bir ekibin bir adım önünde olmaya, onlardan güç almaya, onlara güç vermeye talibim. Gençlerin, kadınların sesinin duyulmasına talibim. Partiyi gençleştireceğiz, siyaseti gençleştireceğiz. Meclis’te sizin başınızı öne eğdirdim mi? Ben, Meclis’teki görevimi yaptığım gibi, milletvekilliğini yaptığım gibi geçmiş meslek örgütünde yaptığım gibi CHP’yi Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu yapmaya talibim. Ölçerek, değerlendirerek, araştırarak. En doğrusunu yaparak, yanlış yapıyorsak cayarak, inanarak, inandırarak ve CHP’nin üyelerinin, emekçilerinin başarmak için her şeye hazır olduklarını, her şeye sahip olduklarını ama bir daha bu örgütü yeniden ayağa kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum. Başarırsak bu örgütü, bu partiyi ayağa kaldıracağız ve hep beraber bu partiyi iktidar yapacağız. Size söz veriyorum.”