22 Kasım 2024 Cuma

Nurten Öztürk: “Neden Kadın Cinayeti Diyoruz? Cinayeti İşleyen Kadın Mı? ‘Erkek Cinayeti’ni Biz ‘Kadın Cinayeti’ Diye Adlandırıyoruz. Bırakın Artık.”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programında, terminolojik bir hataya dikkati çekti, “Neden kadın cinayeti diyoruz? Cinayeti işleyen kadın mı? Aslında ‘erkek cinayetini biz ‘kadın cinayeti’ diye adlandırıyoruz. Bırakın artık. Bu tip şeylerin bizim üzerimizden dillendirilmesine izin vermiyoruz” diye konuştu.

 TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, TOBB İkiz Kuleler’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Kadınlar Günü programı düzenledi. Programa; TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, Yönetim Kurulu Sayman üyesi Faik Yavuz ve 81 ilden kadın girişimciler katıldı.

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, şunları söyledi:

“Ekonomide ve sosyal yaşamda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, nüfusun yarısını oluşturan kadınların yaşamın tüm alanlarına aktif katılımları ile mümkündür. Oysa dünyadaki toplam çalışma saatinin 3’te 2 si kadınlara ait. Oysa dünya gelirinin sadece yüzde 10’u kadınlara ait. Ne kadar adaletli bir dünya değil mi? İşte bu adaletsizliği düzeltmek kadını hak ettiği yere getirmek bizim elimizde. Onun için birlikteyiz. Avrupa Birliği ülkelerinde 100 kadından 60’ı çalışırken bizde 100 kadından 31’i iş yaşamının içerisinde. İş yaşamına katılsa da görünmez emek denen ücretsiz işler yapmaktalar. Kadının iş gücüne katılımı ekonomik ve sosyal yaşamın sürdürülebilirliği açısından kesinlikle bir gerekliliktir. Dünya genelinde var olan ekonomik krizler, adaletsiz büyüme kadınların iş hayatına katılmaları ile düzelecektir. Eğer kadınlar ekonomiye erkeklerle eşit oranda katkı sağlarsa gayrisafi milli hasıla büyüyecek, yoksulluk azalacak, karar alma süreçleri kısalacak, toplumsal hayat iyileşecektir. En önemlisi dünya barışı da güçlenecektir. Çünkü kadının olduğu yerde savaş yoktur. Kadının olduğu yerde yaşam vardır.”

“BU ÇAĞIN KADINLARIN YÜKSELİŞ ÇAĞI OLACAĞINA İNANIYORUM

Nurten Öztürk, “Modern çağ erkeklerin çağıydı. Belirli hedef ve strateji belirleme doğrultusunda bireysel kaldılar ve küçük gruplar ile çalışmayı tercih ettiler. Oysa postmodern çağ, yani bizim çağımız hedef belirleme ve takım çalışması, grup kararlarının alınması, çok yönlü düşünebilme çağı. Bu konuda da kadınlar daha donanımlı ve içgüdüsel olarak daha yetkinler. Kısacası bu çağın kadınların yükseliş çağı olacağına inanıyorum. Yeter ki kadına fırsat verelim” dedi.

“EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET ALMAMIZ SAĞLANMALIDIR

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Öztürk şöyle devam etti:

“Katılacağım bir etkinlik için 81 il başkanlarımıza bir soru sordum. ‘Kadınlar ekonomiden ne ister, nasıl bir ekonomi isterler’ diye. Hepinizin verdiği cevaplar birbiri ile örtüşüyor. Kadının güçlendirilmesi, kadın istihdamının artırılması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması kurumsal bir sorumluluktur. Bütün kurumların bu konuda üzerine düşeni yapması, kadın projeleri yapmaları ve özellikle şirketlerde kadınların önünü açmaları gerekmektedir. Kadınların iş ve sosyal hayatta güçlendirilmesini, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını istiyorsak kadınlar olarak ekonomiden bazı isteklerimiz vardır. Artık laf ile oyalanmanın zamanı geçmiştir. Her şeyden önce milli politikalar, devlet ve kurumlardaki mevzuatlar gözden geçirilmeli ve uygulamada zorlayıcılık getirilmeli, konu devletin her kademesi tarafından sahiplenilmelidir. Kadın siyasetçi, kadın istihdamı, kadın kota uygulamalarında ciddi hedefler koyulup desteklenmelidir. Eşit işe eşit ücret almamız sağlanmalıdır. Kısa çalışma saatleri ve esnek çalışma saatleriyle kadına pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Miras hukukunda kızlara adil davranılması son derece önemlidir Mevzuatlar yeterli uygulanmadığı ve yeterli denetimler yapılmadığı için bu konuda maalesef pek çok kadınımız mahrum kalmaktadır. Kreş sayısı arttırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Kadınlarımızın her yaş çocuklarını güvenip bırakabilecekleri eğitim kurumları açılmalıdır. İş kurmak isteyen kadına maddi destek sağlama, daha önce kredi verilen ama nefesi kesilen kadın şirketlerine ikinci şans uygulaması ve teşvik edici sistemler getirilmelidir. Vergi afları veya benzer aflar çıkarılırken pozitif ayrımcılık konularında ciddi adımlar atılmalıdır.  Fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Kadınlar eşit hak ve eğitim fırsatlarından yararlanmalı, sanayi, ekonomi, teşvik politikalarının dağılımında eşitlik, ücret ve fırsat eşitliği sağlanmalıdır.”

