Eğitim-İş, Meb Önünde Kalıcı Yaz Saati Uygulamasını Protesto Etti: “Çocuklarımızı Karanlıkta Eğitime Mahkum Edenler Bakanın Tarikat Ve Cemaatlerle Protokoller Yapıldığı İtirafından Da Anlaşılacağı Üzere Eğitimi De Karanlıkta Bırakmışlardır”
Öyle Bir Konuya Değindi ki… Kayıp Çocuklar Nerede?
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, TÜİK verilerine göre 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu belirtti. Son 8 yıldır verilerin açıklanmadığını kaydeden Karaca, “2016’dan bu yana veriler, ne İçişleri’nde ne Emniyet Genel Müdürlüğü ne Aile Bakanlığı verilerinde artık paylaşılmıyor” dedi.
TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 25 Mayıs Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Karaca, kayıp çocuklar ile ilgili verileri aktararak, “Veriler, Avrupa Birliği ülkelerinde her yıl kaybolan çocuk sayısının 250 bin olduğunu, dünya genelinde bu sayını 3 milyon olduğunu söylüyor. Öyle ki nerdeyse her iki dakikada bir bir çocuğun kaybolduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız” dedi.
“Ülkemizde kayıp çocuklar konusu maalesef bambaşka boyutta” diyen Karaca, “2008 ile 2016 yılları arasında, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre toplamda 104,531 çocuk kayboldu” ifadelerini kullandı. Karaca, son 8 yıldır verilerin açıklanmadığını kaydederek, “2016’dan bu yana bu veriler, ne İçişleri’nde ne Emniyet Genel Müdürlüğü ne Aile Bakanlığı verilerinde artık paylaşılmıyor” ifadelerini kullandı.
Karaca’nın açıklaması şöyle:
“25 Mayıs, Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü… Bugün; kaçırılan, suça maruz kalan, ihmal ve istismar edilen çocuklar için bir anma ve farkındalık günü. Myosotis Sylvatica veya halk dilindeki adıyla ‘unutmabeni’ çiçeği, bu anlamlı günde kaybolmuş çocukların hatırasını canlı tutmayı amaçlayan bir sembol, kullanılan bir motif.
Kayıp çocuklar, ebeveynlerden birinin kaçırması, evden ya da koruma altındaki kurumdan kaçma, refakatçisiz mülteciler, kriminal olaylar gibi çeşitli kategorilerde değerlendiriliyor.
Kayıp çocuklara toplumun dikkatinin çekilmesi, verilerin toplanması ve bu konuda titiz, şeffaf, kapsayıcı ve sürdürülebilir çalışmalar yapılması son derece önemli. Kayıp çocuklar için oluşturulmuş veriler ise korkunç bir gerçeği ortaya çıkarıyor.
Veriler sadece Avrupa Birliği ülkelerinde her yıl kaybolan çocuk sayısının 250 bin olduğunu, dünya genelinde bu sayını 3 milyon olduğunu söylüyor. Öyle ki nerdeyse her iki dakikada bir bir çocuğun kaybolduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Avrupa’da 32 kuruluş kayıp çocuklar için acil hatla hizmette. 2023’te, 21 hat 67.345 bağlantı kaydetmiş. Acil yardım hattını arayanların yüzde 42’si çocuklar. Yüzde 70 kayıp vakası, şiddet ve taciz, suistimal. Yüzde 14 çocuk sınır ötesi kayıp, yüzde 18.4 ebeveynlerden birinin kaçınmasıyla, yüzde 6.2 göç, yüzde 7.1 diğer nedenler…
Bugün Avrupa’da bu verilere ulaşmak mümkün, peki Türkiye’de durum ne? Bilmiyoruz. Çünkü böyle bir veri paylaşımı ya da çalışma yok. Veriler son 8 yıldır paylaşılmıyor.
Ülkemizde kayıp çocuklar konusu maalesef bambaşka boyutta. 2008 ile 2016 yılları arasında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre toplamda 104,531 çocuk kayboldu. Günlük ortalama 32, yılda 10 bin çocuğun kaybolduğu bu üzücü durum, sosyal ve toplumsal boyutlarıyla ele alınması gereken bir sorunu bizlere hatırlatıyor.
Daha da vahimi 2016’dan bu yana bu veriler, ne İçişleri’nde ne Emniyet Genel Müdürlüğü ne Aile Bakanlığı verilerinde artık paylaşılmıyor. Öte yandan, Türkiye genelinde kız çocuklarının kaybolma oranının yüksek olması, cinsiyet temelli bir sorunu da gözler önüne seriyor. Bu durum, çocuk hakları ve güvenliği konusunda daha fazla hassasiyet göstermesi gerektiği anlamına geliyor.
6 Şubat depremlerinden sonra ne yazık ki kayıp çocuklarla ilgili ciddi bir ihmal ve karışıklık söz konusu oldu. İlgili bakanlık ve kurumlar ne sağlıklı çalıştı ne de tatmin edici veriler sundu. Çocukların yaş aralıkları ve illere göre dağılımlarına kadar hiçbir ayrıştılmış, sağlıklı veriye sahip değiliz.
Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala kayıp-kaçırılmış çocuklar olabileceği; ihmal, istismar ve zorla çalıştırma gibi sömürü amaçlı mağduriyetlerin yaşanacağı gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Bugün vesilesiyle kapsamlı çalışmalarlarla sağlılı bilgiye ulaşmak, kayıp çocuklar için özel bir komisyon kurmak, dünyadaki benzerleri gibi acil çağrı hatlarını hayata geçirmek önümüzdeki görevler olarak duruyor.
Depremlerin ardından kaybolan çocuklarla ilgili verilerin paylaşılmaması ve 2016 yılından itibaren kayıp çocuk verilerinin açıklanmamış olması, konunun ne kadar derin ve önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu durum, kayıp çocukların varlığına ve yaşadıkları potansiyel tehlikelere karşı toplumun daha duyarlı olması gerektiğini gösteriyor. İnsan ticareti, istismar ve zorla çalıştırma gibi kötü amaçlarla kullanılma riski altında olan kayıp çocukların korunması için daha etkili önlemler alınması elzem…
Uluslararası Kayıp Çocuklar Günü, sadece bir anma günü değil aynı zamanda çocuk hakları konusundaki çarpıcı ve derin sorunlara dikkat çekmek için bir fırsat. Toplumun, yetkililerin ve ilgili kurumların bu konuya daha fazla odaklanması ve çözüm üretmesi kaçınılmaz bir gerçeklik. Kaybolan ve savunmasız kalan çocukların sesi olmak, biz yetişkinlerin, her bireyin sorumluluğu. Bu sorumlulukların bilinciyle önümüzdeki hafta TBMM çatısı altında bir dizi farkındalık eylemi gerçekleştireceğiz. Unutma…”
Kaynak: ANKA