TEKİRDAĞ BÜYÜKŞEHİR’DEN MARMARAEREĞLİSİ SİTE YÖNETİCİLERİNE YÖNELİK BİLGİLENDİRME TOPLANTISI
Öğrencilerden İstanbul Üniversitesi Önünde “Yök” Protestosu: “Akp Politikaları Yüzünden Üniversiteliler Her Geçen Gün Daha Niteliksiz Eğitim Koşullarına İtiliyor”
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR
Üniversite öğrencileri, kuruluşunun 42’nci yılında Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) İstanbul Üniversitesi önünde yaptıkları eylemle protesto etti. Öğrenciler adına yapılan ortak açıklamada, “Üniversitelerde YÖK eliyle yürütülen AKP politikaları yüzünden üniversiteliler her geçen gün daha niteliksiz eğitim koşullarına itiliyor. Günümüzde üniversite öğrencileri için temel sorun hâline gelmiş olan yoksulluk, geçim sıkıntısı, beslenme vb. ekonomi temelli sorunlar hâlâ çözülebilmiş değil” denildi.
YÖK’ün kuruluşunun 42’nci yılı nedeniyle onlarca üniversite öğrencisi, Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi önünde bugün eylem yaptı. “Yurtlarda KYK’ya, üniversitelerde YÖK’e rağmen yaşayacağız, yaşatacağız” ve “Katil KYK” yazılı pankartların açıldığı eylemde “Ölmeye değil, yaşamaya geldik”, “YÖK’e de AKP’ye de yeter” ve “YÖK kalkacak, kayyumlar gidecek” yazılı dövizler taşındı.
Eylem boyunca sık sık “YÖK kalkacak, polis gidecek. Üniversiteler bizimle özgürleşecek”, “YÖK, polis, medya, bu abluka dağıtılacak”, “Katil KYK hesap verecek” ve “Müşteri değil, öğrenciyiz” sloganları atıldı. Öğrenciler adına hazırlanan ortak açıklamayı Ceyda Elmas okudu. YÖK’ün, üniversiteleri siyasal iktidarın neoliberal politikaları aracılığıyla birer ticarethaneye dönüştürmek için kurulduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“‘KAYYUM REKTÖRLER’ İRADESİ NORMALLEŞTİRİLDİ: YÖK; üniversitelerdeki özgür düşünce alanlarını yok etmek, öğrencilerin, sistemin münasip gördüğü şekilde düşünmesini sağlamak için kuruldu. YÖK, devletin ve sermayenin üniversitedeki baskı ve denetimini kurumsallaştırdı. Üniversite öğrencileri olarak 42 yıl önce YÖK’ün kimler tarafından hangi amaçlarla kurulduğunu biliyor, 42’nci yılında da ‘YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteleri çevreleyen bu abluka dağıtılacak’ demek için sözümüzü söylüyoruz. YÖK’ün geride bıraktığı 42 yıllık tarihi, üniversitelerdeki bilimsel ve özgür düşünceyi kırıma uğratma, hak ve özgürlükler için mücadele eden öğrencileri bastırma tarihidir. Bu tarih içerisinde hocalarımız 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile görevlerinden uzaklaştırıldı. Üniversite idarelerindeki demokratik işleyiş yok sayılıp ‘kayyum rektörler’ ve üniversite idaresi normalleştirildi.
EĞİTİM, KARİYER ODAKLI FORMA BÜRÜNDÜ: ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ diyerek barış çağrısına ses veren akademisyenlerimiz odalarına alınmadı. ‘Harçlara hayır’ diyerek parasız, eşit eğitim talebinde bulunan öğrenciler tutuklandı. Okullarında demokratik hak ve taleplerle mücadele gösteren öğrenciler, disiplin soruşturmalarıyla sindirilmeye çalışıldı, bazıları üniversitelerinden uzaklaştırıldı. Yerleşke içerisinde öğrenciler ÖGB’lerle, polislerle devlet şiddetinin en sert hâllerine tanık oldu. Şiddet ve baskı mekanizmalarıyla kampüsler kadınlar ve LGBTİQ+’lar için güvenliksiz yerler hâline getirildi. Öğrencilerin bir araya geldiği ve dayanışma kültürünü yaşattığı etkinlikler saldırılarla karşılanırken öğrencileri birer şirket çalışanı olarak gören kariyer odaklı etkinliklerin önü açıldı; eğitim, kariyer odaklı bir forma büründü. Bu kariyer toplulukları devlet eliyle de desteklenmekte.