“KADIN-ERKEK İŞİ DİYE BİR AYRIM YAPILMAMALIDIR”

Kadınlar üzerindeki sosyal baskıların kaldırılması, tepe yöneticilerinin ve şirket kurucularının kadına bakış acısını değiştirecek çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Üst düzey yönetici kadınlar rol model olarak desteklenmeli, aile şirketlerinde kadının ismen değil cismen var olması sağlanmalı, yeteneklerine göre imza yetkileri verilmeli, gerekirse pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Üniversitelerde kızlar ve erkeklerin eşit olduğunu hatta bazen kızlarımızın daha fazla olduğunu, kızlarımızın erkeklerden okullarda çok daha başarılı olduğunu görüyoruz. Oysa iş yaşamına atılan kızlara baktığımızda bu oranın birden çok daha aşağılara düştüğünün farkındayız. ‘Mesleğin cinsiyeti yoktur’ zihniyetiyle her meslekte kadınlara öncelik tanınması gerektiğine inanıyoruz. Meslek seçimlerinde cinsiyetçi yaklaşımdan uzak durulmalıdır. Artık kadın-erkek işi diye bir ayrım yapılmamalıdır.” diye konuştu.

“ARTIK BİZİM ADIMIZA ERKEKLERİMİZ KONUŞMAMALI, BİZİM KİŞİLİĞİMİZ VAR. BİZ VARIZ”

“Misyon, vizyon, değerler ve stratejiler belirlenirken kadın ve erkek dengeli görevlendirilmelidir. Liderlik ile ilgili görsellerin seçiminde dengeli davranmalı, hak ve sorumluluklarda eşitlik sağlanmalıdır.” diyen Öztürk, “Toplantılarda çok erkek yoğun bir toplantıda erkekler önlerde, kadınlar en arka sıralarda veya aralarda sıkışmış durumda.  Toplantılarda, TV programlarında, dizilerde eşit temsil ve kadın adına erkeğin konuşmaması sağlanmalıdır. Artık bizim adımıza erkeklerimiz konuşmamalı, bizim bir kimliğimiz, kişiliğimiz var. Biz varız. Eğer bu ülkede, ‘Ben hürüm ve hür yaşıyorum’ diyebiliyorsak kadın olarak bizim üzerimizden dillendirme yapılmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

“ASLINDA ‘ERKEK CİNAYETİ’Nİ BİZ ‘KADIN CİNAYETİ’ DİYE ADLANDIRIYORUZ”

Öztürk terminolojik bir hatadan duyduğu rahatsızlığı da vurgulayarak şöyle devam etti:

“‘Erkek şiddeti’ diyoruz. Ama kadınlarımızın öldüğünü, kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığını görüyoruz. Neden kadın cinayeti diyoruz? Cinayeti işleyen kadın mı? Aslında ‘erkek cinayeti’ni biz ‘kadın cinayeti’ diye adlandırıyoruz. Bırakın artık. Bu tip şeylerin bizim üzerimizden dillendirilmesine izin vermiyoruz. Ana avrat küfürlere izin vermiyoruz. Küçücük çocuklarımıza aileden, evlerden başlayarak cinsiyetçi yaklaşımdan uzak durmalarını ve erkekle kadının yasalar karşısında eşit haklara sahip olduğunu, doğumdan itibaren aslında eşit olduklarını anlatmak zorundayız. Eşitlik sağlanıncaya kadar kadınlara her alanda öncelik sağlamalıyız. Bu konuda sürekli hemfikir olmalıyız.

“‘KADIN VARSA YARIN VAR’ DİYORUZ

İstemek ve yapmak. Tüm bunlar yapıldığında güçlü kadınları daha çok var eder ve güçlü, ekonomisi kalkınmış bir Türkiye’yi birlikte yaratırız. Bu ülkenin aydın kadınları olarak elimizin değdiği yere umut, karanlığın esaretine  ışık, aydınlık yarınlara bekçi olacağız. Bu ülkenin girişimci kadın gücü olarak  ‘Kadın varsa yarın var’ diyoruz. Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyoruz.”

Öztürk’ün konuşmasının ardından TOBB Yönetim Kurulu Sayman üyesi Faik Yavuz da bir konuşma yaptı. Program, toplu fotoğraf çekimiyle sonlandı.

İlgili Haberler