ÜNİVERSİTELİLER KARAMSARLIĞA KAPILMAKTA: Teknofestlerle toplum için bilim üretimi yerine sermayenin ve rant, talan politikalarının yararına bilim üretimi yaygınlaştı. Üniversitelerde YÖK eliyle yürütülen AKP politikaları yüzünden üniversiteliler her geçen gün daha niteliksiz eğitim koşullarına itiliyor. Günümüzde üniversite öğrencileri için temel sorun hâline gelmiş olan yoksulluk, geçim sıkıntısı, beslenme vb. ekonomi temelli sorunlar hâlâ çözülebilmiş değil. Okullar açılmadan yemekhanelere yapılan zamlarla parasız bir hak olarak tanınması gereken beslenme, öğrencilere niteliksiz, yetersiz ve pahalı olarak sunulmaya devam ediyor. Söz konusu sorunların birikimi, üniversitelilerin gelecekle ilgili öngörüde bulunamamasına ve hayal kuramamasına yol açmakta. İktidarın geleceğini çaldığı, geleceksizliğe sürüklenen üniversiteliler her geçen gün daha fazla umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmakta.
İNTİHAR ETMEDİLER, KATLEDİLDİLER: Geleceksizliğe sürüklenen sıra arkadaşlarımız uzaklarda değil, içimizdeler. Enes Kara, Sibel Ünli, Hakan Taşdemir ve daha niceleri… Onlar, iktidarın yarattığı acımasız yoksulluk ve baskı düzeninin canlarını aldığı sıra arkadaşlarımızdı. İntihar etmediler, geleceksizliğe sürüklenip katledildiler. Geçtiğimiz yıllarda da gündem olmuş olan barınma sorunu hâlâ canlılığını korumakta. Geçtiğimiz günlerde Aydın’da Işıklı Kadın KYK Öğrenci Yurdu’nda daha öncesinde öğrencilerin bozuk olduğu ihbarını vermesine karşılık tamir edilmeyen asansör yüzünden Zeren Ertaş isimli sıra arkadaşımız hayatını kaybetti. Aynı hafta içerisinde ekonomik sorunlar, çevre baskısı ve iktidarın yarattığı daha nice sorun yüzünden 6 üniversite öğrencisi intihar etti. Olayın ardından hayatını kaybeden sıra arkadaşlarını anmak, üniversitelileri geleceksizliğe sürükleyenlerden, katil KYK’dan hesap sormak için pek çok KYK yurdunda ve üniversitede öğrenciler eylemler yaptılar, birbirinden güç aldılar.
NİTELİKLİ BARINMA MÜCADELESİ BÜYÜYOR: Başta YÖK olmak üzere üniversite mücadelesini bastırmaya çalışanlara inat üniversitelilerin nitelikli barınma mücadelesi büyümeye devam ediyor, mücadele sürüyor. Üniversiteliler, umutsuzluğu ve baskıları birbirinden güç alarak, dayanışarak aşıyor ve biz, üniversite öğrencileri olarak buradayız. Bizler, 42 yıldır aralıksız yükselen Beyazıt Meydanı’ndayız. Şiddet ortamında dahi üniversitenin ölmediğinin, öğrencilerin tüm baskılara karşı zapturapt altına alınamadığın kanıtıyız. Bizler, hâlâ öğrencilerin yarınları inşa edebileceğinin kanıtıyız. Bitmedi daha, sürüyor kavgamız ve sürecek üniversiteler bizimle özgürleşinceye dek.”